Posta Gazetesi'nden Hakan Çelenk'in yazısına göre; HSYK bir Türk icadı değildir. Demokrasinin temel taşı olan devletin 3 erkinden yargının bağımsızlığını temsil eder. Örneğin bir siyasetçi HSYK'yı, dolayısıyla da hakim savcının kaderini eline alırsa baskı yapıp kendi hakkındaki davadan kurtulabilir. İstediği vatandaşı cezalandırtabilir. Hakim ters kararlar mı veriyor; sürgün eder, disiplin cezası verir, sicilini bozarsın. Bu yüzden kurulun hakim ve savcıların iradesiyle belirlenip, siyasi otorite ya da herhangi bir güç odağının kontrolüne girmemesi demokrasi için hayati önemde.

HSYK'YI ELE GEÇİRME KILAVUZU

22 üyeli HSYK, 12 üye oyuyla karar alır. Bir siyasi iktidar ya da grup, HSYK'yı 12 üyeyle kontrol edebilir. HSYK seçiminde 40'ı aşkın aday var ve 3 büyük grup yarışıyor. Yargıda Birlik Platformu, AKP'nin açıkça desteklediği grup. İkinci büyük grup Yargıçlar Savcılar Birliği (Yarsav) ve Yargıçlar Sendikası'nın ittifakı. Üçüncüsü bağımsızlar. Bağımsızları 'sözde' ve 'özde' bağımsız diye ikiye ayırabiliriz. 'Sözde'den kastın 'cemaat' olduğunu anladınız elbet. Bir de tek adayla seçime giren Demokrat Yargıçlar Birliği var. HSYK'yı ele geçirmeye çalışmakla itham edilen iki grup ise hükümet ve rakibi cemaat tabii ki. 22 üyenin 1'i Adalet Bakanı, 1'i bakan müsteşarı. Cumhurbaşkanının atayacağı 4, Adalet Akademisi'nden gelecek 1 üyeyle iktidarın atayacağı üye sayısı 7 oldu bile. Ancak bakanın oy hakkı olmadığı için 12'yi bulma yolunda AKP'nin 6 üyeye ihtiyacı olacak. Yargıtay'dan seçilen 3 üye iktidar yanlısı değil. Yarsav'a göre bunların 2'si cemaatçiymiş. Danıştay'dan seçilecek 5 üye arasında da hükümetçi olmayacağı kesinmiş. Şimdi zurnanın zırt dediği yere geliyoruz. Kalan 10 üye, Türkiye'deki 15 bin hakim ve savcının oyuyla seçilecek. Seçimi 12 Ekim'de Yüksek Seçim Kurulu yapacak.

 

 

GRUPLAR NEDEN ÖNEMLİ

Bir hakim-savcı HSYK seçiminde 11 oy veriyor. Bu sistem de gruplaşmayı çok önemli hale getiriyor. Diyelim ki hiçbir hizbe bağlı olmayan 10 bin hakim-savcı, 11'er oylarını rastgele 40 adaya dağıttı. Bir hizbe üye 5 bin hakim-savcı ise oyu aynı 11 kişiye verdi. Hizip 10 üyeliğin tamamını '7 bin 500'er oyla alacaktır. Kalan 10 bin kişinin oyu, tek üye bile seçemez.

YARSAV'I YABANA ATMAYIN

Ne hükümetin ne de cemaatin HSYK'yı kontrol etmek gibi bir niyeti olmadığını söyleyen okurlarımız varsa bozuşuruz. Öyle düşünüyorlarsa bundan sonrasını okumasınlar. Tekrarlayalım; hükümet ya da cemaat diğerinden 1 oy fazla alsa 10-0 kazanabilir. İki gruptan da olmayanların oyları kritik. Cemaatin kendi 7 adayına yüklenip, hükümet listesinde olmayan ve oy potansiyeli olan 3 adaya daha oy attıracağı; böylece hükümetin önünü keseceği söyleniyor. Aynı şey hükümet için de geçerli. Bazı adaylarının şansını zayıf görürse bazı popüler adaylara sırf cemaat kazanmasın diye oy yönlendirebilir. Ayrıca Yargıda Birlik Platformu her kesime hitap etmek iddiasıyla bu yüzden Alevi, milliyetçi ve sosyal demokrat adayları da listesine almış.

2000'e yakın üyesiyle 'Yarsav-sendika' listesi 3'üncü yol olduğu için şanslı. İki gruptan da gına gelen siyaset dışı hakim-savcıların yöneleceği adres olarak Yarsav listesi ciddi şanslı. Nitekim Yargıtay Başkanlar Kurulu seçimlerinde hükümetin müdahaleleri ters tepince, ne hükümet ne cemaatle ilgisi olmayan bir liste ortaya çıkmış. Ayrıca Yarsav'ı sadece solcu gibi düşünmeyin her türlü görüşten üyeye sahip. Matematik olarak; hükümet adliyelerdeki seçimde 10'da 6 yaparsa HSYK'yı kontrol eder. Cemaat, Danıştay'dan 2 üye getirse bile 10'da 8'e ihtiyaç duyar. Cemaatin 3 bin 500 kadar oyu oluğu söyleniyor. 2010'da 4 bin üzerinde oy almayan seçilememiş. Bu tabloda cemaatin HSYK'ya egemen olma ihtimali az. 9 aydır cemaatin önünü kesiyorum bahanesiyle müttefikler bularak Türkiye'yi otoriterleştiren iktidarın, HSYK'yı da kontrol altına alıp demokrasiden kaçış operasyonunu tamamlaması ciddi ihtimal.

