Mahmut Esat Bozkurt Avukatlar Salonunda gerçekleşen törende,  Ömer Deniz Bal, Hilal Arslan, Esma Esaf, Hazal Ekin Mutlu, Alican Yılmaz ve Ceren Küçükkurt meslek yemini ederek, cübbelerini giydiler.

Baro Başkanı Av. Veli Küçük, törende yaptığı konuşmada, genç meslektaşlarının ailelerini ve staj yapılan büro avukatlarını kutladı ve “ Bu başarının gerçek sahibi ailelerdir. Çocuklarınız da maddi ve manevi tüm fedakarlıklarınızı karşılıksız bırakmadılar. Uzun yıllar süren eğitim ve staj yaşamının sonrasında bugün sizlere en büyük hediyeyi takdim ediyorlar. 22 yıllık meslek büyüğü olarak genç avukatlara naçizane tavsiyem; Sadece şahsen kendilerini değil, ifa ettikleri Avukatlık mesleğini temsil ettiklerini hiçbir zaman unutmamalarıdır. Avukatlar olarak yargının kurucu unsuru olduğumuzu ve dayanağımızın ise Avukatlık Kanunu’nun 1. Maddesi olduğunu unutmamalıyız. Uluslararası sözleşmelerin ve yasaların avukatlara, insan hakları, hukuk devleti noktasında, sosyal ve toplumsal olaylara, içerisinde yaşadıkları topluma karşı hassasiyet gösterilmesi gereken bir misyon yüklemektedir.

Avukatlık mesleğinin sadece dosya kapakları içerisinde, duruşma salonlarında ve adliye koridorlarında yapılacak bir meslek değildir. Turin İlkeleri ve Havana Kuralları avukatlara, insan hakları, hukuk devleti noktasında, sosyal ve toplumsal olaylara, içerisinde yaşadıkları topluma karşı sorumluluk yüklemektedir.  Ülkemiz koşullarında bu saygın meslek makul sürede ekonomik refahı sunan bir meslektir. Bunu yaparken, meslek etiğine, kurallarına uygun davranmalıyız. Hepinize keyifli ve başarılı bir meslek yaşamı diliyorum.” dedi.

9 EKİM’DE ALADAĞ DURUŞMASI YAPILACAK

Adana Baro Başkanı Av. Veli Küçük, Adana'nın Aladağ İlçesi'nde 11'i öğrenci 12 kişinin yaşamını yitirdiği kız yurdu yangını davasının ilk celsesinde kabul edilen Türkiye Barolar Birliği ile çok sayıda baronun davaya müdahillik kararının, ikinci duruşmada kaldırıldığını hatırlatarak, “Bu karar ülkemizde hakimler var” sözünü söylememizi artık imkansız hale getirmiştir. Aladağ yangın faciası duruşması, Devletin Anayasamızda yazan sosyal devlet ilkesi, eğitim ve fırsat eşitliğini sağlama yükümlülüğünü yerine getirmediği, insanlarımızı karanlık düşüncelere, cemaatlerin ellerine teslim ettiği örnek bir davadır. Ülkemizde on binlerce cemaat yurtlarının halen var olduğunu ve faaliyetlerine devam ettiğini bilmekteyiz. 11’i çocuk 12 insanımızın hayatını kaybettiği yangın faciasının acısını bugün halen acısını yüreğimizde hissediyoruz. Bundan sonraki süreçte yaşanan olumsuzluklardan dersler çıkartılarak kamu hizmetlerinde ve görevlerinde cemaat ve menfaat grupları yapılanması olmaksızın liyakatin esas alınması gerekmektedir” diye konuştu.

Av. Küçük, savunma mesleğinin yurttaşın adalete erişiminde en önemli unsur olduğunu belirterek, şu ifadelere yer verdi:

