İŞTE BAROLARDAN YAPILAN DESTEK AÇIKLAMALARI;

ANKARA BAROSU

ANAYASAMIZI VE ETTİĞİ YEMİNİ SAYIN CUMHURBAŞKANI'NA BİR KEZ DAHA HATIRLATIYOR; KENDİSİNİ TARAFSIZLIK İLKESİNE UYGUN DAVRANMAYA DAVET EDİYORUZ
Cumhurbaşkanı Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ın Anayasa Referandumu'na ilişkin kampanya yürüttüğü için Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'na yönelik sözleri, ibretlik olduğu kadar kaygı vericidir.

Sayın Cumhurbaşkanı öncelikle bilmelidir ki yargının ve hukukun vazgeçilmez bir parçası olan avukatların çatı örgütlenmesi olan Türkiye Barolar Birliği, hukuku bildiğini iddia eden değil hukuku bilen, savunan, yaşatan ve geliştirilmesine katkı sunan özerk ve bağımsız kurumların başında gelmektedir.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın "hukuk nedir, bunu bildiğini iddia eden kurumun başkanısın" diyerek değersizleştirmeye çalıştığı Sayın Metin Feyzioğlu, saygın bir hukuk profesörü, avukat ve çatı örgütümüz olan Türkiye Barolar Birliği'nin başkanıdır.

Türkiye'nin geleceğini yakından ilgilendiren Anayasa Referandumu'na ilişkin 'evet kampanyası' ne kadar yasal ve meşru ise 'hayır kampanyası' da o kadar yasal ve meşrudur.

Unutulmamalıdır ki düşünce ve ifade özgürlüğü, Cumhurbaşkanı ve 'evetçilerin' tekelinde olan bir hak değildir. Türkiye'ye bir rejim değişikliği dayatan Anayasa değişikliğine ilişkin görüş ve düşüncelerini her platformda açıklamak, herkes gibi Türkiye Barolar Birliği Başkanı'nın Anayasa ile güvence altına alınan temel hakkıdır.
Futbolcuların, şarkıcıların, türkücülerin, oyuncuların, sunucuların 'evet' demeye ne kadar hakkı varsa Sayın Feyzioğlu'nun da anayasa değişikliğinin neler getirdiğini anlatmaya ve 'hayır' demeye o kadar hakkı vardır.

Yanlış olan Sayın Feyzioğlu'nun davet edildiği etkinliklerde Anayasa değişikliğine ilişkin görüşlerini açıklaması değil, Sayın Erdoğan'ın tarafsızlık ilkesini, Anayasa'yı ve ettiği yemini çiğneyerek üstelik devlet olanaklarıyla evet kampanyası yürütmesidir.

Sayın Cumhurbaşkanı, "Bundan sonra acaba Türkiye'de yönetim içinde bulunanlarla nasıl bir araya geleceksin? Sen bir defa benim kapımı çalamazsın. Kapattım kapıyı" diyerek sadece evetçilerin cumhurbaşkanı olduğunu, referandumda evet çıkması halinde de sadece evetçilerin başkanı olacağını açıkça ortaya koyduğu gibi düşünce ve ifade özgürlüğüne yönelik bu saldırı, anayasa değişikliğine ilişkin kaygılarımızda ne kadar haklı olduğumuzu da bir kez daha gün yüzüne çıkartmıştır.

Ankara Barosu olarak, en temel hakkı ve daha da ötesi görevi olan vatandaşı bilgilendirme ödevini yerine getirdiği için hedef haline getirilmeye çalışılan baromuz üyesi Av. Metin Feyzioğlu'nun yanında olduğumuzu ifade ediyor; Anayasamızı ve ettiği yemini Sayın Cumhurbaşkanı'na bir kez daha hatırlatıyoruz.

ANKARA BAROSU BAŞKANLIĞI

------------------------------------------------------------

AYDIN BAROSU

BİRLİK BAŞKANIMIZA YAPILAN HAKSIZLIK TÜM BAROLARA VE AVUKATLARA YAPILMIŞTIR. AYDIN BAROSU BİRLİK BAŞKANIMIZIN YANINDADIR.

