"26 yıllık yolculuğumun sonuna geldim" diyerek emeklilik dilekçesini HSK'ya sunduğunu belirten Hakim Murat Aydın'ın cübbeli paylaşımı, sosyal medyada büyük yankı uyandırdı. Hukukçular, Aydın'ın paylaşımına "Yargı için büyük kayıp. Yolunuz açık olsun" şeklinde yorumlar yaptı.

Hakim Murat Aydın'ın paylaşımı şöyle;

YENİ BİR YOL AÇMAK İÇİN...

26 yıllık yolculuğumun sonuna geldim.

1992 yılının Kasım ayında, İzmir Adli Yargı Hakim Adayı olarak başladığım, tutkuyla bağlı olduğum, onurla yerine getirdiğim hakimlik mesleğinden ayrılmanın, kürsüden inmenin zamanı geldi. Emeklilik işlemlerimin başlatılması talebimi içeren dilekçemi bugün HSK’ye sundum. Kabul ederlerse, bir hafta içinde meslekten ayrılmış olacağım.

Meslek hayatım boyunca; haksızlıkların, hukuksuzlukların karşısında olmaya çalıştım. Çocukların korunması, çocuk istismarının önlenmesi, kadın hakları, kadına karşı şiddetle mücadele, avukatlık mesleği ve savunma hakkı, ifade özgürlüğü, çevre sorunları konusunda açık şekilde tutum aldım, söz söyledim, yazılar, kitaplar yazdım, konferanslar verdim, eğitim çalışmalarına katıldım. Yaptıklarım nedeniyle takdir de gördüm, tenkit de aldım, yaptırımlara da maruz kaldım. Ama hepsini öyle yapmam gerektiğine inandığım için, inançla yaptım.

Mesleğimin onur bayrağını yüceltmek için elimden geleni yaptım. Her kararım, her tavrım doğru değildi belki ama ben hepsini doğru olduğuna inanarak yaptım. Daima doğru bildiğim yolda yürümeye çalıştım.

Mesleğimi layıkıyla yapabilmek, bu mesleği sürdürebilmek için elimden geleni yaptım. Tüm baskılara, ötekileştirmelere, “sakıncalı piyade” muamelesine, durumuma uygun olmayan görevlere getirilmeye, sürgüne dayandım. Çocuklarımdan ayrı kalmaya bile katlandım.

Her şeye katlansam da bu meslekte kalmamın artık bir yararı olmadığını, burada kalarak; söyleyeceklerimin, yapacaklarımın yararsız ve etkisiz olduğunu görmeme rağmen meslekte kalma fikrine katlanamadım. Faydalı olamadığım ya da iyimser bir niteleme ile çok sınırlı fayda sağladığım bir işi yapmanın, böylesi onurlu bir mesleği sadece “iş” olduğu için yapmaya devam etmenin doğru olmadığı sonucuna vardım.

Hannibal’ın filleri geçirecek bir yol olmadığını söyleyen komutanlarına söylediği “ya yeni bir yol bulursunuz ya yeni bir yol açarsınız” ilkesine inanarak; hukuk, adalet, Cumhuriyet ve demokrasi adına bir şeyler yapabilmek, Ülkeme olan borcumu ödeyebilmek için bir yol bulmaya çalıştım. Ama meslekte kalarak, gidebileceğim yollar bitti. Yargı içinde söz söyleyerek tavır alarak yapabileceklerimin sonu geldi. Bu nedenle şimdi, yeni bir yolculuğa çıkma zamanı, yeni bir yol açma zamanı geldi.

Biliyorum, bu haberi duyan bazıları, bu kararımı bir vazgeçme olarak görecek. Hatta belki ümitsizlik vesilesi yapacak. Ama ben öyle görmüyorum. Her bitiş başka başlangıçların, başka umutların vesilesidir. Bu bitiş de başka çabaların, başka mücadelelerin, başka yürüyüşlerin başlangıcı olacaktır. Çünkü, çocukken her sabah Büyük Atatürk’e verdiğim “açtığın, yolda, gösterdiğin hedefe, hiç durmadan yürüyeceğim” sözünü hiç unutmadım.

O nedenle;
Yürüdüğüm yol değişmeyecek.
Savunduğum ilkeler değişmeyecek.
Hukuk ve adalete olan inancım değişmeyecek.
Cumhuriyetin kurucu değerlerine ve demokrasiye olan bağlılığım değişmeyecek.
Ülkemin çağdaş uygarlık seviyesinin üzerine çıkacağına dair umutlarım değişmeyecek.
Bütün bunların gerçek olması için içimde taşıdığım mücadele azmim de değişmeyecek.

Şimdi, yeniden İzmir’e, güzel İzmir’e dönme zamanı. Kabul buyururlarsa 26 yıl önce kaydolduğum, hakimlik mesleğine başlamam nedeniyle fiilen avukatlık yapamadan ayrıldığım, İzmir Barosuna yeniden kayıt olma ve serbest avukatlık mesleğini icra etme zamanı.

Meslek unvanımı, kürsüdeki yerimi, cübbemin rengini değiştirmiş olsam da; yeni aynı düşünce, inanç ve azimle ve bu kez daha güçlü ve etkili bir mücadele alanı yaratmaya çalışacağım. Kanatlarıma bağlanmış ipleri kesip, içinde tutulduğum dar odalardan çıkarak; yeni bir ses ve solukla;

“Havaları boydan boya yarıp ikiye,
Bir mavzer gözü gibi
Karanlığın gözüne bakarak”
ve de
“Dost omuz başlarını
Omuzları (m)nın yanında duyup,
Kelle(m)ni orta yere,
Yüreği(m)ni yumrukları(m)nın içine koyup
Yürükten gülerekten yürümek” için yeni bir yola çıkma zamanı.

Elbette ayrı bir yazının konusu olmalı ve olacak ama buradan Trabzon’a dair de bir şeyler söylemek boynumun borcudur.

Sevgili Trabzonlular, değerli avukat meslektaşlarım, görev yaptığım iki yılı aşkın zamandır, en zor zamanlarımda yanımda oldular, ses oldular, soluk oldular, omuz verdiler. İlk günümden bugüne kadar, mesleki duruşuma saygı duyup, kendi politik tutum ve görüşleri ne olursa olsun, bana sahip çıktılar. Trabzon ve Trabzonlular, hem bu tavırları hem kürsüde çalıştığım son yer olması nedeniyle kalbimde daima özel bir yere sahip olacak.

Umarım çıkacağım bu yeni yolculuk bana yapmak istediğim şeyleri hayata geçirme fırsatı verir.
Umarım yol yürüme azmim devam eder.
Umarım yolda durduğum, adım atacak halim kalmadığı zamanlarda bana "hadi, devam et" diyecek dostlarım yanımda olur.
Umarım hayatımın bundan sonraki kısmı iyi şeyler yapabilmeme vesile olur.

Sözün özü olarak, şu iki kelimeyi bir arada söyleyerek bitirmek belki de en doğrusu olacak:

Hoşçakalın ve Merhaba.