Bir süre önce polis uygulamaları nedeni ile CMUK kapsamında avukat görevlendirmeyi durduran Urfa Barosu Başkanı Av. Hikmet Delebe, son günlerdeki gözaltı ve tutuklamalara dikkat çekerek, "CMK 103'üncü madde kapsamında olsun veya olmasın, bu tutuklamaların bir devlet politikası haline geldiğini gösteriyor. Hukuki temeli olmayan bu uygulamalar kanuna aykırı" dedi.

Şanlıurfa’da son dönem artan gözaltı, tutuklama ve şiddet olayları karşısında Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu (CMUK) kapsamında avukat görevlendirmeyeceğini açıklayan Şanlıurfa Barosu Başkanı Av. Hikmet Delebe, konuyu DİHA'ya değerlendirdi. TEM Şube polislerinin gözaltındaki kişiler ile avukatlara dönük dışlayıcı ve rencide edici uygulamaları nedeniyle CMUK kapsamında avukat görevlendirmeyi durdurduklarını söyleyen Delebe, polislerin meslektaşlarının görev yapmalarının koşullarını bütünüyle ortadan kaldırdığını ifade etti.

Avukatlar fişleniyor
Av. Delebe, "Meslektaşlarımız dışlanmakta, müvekkilleri ile görüşmeleri engellemekte, hakarete uğramaktadır. Aileler gözaltındaki yakınlarına özel müdafi tuttuklarında TEM'deki kolluk görevlileri gözaltındakilerin özel müdafi istemediklerine dair tutanaklar tutarak avukatlar geri gönderilmektedir. Geçtiğimiz günlerde bir kadın avukatımız TEM'de bir ifade için beklerken ayak ayaküstüne attığı için TEM polislerince hakarete maruz kaldı ve zorla rencide edici bir tutumla yaka paça dışarı çıkarıldı. Avukatlar fişlenmekte ve gözaltındaki kişilerde bir algı oluşturarak meslektaşlarımızın görev yapmaları engellenmektedir" diye konuştu.

Şikayetler sonuçsuz
Av. Delebe, Baro Acil Müdahale Komisyonu ve avukatlar tarafından tutulan pek çok tutanağın İçişleri Bakanlığı, Adalet Bakanlığı, Urfa Cumhuriyet Başsavcılığı ve Türkiye İnsan Hakları Kurumu'na gönderilerek, ilgili ve sorumlu polislerin şikayet edildiğini, ancak herhangi bir sonuç çıkmadığını kaydetti.
Hukuk dışı uygulamaların sonlanması için bugüne kadar yaptıkları bütün şikayet, girişim ve görüşmelerin sonuçsuz kaldığını vurgulayan Av. Delebe, sonuç alana kadar duruşlarından ödün vermeyeceklerini söyledi.

Tutuklamalar kanuna aykırı
"KCK operasyonları"na ilişkin de konuşan Av. Delebe, 1 Kasım seçiminden sonra Türkiye'nin bir şiddet sarmalına girdiğini ifade etti.
Devletin hukuka yaklaşımının son derece farklı bir boyuta taşındığını dile getiren Av. Delebe, "Öteden beridir devam eden tutuklama ve gözaltı furyası maalesef günümüzde de hız kesmeden devam ediyor. Tutuklama CMK'nin 103'üncü maddesinde düzenlenmiş ve bu maddeye göre tutuklamanın şartları tek tek açıklanmıştır. Fakat şu anki uygulamalar CMK 103'üncü madde kapsamında olsun veya olmasın, bu tutuklamaların bir devlet politikası haline geldiğini gösteriyor. Hukuki alt temeli olmayan bu uygulamalar kanuna aykırı. Dolayısıyla mağdur olan kişilerin ileride bu haksız tutuklamalar için tazminat davası hakkı söz konusudur" bilgisini paylaştı.

Tutuklama devlet konsepti
Yapılan tutuklamaların devlet politikası haline geldiğini ve bir konsepte dönüştüğünü belirten Av. Delebe, tutuklama furyasının Türkiye'nin demokratikleşmesi ve çözüm süreci için umutları ciddi anlamda zayıflattığını dile getirdi.
Av. Delebe, "Halk bölgede çatışmaların bir an önce bitmesini istiyor ve bekliyor. Devletin de halkın istek ve taleplerini dikkate alıp, derhal barış müzakerelerine başlaması gerekiyor. Siyasilerin, öğrencilerin, akademisyenlerin, hukukçuların ve sendikacıların baskı altında olması elbette bir hukuk devletinde kabul edilebilir bir şey değildir. Bu itibarla bölgemizde geliştirilen bu adalet kıskacının daha fazla topluma zarar vermeden bir an önce sonlandırılması gerekiyor" diye konuştu.