İzmir Barosu tarafından yapılan basın açıklaması şöyle;

03.06.2013 günü, İzmir Emek ve Demokrasi Bileşenleri olarak kamuoyuna seslenmiş ve;

"İstanbul Taksim Gezi Parkına AVM yapılmasına karşı koyan, kentini ve doğasını korumak amacıyla demokratik haklarını kullanan yurttaşların polis şiddetine maruz kalması üzerine ülkemizde ve İzmir'de olağanüstü günler yaşanmaktadır.

Tüm yurtta halkımız demokratik tepkisini göstermekte ve alanlara çıkmaktadır…..

Demokratik taleplerle direnme hakkını kullanan yurttaşlarımız baskıya, aşağılanmaya, hakarete, yasaklara karşı halka rağmen bir şey yapılamayacağını ve sessiz kalmayacaklarını fiili olarak ortaya koymuş, faşizan uygulamalara karşı sesini yükseltmiştir.
                 
İzmir'de de üç gündür demokratik muhalefet gece gündüz alanlarda, yüz binlerce İzmirli meydanları doldurmuş ve barışçı bir şekilde tepkisini ifade etmiştir.

1 Haziran Cumartesi akşamı  ne yazık ki-…..  çok yoğun bir şekilde biber gazı atılmış, …… birçok insan gazdan etkilenmiş, gaz kapsüllerinden ve taşlardan yaralanmıştır. Güvenlik güçleri ile birlikte hareket eden sivil bir grup taş ve sopalarla polis şiddetine karşı direnme hakkını kullanan ve hatta olaylarla hiçbir ilgisi olmayan insanlara sert bir biçimde saldırmıştır. Benzer saldırılar Pazar gecesi de yoğun bir şekilde devam etmiş ve İzmir'de bir korku iklimi yaratılmak istenmiştir. Bu durum açıkça demokrasiye aykırıdır……

İzmir emek ve demokrasi bileşenleri olarak bizler;

…..iki günden bu yana polisler ile birlikte ellerinde sopa ve demir çubuklarla göstericilere saldıran ve şehirde terör estiren siviller hakkında ve onları koruyan kamu görevlilerinin tespiti ile haklarında derhal işlem yapılması için İzmir Valiliği'ni ve Cumhuriyet Savcılığı'nı göreve çağırıyoruz.

En temel insan haklarına yönelik, olağanüstü hal uygulamasına karşı gelişen meşru direnişin bir parçası olduğumuzu ve Türkiye'yi faşizmin batağına sürüklemek isteyenlere karşı mücadelede kararlılığımızı bir kez daha tüm kamuoyu ile paylaşıyoruz." demiştik.

Bugün de, İzmir Emek ve Demokrasi bileşenleri olarak yine karşınızdayız ve en temel insan haklarına yönelik olağanüstü hal uygulamasına karşı gelişen meşru direnişin bir parçası olan gençlerin, terör örgütü üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işledikleri iddiasıyla dalga dalga yapılan operasyonlarla tutuklanmalarına karşı sözümüzü  tüm kamuoyu, tüm İzmirlilerle paylaşmak istiyoruz.

Hepimizin bildiği üzere İzmir'de  'tweeter operasyonu' olarak tanımlanan gözaltı dalgası yaşanmış, gözaltına alınan 38 genç tutuklamaya sevk edilmeden serbest bırakılmıştı.  Bu arada güvenlik şube tarafından yönetilen operasyonlarla gözaltına alınanların da - bizim hesabımıza göre 317 kişi- hepsi serbest bırakılmıştı.

Bunun üzerine  TEM (Terörle Mücadele Şubesi) devreye girmiş ve  TEM tarafından yapılan ve sayısı 4'ü bulan operasyonlarla  her seferinde 13-15 kişi evlerinden işlerinden gözaltına alınmış ve sonunda toplam 48 kişi tutuklanmıştır. Bunların çoğunluğu öğrencidir. Bu tutuklanma oranı çok yüksektir ve Gezi olayları nedeniyle başlayan ve yükselen protestolar dolayısıyla en fazla tutuklama İzmir'de gerçekleşmiştir.

Tutuklananlar; 2911 sayılı yasa Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Yasasına muhalefet, polise mukavemet, kamu malına zarar verme ve örgüt üyesi olmamakla birlikte örgüt adına suç işlemek iddialarıyla tutuklanmışlardır.

Soruşturma, Terörle Mücadele Kanunu 10. maddesiyle görevlendirilmiş özel yetkili savcılar tarafından yürütülmekte ve tutuklamalar da özgürlük hakimleri tarafından yapılmaktadır.

Tutukluların tutukluluk durumları 30 günlük sürelerle mutlaka incelemesi gerektiğinden ilk grubun tutuk incelemesi dün 22.7.2013 günü yapılmış ve ilk grup tutukluların tümünün tutukluluk hallerinin devamına karar verilmiştir.  

2. grup tutuklunun ise tutuk incelemesi 25.7.2013 / Perşembe günü saat 10.00 da yapılacaktır. Tutukluluk incelemeleri yapılırken bizler İzmir Adliyesinde olacağız.

Çünkü bizler; emek ve demokrasi güçleri olarak "en temel insan haklarına yönelik, olağanüstü hal uygulamasına karşı gelişen meşru direnişin bir parçası olduğumuzu ve Türkiye'yi faşizmin batağına sürüklemek isteyenlere karşı mücadelede kararlılığımızı" açıklamış ve alanlara çıkmıştık.

Birlikte alanlarda olduğumuz gençlerin her ne kadar terör örgütü üyesi değillerse de terör örgütü adına suç işledikleri iddiasıyla tutuklanmalarını ve demokratik bir hak olan toplantı ve gösteri hakkının bu şekilde terörize edilmek istenmesini kabul etmiyoruz.

Eli sopalıların, emniyet görevlilerinin yarattıkları ve yaşattıkları şiddete karşı ne yapıldığı açıklanmaksızın, olayların ve görüntülerin bütünü değerlendirilmeksizin alanlarda olan gençlerin tutuklanmasının adil olmadığı açıktır. Onlar sınavlarına girememişler, şimdiden eğitim hayatları bir yıl uzamıştır. Delillere etki etmeleri ve toplanmasına engel olmaları mümkün bulunmayan gençlerin tutuk halleri bu nedenle de anlaşılamaz ve hukuka aykırıdır.

Tekrar hatırlatmak isteriz ki; emniyet güçlerinin ve İzmir Emniyet Müdürü tarafından polis olduğu açıklanan eli sopalılarının saldırılarının sona erdiğinden itibaren  İzmir'de barış içinde demokratik tepkiler gösterilmiş ve hiçbir olay yaşanmamıştır. Bu gerçekliğin hiçbir şekilde göz ardı edilmemesi gerekir.

Büyük oranda tutuklama ile sona eren operasyonlarla toplumda bir korku dalgası yaratılmak isteniyorsa bunun nafile bir çaba olacağı da bilinmelidir. Bu sadece haksızlıktır ve zulümdür.

Hukukun Üstünlüğü Her Zaman ve Her Yerde

DİSK         KESK        TÜRK-İŞ       TMMOB    İZMİR BAROSU             

 
hukukihaber.net