2018-2019 Adli Yıl açılışı töreni Cumhurbaşkanlığı Kongre ve Kültür Merkezi'nde yapılacak törenle açıldı. TBMM Başkanı Binali Yıldırım ile Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay ile Adalet Bakanı Abdulhamit Gül de katıldı. Törenin açılışında Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit konuştu.

Şehitleri andı

Konuşmasına yeni Adli Yılın milletimize, tüm insanlığa demokrasi, barış ve esenlik getirmesi dileğiyle başlayan İsmail Rüştü Cirit, terör saldırılarında şehit olan başta Savcı Selim Kiraz olmak üzere güvenlik güçlerini ve 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını yitirenleri andı.

Yargıtay'ın 'hazinesini' açıkladı

Yargıtay'ın ülkesine fedakarca hizmet etmenin ve toplumun adalet beklentisine cevap vermenin güvenini yaşadığını ifade eden Cirit şöyle devam etti: "Yargıtay'ın en büyük hazinesi; üstün yetenekli, yargı etiği ilkelerine uyan, adil, fazilet timsali hukukçuların Yargıtay'da görev alıyor olmasıdır. Bu vesileyle yüksek adalet idealleri uğruna gece gündüz demeden büyükbir fedakarlıkla çalışan meslektaşlarıma şükranlarımı sunuyorum. "

'Ön yargısız ortam ve yargıya güven' mesajı

Adli Yıl açılışlarının, hem Yargıtay hem de Türkiye'deki adalet sistemine ilişkin önemli konuların toplumun bilgisine sunulduğu bir etkinlik olduğunu ifade etti. Cirit, "Türkiye'deki yargı faaliyetleri konusunda ön yargısız bir ortam ve kamuda artan bir güven ve sahiplenme oluşturulması, Yargıtay'ın iletişim stratejisinin geriğidir. Hepimizin bildiği üzere yargı yetkisinin sahibi, her türlü egemenliğin kaynağı yüce Türk milletidir. Hakimler olarak bizler Anayasa'nın 9. maddesi uyarınca yüce Türk milleti adına bu yetkiyi doğrudan kullanıyoruz. Dolayısıyla Yargıtay Başkanı olarak 4. Adli Yıl açılış konuşmasını yaparken, bu süre içerisinde neleri başardığımızı, neleri başaramadığımızı gerekçeleriyle birlikte açıklamak istiyorum. "

Liyakatın önemine vurgu

Konuşmasında kamu yönetiminde liyakatin önemini vurgulayan Cirit, liyakat kavramına öneminden dolayı hadislerde de yer verildiğini aktardı ve Hazreti Peygamber'in, "Kıyamet ne zaman kopacak?" sorusu üzerine "İş ehil olmayana verildi mi kıyameti bekle dur" buyurduğunu anlattı.

Bilginin yerini cehaletin alması ve cehaletin yaygınlaşması halinde gerçekler ters yüz olacağından toplumların felaketin eşiğine gelmesinin kaçınılmaz olacağına dikkati çeken Cirit, "Osmanlı İmparatorluğu'nun yıkılmasının en büyük sebeplerinden birisi liyakat sisteminin bozulmasıdır. Liyakat sistemi işlemeyince adama göre iş, rüşvet ve iltimaslar artmıştır. Memurlar yetkilerini kötüye kullanarak, halka zulmetme noktasına kadar gelmiştir" diye konuştu.

"21. yüzyıl Türk yüzyılı olacak"

Başkan Cirit, ehliyet ve liyakate dikkat edildiğinde 21. yüzyılın Türk yüzyılı olacağını söyledi.

Bu kapsamda yargılama süreçlerinin büyük bir özen ve titizlikle yürütülmesi gerektiğini belirten Cirit, "Dikkatsizce ve kötü hazırlanan iddianameler, kararlar, dosyalar ya da çalışmalar, bir yandan yargılama sürecini geciktirmekte, tarafların zarar görmesine yol açmaktadır. Bu sebeple, hakim, cumhuriyet savcısı ve yargı personeli seçiminde, yükselmesinde ve nakillerinde objektif kriterler belirlenerek liyakat ilkesine uygun davranılması büyük önem taşımaktadır" diye konuştu.

'Ana tema adalet'

Liyakat ilkesi ve hesap verebilirlik arasında çok sıkı bir bağlantı bulunduğuna işaret eden Cirit, kamu görevlilerinin bir göreve atandıklarında o pozisyonun gerektirdiği iş ve görevleri en iyi şekilde yapıp yerine getirmeyi taahhüt etmiş sayılacaklarını ve üstlendikleri emanetin gereklerini yerine getirip getirmemekle ilgili hesap verme sorumluluğunun altına gireceklerini kaydetti.

