GÜRKAN AKGÜNEŞ

Diyarbakır Adliyesi’nde infaz savcısı olarak görev yapan Gürkan Kütük, can güvenliği için Diyarbakır Valiliği’nden talep ettiği yakın korumanın kendisine tahsis edilmemesi üzerine dava yoluna gidiyor. Dava dilekçesini hazırlayan Kütük, “Bir Cumhuriyet savcısı korunmak için devlete dava açmak zorunda kalırken, valiyi ise 167 polis koruyor” diyor. 
 
Diyarbakır Adliyesi’nde cezaevi ve infaz savcısı olarak görev yapan Gürkan Kütük, taleplerine olumsuz yanıt verdiği tutuklu ve hükümlü yakınlarıyla aralarında sert tartışmalar yaşanması üzerine Diyarbakır Valiliği’nden yakın koruma talep etti. Savcının geçen Haziran ayında ilettiği talebe yanıt ise yaklaşık 2 ay sonra geldi. Ama savcı Kütük’e yakın koruma yerine ‘çağrılı koruma’ verildi.

 Adliyedeki odasında bir tutuklu yakınıyla tartışma yaşayan Kütük, tartıştığı kişinin bir türlü odadan çıkmaması üzerine diğer savcı arkadaşının hatırlatmasıyla ‘çağrılı koruma’sını aradı. Ancak edilen telefona rağmen polis odaya tam 55 dakika sonra geldi.

 Bu durumu hakim ve savcıların üyesi olduğu “adalet.org” platformunda ‘Her an ölebilirim, yetişin’ sözleriyle eleştiren Kütük, geçen günlerde ikinci kez yakın koruma başvurusunda bulundu. Ancak valilik bu başvuru üzerine ‘çağrılı koruma’nın süresini uzatmakla yetindi. Can güvenliği endişesine rağmen bir türlü yakın koruma alamayan Kütük de çareyi yargıya başvurmakta buldu. Valiliğin çağrılı koruma kararının iptali ve yürütmenin durdurulması için İdare Mahkemesi’ne dava açmaya hazırlanan savcı Kütük, “Dava dilekçesini hazırladım. Aynı durumla adliyedeki bir başka savcı arkadaşım da karşı karşıya kalmıştı. O KCK soruşturmasını yürütüyordu ona rağmen kendisine koruma verilmeyince İdare Mahkemesi’ne dava açıp koruma alabildi. Bir cumhuriyet savcısının korunmak için devlete dava açmak zorunda kalması yargının içinde bulunduğu durumu da ortaya koyuyor” diye konuştu.

‘Bir saniye bekleyin polisi arayayım’

Savcı Kütük, vali yardımcısıyla aralarında geçen diyaloğu da “adalet.org”ta şöyle paylaşmıştı: “Vali yardımcısına ‘Çağrı üzerine koruma nasıl oluyor, bundan nasıl faydalanacağım’ diye sordum. Kaşılıklı gülüştük. Örneği yine ben verdim; ‘Vatandaş odaya girdi, tartıştık, cebinden bıçağı çıkarıp boğazıma dayadı. Ne yapacağım?’ diye sordum? Cevap ‘Yok inşallah olmaz savcı bey’ oldu. Bu durumda ya 3. katın penceresinden atlayacağım, ya bir saniye bekleyin ben bir emniyeti arayayım diyeceğim ya da Allah kimin bileğine güç verdiyse artık.”