Tekirdağ Barosu Başkanı Av. Erhan Sezer'in 2018-2019 Adli Yıl Açılış Konuşması şöyle;

Sayın Büyükşehir Belediye Başkanım, Sayın Cumhuriyet Başsavcım, Adalet Komisyon Başkanım, Sayın Süleymanpaşa Belediye Başkanım, adliyemizin değerli hakim ve savcıları, tarih boyunca hukukun üstünlüğü, adalet, yargı bağımsızlığı, hak ve özgürlükler mücadelesinin öncüsü olmuş değerli meslektaşlarım, basınımızın güzide temsilcileri, bu gün aramızda bulunan muhterem Tekirdağlı hemşehrilerimiz ; 

Her yıl bir önceki yıldan eklenen, çözümleri büyük bir sorumluluk anlayışı ve özveri gerektiren, ekonomik, sosyal ve en önemlisi hukuk devleti ve yargı erki etrafında kümelenen sorunlar ile  2018 / 2019 Adli yılını açıyoruz.

Daha önce bir çok kez ifade edilmesine rağmen öncelikle bir kez daha ifade etmeliyim ki, yaşadığımız ekonomik, sosyal, toplumsal ve siyasal tüm sorunların çözümünün öncelikli ve olmazsa olmaz koşulu, hukukun üstünlüğünün ve yargı bağımsızlığının sağlanmasıdır. Hukukun üstünlüğü ve yargı bağımsızlığı sağlanmaksızın hangi teknik, ekonomik veya bilimsel yöntemler uygulanırsa uygulansın toplumsal sorunların çözümünü sağlamak, toplumsal huzuru ve barışı sağlamak mümkün değildir.

Hepimizin bildiği gibi yaşadığımız çağda insan hak ve özgürlükleri artık ülkelerin iç sorunu olmaktan çıkmış ve uluslararası bir boyut kazanmıştır.  İnsan hak ve özgürlüklerine saygı göstermeyen, hukukun üstünlüğünü ve yargı bağımsızlığını sağlamayan ve bu bağlamda en temel insan hak ve özgürlüklerinden olan adil yargılanma ilkesine uygun davranmayan devletlerin hukuka ve hukukun üstünlüğüne dayalı olarak oluşturulmuş çağdaş dünyada ve uluslarası toplumlar arasında yer bulmasına imkan yoktur.

Her yıl tespit ettğimiz, evrensel ve çağdaş değerlere dayalı bir yargı sistemi kurma yolundaki sorunlarımızı henüz çözememişken, Devletimize ve milletimize kasteden 15 Temmuz hain darbe teşebbüsünü yaşadık. Devletimiz ve milletimizce sonuçsuz bırakılan bu hain teşebbüsten sonra hain yapının yargı kadrolarının önemli bir kısmını ele geçirdiğini anladık. Bu nedenle yargı kadrolarının yaklaşık üçte biri boşalmış halde geldi.  Bu gün büyük oranda yaralar sarılmış ve kadrolar tamamlanma aşamasına gelmiş ise de zaten var olan sorunların yanında gelişen bu durum yargı faaliyetinin etkin ve makul sürelerde yerine getirilmesini son derece güç bir hale sokmuştur. Bu durum ise vatandaşlarımızın yargı erkine bakışını son derece olumsuz bir noktya taşımıştır.

Bu nedenle bir an önce toplumun yargının bağımsız, tarafsız ve etkin olduğuna ve sorunsuz işlediğine dair güvenini yeniden tesis etmek zorundayız. Bu hususta tüm hakim, savcı, avukat ve yargı çalışanlarımıza son derece tarihi ve büyük görevler düşmektedir. 

Bu bağlamda vatandaşlarımızı aralarında hiç bir etnik köken, inanç, mezhep, cinsiyet, siyasi düşünce farkı gözetmeksizin hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkeleri etrafında birleştirmek, bütünleştirmek zorundayız. Enerji ve ekonomik kazanç amaçlı vekalet savaşlarının devam ettiği , aynı ülke vatandaşlarının ve milletlerin birbirine kırdırıldığı, devletlerin parçalandığı, büyük insanlık trajedilerinin yaşandığı bölgemizde devlet olarak, millet olarak var olmak istiyorsak hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ortak paydasında bütünleşmek zorundayız. Ve bu bütünleşme için her birimiz hiç bir mazeret üretmeden canla başla çalışmak ve bir araya gelmek zorundayız.

