İzmir’de de avukatlar yeni baro yönetimini belirlemek ve mesleki sorunlarını tartışmak için bir araya geldi. Genel kurulda,  darbe girişimi, OHAL, yargı bağımsızlığı, laiklik tartışmaları dikkat çekti. Genel Kurul'da Tahir Elçi de unutulmadı. 

2 gün sürecek olan İzmir Barosu 2016-2018 Olağan Genel Kurulu, Celal Atik Spor Salonu'nda başladı. 7 bin 208 avukatın kayıtlı olduğu İzmir Barosu’nun Genel Kuruluna avukatların katılımının düşük olduğu gözlendi. Yasal olarak yüzde 10'luk katılımın sağlanması için yaklaşık dört saat beklenildi. 

YÖNETİM 3'E BÖLÜNDÜ, 5 LİSTE ÇIKTI
Baro yönetimine ise 5 liste aday oldu. İşçi Partililerin, ulusalcı CHP'lilerin ve MHP'lilerin yer aldığı mevcut yönetim 3'e bölündü. Yönetimdeki iki grup, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu ismi ile seçime katılırken, bu grubun adayları mevcut Baro Başkanı Aydın Özcan ve mevcut yönetim kurulu üyesi Mehmet Kozan oldu. Geçen seçimde aday çıkarmayarak, Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu'nun listesinden seçime giren Milliyetçi Avukatlar Grubu da mevcut Yönetim Kurulu Üyesi Ergun Sakızlı başkanlığında liste çıkardı. Baroyu uzun yıllar yöneten Çağdaş Avukatlar Grubu Cemal Nedret Erdem başkanlığında, Bağımsız Savunma Grubu da Ahmet Dokucu başkanlığında seçimlere katıldı. 

DİVAN ORTAK LİSTE İLE BELİRLENDİ 
Genel kurul, saygı duruşu, İstiklal Marşı'nın okunmasının ardından divan seçimiyle başladı. Divan, grupların ortak listesi ile belirlendi. Divanın seçiminin ardından mevcut Baro Başkanı Aydın Özcan, açılış konuşmasını yaptı. 

'GECE GÜNDÜZ ÇALIŞTIK'
Özcan "2014-2016 döneminde çok yoğun gündemle karşı karşıya kaldık. Göreve geldiğimizde meslektaş sorunlarımızın sorunlarını yığınla aldık. Bu sorunları çözeceğimizin sözünü verdik. 60 projeyle karşınıza çıktık. Yerine getirmek için mücadele verdik. Çalışma alanlarını elverişli hale getirmek için gece gündüz çalıştık" ifadelerini kullandı. Daha sonra yönetim kurulunun çalışma raporu, mali rapor ve denetleme raporu okundu. Raporlar aklandı. 

'YARGI BAĞIMSIZLIĞI ZEDELENİRKEN BARO NE YAPTI?'
Daha sonra yönetim kurulu adaylarının konuşmalarına geçildi. Çağdaş Avukatlar Grubu adına konuşma yapan Kerem Dikmen, hukuk devleti, yargı bağımsızlığı ve hukuk güvenliği zedelenirken, İç Güvenlik Yasası çıkarılırken, OHAL ilan edilirken, laikliğe saldırılırken, başkanlık sistemi ve anayasa tartışmaları yaşanırken İzmir Barosu'nun ne yaptığını sordu. 

'SÖZÜNÜZÜ DİLLENDİREBİLECEK BİR BARO İÇİN'
Dikmen, "Siyasi iktidar laikliğe, cumhuriyetin temel kurumlarına, üniversitede okuyan kızlarınızın, ilkokula başlayan çocuklarınızın haklarına, yargı bağımsızlığına, hukuk devletine ve hukuk güvenliğine saldırırken sözünüzü dillendirebilecek, itirazınızı temsil edecek bir baro istiyorsanız, mesleki faaliyeti sürdürürken avukatın yanında olan, onu adliyenin fiziki kısıtlılıkları arasında kendi haline terk etmeyen bir baro istiyorsanız, güç odaklarına karşı el pençe divan duran değil, kendi varlığıyla bir güç odağı olan baro istiyorsanız, meslek içi eğitimleri nitelikli ve ücretsiz olarak veren bir baro istiyorsanız, adayız" dedi. 