“15 Temmuz sürecinden sonra OHAL ve KHK’lar ülkesinde savunma mesleğinin hedef alınarak yıpratılmaya çalışıldığını üzülerek izlemekteyiz. Ne yazık ki savunma mesleğinin hedef alındığı günlerden geçilmektedir. Son olarak Mersin’de 8 meslektaşımız göz altına alındı. Haklarındaki isnat edilen suç ve delillerin ne olduğunu bilmeden bugün savcı karşısına çıkarılacaktır. Bu yaşanılan keyfilik ve hukuksuzluk günlerinde gözaltına alınan meslektaşlarımızdan 6’sı demokratik tepkilerini sorgu aşamasına kadar açlık grevi yaparak ortaya koymaktadır. Uçurumun kıyısından döndüğümüz 15 Temmuz’dan sonra maalesef ‘sivil dikta’ dönemi yaşanmaktadır. Allah korusun darbe başarılı olsaydı daha hukuk devleti adına olumsuz ve kötü neler yaşanırdı! kuşkusu ve sorusunu insanlar kendi kendine sormaya başlamıştır. KHK’lar ile yaşamımızda OHAL’in gerekçesi olan terörle mücadele amacı dışında birçok düzenlemeler yapıldı. Örneğin; 30 günlük gözaltı süreleri daha sonra iki haftaya indirildi. 5 gün süreyle avukatı ile dahi  görüştürülmeme gibi insanlık dışı süreçler, avukat müvekkil görüşmelerinin görüntülü ve sesli kayda alınması, kolluk gözetiminde yapılması vb. birçok evrensel hukuk ve demokrasi ilkelerinin ayaklar altına alındığını yaşadık.

Ayrıca, İstanbul’da geçtiğimiz günlerde 14 meslektaşımızın tutuklanmasının da hukuken ve vicdanen hiçbir haklı gerekçesi ve meşruiyeti bulunmamaktadır. Soruşturmanın başlatılması, gözaltı, yakalama, arama, el koyma ve tutuklama kararlarının tümü Ceza Muhakemesi Yasası ve Avukatlık Yasası’na açıkça aykırıdır, dolayısıyla hukuk dışıdır.  14 meslektaşımızın tutuklandığı bu dosyada şüphelilerin avukatlığını yapan, yetki belgelerinde ismi yer alan, sayısının şimdilik 100’den fazla olduğu bilgisini aldığımız meslektaşlarımız için bu dosyaya katılmalarının yasaklanmasına dair karar yaşanan hukuksuzlukların, parti devleti uygulamalarının, yargının şeffaf ve denetlenebilir kararlar vermediğinin son örneğidir. Bu hukuk dışı uygulamalar savunma mesleğinin ülkemizde ne kadar zor olduğunu göstermektedir. Biz hukukçular her şeye rağmen karanlık günlerin sona ereceğine, güneşli güzel günlere ulaşacağımıza dair inancımızı asla yitirmeyeceğiz.

Avukatlık mesleği; bizlere içerisinde yaşadığımız dönemin tanıklığı yanında, aynı zamanda insan haklarını hukuk devletini, savunma, koruma, gözetme ve bu kavramlara işlevsellik kazandırmak gibi sorumluluk yükleyen özel bir meslektir. Adana Barosu Yönetimi olarak 29. Dönemde bu bakış açısını gözeterek çalışmalar yürüttük. Tarsus’ta kadına karşı şiddetin ve cinsel saldırının sembolü Özgecan Aslan duruşmalarını  takip ettik. Bu davanın iki Nolu sanığı F.G hakkında Yargıtay’ın cinsel saldırı yönünden bozma kararına bizlerin de talebi üzerine doğru bir değerlendirmeyle yerel mahkemece direnme kararı verilmiştir. Yine; Akademisyen Nuriye Gülmen ve eğitimci Semih Özakça’nın davası; Kimlerin olumsuz açıdan neler yaptığı, kimlerin hukuk devletine olumlu yönde sahip çıkması açısından hukuk tarihinin sayfalarında yer alacak önemli bir davadır. Bu dava kaynağını uluslararası hukuktan ve Anayasamızdan alan demokratik tepkisini şiddete dönüştürmeden ortaya koyan açlık grevinin cezalandırılması, yargı araç kılınarak topluma korku ve endişe içerikli mesaj verilmesinin çok açık bir göstergesidir.”

Törene, Adana Adliyesinde uzun yıllarda katip ve yazı işleri müdiresi olarak hizmet veren Hilal Arslan’ın ruhsat alacak olması dolayısıyla Adana 2. Ticaret Mahkemesi Hakimi Yusuf Çerçi, Adliye Yazı İşleri Müdürleri, personelleri ile ruhsat alan hukukçuların aileleri ve sevenleri katıldı.

Genç hukukçulara cübbelerini; Av. Tayyar Yılmaz, Av. Dilek Nur Donma Bal, Av. Vecih Yamanyılmaz, Av. Volkan Hüseyin Ertem, Av. Mert Işık, Av. Fatih Ünsal ve Av. Mustafa Serdar Demirtaş giydirdi.