Ankara Barosu'ndan yapılana yazılı açıklama şöyle;

Basına ve Kamuoyuna

PKK, bir terör örgütüdür.

PKK, onbinlerce insanımızı katleden; uyuşturucu ticareti, silah kaçakçılığı gibi birçok illegal organizasyonları yürüten bir terör örgütüdür.

Ankara Barosu, PKK terör örgütünün hiçbir ama, fakat ve lakin barındırmadan karşısındadır.

Ancak üzülerek görmekteyiz ki yargı ve siyasal iktidarın bu konuda kafası karışıktır.

Yargı, bugün PKK’nın terör örgütü olduğuna karar vermiştir.

Ancak daha dün aynı yargı, Oslo’da çekingen davranmıştır.

Daha dün aynı yargı, Habur’da PKK terör örgütü üyelerini tahliye etmek için çadır mahkemeleri kurmuştur.

Daha dün, yine aynı yargı Kandil’le pazarlık yapan devlet görevlilerini görmezden gelmiştir.

Ankara Barosu, PKK terör örgütünün karşısında olduğu netlikte ve kararlılıkta hiçbir ama, fakat ve lakin barındırmadan düşünce özgürlüğünün yanındadır. Düşünce, ne kadar rahatsız edici ne kadar kışkırtıcı ve ne kadar bizden farklı da olsa TUTUKLANAMAZ.

Ancak yargının bu konuda da kafası karışıktır.

Yargı, iktidara yakın Sabah Gazetesi yazarı Emre Aköz’ün “PKK terör örgütü değildir” demesini düşünce özgürlüğü olarak görmüştür.

Yine yargı, suça teşvik kapsamında Mehmet Metiner’in “PKK, bağımsız Kürdistan için silah kullanabilir” İfadesini düşünce özgürlüğü olarak görmüştür.

Son olarak yargı, iktidar partisi yeni Milletvekili Orhan Miroğlu’nun 18 Haziran 2014 tarihinde kameralar önünde “PKK terörist bir örgüt değildir, kendi topraklarında belli bir siyasi programı hayata geçirmeye çalışan bir politik harekettir”  açıklamasını da düşünce özgürlüğü olarak görmüştür.

Ancak yargı, bu kez benzer niteliklerde bir cümle kuran Diyarbakır Baro Başkanı hakkında yasal süreçleri atlamak sureti ile yakalama kararı çıkartmıştır.

Bütün Türkiye’nin gözü önünde adliye binası içerisinde baro odasında ifade vermek için tebligat bekleyen Diyarbakır Baro Başkanı Tahir Elçi’nin yurt içinde saklandığı, tüm aramalara rağmen kendisine ulaşılamadığı ve tebligat yapılamayacağı gerekçesi ile yakalanmasına karar verilmesi tüyler ürpertici olup yıldırma politikasının yargı kararı ile gözler önüne serilmesidir.

Tahir Elçi’nin açıklamalarına dair işletilecek yargı süreci bellidir ancak; bir baro başkanın sarf ettiği sözler nedeni ile yakalanmasını avukatlara karşı bir gözdağı olarak kabul ediyoruz. Soruşturma usullerini dahi hiçe sayan, çağrılması ile ifade vermeye gidebilecek bir avukata yapılan bu muamele, yargının siyasallaşmasını apaçık göstergesidir.

Siyasal iktidarın günlük/dönemsel politikalarına göre kararlarını değiştiren Türk yargısı, bugün siyasal iktidarın yaklaşan seçim nedeni ile benimsediği yeni gömleği milliyetçilik üzerinden Diyarbakır Baro Başkanı’nın yakalanmasına karar vermiştir.

Ancak daha önce örneklerini gördüğümüz gibi faşizmin bumerangı elbet geri dönecektir. Türkiye çok yakın tarihinde iktidarın tetikçiliğini yapan, delil üreten, gerekçesiz tutuklama kararı veren yargı mensuplarının arkalarına bile bakmadan kaçışlarını canlı yayınlarda izlemiştir.

Bugün bu gerekçesiz yakalama kararına imza atan yargı mensuplarına, hukukun ve demokrasinin onlara da lazım olacağını hatırlatırız.

Ankara Barosu, dün ve bugün olduğu gibi yarın da evrensel hukukun, düşünce özgürlüğünün ve hukuk devletinin yanında olacaktır.

Ankara Barosu Başkanlığı