MEVCUT YÖNETİME ELEŞTİRİLER GELDİ
Daha sonra çıkan Cumhuriyetçi Avukatlar Grubu, Bağımsız Savunma Grubu, Milliyetçi Avukatlar grubu da mevcut yönetime karşı eleştirilerini dile getirdi. Konuşmalarda, mevcut baro yönetiminin mesleki sorunlara yönelik çalışmalarında eksik kaldığının yanı sıra ve ülke gündemini sarsan konulardaki sessiz kaldığı vurgulandı. Konuşmalar esnasında, Cumhuriyet Avukatlar Grubları ile Millyetçi Avukatlar Grubu arasındaki karşılıklı söz sataşmaları da dikkat çekti. Genel Kurul'da Tahir Elçi de unutulmadı. Bir çok avukat konuşmasına görevi başındaki iken öldürülen Diyarbakır Barı Başkanı Tahir Elçi'yi anarak başladı. 

'BARO SESSİZ KALDI, GÖRMEZDEN GELDİ'
Özgürlükçü Hukukçular Derneği adına konuşan Şube Eşbaşkanı Fatma Demirer de hükümetin hukuka yönelik politikalarıan değinerek şunları dile getirdi "Ülke böylesi bir garabet içerisinde kıvranırken İzmir Barosu yönetimi tüm bu olan bitene sessiz kalmayı ve görmezden gelmeyi tercih etmiştir. Yargı mekanizmasının en temel unsurlarından biri olarak avukatların meslek örgütü olan Baroların, böylesi ağır hak ihlalleri karşısında sessiz kalmalarının kabul edilebilir ve açıklanabilir olması mümkün değildir. Meslek örgütümüz hak, adalet ve hukuk mücadelesini bir kenara bırakmış, bir çeşit müteahhitlik firmasına dönüştürülmüş, yalnızca bina, inşaat gibi unsurlardan ibaret kılınmıştır". Demirer, konuşmasını Genel Kurulu selamlayarak Kürtçe selamlayarak bitirdi. 

'BARO, AVUKATLARIN YANINDA OLMADI'
Çağdaş Hukukçular Derneği adına konuşma yapan Şube Başkanı Avukat Serdar Gültekin, 
"Son 3 ay OHAL'le beraber tamamen her şeyin keyfileştiği, hiç bir hakkın hukukun gözetilmediği, insanların bütün kazanımlarının yok sayıldığı bir dönem yaşamış olduk. Bu sürecin tamamında İzmir Barosu, hiç bir şeye ses çıkarmayarak, görüşünü açık olarak ortaya koymayarak bir baro olarak tarihe geçmiştir. Bu konuda gerçekten tebrik etmek gerekiyor. Adliye girişinde polis tarafından darp edilerek yerlerde sürüklendiğimizde Baro bize sahip çıkmadı. Eğer polis, avukatı yerlerde sürüklediğinde karşısında kendisinden hesap soracak bir baro olmadığını biliyor" dedi. 

'TAHİR ELÇİ' GERÇİNLİĞİ
Milliyetçi Avukatlar Grubu adına konuşan Yusuf Özmen ise salondaki gerginliği arttırdı.  Avukatların Tahir Elçi'yi anarak konuşmaya başlamasına ve ÖHD'li avukatın Kürtçe konuşmasına tepki gösteren Özmen şunları söyledi "Burası bölücülerin yuvası, sözünü söyleyebileceği bir yer değil. Bölücülük yapmak isteyenler Diyarbakır'a gitsinler. Tahir Elçi, görev şehidi ve meslektaşımız değildir" dedi. Özmen'in konuşması sırasında avukat bir kadın 'Tahir Elçin Onurumuzdur' diye bağırması üzerine 'Otur, adabınla konuş". Özmen'in konuşmasının ardından salonda 'Tahir Elçi Onurumuzdur' sloganı atıldı. 

İŞÇİ AVUKATLARDAN BARO GENEL KURULANA ÇAĞRI
İşçi Avukatlar Grubu adına da konuşan Esengül Kıran da, bir önceki genel kurulda kararı alındığı halde kurulmayan İşçi Avukatlar Merkezi'ni hatırlatarak "Baro başkan ve yönetim kurulu adaylarına sesleniyoruz, işçi avukatların hak mücadelesi bugün avukatlık mesleğinin onurunun bir parçasıdır, kendi içinde sömürü çarkını işleten bir meslek ve meslek örgütünden toplumsal adaletin savunucusu olması beklenemez. Baro yönetimine talip olan tüm meslektaşlarımızı, seçimi kazanmaları ve göreve gelmeleri halinde, ivedilikle işçi avukatların haklarının tanınması için gerekli tüm adımları atmaya ve kazanımların takipçisi olmaya davet ediyoruz" dedi. 


Metehan UD/Evrensel