Avukatlık mesleği, dava dilekçesi yazmak, duruşmalara girmekten ibaret değildir. İşin düzenli takibi de gereklidir. İşinizi iyi takip etmezseniz, takip eden taraf istediğini alır, size de arkasından bakmak kalır. Sonra da sistemi, hakimleri eleştirir durursunuz.

Siz meslek kurallarına uyuyorsunuz. Peki karşı tarafın / vekilinin buna uyduğundan emin misiniz?

Emin olmalısınız. Yoksa bazı şeyler için çok geç kalabilirsiniz.

Avukatlar, taraf olduğu dosyalardaki gelişmeleri öğrenebilmek için , eskisi gibi devamlı mahkeme kaleminlerine gitmek zorunda değildirler. Uyap üzerinden de dosyadaki gelişmelerin büyük bir kısmını, oturdukları yerden takip edebilecek imkanlara sahiptirler.

Vekil olduğunuz dosyalarda günlük safahat sorgusu yapıyor musunuz?

Yapmıyorsanız, bu büyük eksikliktir. Örneğin, borçluya ait  aracın kaydına haciz koyduğunuz bir dosyada, 6 aylık satış isteme süresini kaçırırsanız ve borçlu  haczi kaldırıp aracı satarsa, bunun hesabını müvekkilinize veremezsiniz. Ancak dosyadaki safahatleri takip ederek, bunu görme ve anında müdahale etme imkanınız vardır.

Hakimler, hukuki bilgi ile çözülemeyen, teknik bilgi ve uzmanlık gerektiren konularda, dosyalarda bilirkişi incelemesine karar verirler ve ihtilafın türüne göre ihtiyaç duyulan uzman kişiye dosyayı tevdii ederler. (Uygulamada, hukuki bilgi ile çözülebilecek ihtilafları da göndermektedirler ve bu konu oldukça eleştiri almaktadır.) Mahkemeler de, istisnai durumlar hariç, bilirkişi raporlarına itibar ederek hüküm tesis ederler.

Dolayısı ile, bir davayı kazanabilmek için, çoğu zaman, hakimi ikna etmekten öte, bilirkişiyi ikna etmek önemlidir. Meslek kurallarına uyan, işini düzgün yapan bir avukat, bunu, dilekçeleriyle, varsa keşif esnasında aktif rol alarak taleplerinin yasal olduğunu keşif mahallinde göstermek suretiyle yaparken, bir kısım avukatlar ise, bilirkişilerle dirsek temasına geçmektedirler.

Mahkeme kalemleri, bunun önüne geçebilmek için, bilirkişinin iletişim bilgileri, taraf vekillerince istendiğinde, genellikle vermemekte, görüşülmeyi gerektirecek bir husus varsa, bu görüşmeyi bizzat kendileri yapmaktadırlar. Ancak dosyanın bilirkişiye teslimi tutanakla yapıldığından, UYAP üzerinden veya dosyadan, bilirkişinin bilgilerine elde etmek hiç de zor değildir. Bu bilgilerle, internet üzerinden sorgu yapıldığı taktirde, bilirkişilerin iletişim bilgilerine ulaşmak mümkün olmaktadır.

Bazı bilirkişiler, işlerini hakkını vererek yapmakta, taraf vekillerinin herhangi birinden görüşme talepli  bir telefon aldıklarında, bunu kabul etmemekte, “dosyaya sunulacak herhangi bir evrakınız varsa, mahkeme kalemine bırakın, biz oradan alırız” demektedirler. Bunu belki de denetleniyor olma korkusuyla yapmaktalar. Neden görüşmedikleri önemli olmamakla birlikte, doğru olan da budur.

Etik çalışmayan bazı avukatlar, dosyada izah etmeleri gereken bir husus olduğu, dosyaya eklenmesi gereken bir dilekçeleri veya delil olduğu gibi türlü bahanelerle, bilirkişiyle yüzyüze görüşmek isterler. Bilirler ki telefonda yasal olmayan bir talepte bulunduklarında, bu talepleri reddedilecektir. Eğer bilirkişi, avukatın niyetini farkeder ve kendisi de buna meyilli ise, avukat ile görüşüp, üstü kapalı bir pazarlık içine girerler. Siz de dünyadan bihaber, saf saf rapor gelmesini beklersiniz.

Bazen de niyeti bozmuş avukatlar, yine benzer bir bahane ile bilirkişiyi bir şekilde bulurlar ve yaptıkları işin zor olduğu, çok fazla emek ve mesai gerektirdiğinden, mahkemece takdir olunan 250-300 TL’nin bu iş için çok az olduğundan, amaçlarının kesinlikle bilirkişinin vereceği kararı etkilemek olmadığından ancak dosyanın detaylı bir araştırmaya ve rapora ihtiyaç duyduğundan bahsedip, raporu tarafsız hazırlamaları için bilirkişiye bir miktar ödeme yaparlar. Bu yöntem diğerine göre daha masumane görünmektedir. Verilen paranın adı onlara göre rüşvet değildir. Sadece işin hakkını verilerek yapılması için verilen ve bilirkişinin emek ve mesaisinin karşılığı verilen ücrettir. Oysa asıl amaç, bilirkişiyi borçlandırarak ikna etmektir. Sözde adil olması için kendisine para verilen bilirkişi, kendisini borçlu hisseder ve ne kadar adil olmak istese de parayı aldıktan sonra olamaz.

 Eğer dosyada keşif varsa, dosya, keşif sonrası bilirkişilere verileceğinden, bilirkişilerle dirsek temasına geçebilmek için bazı avukatlar, bilirkişilerin kartını / telefonunu isterler. Amaç zaten malum…

Bazı avukatlar da, delil olarak dosyaya sunduğunuz evrakı, dilekçeyi dosyadan çekerler. Ya da zamanında dosyaya sunulmamış ve süresi geçmiş bir evrakı, kimsenin ruhu duymadan dosyaya eklerler. Emin olun, dosyaya evrak eklemek de, dosyadan evrak çekmek de, düşündüğünüz kadar zor bir işlem değildir. Mahkeme kalemi, dosyanın tarafına incelemek üzere dosyayı verdiğinde, başında dikilip ne yaptığını kontrol etmeye vakit ayıramayacak kadar yoğundur çünkü. Bu gibi hususlara dikkat etmeniz, farkettiğiniz anda müdahale etmeniz çok önemlidir.

Elbette ki herşeyden haberdar olmanız mümkün değil. Ancak düzen o kadar da masum işlemiyor malesef. Siz işinizi düzgün yapın, ancak yapmayanlar olduğunu da bilin. Buna göre gözünüzü açın ki, beklenmedik, sürpriz sonuçlarla karşılaşmayın. Paranoya derecesinde şüpheli olun demiyoruz elbette. Ancak mevzubahis  para olunca, insanlar düşündüğünüzden daha çok çirkinleşebiliyorlar.