Akçil, kentteki bir otelde düzenlenen Sosyal Güvenlik Hukuku Çalıştayı'nda yaptığı konuşmada, akademilerinin etkinliği çok önemsediğini söyledi.

Sosyal güvenliğin temel insan hakkı olduğunu belirten Akçil, bunun tarih boyunca da her devletin temel sorunlarından biri olduğunu aktardı.

Akçil, sosyal güvenliğin günümüzde çok daha önde gelen problemlerden biri haline geldiğini aktararak, "Devlet açısından bütçenin de en büyük kısmını sosyal güvenlik harcamaları oluşturmakta ve sorunlar her geçen gün devam etmekte. Dünya küreselleşiyor ama işçi-işveren sorunları artarak, boyutları genişleyerek devam etmekte." diye konuştu.

İstinaf mahkemeleri ve gelişimi hakkında bilgi veren Akçil, şöyle devam etti:

"Türkiye Adalet Akademisi 1985 yılında Adalet Bakanlığına bağlı olarak eğitim merkezi kurulmuştu. Sadece hakim ve savcıların meslek öncesi eğitimlerini, staj eğitimlerini yaptırmaktaydı. Burada bulunan birçok meslektaşımız da burada staj eğitimini yaptı. 2003 yılında Avrupa Birliği'ne uyum süreci kapsamında çıkarılan kanunlarla beraber, tüzel kişiliği ve müstakil bütçesi olan, bağımsız bir kurum haline dönüştürüldü. 2005 yılında da şu anda içinde bulunduğumuz İncek mevkisindeki yerleşkeye taşındı. Asli görevi meslek öncesi eğitim dediğimiz, hakim ve savcı adaylarının mesleğe kabulleri, stajlarının yaptırılması ve yeterliliklerinin verilmesi şeklindedir. Bu kapsamda son 2 yıl içerisinde 5 binden fazla hakim ve savcının mesleğe kabulü sağlandı. Hali hazırda mülakatları devam eden 3 bin 800 kişilik bir grubun alımı yapılacak. 3 Haziran'da da yeni bir sınav ilanı yapılmış, arka arkaya bu alımlarla şu an için 15 bin 800 olan hakim ve savcı sayısı, 20 bini geçecektir. Böylece Türkiye'de sayısal anlamda hakim ve savcıya duyulan ihtiyaç giderilmiş olacak. Niteliksel anlamda da hakim ve savcı adaylarına eğitimler veriyoruz."

"Çalışanların anayasal hakkı korunmalıdır"

Adana Cumhuriyet Başsavcısı Ali Yeldan da kentin tarım ve sanayisiyle, doğal, tarihi, kültürel ve turistik değerleri, uluslararası hava, deniz ile kara ulaşımındaki imkanlarıyla öne çıktığını ifade etti.

Bununla oluşan işçi-işveren birlikteliği ve ekonomik hareketliliğin sosyal hayatı önemli ölçüde etkilediğini dile getiren Yeldan, şunları kaydetti:

"Adana, hem sanayisi hem tarımıyla iş gücü piyasasında fazlasıyla yer alan bir kenttir. Bu bağlamda özellikle tarımsal alanda sigortasız işçi çalıştırma, prim ödemeleri, tazminatlar gibi konularda yaşanabilecek hak mağduriyetlerinin önüne geçilmelidir. Bununla birlikte 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'na ilişkin açılan davalarda, farklı uygulamaların önüne geçilerek, her bir çalışanın anayasal hakkı korunmalıdır. Bununla özellikle dul ve yetim maaşı olan vatandaşların bir kısmı, bu maaşlardan sosyal güvenlik haklarından mahrum kalmamak amacıyla, evliliklerini resmi olarak sonlandırmalarına rağmen, fiilen birlikte yaşamaya devam etmektedir. Bu durum hem aile hukukunda hem de ceza hukukunda birçok soruna sebebiyet vermektedir.'"

Yaşanan bu sorunların sosyal devlet ilkesi çerçevesinde çözülmesinin sosyal hayata ve ekonomiye katkı sunacağını vurgulayan Yeldan, "Öte yandan hak sahibi olmadığı halde sistemin açıklarından faydalanarak çeşitli yollarla avantajlı duruma geçen kişilerin, bu girişimlerinin sınırlandırılması gerekmektedir. Ülkemizin en önemli gider kalemi olan sosyal güvenlik harcamalarında da genel bütçeye olan yükün hafifletilmesinin önü açılmalıdır." değerlendirmesinde bulundu.

Pazar günü sona erecek çalıştayın açılış toplantısına, Yargıtay 21. Hukuk Dairesi Başkanı Mesut Balcı, Yargıtay 10. Hukuk Dairesi Başkanı Halil Özdemir, hukuk dairesi üyeleri ve akademisyenler katıldı.