Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu Genel Sekreterliği’nin Yargıtay’ın sorusu üzerine, hâkim ve savcıların başörtüsü takmaları önünde bir engel olmadığı yönünde görüş bildirmesi yargıda tartışma yarattı.Yargıtay’ın talebi üzerine HSYK Genel Sekreter Yardımcısı Musa Kanıcı imzasıyla Yargıtay’a gönderilen yazıda kamuda başörtüsü serbestisi sağlayan yönetmelik değişikliğinin hâkim ve savcı için başörtüsü yasağı getirmediğinin belirtilmesini Anadolu Ajansı’na değerlendiren HSYK yetkilileri, yazıda mevzuat açısından sadece bir tespit yapıldığını, “hâkim ve savcılar başörtüsü takabilir” denilmediğini belirtti. Yetkililer “Yazı, sadece mevzuatın röntgenini çekmiş, ilgili yere bildirmiş. Hâkim ve savcıların başörtüsü takamayacağı yönünde yasal bir mevzuat engeli yok” tespitini yaptı. Bu arada 2013’ten bu yana Yargıtay ve Danıştay’da bazı hakimlerin başörtüsüyle görev yaptığı ifade edildi.

‘Emir alma refleksi’

Yargıçlar Sendikası’ndan konuya ilişkin yapılan açıklamada ise Yargıtay Başkanlığı’nın bünyesinde görev yapan kadın yargıcın görevi sırasında nasıl giyinmesi gerektiğini HSYK’ya sormasının, “başlı başına bir skandal” olduğu savunularak, “Bir emir talimat alma refleksidir. HSYK Genel Sekreterliği’nin HSYK üyelerine sormadan, onların görüşünü almadan HSYK adına görüş bildirmesi ise ilk olarak bir hadsizliktir” denildi.

AİHM ve Anayasa Mahkemesi’nin başörtüsünü dinsel bir simge olarak kabul ettiği belirtilen açıklamada yargıç ve savcıların başörtüsü ile görev yapabileceklerine ilişkin görüşün, “hukuka, yargı etiğine ve laiklik” ilkesine açıkça aykırı olduğu savunuldu. Açıklamada, “Türkiye’nin de kabul ettiği ve Bangalore Yargı etiği ilkeleri uyarınca yargıç ve savcıların dinsel simge kullanarak görev yapmaları olanaklı değildir. Yargılama ortamının, her türlü dinsel ve siyasi simgeden arındırılarak tarafsızlığının sağlanması hukuk devletinin birincil koşullarındandır” denildi.

‘Budist kıyafeti de serbest olsun’

Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Orhangazi Ertekin ise HSYK’nın görüşünün düzenleyici bir işlem olmadığını belirterek, şöyle dedi: “Bizim görüşümüz hâkimlik ve savcılığın, polisliğin başörtüsü takılmasına engel olmadığı yönündedir. Fakat bunu sadece türban için söylerseniz ve diğer simgeleri, kıyafat biçimlerini yasaklarsanız bu siyasal Kemalizmin geliştirdiği tipik siyasal modernleştirmede olduğu gibi topluma yeni bir üniforma vermek anlamına gelir. Biz sadece türbanın değil, örneğin bir Budist’in kıyafetinin ya da diğer kültürel kıyafetlerin de serbest olması gerektiğini düşünüyoruz.”


Kemal Göktaş/Milliyet