Tekirdağ Barosu Çorlu İl Temsilciliği meslektaşlarına yapılan orantısız güç sonrasında Çorlu adliye binası önünde basın açıklamasında bulunarak, meslektaşlarının her zaman yanlarında olduklarını belirttiler.

Tekirdağ Barocu Çorlu İl Temsilcisi Avukat Mete İyidoğan yaptığı basın açıklamasında, "Avukata saldırı doğrudan doğruya halkın kendisine ve hakkına saldırıdır. Gün Geçtikçe Savunma Mesleğine ve meslektaşa maddi ve manevi olarak sistemli bir şekilde artarak yapılan saldırı, kısıtlama ve baskılar kaygı uyandırmaktadır. Savunma görevi sadece duruşmaya katılmak şeklinde yorumlanamaz. Bu çerçevede her birey gibi anayasal haklarını kullanan meslektaşlarımıza yöneltilen her türlü saldırı, baskı, gözaltı, onur kırıcı davranış ve müdahaleleri kabul edilemez bulmaktayız. Savcı, hakim ve avukat yargılamanın zorunlu ve vazgeçilmez unsurlarıdır. Savunma, hem savunma hakkının hem de hak arama özgürlüğünün güvencesi olarak özgürce yapılması zorunlu bir faaliyettir. Özgür bir savunma bağımsız yargının, bağımsız yargı da hukuk devletinin güvencesidir. Bir kişiye yapılan haksızlık önlenemez ise herkes bir gün kendisine de haksızlık yapılacağına inanmaya başlar. Avukat devletin görevlisi değildir. Devlete karşı avukatın bağımsızlığını, avukatın devletten gelecek her türlü etkiden ve baskıdan uzak kalmasının en büyük güvencesi Avukatlık Yasası'nın 58. Maddesidir. Tanınan bu korumayı, haksız uygulamalar, avukatlık mesleğinin yargı faaliyeti içerisindeki yeri ve kazanımlarını yok sayan, barışçıl yöntemler ile demokratik tepkilerini İstanbul Çağlayan Adliyesi'nde açıklama yaparak ortaya koyan meslektaşlarımıza, çevik kuvvet tarafından yapılan müdahale ve gözaltı emri veren yetkilileri kınıyoruz. Haksızlığa hukuksuzluğa karşı durmak mesleğimizin gereği ve onurudur" dedi

İyidoğan basın açıklamasının devamında, "Bir ülkedeki avukatların bağımsızlığı ve avukatlara bakış açısı gerçek demokrasi ve hukukun üstünlüğünün kanıtıdır. Avukat bağımsız değilse, her geçen gün maddi ve manevi baskı, müdahale ve saldırılara maruz kalıyorsa bireyler kendilerini korunmasız, savunmasız hissedecek ve adaletin peşinden gitmeye korkacak, hak aramaktan vazgeçecektir. Ancak hiçbir baskı ve müdahale biz avukatları yıldıramaz. Hukukun üstünlüğü ve mesleğin onuruna dair yeminimizden vazgeçmiş değiliz. Hukuksuzluğun olağan kabul edilmesine müsaade etmeyeceğiz. Molierac'ın dediği gibi: "Görevimizi yaparken kimseye, ne müvekkile, ne hakime, ne de iktidara tabiyiz. Bizim aşağımızda kişilerin varlığı iddiasında değiliz. Fakat hiçbir hiyerarşik üst de tanımıyoruz. En kıdemsizin, en kıdemlinin veya isim yapmış olandan farkı yoktur. Avukatlar esir kullanmadılar, fakat efendileri de olmadı. Çağlayan Adliyesi içinden, avukatların çevik kuvvet zoruyla gözaltına alınması, öncelikle insan hakları, meslek onuru ve savunmanın bağımsızlığının ihlalinde gelinen son noktadır. Çağlayan Adliyesi dışındaki sözlü eylemden sonra meslektaşlarımız adliye binasına girmişlerdir. Çevik kuvvetin adliye binası içerisine girmesine izin verilerek girmişler ve rast gele iki meslektaşımızı alıkoymuşlardır. O anda adliyede bulunan avukatlar işin neticesini öğrenmek için başsavcılığa ulaşmaya çalışmışlar, ancak başsavcı adliyede olmadığı gibi, başsavcı vekili de meslektaşlarımızı kabul etmemiştir" dedi.

Avukat İyidoğan son olarak, "Giriş katta toplanan meslektaşlarımızı, çevik kuvvet polisleri ve özel güvenlik görevlileri, zor kullanarak, adeta yaka paça yerlerde sürükleyerek çevik kuvvet aracına bindirerek gözaltına alınmıştır. Tekirdağ Barosu olarak uyarıyoruz. Çağlayan Adliyesinin tüm yetkilileri de bu hukuksuzluğa ortak olmuştur. Çünkü sizin izniniz olmadan kolluk gücü, bu hukuksuz saldırıyı yapamazdı. Dolayısıyla adliye içindeki meslektaşlarımıza karşı yapılan güç gösterisine sizlerde ortaksınız. Çağlayan Adliye bölgesindeki kolluğun amirleri; olay anında adliye içine giren görevlilerin emrin nereden geldiğini, nasıl ifa edileceğini birbirlerine sormaları o andaki rütbelilerin sorumluluğu birbirlerinin üzerine attığı açık olduğu halde; Aldığınız ve uygulamaya başladığınız emrin hukuka uygun olduğunu tespit etmeden saldırıya başladınız. Haksız olduğunuz sabittir. Meslektaşlarımızın eylemlerinde suç unsuru bulunmadığı için tümü serbest bırakılmıştır. Bizlere göre suçlu pireyi deve yapan kolluk güçleri ve amirleridir. Tekirdağ Barosu olarak her türlü hukuksuzluğa ve anti demokratik uygulamalara boyun eğmeyeceğimizi tekrar eder meslektaşlarımızın yanında olduğumuzu bildirir, İstanbul Barosu ve avukatlarına geçmiş olsun dileklerimizi iletiriz" dedi.



İHA