Duruşmaya katılan avukatın "Hakim bey geçici olarak mı bu görevdesiniz?" sorusuna hakimin verdiği cevap bir o kadar ilginç ve avukatı çaresiz bırakan cinsten olmuş...

İşte sosyal medyada paylaşılan o diyalog;


+Hakim bey geçici olarak mı bu görevdesiniz?

-Dünyada geçiciyiz avukat hanım bunun ne önemi var.
+Hı,ha ney?Tabi evet haklısınız.. :)

DAHA ÖNCE YAŞANAN İLGİNÇ MAHKEME DİYALOGLARI

Mahkemeler oldu olası insana soğuk gelmiştir. Masum olsalar bile strese sokar muhataplarını. Bu soğuk ortamda her zaman tatsız hadiseler olmuyor tabi ki. Gelin bazı davalara şahit olalım hep birlikte.

Uyuşturucu kaçakçılığı

Dava: Uyuşturucu kaçakçılığı

Sanık: Takriben 65 yaşında bir amca.

Yer: Ağır Ceza Mahkemesi

Olay: Amcanın ahırı ağzına kadar marihuana (kenevirin çiçeklerinden ve yapraklarından elde edilen uyuşturucu madde) dolu olarak bulunmuştur.

Hakim: “Amca anlat bakalım ne oldu?”

Sanık: “İçiciyim ben reisim.”

Hakim: “Nasıl yani? Bir ahır dolusu esrarı mı içecektin?”

Sanık: “Yazları yetiştirir ve biriktiririm. Kışları da içerim hakim bey.”

Hakim: (Kahkahalar eşliğinde) “Kapatırım seni ahıra, kapına da iki jandarma koyarım, yaza kadar o otu bitiremezsen sonra görüşürüz.”

Tarihi eser kaçakçılığı

Dava: Tarihi eser kaçakçılığı

Yer: Ağır Ceza Mahkemesi

Olay: Arabanın bagajında Roma dönemi büstler ele geçirilmiştir.

Hakim: “Anlat bakalım Osman.”

Sanık: “Tarlamı sürerken bu kafaları buldum hakim bey, tam müzeye teslim etmek üzere yola çıkmıştım ki tutuklandım. Masumum hakim bey, tahliyemi isterim.”

Hakim: “Osmannnn. Osmannnnnnn. Hatay'da bulduğun kafaları neden İstanbul'daki müzeye teslim etmeye çalışıyorsun.”

1940'lardan aktarılan bir anı

Yaşlıca bir kadıncağız sanık kısmında durmaktadır. Duruşma uzadıkça uzar. Kadıncağız şişmanlığın ve yaşı nedeniyle, tanık kürsüsüne yaslanıp belini bırakarak ağırlığını bir tarafa vererek durur.

Hakim: “Hanım düzgün dur!”

Sertliğiyle bilinen bir hakimdir.

Beş dakika sonra kadıncağız dikilmekten yine yorulur, bu sefer ağırlığı öbür tarafa vererek bükük durur.

Hakim: “Hanım düzgün dur!”

Kadıncağız tekrar toparlanır.

Bu olay birkaç kere tekrarlar.

En sonunda hakim yine "Hanım düzgün dur!" dediğinde kadıncağız lafı patlatır:

“Aaaa yeter bea! Mahkeme mi yapıyoruz, fotoğraf mı çektiriyoruz?”

Yavrucum deme!

Bir avukat Amerikan filmlerine özendiği için midir, öz Türkçeci olduğu için midir bilinmez, bir duruşma boyunca hakime "yargıcım" deyip durur. Hani "sayın yargıç" değil de "yargıcım" diyor ki biraz daha Türk ananelerine uysun, hakim bu hitabeti garipsemesin diye. Bir, iki, üç, beş derken hakim en sonunda:

"Ayıp oluyor ama avukat bey!" der.

Avukat şaşırmıştır.

"Ne oldu ki?" diye sorar.

Hakim: “Yaşça büyük olabilirsiniz ama biz de hakimiz bir yerde! Deminden beri yavrucum deyip duruyorsunuz. Yeter ama!”

İyi avukat adamı ipten alırmış

Hani iyi avukatları taltif etmek için derler ya: “Bu avukat çok iyi, adamı ipten alır.” Bu ipten alma olayının bir hikâyesi varmış meğerse.

Yer İngiltere. Birkaç yüzyıl öncesi. Adamın biri cinayetten içeri atılır. Bir avukat bulunur adama. İlk görüşmelerinde avukat "Merak etme seni kurtaracağım" der. Adam da avukata güvenir ve mahkemeye çıkar. Karar: İdam.

Adam avukata kızar, köpürür. "Hani beni kurtaracaktın?" der. Avukat da "Sen merak etme. Bu daha bir şey değil. Temyiz var. Seni kurtaracağım" der. Dava temyize gider. Karar: İdam.

Adam yine avukata döner ve sorar: "Hani temyizde beni kurtaracaktın?" Avukat gayet sakindir. "Dur daha, bu karar Avam Kamarası’nda oylanacak. Seni kurtaracağım." Dava Avam Kamarası’na gider. Karar: İdam.

Lafı uzatmayalım. Daha sonra Lortlar Kamarası ve Kraliçe’nin onayları vardır sırasıyla. Bu süreçte olanlar malum. Kraliçenin de onaylaması ile darağacı kurulur.

Adamı sandalyeye çıkarırlar. Avukatla göz göze gelen adamın tüm öfkesi bakışlarına yansımıştır. Avukat ise hâlâ son derece sakindir. Gözleriyle işaret ederek merak etmemesini, onu kurtaracağını anlatmaktadır adama. Adamın ise artık umudu kalmamıştır.

Cellat gelir, sandalyeyi iter ve talihsiz adam boynunda iple sallanmaya başlar. O sırada avukat kalabalığı yararak darağacına doğru koşmaya başlar, merakla ne yapacağını anlamaya çalışan celladı bir hamlede geçer, ipi keserek adamı kurtarır.

Tabii ortalık ayağa kalkar, bu sefer hem idam mahkûmu adam, hem de avukat yakalanır. Avukata bunu neden yaptığı sorulunca cevabı şöyle olur:

"Bu adam idam mahkûmuydu. Siz de onu idam ettiniz. Adamın ölüp ölmemesi sizi ilgilendirmez, kanunda ’idam edilir ‘ yazıyor, ’idam edilerek öldürülür‘ yazmıyor. İdam gerçekleşmiştir."

Bunun üzerine kimse “Avukat belki haklıdır” diye adamı tekrar asmaya cesaret edemez. Olay, karar için yeniden Kraliçe’nin önüne gelir. Kraliçe, zekâsından dolayı avukatın iddiasını doğru bulur ve adamı affeder. Bu olaydan sonra, ilgili kanun maddesi değiştirilerek "idam edilerek öldürülür" şeklinde yeniden düzenlenir.

(Hukukihaber.net)