Yaşadığımız acı tecrübeden dersler çıkararak bundan böyle yargının bir daha hiçbir cemaatin, tarikatın, güç odağının ya da siyasi partinin eline geçmesine izin vermemeliyiz. Yargı teşkilatımızın bu şekilde yapılanmasını sağlamak, ecdadımıza ve çocuklarımıza olan borcumuzdur.

Hukuk devleti ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin hayata geçirilmesi; suçlayan, savunan ve hüküm veren kişilerin yargılama sürecindeki görevlerini en kaliteli şekilde ve hukuka uygun olarak yerine getirmelerine bağlıdır. Bunun için süreçte görev alan kişilerin keyfilikten uzak hareket etmelerini sağlayacak güvenceli bir sisteme ihtiyaç vardır. Kişilerin şahsi özellikleri ve taahhütleri, sistemsel güvencenin yerine geçemez. Adil yargılanma hakkını, dolayısıyla hukukun üstünlüğünü sağlayacak, üstünün keyfî düzeninin egemen olmasını önleyecek bir sistem için, hâkim ve savcıların bağımsızlığı, tarafsızlığı ve hesap verebilirliği sağlanmalıdır. Yargılayan kişiyi gerçek anlamda hâkim, devlet adına suç isnadında bulunan kişiyi de gerçek anlamda savcı yapan unsur, avukattır. Avukatın, yargının etkin bir parçası olmasıdır. Avukatlar ile avukatların örgütlü gücü Baroların da bağımsızlığı ve etkinliği güvence altına alınmalıdır. 

Cumhuriyet; Türk Milleti’ni, çağdaş milletler ailesinin eşit bir üyesi yapmayı amaçlayan bir büyük devrimin omurgasıdır. Bu devrimin belkemiği de, hukukta devrimdir. Adil yargılanma hakkı ve hukukun üstünlüğü, Cumhuriyet devrimi sayesinde kazanılmıştır. Cumhuriyet devriminin temel taşı ise laiklik ilkesidir.  Esasen, laik Türkiye Cumhuriyeti, Türk Milleti’nin İslamiyet’e en büyük hediyesidir. Sadece laik bir hukuk düzeni sayesinde, kutsal dini duyguların günlük siyasi emellere, siyasi ya da maddi güç elde etme hırslarına alet edilmesi önlenebilir. Sadece laik hukuk düzeni, insanların en temiz hislerinin sömürülmesine engel olabilir. Ayrımcılığa yer vermeyen; kanun önünde eşitliği bir lütuf olarak değil, bir temel hak olarak benimseyen; insanı ve insanın düşünce hürriyetini toplum hayatının merkezine koyan bir devlet düzeni, sadece laik hukuk düzeni sayesinde sağlanabilir. Halkın halk için halk tarafından yönetilmesi anlamına gelen demokrasi, sadece laik bir hukuk düzenine sahip olunması halinde kurulabilir.  Hukuki güvenlik de; ancak ve ancak laik bir hukuk düzeninde var olabilecek adil yargılanma hakkı sayesinde gerçekleşebilir. 

Bu vesile ile Türkiye Cumhuriyeti’ni demokratik bir hukuk devleti olması idealiyle kuran ve Türk Milleti için çağdaş uygarlık düzeyine erişme hatta üzerine çıkma hedefi koyan, Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü, O'nun tüm dava ve silah arkadaşlarını, Cumhuriyeti'mizi kuran tüm devlet büyüklerimizi ve şehitlerimizi, keza yargı görevini ifa ettiği sırada ya da görevinden ötürü şehit edilmiş tüm avukat, hakim, savcı ve kamu görevlisi tüm şehitlerimizi rahmet, şükran ve saygı ile anıyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle yeni adli yılın hepimize, Yüce Türk Milletine hayırlı olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. 

Av. Erhan Sezer
Tekirdağ Barosu Başkanı