Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığınca hazırlanan iddianamede, şüpheli M.'nin Bakırköy'de asliye ceza mahkemesinde hakim olarak görev yaptığı, müşteki S.D'nin de şüphelinin görev yaptığı mahkemede "kasten yaralama" suçundan sanık olduğu davasının bulunduğu kaydedildi.

İddianamede, mahkemede 13 Temmuz'da görülen duruşmada S.D'nin hükmün açıklanmasının geri bırakılması teklifinin kabul edildiği, dosyanın incelenmesi için 18 Temmuz'a ertelendiği ve iş yerine gitmek için üzere duruşmadan çıktıktan sonra duruşma hakimi olan şüpheli M.'nin S.D'yi kendisine ait numarayla aradığı belirtildi.

Şüpheli hakim M.S.H'nin müşteki S.D'ye telefonda "evraklarında eksiklik var gelmen lazım" dediği, bunun üzerine S.D'nin aynı gün 13.30-14.00 sıralarında hakimin odasına gittiği ifade edilen iddianamede, ''Şüpheli hakimin müştekiye hitaben 'senin davan bir üst mahkemeye yükselebilir yazık günah çocuğun var, üç sene ceza yersin, ben raporu tekrar Adli Tıp Kurumu'na göndereceğim. Beş sene içerisinde tekrar bir suça karışmazsan sabıkalı olmayacaksın, temiz bir şekilde dava sonuçlanacak. Adli Tıp Kurumu'na gönderilirken bunun masrafı 2 bin dolar, Adli Tıp Kurumu'na vereceğim. Masrafını karşılayabilecek misin? Maddi durumun nasıl?' dediği, müştekinin kanunları bilmediği için teklifi kabul ettiği ve şüpheli hakimin cuma günü yani 15 Temmuz'da saat 09.00'da parayı makamına getirmesini söylediği, Adli Tıp Kurumu'ndan görevlinin gelip parayı alacağını ilave ettiği, müştekinin de şüpheli hakimin bu teklifi karşısında tamam diyerek odasından ayrıldığı anlaşılmıştır'' denildi.

Müşteki S.D'nin bu durumu tanıdığı bir avukata danıştığı ve durumun normal olmadığını öğrendiği, bunun üzerine Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına olayı bildirdiği anlatılan iddianamede, soruşturmayı Bakırköy Cumhuriyet Başsavcıvekili Ömer Faruk Aydıner'in yürüttüğü, müştekiye ait paraların seri numaralarının alınarak başsavcıvekili ve polislerin hazır olarak beklediği sırada müşteki S.D'nin hakimin odasına gönderildiği kaydedildi.

Müşteki S.D. ve şüpheli hakim M.'den başka odada kimsenin bulunmadığı sırada müştekinin 2 bin dolar karşılığı olan 5 bin 800 lirayı hakime verdiği, hakimin de parayı alarak dosyanın arasına koyduğu belirtilen iddianamede, şunlar anlatıldı:

''Müştekinin dışarı çıkması üzerine polis memurları ile birlikte soruşturmayı yapan başsavcıvekilinin odaya girdiği, iddianın şüpheliye anlatılarak odasında arama yapılacağını bildirdiği, bunun üzerine şüpheli hakimin kendi rızası ile pantolonun arka cebindenki 5 bin 800 lira para çıkararak, başsavcıvekiline verdiği ve daha önce seri numarası alınan paralarla şüphelinin cebinden çıkararak teslim ettiği paraların seri numaralarının aynı olduğunu ve suç üstü yakalandığı anlaşılmıştır.''

Şüpheli M.S.H'nin hakimlikte verdiği savunmasında, davanın sanığı olan müştekiyi telefonla araması için mübaşirine söylediği, müştekinin odasına geldiğinde kendisine zararı karşılama hususunu sormayı unuttuğunu, müştekinin şeker hastası olduğunu, zararı hemen karşılayabileceğini söylediği bunun üzerine masrafların 2 bin dolar tuttuğunu söylediği bildirilen iddianamede, şüphelinin savunmasında, müştekinin odasına girerek 5 bin 800 lira getirdiği ve masanın üzerine bıraktığı sırada soruşturmayı başlatan başsavcıvekilinin odaya girip arama yapacağını söylemesi üzerine parayı teslim ettiğini, bu parayı dosya içerisine koyacağını amacının şeker hastası olan müştekiye yardımcı olmak olduğunu beyan ettiği ifadelerine yer verildi.

İddianamede, ''Şüphelinin savunmasının tevilli ikrar mahiyetinde olduğu, zira bir hakimin hiçbir şekilde taraflardan doğrudan para almasının söz konusu olamayacağı ayrıca adli tıptan yeniden rapor almak için tarafların hakim aracılığıyla da olsa bir ödemesi şeklinde bir uygulamanın Ceza Muhakemeleri Kanunu'nda bulunmadığı, yargılama giderlerinin karar kesinleştikten sonra sanık tarafından ödenmesinin söz konusu olabileceği nazara alındığından, şüpheli hakimin savunmasının hayatın olağan akışına uygun bulunmadığı tespit edilmiştir'' denildi.

Şüpheli hakim M.'nin hakimlik sorgusundan sonra adli kontrol şartı ile serbest bırakıldığı kaydedilen iddianamede, şüpheli hakkında ''icbar suretiyle irtikap'' suçunun oluşması için yeterli şüphelinin meydana geldiği bildirildi.

İddianamede, şüpheli M. hakkında ''icbar suretiyle irtikap'' (zorlama suretiyle rüşvet alma) suçundan 5 yıldan 10 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması isteniyor.

İddianame, son soruşturmanın açılıp açılmamasıyla ilgili karar verilmek üzere Bakırköy 6. Ağır Ceza Mahkemesi'ne gönderildi.

Şüpheli M.olay tarihinde 1. sınıf hakim olduğu için hakkında son soruşturmanın açılmasına karar verilmesi halinde Yargıtay Ceza Dairesi'nde yargılanacak.