ANKARA - Ertosun, Adalet Bakanlığı Ek Bina’da düzenlediği basın toplantısına Pakistan’da meydana gelen sel felaketinde hayatını kaybedenlere baş sağlığı dileyerek başladı. Ertosun, bölgeye yardım yapılması konusunda da çağrıda bulundu.

Ertosun, HSYK ve kendi şahsına yönelik bazı basın organlarında "hakarete varan" eleştiriler yapıldığını ifade etti. Söz konusu hakaretlerle ilgili olarak yasal yollara başvuracağını belirten Ertosun, "Burada üzerinde durmak istediğim nokta, hakkımda araştırma yapılması ve geçmişimin tekrar incelenip sorgulanmasıdır. Bu incelemeler sırasında hangi mezhepten olduğum araştırılmış, ne olduğu şahsımdan sorulmuş ve bu konuda yazı da yazılmıştır. Laik, demokratik, din ve vicdan hürriyeti olan bir ülkede, bu tür davranış biçimleri kabul edilemez" dedi.

"İNSAF ÖLÇÜSÜ İLE DE BAĞDAŞMAMAKTADIR"
Kurul üyelerinin zaman zaman adliyelere yaptığı ziyareti de anımsatan Ertosun, bunların mutad bir uygulama olduğunu belirterek, "Kurul üyelerinin bu ziyaretlerinin Anayasa değişikliğine ilişkin referandumla ilişkilendirilerek haber ve yorum konusu yapılması, iyi niyetli sayılamayacağı gibi hiçbir insaf ölçüsü ile de bağdaşmamaktadır" ifadesini kullandı. Ertosun, yapılan ziyaretlerin karşılıklı "saygı ve nezaket" kuralları çerçevesinde yapıldığını da sözlene ekledi.

KORSAN KARARNAME
Ertosun açıklamasında, HSYK’nın seçilmiş üyelerinin hakim ve savcı atama kararnamesi çalışmalarında "korsan kararname" çıkartmak istedikleri yönündeki eleştirilere de yanıt verdi. Ertosun, şöyle devam etti:

"Korsan olarak nitelendirilebilecek bir davranış varsa, bu korsanlık, Anayasal teminat altıdaki HSYK üyelerinin Anayasa ve kanunlar çerçevesinde görüşlerini toplantılarda serbestçe ifade etmelerinde değil, tek elden organize bir şekilde anayasal kurumlara ve bu kurumlarda görev yapanlara karşı basın ve yayın yoluyla hedef gösterilerek yapılan saldırılarda aranmalıdır."

"MÜFTERİLERİN GİRİŞTİKLERİ KARALAMA KAMPANYASI"
Kendisi ve HSYK’nın Anayasa ve hukuk kuralları çerçevesinde ifa ettiği görevi "ideolojik" olarak nitelendirilmesini "haksız bir saldırı" olarak yorumlayan Ertosun, "Asıl ideolojik ve militanca tavır, Anayasa ve kanunları yok sayarak, Kurulu çalıştırmayanlarda ve basın ahlak ilkelerini çiğneyerek kampanya yürüten odaklarda aranmalıdır. Meslekte aradıklarını bulamamış birkaç hakim ve savcının demeçlerinin devamlı olarak manşetlerden yayımlanması, müfterilerin giriştikleri karalama kampanyasında ne kadar aciz kaldıklarının en önemli kanıtıdır" dedi.

"HAKİMLER DEVLET ELİYLE YANLIŞ BİLGİLENDİRİLİYOR"
Açıklamasında, HSYK Başkanvekili Kadir Özbek ile beraber hazırladıkları kitapçıktan da bahseden Ertosun, söz konusu kitapçığın da "karalama kampanyasında" kullanıldığını öne sürdü.

Adalet Bakanlığı tarafından, referanduma ilişkin hazırlanan "HSYK’nın Yeniden Yapılandırılması" isimli kitapçık yayımlandığını da anımsatan Ertosun, "Söz konusu kitapçık, basım ve dağıtım masrafları devlet tarafından karşılanmak suretiyle tüm adliyelere dağıtılarak Anayasa değişikliği konusunda hakim ve savcılara yönelik yanlış bilgilendirmeler yapılmıştır. HSYK’ya karşı yürütülen yıpratma kampanyasına Devlet desteğiyle yeni bir boyut getirilmiştir" diye konuştu.

"HABUR’LA İLGİLİ BİLGİ GELMEDİ"
HSYK’nın yarı teşkilatının daha iyi çalışması, sorunların giderilmesi ve adaletin gerçekleştirilmesinden birinci derecede sorumlu olduğunu vurgulayan Ertosun, şöyle devam etti:
"Kurulumuza intikal eden tüm şikayet ve başvurular Adalet Bakanlığına iletilmekte olup, bunlardan CMK 250’nci maddesi kapsamında görev yapan bazı hakim ve savcılar ile ilgili olanlar konusunda, yasal zorunluluğu ve tüm istemlerimize karşın bilgi verilmemektedir.

Kurulumuz yaklaşık 15 ay önce yaptığı ‘kanun yararına bozma’ istemleri konusunda olumlu veya olumsuz bir cevap verilmemiştir.
2009 yılı Adli Yargı Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Yaz Kararnamesinin görüşülmesi sırasında, İstanbul’da CMK 250’nci madde ile yetki ile görevli hakim ve savcılarle ilgili teklifler bir yıldan fazla süre geçmesine rağmen Kurulun nüne getirilmemiştir. Habur’da kurulan mahkeme ile ilgilide Kurulumuza herhangi bir bilgi verilmemiştir.Hakim ve savcıların dinlenmesi ile ilgili olarak herhangi bir bilgi verilmemiştir."

"BAKANA GÖRE ŞEKİLLENECEK"
Ertosun, 2010 yılı hakim ve savcı atama kararnamesi çalışmaları sırasında Adalet Bakanı ve Müsteşarının Kurulu terk etmesini de sert bir dille eleştirdi. Ertosun, Bakanlığın toplantıyı terk etmesinin asıl nedeni olarak ise, "referandumda evet çıkması halinde, hakim ve savcıların kaderi Adalet Bakanının iki dudağı arasından çıkacak talimatlar ile şekillenecek" olmasını gösterdi.

Ertosun, "Adalet Bakanı, referandum sonucuna göre belirleme olasılığı bulunan göreceli olarak daha nitelikli atamaları HSYK’da görüşmek istememiş ve toplantıları engellemiştir" dedi.
Kurul’da görüşülmeye başlanmış kararnamenin geri çekilemeyeceğini de savunan Ertosun, bu durumun HSYK’nın Anayasa ve ilgili mevzuat uyarınca belirlenen görev ve yetkilerinin, Adalet Bakanlığı tarafından yok sayılması anlamına geleceğini ileri sürdü.

Ertosun, "Kurulun seçilmiş üyeleri, her zaman olduğu gibi bu kararname döneminde de her türlü ön yargıdan uzak bir şekilde yetki ve sorumluluklarının bilinciyle hareket etmiştir.

Kararnamenin tamamlanman bölümleri, Kurulun Anayasal görevleirni yapmasını engellemek için Anayasa ve yasa hükümleri ısrarla hiçe sayılıp çiğnenerek geri çekilmiştir. Aslında Bakanlık toplantıları terk etmeyi geçmişten beri aynı kasıt ve kararlılıkla sürdürmekte,kriz çıkararak Kurulu yıpratmak ve çalışamaz hale getirmek istemektedir" dedi.(anka)