Yarsav+hükümet ya da Yarsav+cemaat formüleri 10-0'lık sonuçları garanti ediyordu. Ama Yarsav iki ittifaka da girmeyince seçim tam bir bilmeceye döndü. Bu bilmeceyi sizler çözek-ceksiniz sayın hakim ve savcılar.. Gayrimeşruluktan bahseden AKP'li Mahir Ünal hukukçu değil, bir ilahiyatçıymış. Hükümet HSYK'yı tanımazsa belli ki hakkımda süren basın davasında hükmü Mahir Ünal kesecek. Lütfen beni ne Mahir Ünal'ın ne cemaatin insafına bırakın. Beni, işinin ehli hukukçulara emanet edin!

***

YARSAV ADAYLARIYLA SÖYLEŞİ...

'BİZ HAKİM VE SAVCILAR MESLEKİ İTİBARIMIZI GERİ ALMALIYIZ'

Ortak listeden aday olan Yarsav Genel Sekreteri Hakim Leyla Köksal ile Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Karadağ ile önceki gün sohbet ettik. Türkiye için yeni olan bu tür bir seçim kampanyasının nasıl olduğunu onların ağzından anlatmaya çalışalım.

Seçim nerede yapılacak?

Yüksek Seçim Kurulu, 12 Ekim'de 81 il adliyesinde sandık kuracak.

Seçim güvenliğini nasıl sağlayacaksınız?

Hakim ve savcıların bulunduğu bir seçimde hile olmayacağını varsayıyorduk rahattık. Mahir Ünal'ın sözlerinden sonra endişelenip müşahit aramaya başladık. Barolardan destek alacağız.

Propaganda süreci nasıl yapılıyor? Adliyeleri gidiyor ve meslektaşlarımızla bire bir görüşüyoruz. Sorularını yanıtlıyoruz.

Haksız rekabet var mı?

Cumhurbaşkanlığı genel sekreteri Eskişehir Adliyesi'ndeydi. Ne işi var orada? Bakanlığın tüm bürokratları ve şu anda HSYK'da hükümete yakın üyeler (tek tek isim veriyorlar, burada yerimiz dar) şu anda propaganda çalışmasında.

Ne yapıyorlar?

Yemek gibi çeşitli etkinlikler düzenliyorlar. Örneğin İstanbul Ataköy'deki lojmanlardan Ankara'ya 6 otobüs kaldırdılar. Müsteşar bilgilendirme yaptı.


Hükümet seçimden sonra hakimlere 1155 lira maaş zammı vaat eti. Etkili olur mu?

Mustafa Karadağ: Artık hakim olduğunu söylemeye çekinir olduk. Halk hükümetçi mi cemaatçi mi olduğumuzu soruyor. Çok adliye gezdik... Meslektaşlarımız "Hiç bu kadar aşağılanmamıştık. Halk artık bizi tek dertleri para olan bir güruh olarak tanıyor" diyor. Seçimde zam tam ters etki yapacak.

Leyla Köksal: Bir hakim bana "X kişinin 10 yıl hapis cezası var. 5 yıla indirsem servetini önüme döker. Ben bunun yüzüne bakmazken, zamla oy istenmesine mi oy verecekmişim" diyordu. Ankara Adliyesi koridorunda bir vatandaş istediği olmamış anlaşılan "Erdoğan bu hakimlerle uğraşmakta ne kadar haklıymış" diye yüksek sesle bağırıyordu. Seçimde bu tavır etkili olacak. Seçimin sonuçları bize mesleki itibarımızı da geri kazandırmalı.

Yarsav ve sendikada sadece solcular mı var?

Bu bir mesleki örgütlenme. Her kesimden yargıç ve savcı var. Omuzlarımızda büyük çalışma yükü var. Adliyelerdeki fiziki çalışma şartları kötü. Mesleğin itibarı ve yargının bağımsızlığı ve özgürleştirilmesi emel hedeflerimiz olacak. Seçim bildirgesinde meslektaşlarımıza da bunu vaat ediyoruz.

Bazı üyelerinize cemaatçi diyorlar?

Mustafa Karadağ: Biz Ergenekon soruşturmasında İlhan Cihaner'i cemaate karşı savunurken bize 'Ergenekoncu' diyenler bugün de 'cemaatçi' diyor. Arkadaşlarımızı tek tek tanıyoruz. Aramızda cemaatçi yok. Kampanyada enerjimizi cemaatçi olmadığımızı anlatarak geçiriyoruz. Kendilerinden olmayan herkese cemaatçi diyorlar. Cemaati gene biz tasfiye ederiz.

Leyla Köksal: Bakanlık bizimle ittifak yapmak istedi. HSYK'da 4 garanti üye sokabilirdik. Kendi listesinden aday göstermek istedikleri adaylarımıza biz seçime bağımsız girince hemen cemaatçi dediler.

Hükümet niye bu kadar korkuyor?

Zamanında yargıda önemli yerleri cemaatçilere kendileri teslim ettikleri için hukuku zorlayıp ne kadar ileri gidebileceklerini biliyorlar. Bu yüzden korkuyorlar.

İktidar listesine oy verecek çeşitli görüşten yargıçlar var. Ne gerekçeyle veriyorlar?

Mantıkları bir 3 tane de alevi seçilse ne olur, birkaç milliyetçi seçilse ne olur" diye mantık yürütüyorlar. İyi niyetlerinden kuşku duymuyoruz. Geçen seçimde niye başarılı olamadınız? Hazırlıksızdık. 3 bin hakim ve savcı oy kullanmadı. Bu seçimde kullanacaklar.

>> Erdoğan: HSYK için B planımız olacaktır

Kaynak: HAKAN ÇELENK / POSTA