Dün Sayın Cumhurbaşkanı bir televizyon kanalında Birlik Başkanımız Sayın Metin Feyzioğlu'nu haksız ithamlarla suçlayıp tehdide varan açıklamalarda bulunmuştur.
Avukatlık Kanunu Barolara ve Türkiye Barolar Birliği'ne "hukukun üstünlüğü ile insan haklarını savunmak ve korumak, ayrıca bu kavramlara işlerlik kazandırmayı " bir görev ve sorumluluk olarak yüklemiştir.

Yeni bir Anayasa anlamına gelecek çok ciddi değişiklikler içeren Anayasa paketi için bir Referandum gündemde iken Türkiye Barolar Birliği ile Baroların görüş ve düşüncelerini açıklaması, yurttaşlarımızı bilgilendirmesi yasal ve zorunlu bir görev olup , görevini yerine getiren Birlik Başkanımıza karşı Yöneltilen haksız ithamlar asla kabul edilemez. Sayın Feyzioğlu Hollanda'da Anayasa değişikliğini anlattığı tarihte bu ülkelerle devletimiz arasında bir kriz olmadığı gibi, aynı tarihte sayın Başbakan'da Almanya'da propaganda için bulunmakta idi. Gerçek tektir ve budur.

Ne Türkiye Barolar Birliği Başkanımız, ne herhangi bir meslektaşımız ne de bir yurttaşımız sadece referandumda önüne konulan iki seçenekten biri olan "HAYIR"ı savunduğu ve Anayasa değişikliğini anlattığı için suçlanamaz. Hele terörist damgası asla vurulamaz. Hiç kimse tarafsızlık yemini etmiş bir Cumhurbaşkanı tarafından bu şekilde haksız yere suçlanamaz. Aydın Barosu olarak, Birlik Başkanımıza karşı sarf edilen bu sözleri, haksız ithamları, algı operasyonunu ve tehdidi kabul etmiyoruz.
Baro Başkanlarının Sayın Birlik Başkanımızın Anayasayı anlatmasından rahatsız olduğu, kendilerini temsil edemediği şeklindeki iddia da gerçekle bağdaşmamaktadır. Böyle bir iddiada bulunmaya avukatlar ve barolar dışında kimsenin hakkı yoktur. Birlik Başkanının temsili ve faaliyetleri konusunda karar verebilecek tek organ Türkiye Barolar Birliği Genel Kurulu'dur, bu kurulu oluşturan Baro Başkanları ve Birlik Delegeleridir.

Ülkenin yönetim şeklini değiştirecek bir Anayasa söz konusudur ve elbette Barolar Birliği Başkanı da Baro Başkanları da bu konuda hem fikir beyan edecek, hem de halkımızı bu hukuki metin hakkında aydınlatacaktır. Sayın Metin Feyzioğlu yurdu karış karış gezerek, görevini gereği gibi ve büyük bir fedakarlıkla yerine getirmektedir. Biz de Aydın Barosu olarak en baştan bu yana eleştirilerimizi de, tavrımızı da net olarak ortaya koymuş bulunuyoruz. Bunu yaparken ne bir tek vatandaşımızı ötekileştirecek, ne de suçlayacak bir tek cümle kurmuşluğumuz yoktur. Bu tavrı devletimizi idare edenlerden ve tüm siyasi parti temsilcilerinden de beklediğimizi defalarca ifade ettik, etmeye devam ediyoruz.

Halkımızı kutuplaştıracak sözlerin devletimizin en tepesinden gelmesi asla kabul edilemez. Bu süreçte halkımızın özgür iradesi ile oy kullanmasına ve kendisini ifade edebilmesine ne yazık ki olanak bırakılmamaya gayret sarf edildiğini görmeye devam ediyoruz. Buna artık bir son verilmeli, referandum için demokratik ve hukuki tüm koşullar bir an önce sağlanmalıdır.

