Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi tarafından gerçekleştirilen 8.yılında Yeni Ceza Adalet Sistemi Sempozyumu'da kadın hakları ihlalleri çarpıcı konu başlıkları ile ele alındı. Konusunda uzman pek çok akademisyeni buluşturan sempozyumda Türkiye'de sıklıkla yaşanan zorla evlendirme, kadına şiddet, ayrımcılık, cinsel suçlar ve güvenlik tedbiri olarak kısırlaştırma tartışıldı.

MODERN KÖLELİĞE HAYIR
Sempozyumda zorla evlendirmenin ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmesi gerektiğini savunan Yaşar Üniversitesi Hukuk Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Mustafa Ruhan Erdem, "Birleşmiş Milletler zorla evlendirmeyi 'bir tür modern kölelik' olarak nitelendirmektedir. Avrupa Birliği 2002 ve 2006 yılları arasında zorla evlendirmeyi önlemek amacıyla 11 yönerge çıkarmıştır. Ülkemizde de zorla evlendirmeyi cezayı gerektiren bir haksızlık olarak nitelendirmek ve ayrı bir suç tipi olarak düzenlemek zorunludur. Yani zorla evlendirme bir netice suçu olarak değil, kesintisiz suç olarak düzenlenmelidir. Bunun için de bir kişiyi sadece evlenmeye zorlamak değil, evliliği devam ettirmeye zorlamak da suç haline getirilmelidir" dedi.

SINIRLI HADIM
Halk arasında 'hadım etme' olarak bilinen ve 2011 yılında kanun teklifi olarak da Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne sunulan hadım(kimyasal kastrasyon) konusuna dikkat çeken Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Doç. Dr. Caner Yenidünya uygulamanın İsveç, Finlandiya, Danimarka, Çek Cumhuriyeti ve Almanya gibi ülkelerde geçerli olduğunu hatırlattı. Yenidünya, "Ülkemizdeki mevcut yasal düzenlemeleri ve dünyadaki örnekleri dikkate aldığımızda; işlenen cinsel suçun, tıp biliminin verilerine göre kişideki psikolojik yahut biyolojik bir rahatsızlıktan meydana geldiğinin ortaya konulması gerekmektedir. Bu rahatsızlığın etkilerinin zayıflatılabilmesi için mutlaka kimyasal kastrasyonun gerekli görülmesi halinde ise belirli bir yaşın üzerindeki kişilere, rızalarına dayalı bir denetimli serbestlik tedbiri olarak kimyasal kastrasyon(hadım) tatbik edilebilir. Buna karşılık cerrahi kastrasyon, bireyin vücuduna geri dönülmez bir biçimde müdahale içerdiği için, bir suçun karşılığında ceza yahut güvenlik tedbiri olarak tatbik edilemez"diye konuştu.

YILDA 62 BİN KÜRTAJ
Ülkemizde son dönemlerde tartışmalara neden olan kürtajın tarihsel süreci hakkında bilgi veren İstanbul Kültür Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr.Özge Sırma ise dünyadan ve Türkiye'den çarpıcı rakamlar sundu. Sırma, "Dünya Sağlık Örgütü'nün açıkladığı tahmini verilere göre dünyada her yıl uygulanan 46 milyon rızaya dayanan gebeliği sonlandırılması işleminin neredeyse yarısı güvenli olmayan koşullarda gerçekleştirilmekte ve yaklaşık 80 bin kadın bu koşullar nedeniyle yaşamını yitirmektedir. Söz konusu ölümlerin tamamına yakınının yasal olarak gebeliğin kesilmesine izin verilmeyen ülkelerde gerçekleştiği bilinmektedir. Türkiye'de ise 2009 ve 2011 yılları arasında gerçekleşen yasal rahim tahliyesi müdahalesi yani kürtaj sayısı yıllık ortalama 62 bin 500'dür" şeklinde bilgi verdi.

YENİ YASA DAHA ÇAĞDAŞ
Türk Ceza Kanunu'nda (TCK) düzenlenen çocuk düşürtme ve düşürme suçlarıyla insan hayatının korunmak istendiğini ifade eden Sırma, "Eski TCK'de çocuk düşürtme fiilinin kendisinin veya akrabasının şeref ve namusunu kurtarmak için işlenmesi halinde cezai indirimi düzenleyen maddenin yeni TCK'de yer almaması yeni yasanın eskisine oranla çok daha çağdaş olduğunu göstermektedir. TCK'da düzenlenen çocuk düşürtme ve düşürme suçlarıyla insan hayatı korunmak istemektedir. Burada öncelikli olarak ceninin yaşamı ikincil olarak da annenin yaşamının korunması amaçlanmıştır" dedi.

KİMYASAL KASTRASYON(HADIM) NEDİR?
Kimyasal kastrasyon, kişinin tıbbi ilaçlarla testestoron hormonu salgılamasının azaltılmasını ve bu yolla cinsel isteğin ortadan kaldırılmasını ifade etmektedir. Kişiye cerrahi bir müdahale söz konusu değildir.

SEMPOZYUMDA ELE ALINAN BAZI İLGİNÇ KONU BAŞLIKLARI DA ŞÖYLE:

6 ÇOCUK DOĞURANA MADALYA VERİLMİŞ
Cumhuriyet'in kuruluşundan 1965 yılına dek geçen sürede rıza ile gebeliğin sonlandırılmasının yanında doğum kontrolünü sağlayan ilaç ve araçların satılması, kullanılması ve gebeliğin önlenmesine ilişkin eğitim verilmesi de yasaklandı. Ayrıca 6'dan fazla çocuk sahibi olan kadınlara madalya ve ikramiye verilmesine kadar pek çok yöntemle dönemin nüfus politikası desteklendi. Yine bu dönemde kürtaj dışında doğum kontrol yöntemleri konusunda propaganda yapmak da eski Ceza Kanunu tarafından engellenmekteydi. Ancak1983 yılında yürürlüğe giren 2827 sayılı Nüfus Planlaması Hakkında Kanun ile belirli koşullarda gerçekleştirilen rızaya dayalı rahim tahliyesini gerçekleştirmek yasak olmaktan çıkartıldı.