Tarih boyunca, adil olmayı başarabilen ve güçlü adalet sistemi kuran devletlerin uzun ömürlü olması ve yüzyıllarca varlıklarını sürdürebilmelerinin tesadüf olmadığının altını çizen Cirit, bu sebeple Yargıtayın 150. kuruluş yıldönümü etkinliklerinin ana temasının "adalet" olduğunu söyledi.

Hukuk devleti, insan hakları, demokrasi ve hukukun üstünlüğü ilkelerinin amacına uygun şekilde hayata geçirilebilmesi için erdemli hukukçulara ihtiyaç duyulduğunu anlatan Cirit, "Kötü kanun yoktur, kötü hakim vardır" sözünün, hakimlik mesleğinin adaletin sağlanmasında ne kadar önemli olduğunu vurguladığını ifade etti.

Cirit, "Adil, bağımsız, tarafsız ve dürüst hukukçuların varlığı, hukuk düzeninin ve demokrasinin en önemli teminatlarından biridir. Kendi aklına güvenerek özgürce hareket edebilen, adalet ve vicdanına aykırı hiçbir tutum ve davranış sergilemeyen, bilgiyi ve doğruyu kendine rehber edinen, yüksek karakterli hukukçu nesiller yetiştirmemiz gerekir" dedi.

Yakın geçmişte yaşanan terör örgütü FETÖ/PDY gerçeğinin, yargının ve yüksek mahkemelerin, topluma karşı şeffaf ve hesap verebilir şekilde yapılandırılmasının ne kadar önemli olduğunu da gösterdiğini ifade eden Cirit, yargı etiği, şeffaflık ve topluma karşı hesap verebilirlik ilkelerinin hukuk devletinin ve demokrasinin temel ilkeleri olduğunu kaydetti.

Yargıtayın yargı etiği ile yargı etiği ilkelerini yaygınlaştırma çalışmalarını da anlatan Cirit, yargıda şeffaflığın önemini vurguladı. Halkın Yargıtaya duyduğu güvenin, Türkiye'deki adalet sistemine duyulan güvenden bağımsız algılanmadığına işaret eden Cirit, Yargıtayın ülkenin adalet politikasına kayıtsız kalmasının düşünülemeyeceğini söyledi. Hukukun üstünlüğüne ulaşmak için insanlığın çok ağır bedeller ödediğini belirten Cirit, şöyle devam etti: "Yaşama hakkı, özel yaşam ve aile hayatının korunması, ifade özgürlüğü, din ve vicdan özgürlüğü, mülkiyet gibi haklara yönelik ihlaller, klasik yöntemlerden farklı şekillerde gerçekleşebilmektedir. Bu noktada, hukuk sisteminin ekonomik, sosyal ve teknolojik gelişmeleri daha yakın ve hızlı bir şekilde takip etmesi, özgürlükler üzerindeki baskıları ortadan kaldıracak formüller üreterek bireylerin hukuki güvenliklerini sağlaması, hürriyet alanlarını koruması gerekir. Hukuk, kurallardan ibaret değildir. Hukuk, adalet ve erdem ilkelerine dayalı bir değerler sistemi olup bu değerler üzerine inşa edilmelidir."

'Çok güçlü bir meşruiyete sahip'

Türkiye Cumhuriyeti'nin, demokratik, laik, insan haklarına saygılı ve millet egemenliğine dayalı bir hukuk devleti olduğunu vurgulayan Cirit, Anayasa'nın ilgili hükümlerinin demokratik, insan haklarına saygılı ve hukuk devleti ilkesine bağlı tüm çağdaş hukuk sistemlerinde yer aldığı gibi uluslararası hukuk bakımından da çok güçlü bir meşruiyete sahip olduğunu ifade etti.

Rahip Brunson mesajı

Türk milleti adına kullanılan asli, hukuki ve mutlak egemenliğin, devletin içinde veya dışında herhangi bir kudrete ya da otoriteye bırakılmasının, egemenliğin sonu olacağını, Türk yargısının bunun bilincinde olduğunu belirten Cirit, şunları kaydetti: "Yapılan açıklamalar çerçevesinde bir yabancı devlet vatandaşının tutuklanması ve yargılanmasına ilişkin kararları verecek tek ve mutlak güç, yargı yetkisini Türk milleti adına kullanan bağımsız ve tarafsız mahkemelerdir. Demokrasi, insan hakları ve hukuk devleti ideallerini yaşatma ve yüceltme iddiasını taşıyan yabancı devletlerin de öncelikle uluslararası hukukça korunan

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin egemenliğine saygı duyması gerekir. Çağdaş demokrasilerin ve devletler hukukunun en temel ilkelerinden biri olan bu gerçeğin kaba güç kullanılarak ters yüz edilmeye çalışılması, insan haklarının güçlenmesine değil, zayıflamasına neden olur."

AA