Aydın Barosu olarak hukukun üstünlüğünü savunmaya devam edeceğimizi, Birlik Başkanımızın bu uğurda verdiği mücadelede kendisiyle birlikte ve sonuna kadar yanında olduğumuzu tüm kamuoyu ile paylaşırken, Sayın Cumhurbaşkanımızı an, tarafsızlık yeminini hatırlatarak, hukukun ve demokrasinin asgari kurallarına uymasını bekliyoruz.

Saygılarımızla.

Yönetim Kurulu Adına
Av. Gökhan BOZKURT
AYDIN BAROSU BAŞKANI


------------------------------------------------------------

ESKİŞEHİR BAROSU

"HUKUKU SAVUNMAYA DEVAM EDECEĞİZ "
1- Sayın Cumhurbaşkanı bir televizyon kanalında Birlik Başkanımıza karşı "gerçek dışı ithamlarda" bulunmuş olup Eskişehir Barosu olarak Cumhurbaşkanı'nın konu ile ilgili sarf ettiği gerçek dışı sözleri asla kabul etmediğimizi bildiriyoruz.

2- 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 110.maddesinin 1, 6 ve 17. bentleri Türkiye Barolar Birliği'ne; 76, 95. ve 97. maddeleri de Barolara "hukukun üstünlüğü ile insan haklarını savunmak ve korumak, ayrıca bu kavramlara işlerlik kazandırmayı" bir görev olarak vermiştir.

3- Bir Ülkede Rejimin değişmesini öngören Referandum gündemde iken Türkiye Barolar Birliği ile Baroların görüş ve düşüncelerini açıklaması, yurttaşlarımızı bilgilendirmesi yasal ve zorunlu bir görev olup, "hukukun üstünlüğüne bağlı kalacağına" dair yemin eden Sayın Cumhurbaşkanı'nın hukukun üstünlüğünü korumak ve savunmak, ayrıca bu kavramlara işlerlik kazandırmak görevi kapsamında faaliyette bulunan ve yurttaşlarımızı bilgilendiren Birlik Başkanımıza karşı sarf ettiği gerçek dışı sözler, Cumhurbaşkanımızın ettiği yemine de aykırı davrandığını ortaya koymaktadır.

4- Bu süreçte ne Birlik Başkanımızın ne de biz Baro Başkanlarının sessiz kalma imkanı yoktur. Eskişehir Barosu olarak hukukun üstünlüğünü savunmaya, yani hukukun tarafı ve hukuk tarafında olmaya devam edeceğimizi ve Birlik Başkanımızın hukukun üstünlüğünün egemen kılınmasında verdiği mücadelede birlikte olduğumuzu tüm kamuoyu ile paylaşırken Sayın Cumhurbaşkanımızın ettiği yemine de bağlı kalmasını diliyoruz.

Saygılarımızla.

Av. Rıza ÖZTEKİN
ESKİŞEHİR BAROSU BAŞKANI

------------------------------------------------------------

İSTANBUL BAROSU

İstanbul Barosu, TBB Başkanının Yanındadır

Önceki akşam, Sayın Cumhurbaşkanının bir TV kanalında, TBB Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu'nun Anayasa Referandumu çerçevesinde yaptığı çalışmalarla ilgili gözlemleri, Baromuz için kaygı yaratan ve şaşkınlıkla izlenen bir gelişme olarak değerlendirilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanının aynı değerlendirmeler içinde; "terörle iltisaklı kişilerle görüşme" ve "bedel ödeme" biçimindeki ifadelerinde saklı suçlamalar, sadece bir düşünsel farklılığın yansıtılması değil, onu aşan boyuttaki bir "tehdit" de taşımaktadır.

Bu gelişme son derece kaygı vericidir. Çünkü;

* TBB ve onun başkanı olan Sayın Feyzioğlu, Referanduma sunulan Anayasa Değişiklikleri konusunda bir "fikir" sahibidir. Sorun, bu fikrini açıklayıp açıklayamayacağıdır. Bu denli basittir herşey aslında...

