Adana Baro Başkanı Avukat Mengücek Gazi Çıtırık:  “Yargı, siyasi iktidarın yaz-boz tahtası olmamalıdır”

Anayasal bir kurum olan HSYK’nın üye yapısı ve görevi ile ilgili değişiklik, 12 Eylül 2010 Referandumuyla hukuk hayatımıza girmiştir. HSYK’nın başkanlığını Adalet Bakanlığı’nın yapması ve bakan müsteşarının kurulun doğal bir üyesi olması bugüne kadar eleştirilmişti. 2010 Anayasa değişikliği ile bu yapı kurulmuş, adli ve idari yargıdaki vesayet yüksek yargıya taşınmış, yargı rejimi dönüştürebilmenin ve iktidar mücadelesinin aracı haline getirilmiştir. Adalet Bakanı ve Müsteşarının HSYK’da bulunması yargı bağımsızlığını ve tarafsızlığını olumsuz etkilemektedir. Yargı mensuplarının bağımsızlığı önem taşıdığı gibi bakan hakkında düzenlemeleri yapacak olan kurumların da bağımsızlığı önem taşımaktadır.

Genel Kurul’da görüşülerek oyçokluğu ile kabul edilen HSYK düzenlemesi hukuk devletini, demokrasiyi, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığını ve kuvvetler ayrılığını tamamen ortadan kaldırmaktadır. Yargıyı, Adalet Bakanı’na bağlayan bir anlayışı getirmektedir. Düzenlemenin en dikkat çeken maddeleri şunlardır:

Teftiş Kurulu, Bakan ve Yardımcılarını doğrudan Adalet Bakanı atayacaktır. Teftiş Kurulu bakanın verdiği görevi yerine getirip bakana karşı sorumlu olmaktadır.

Bu düzenlemeyle HSYK’da görev yapan hizmetliden, teftiş kurulu başkan ve yardımcılarına kadar herkesin görevi sona ermektedir. Hakim ve Savcılar hakkındaki şikayetlerde soruşturmaya izin verip- vermeme konusunda nihai kararı adalet bakanı verecektir. Yine HSYK üyeleri hakkındaki disiplin, görev ve kişisel suç iddialarına dair şikayetlerde de Adalet Bakanı tek başına karara bağlayacaktır.
HSYK Üyelerinin hangi dairelerde asıl ve tamamlayıcı üye olarak görev yapacağını yine Adalet Bakanı tek başına belirleyecektir. HSYK Genel Kurulu’nun ve Dairelerinin toplantı karar yeter sayılarının değiştirildiği, Adli ve İdari Yargıda görev yapan hakim ve savcıların HSYK Üyesi olabilmesi için 20 yıl mesleğe hizmet şartı getirilmiştir. HSYK ile ilgili yapılan düzenlemeler bir bütün olarak değerlendirildiğinde, kesinlikle kabul edilemeyecek bir şekilde Anayasaya aykırılık oluşturulduğu gözlenmiştir. Adalet Bakanını bir nevi süper yetkili bakan haline getiren yargıyı yürütmenin vesayeti altına alan bu düzenlemelerin yeniden görüşülmek üzere Cumhurbaşkanı tarafından TBMM’ye iade edilmesini, yasalaşması durumunda Anayasa Mahkemesi tarafından iptal kararı verilmesini beklemekteyiz.

Ülkeyi ileri demokrasi adı altında yönettiğini iddia edenler, TBMM Genel Kurulu’nda HSYK düzenlemelerini kabul ederek, tek adam zihniyetini tescil etmiştir. Demokrasiyi içselleştiremeyen, hukuk tanımazlık içerisinde yargıyı kendilerine ayak bağı olarak gören siyasi iktidar, toplumsal huzur ve barışı sağlamak yerine toplumu daha da ayrıştıran, geren uygulamalarıyla faşizmin uygulamalarının her türlüsünü sergilemektedir.

Siyasi iktidar eylem ve işlemlerini yargı denetiminde olmasını istememektedir. Açıklık, denetlenebilirlik ve hesap verilebilirlik ilkelerini ortadan kaldırmaktadır. Bu düzenlemelerle hukuk devleti fiilen ve hukuken sona ermiştir.

Yargı, iktidarın yap-boz tahtası haline dönüştürüldüğü bir kurum olmamalıdır. Yargı; Anayasal düzen içerisinde, kuvvetler ayrılığı ilkesinin geçerli olduğu bir rejimde eşitler arasında önde gelendir.
Yargının üzerinden hesaplaşma yapılmamalıdır. Siyasi iktidarın parmak çoğunluğuna dayanan üstünlüğüyle hareket etmemeli, kendi çıkarları için düzenlemeler yapmamalı elini yargıdan çekmelidir.
TBMM Genel Kurulunda yaşanan tokat, yumruk ve küfürlü hakaretleri milletin temsilcilerine yakıştıramadığımızı ifade etmek istiyorum. Demokrasinin sabır, katlanma, hoşgörü ve azınlık haklarını koruyan bir rejim olduğu asla unutulmamalıdır.

Kamuoyuna saygıyla sunarım.

Av. Mengücek Gazi ÇITIRIK
Adana Baro Başkanı