YARSAV, kuruluşunun 7. yıldönümünü kutluyor. YARSAV Üyeleri, kuruluş yıldönümü çerçevesinde Anıtkabir'i ziyaret etti. YARSAV Başkanı Murat Arslan başkanlığındaki yargıç ve savcılar Aslanlı Yol'dan yürüyerek, Atatürk'ün mozolesine çelenk bıraktı. 1 dakikalık saygı duruşunun ardından, Arslan başkanlığındaki heyet, Anıtkabir'in merdivenlerinde hatıra fotoğrafı çektirdi. Heyet, daha sonra Misak-ı Milli Kulesi'ne geçti. YARSAV Başkanı Murat Arslan, Anıtkabir Özel Defteri'ne, "Yoktan var ettiğin ulusun çimentosu olan hukuk, bugün yüzyıllık kinlerin ve günlük çıkarların hizmetinde, laik karakterinden arındırılarak, bizi birbiri ile didişip duran kabileler yapacak, örnek olmaktan ibret olmaya evriltecek kısaca Ortadoğulaştıracak bir çözeltiye dönüştürülmüştür" ifadelerini yazdı.

HUKUK, BUGÜN YÜZYILLIK KİNLERİN VE GÜNLÜK ÇIKARLARIN HİZMETİNDE
 
Gezi Parkı eylemlerine dikkat çeken Arslan, Cumhuriyeti haraç, mezat olarak görmeyi ve göstermeyi kabul etmediklerini, bu nedenle marjinal olduklarını, illegal sayıldıklarını ve hatta terörist ilan edildiklerini belirtti. Arslan, Anıtkabir Özel Defteri'ne şunları kaydetti:
"Yüce Atatürk, Yargıç ve Cumhuriyet savcılarının ilk sivil meslek örgütü YARSAV'ın Yönetim Kurulu ve üyeleri olarak, vasiyetinle biz Cumhuriyet emanetçilerine hedef olarak gösterdiğin muasır medeniyet yoluna, ileri demokrasi güçlerince geri dön levhasının konulduğu, 90 yılda katedilen yoldan tekrar sıfır noktasına düşüldüğü, en son yargının da kuşatılıp teslim alınarak karşı devrimin tamamlanmasına ramak kalan bir süreçte yüksek huzurundayız. Yoktan var ettiğin ulusun çimentosu olan hukuk, bugün yüzyıllık kinlerin ve günlük çıkarların hizmetinde, laik karakterinden arındırılarak, bizi birbiri ile didişip duran kabileler yapacak, örnek olmaktan ibret olmaya evriltecek kısaca Ortadoğulaştıracak bir çözeltiye dönüştürülmüştür. Yargı eliyle yaşatılan, yüzeysel hukuk anlayışının örtü yapıldığı ve hukuk devletine vedaya ramak kalan bu dönüşüme, saldırının tam merkezinden güçlü bir direnişle YARSAV, müdafaa-i hukuk ruhunun yeniden alevlendiği bir ocak olarak, hukuku müdafaa ederek, tarihsel bir görevi yerine getirmektedir. Yedi yıllık çırpınışımız ve haykırmamızın er veya geç yankı bulacağına olan inancımızla huzurunda bir kez daha ifade ediyoruz ki, yargı yetkisi ulus adına kullanılırsa bir devletimiz olabilir. Ulusun yerine konulacak her değer, odak, zümre veya erk bizi dahilde önü alınamaz bir kaosa, dış dünyada da mirasına sahip çıkmamamız nedeniyle fazlasıyla layık olacağımız utanca mahkum edecektir. YARSAV olarak kurulduğumuz günden bu yana en ufak bir kuşku ve endişe taşımaksızın senin sembolize ettiğin "Laik, Demokratik, Hukuk Devleti' bayrağı altında toplanmaktan, gür sesle haykırmaktan ve direnmekten geri durmadık. Maalesef her koşul ve zeminde ifade ettiğimiz kaygılar, bugün tüm toplumu tutsak eden bir otoriterlik olarak karşımızdadır. Yüce Atatürk, değerin yokluğunla ölçülmesin, anlaşılmasın istedik. Eserlerine sırt dönmenin faturası, bir daha ayağa kalkmamıza olanak vermeyecek ölçüde ağır olur dedik. Cumhuriyetini haraç mezat olarak görmeyi ve göstermeyi kabul etmedik, bu nedenle marjinal olduk, illegal sayıldık ve hatta terörist ilan edildik. Uğruna yaşadığımız ve yaşayacağımız her şeyi, sana ödenmez borcumuzun son derece mütevazı bir kısmı olarak görüyoruz. Senden ve ilkelerinden uzaklaşmayı güneşten uzaklaşma, tutsak olma, benliğimizi yitirme ve sömürülmeye mahkum olma yazgısı olarak duyumsuyoruz. YARSAV olarak varlığımız, bu yazgıya Cumhuriyet yargısının dimdik ve cesur, susmayacak ve vazgeçmeyecek bir itirazıdır. Sevinçle sana söyleyelim ki, Cumhuriyetini emanet ettiğin gençlerin bu itiraza desteği, bugünlerde yurdun her yerinden yükselmekte ve sesimiz artık dünyanın her yerinden duyulmaktadır. Bir düşünce, bir ideal ve bir yaşam felsefesi olarak ulusumuz üzerindeki koruyuculuğunun değerini bir kez daha anlıyor, huzurundan aldığımız ışıkla yeniden görevimize dönüyoruz. Ruhun şad olsun..." (ANKA)