* Anayasa Referandumuna sunulan değişiklik önerisi, " hukuksal içerikli bir metindir." TBB'nin açılımı ise Türkiye Barolar Birliğidir.

* TBB ve Barolar, Avukatlık Yasasının 76 ve 95. maddeleri gereğince, -herhangi bir müsaade gerekmeksizin- bu tür durumlara müdahil olurlar. On yıllardır da olmuşlardır.

* Referanduma sunulan Anayasa Değişikliği önerisi için, yurttaşların 16 Nisan günü iki seçenekleri olacaktır. "Hayır" diye bir seçenek de vardır. "Evet" kadar saygıdeğerdir.

* Referanduma sunulan metnin avukatlar tarafından anlatılması, "hastanın doktor tarafından tedavi edilmesi" kadar doğaldır. Bu durum hastayı,"hastabakıcı teşhislerine" mahkum etmemeyi de ifade eder. Bu bizim işimizdir kısaca...

* Bu "mesleğimizin referandumudur".

Ve en önemlisi, 16 Nisan 2017 sonrasında da bu ülkenin "birlik ve bütünlüğe" ihtiyacı olacaktır. Referandum tarihinin bir "milat" gibi görünmesi, sadece tek bir tercih üzerine oturulan gelecek planlaması, yanılgı olarak kalmayacak, zaten kırılgan olan bütünlükçü yapıyı büsbütün ortadan kaldıracaktır. Bu durumun son derece de ağır sonuçlarının olacağı, öncelikle Sayın Cumhurbaşkanı tarafından değerlendirilmesi gereken bir husustur.

Birlik Başkanımızın müktesebatı, "terörle iltisakli kişilerle" işbirliğine engeldir. İstanbul Barosu olarak, bu hususa kefiliz. Ancak, aynı müktesebatın sonucu olarak, "bedel ödemek" konusunda, bir "sıkıntı" yaşamayacağını da biliyoruz. İstanbul Barosu olarak TBB Başkanımızın yanındayız.

------------------------------------------------------------

SAKARYA BAROSU

BASINA VE KAMUOYUNA

Sayın Cumhurbaşkanı'nın 13 Mart 2017 tarihinde bir Televizyon kanalında yaptığı Türkiye Barolar Birliği Başkanı Sayın Metin Feyzioğlu'nu ve Anayasal tercihini "Hayır" yönünde kullanacak olanları hedef alan, terörle işbirliği içinde gösteren açıklamalarını ülkemizin ve çocuklarımızın geleceği adına endişe ve üzüntü içinde izledik.
Buradan sormak isteriz; Anayasaya dayanarak halkın önüne "evet" ve "hayır" seçenekli iki tercih sunduğunuz halde nasıl olur da "'Hayır' diyenler terörle aynı yerdedir" diyebiliyorsunuz?

Bu nasıl bir Halk oylaması?

Eğer "Hayır" demek teröre destek olmak demek ise ve bu tercihi hukukçuların halka anlatması bir suç ise, neden "Hayır" tercihini referandumdan kaldırmıyorsunuz? O halde "hayır" seçeneğini halk oylamasından çıkarın ve tek seçenekli "evet" tercihli bir halk oylaması yapın ve adına da "Türk Usulü Referandum" deyin!
Halk oylamasında "Hayır" demek ve özellikle hukukçuların bu değişikliği halka anlatması bir suç ise eğer bu seçeneği referandumda tercihler arasına koyarak neden bu suça ortak oluyorsunuz?

Bir Hukukçu olarak gerçekten üzgünüz! Ülkemizin yarınları için çıktığımız bu yolda derin bir keder içindeyiz. Asıl mesele şu ki halk oylamasından çıkan sonuç ne olursa olsun bu düşmanlık ve ayrışma nedeniyle toplumsal barışımızı ve huzurumuzu ülkemizin geleceğini kaybediyoruz! Ancak biz hukukçular ülkemizin ve çocuklarımızın yarınları için hiçbir zaman ümitsizliğe kapılmayacağız! Pes etmeyeceğiz! Bin kez kırsalar da körpe dallarımızı Hukuk demekten vazgeçmeyeceğiz. Yağmalansa da tüm gençliğimiz "barış huzur ve demokrasi" demekten yorulmayacağız.

Türkiye Barolar Birliği Sayın Başkanı'nın nezdinde, "Hayır" tercihini kullanacağını ifade eden ve bu düşüncesini halkla paylaşan herkes "bedel ödeyeceksin" sözü ile tehdit edilmiştir.

Bu tehdit hepimize yönelmiş bir tehdittir. Kabul etmiyor ve TBB'nin Sayın Başkanı Metin Feyzioğlu'nun dediği gibi diyoruz; "her türlü bedeli Türk Milleti için ödemeye hazırız. Türk Milleti dışında hiç kimseye minnetimiz, hiçbir makam-mevki sahibinden bir ikbal beklentimiz yoktur. Tek borcumuz, Allah'a olan can borcumuzdur, vadesi geldiğinde onu da verir alnımızın akıyla gideriz."

Kamuoyuna Saygılarımızla…

Av. Zafer KAZAN
Sakarya Barosu Başkanı

------------------------------------------------------------

YALOVA BAROSU

Halk adına demokrasi ve hukukun üstünlüğünü hakim kılmak Türkiye Barolar Birliği ve Baroların varlık sebebidir.

Bu çerçevede Anayasa değişikliği konusunda halkı bilgilendirme ve görüşünü ifade etme Türkiye Barolar Birliği ve Baroların yasal görevi ve halkımıza borcudur. Halkımıza karşı bu görevi yerine getirirken hiçbir kurum ve kişiden talimat almadığımız gibi hiçbir engellemeden, tehditten yılmayacağız, korkmayacağız.

Yalova Barosu olarak aşağıda Türkiye Barolar Birliği Başkanımız Av. Prof. Dr. Metin Feyzioğlu'nun açıklamalarının arkasında ve çalışmalarında kendisi ile omuz omuza olduğumuzu tüm halkımıza saygılarımızla duyururuz.

Av. Hakan GERGEROĞLU
Yalova Barosu Başkanı

------------------------------------------------------------

MUĞLA BAROSU

Anayasa temel hukuk normlarını içeren bir hukuksal metindir.

Türkiye Barolar Birliği ve Barolar, Avukatlık Kanunu uyarınca, "Hukukun Üstünlüğünü" savunmak ve korumakla görevli kuruluşlardır.

Ülkemizin anayasal düzeninde değişikliklerin halk oylamasına sunulduğu bu günlerde, kanuni bu görevini anayasa değişikliklerini halka hukuksal yönleriyle doğru olarak açıklamak suretiyle yerine getirmekte olan Barolar Birliği ve Barolara, Barolar Birliği Başkanımız şahsında, teröristlerle işbirliği içinde olduğu iddiası ve artık devlet kapılarının kendisine kapatıldığının Sayın Cumhurbaşkanı tarafından bir televizyon kanalında ifade edilmiş olması üzüntü vericidir.

Devlet hepimizindir ve Sayın Cumhurbaşkanının ulusumuzun tamamını temsil edeceği, tarafsız olacağına dair yemini vardır.

Türkiye Barolar Birliği ve Barolar terörist değil, halkın güvenini kazanmış ve hukuken doğruları söylemeyi kendisine hedef edinmiş hukuk kurumlarıdır.

Kamuoyuna saygıyla duyurulur.

Av. Cumhur UZUN
Muğla Barosu Başkanı


------------------------------------------------------------

SAYIN CUMHURBAŞKANI'NIN 13 MART 2017 TARİHLİ ATV-A HABER KANALLARINDAKİ ORTAK YAYINDA TÜRKİYE BAROLAR BİRLİĞİ'Nİ VE BİRLİK BAŞKANI'NI HEDEF ALAN KONUŞMASINA CEVABIMIZDIR

Sayın Cumhurbaşkanı'nın 13 Mart 2017 tarihinde basına yaptığı Türkiye Barolar Birliği ile ilgili gerçeklerle örtüşmeyen açıklamaları dehşetle izledik.

Sayın Cumhurbaşkanı'nın yine aldatıldığını gördüğümüz için üzgünüz.

Öncelikle Hollanda'nın, Almanya'nın ve bazı Avrupa ülkelerinin Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti bakanlarına yönelik kısıtlamalarını kınıyoruz.

Türkiye Barolar Birliği ve baroların Avukatlık Kanunu uyarınca görevi Anayasa değişikliği paketini ve içerdiği tehlikeleri Cumhurbaşkanına, Bakanlar Kuruluna, milletvekillerine ve Türk Milletine anlatmaktır.

Şimdi Sayın Cumhurbaşkanına sözümüz var:

Siz, Bakanlar Kurulu ve Anayasaya rağmen fiilen başkanlığını yaptığınız iktidar partisi, en milli kaygılarla ve yürekten dile getirdiğimiz uyarılarımızı tartışmaya bile gerek görmediniz. Bu sebeple, Türkiye Barolar Birliği ve pek çok baromuz halkoylaması öncesinde en üst makamı, yani vatandaşlarımızı bilgilendirmek için kanuni görevlerini yerine getirmektedir.

BİZ HUKUKUN ÜSTÜNLÜĞÜNDEN YANA TARAFIZ

Biz, Sizden farklı olarak elbette tarafız. Siyasi partilerden yana değil tarafımız. Yargı bağımsızlığından, hukukun üstünlüğünden, bağımsız ve etkin savunmadan yana tarafız. Getirmek istediğiniz sistemde memleketin tüm hakim ve savcılarının bir siyasi parti genel başkanına ve onun vasıtasıyla kendisinin il ve ilçe başkanlarına bağımlı kılınmak istenmesinin karşısındayız.

Sayın Cumhurbaşkanı, bizi, Avrupa'da dolaşarak Anayasayı anlatmakla suçladınız. Yurtdışında bu amaçla ve birkaç saatliğine tek bulunduğumuz tarih, 18 Şubat 2017'dir. Anladığımız kadarıyla bu defa da tarih konusunda aldatılmışsınız. Aynı tarihte Başbakanınızın da Almanya'da "evet" mitingi yaptığı eminiz malumlarınızdır. Sayın Başbakana yönelik bir öfkenizi görmedik. Bizden sonra 1 Mart'ta Hollanda'da "evet" propagandası yapan İktidar Partisi Milletvekili Sayın Mustafa Köse'ye de bir söz söylediğinizi duymadık. Demek ki tarafsızlık yemini etmiş ve Türk Milletinin tamamını temsil etmesi gereken Siz, halkoylamasında Milletimizin önüne konacak iki seçenekten "evet"i savunanları vatandaş, diğerlerini terörist olarak görmektesiniz. 16 Nisan tarihi yaklaştıkça maalesef bu suçlamaların dozu artmış, akıl ve mantıkla izah edilebilirliği giderek kalmamıştır.

"MAALESEF YİNE ALDATILMIŞSINIZ"

Türkiye'yi terörist unsurlarla dolaşarak bir çalışma yaptığımızı da söylemişsiniz. Maalesef yine aldatılmışsınız. Türkiye'nin yetişmiş en vasıflı Anayasa hukukçularından biri olan ve bildiklerini Türk Milletiyle paylaştığı için üniversitesindeki görevine Sizi kızdırma korkusuyla son verilen Prof. Dr. Süheyl Batum mu terörist unsur? Yoksa hayatını Türk tarihi araştırmalarına adamış, Anadolu'da devletlerin nasıl yıkılıp kurulduğunu ve Selçuklu ile Osmanlı tarihini en iyi bilen, maalesef bildiklerini Türk Milleti'yle paylaştığı için partisinden ihraç edilen Prof. Dr. Yusuf Halaçoğlu mu?

Birlikte yol yürümekten onur duyduğumuz, Anayasa değişikliğinin tehlikelerini kendi şehirlerinde anlatmak için gece gündüz çalışan baro başkanlarımız ve on binlerce avukat meslektaşımız mı?

Evet - hayır seçenekleri arasında "hayır" seçeneğini tercih edecek milyonlarca vatandaşımız terörü desteklemekle suçlanabilir mi?

Anayasanın Türkiye'ye maliyetini anlatmak üzere yola düşmüş Kardak kahramanları, kumpas mağduru kahraman asker ve polislerimiz terör destekçisi olmakla suçlanabilir mi?

Elbette biz avukatların arasında da Anayasa değişikliğine olumlu bakan meslektaşlarımız da var. Biz bunlara saygı duyuyoruz. Onları vatan hainliğiyle ya da terör örgütünün değirmenine su taşımakla suçlamayı aklımızın köşesinden bile geçirmeyiz. Üstelik biz sürecin başında 100 bin meslektaşımızın görüşünü alarak yola çıktık. Hep şunu söylüyoruz; halkoylamasında tercihi ne olursa olsun her vatandaşımız Türk Milleti'nin asli unsurudur.

CUMHURBAŞKANI TARAFSIZLIKLA TÜM MİLLETİ KUCAKLAMALIDIR

Şöyle bir cümle sarf ettiğinizi duyduk; "Avukatların tamamı hayır mı diyor ki Türkiye Barolar Birliği Anayasa değişikliğine hayır verilmesi gerektiğini söylüyor?" Keşke böyle demeseydiniz. Türk Milleti'nin yüzde ellisinden fazlası hayır dediği halde, Siz ettiğiniz yemine ve Anayasa madde 103'e göre Türk Milleti'nin tamamını temsil etmeniz gerektiği halde Milletimizin yüzde elliden fazlasını nasıl dışlar, düşman ilan edersiniz. Gerçekten Sizin için üzgünüz.

ELBETTE Kİ GÖREVİMİZ ANAYASA DEĞİŞİKLİĞİ İLE İLGİLİ HALKI BİLGİLENDİRMEKTİR

Anayasa değişikliği sürecinde Milletimizi biz bilgilendirmeyecektik de, Size göre bu görevi acaba hangi meslek örgütü veya sendika üstlenmeliydi? Elbette bu ülkede yaşayan herkesin ve her meslek örgütü, sendika ve sivil toplum örgütünün görevidir Anayasa konusunda bilgilendirme yapmak. Ancak elini vicdanına koyan herkes bilir ki bu öncelikle Türkiye Barolar Birliği ve baroların görevidir. Yoksa Siz sadece futbolcular konuşsun ve "evet" propagandası yapsın mı istiyorsunuz?

CUMHURBAŞKANLIĞI MAKAMI HERKESE AÇIK OLMALIDIR

Sayın Cumhurbaşkanı, demişsiniz ki; "Bundan sonra kapımız TBB Başkanı'na kapanmıştır." Bizi sanırım Sizden ikbal bekleyen bazılarıyla karıştırdınız. Bugüne kadar Sizinle ve Sizden önceki cumhurbaşkanlarıyla, Türk Milleti'nin ve Türkiye Cumhuriyeti'nin en milli meseleleri dışında hiçbir görüşmemiz veya yazışmamız olmamıştır. Ayrıca bu cümleniz 16 Nisan'da geçmesini arzu ettiğiniz Anayasa değişikliği ile nasıl bir devlet yapısı hayal ettiğinizin de üzücü bir ikrarıdır. Yani benden olana devletin kapısı açık, benim emrime girmeyene devletin kapısı kapalıdır demektesiniz.

DAHA ÖNCE UYARMIŞTIK, YİNE UYARIYORUZ

Peki hatırlayalım. Ne zaman, hangi durumlarda biz devletimizi yönetenleri yine en milli duygularla, en milli kaygılarla uyarmıştık?

Savcısı benim dediğiniz kumpas davalarla Türk Silahlı Kuvvetleri'nin omurgasına balyoz indirilirken uyarmıştık.

Önceki Genel Kurmay Başkanı Sayın Başbuğ, devletin içine yerleştirilmiş bir çete tarafından tutuklamaya sevk edilirken uyarmıştık. O tarihte Başbakan olarak Size ve Sayın Cumhurbaşkanına yazmış olduğumuz açık mektup devletin arşivindedir. Bu çetenin hedefinde sırada siz varsınız demiştik.

2010 Anayasa değişikliği yazılırken bununla yargıyı belirli yapılara teslim ediyorsunuz diye uyarmıştık.

Habur'daki çadır tiyatrosu kurulduğunda uyarmıştık.

21 Mart 2013'de bölücü terör örgütünün İmralı'daki mahkum reisinin yazdığı söylenen "barış mektubu" denilen yazının, aslında Ortadoğu'da başlayacak savaşların habercisi olduğu konusunda uyarmıştık.

Sözde barış sürecinde devletimizin kandırıldığını, bazı şehirlerimizin bir büyük kalkışma için terör örgütü tarafından cephaneliğe çevrildiği konusunda uyarmıştık.

Bu uyarılarımız dinlenmediği için maalesef evlatlarımız şehit oldu. Uluslararası hukuk alanında Türkiye Cumhuriyeti itibar kaybetti. En haklı davamızı bile üst üste yaptığınız yanlışlar sebebiyle devletimiz yurtdışında savunamaz hale geldi.

Daha önceki her uyarımızın maalesef gerçekleştiği ve her aldatılmanızın ülkemizin büyük bedeller ödemesine neden olduğu gerçeğinin altını çizerek şimdi de uyarıyoruz.

TÜRKİYE'NİN ALTINA SAATLİ BOMBA YERLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR

16 Nisan 2017'de halkoylamasına sunulacak olan paketin iç katmanlarında Cumhurbaşkanına denetimsiz ve sınırsız bir güç verilmesinin çok ötesinde Türkiye'nin altına saatli bombalar yerleştirilmek isteniyor.

Küresel kuklacıların Sevr Antlaşması'ndan beri Türkiye'ye dayatmaya çalıştığı ve İmralı'da ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasını çekmekte olan bölücü örgüt liderinin teşvik ettiği eyalet sistemi adı değiştirilerek Cumhurbaşkanının tek imzasıyla kurulabilir hale geliyor.

Türkiye'nin vatanı ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün korunması açısından hayati önem taşıyan Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı'na koyduğumuz çekinceler de Cumhurbaşkanının tek imzasıyla kaldırılabilir oluyor. Bu, sonu felakete yol açacak yetkilerden haberiniz olduğunu düşünmek dahi istemiyoruz. Peki iki sene sonra kimin cumhurbaşkanı olacağını, ondan bir sonraki cumhurbaşkanının kim olacağını bilebiliyor musunuz?

Size defalarca seslendik. Davet edin, Sizi aldatmak isteyen küresel kuklacıların oyununu yüzlerine vuralım ve birlikte bozalım dedik. Siz ise her milli davada Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanında dimdik duran bizleri yine düşman ilan ettiniz. Biz de gerçekleri Türk Milletine anlatmak için yollara düştük.

Sayın Cumhurbaşkanı, mücadelemiz Türkiye içindir, Sizin torunlarınız da dahil gelecek nesillerimiz içindir.

Biz, bunun için konuşmanızda bir tehdit olarak algıladığımız "Bedel ödeyeceksin" cümlesindeki her türlü bedeli Türk Milleti için ödemeye hazırız. Türk Milleti dışında hiç kimseye minnetimiz, hiçbir makam-mevki sahibinden bir ikbal beklentimiz yoktur. Tek borcumuz, Allah'a olan can borcumuzdur, vadesi geldiğinde onu da verir alnımızın akıyla gideriz.

Avukat Prof. Dr. Metin Feyzioğlu
Türkiye Barolar Birliği Başkanı