Adalet Bakanı Ergin de yasadışı dinlemelerden rahatsız. Bunun çözümünün anayasa değişikliğinde olduğu görüşünde: Savcılar bazı hakim ve savcılarla ilgili dosyaları bize gönderdiler. Buna mecburdular. Yasalar ve anayasa böyle olduğu sürece o soruşturmaları da müfettişler yapmak zorunda. Adalet Bakanlığı bundan kaçamaz. Ara formül bulmak gerekirse belki müfettişler değil savcılar dinleme talep edebilir. Telefon dinleme zorunluluğu oluşursa, müfettişler savcılar üzerinden böyle bir yolu kullanabilirler


Yargı hep gündemde. Adalet Bakanı Sadullah Ergin de bundan memnun değil. Göreve ilk geldiği günlerde yüksek yargı organlarının başkanlarıyla, 'Bizim konular ne kadar az konuşulursa o kadar iyi' diye görüş birliğine varmışlardı. Ama çok kritik önemdeki soruşturmalar, yargı konularını bir an bile kamuoyu gündeminden düşürmüyor.

Bakan Ergin'le dün sabah Ankara'da Hakimevi'nde buluştuk. Yaklaşık iki saat anayasa değişikliğinden referanduma, Cumhurbaşkanı'nın görev süresinden HSYK tartışmalarına, yeniden açılacağı söylentileri dolaşan kapatma davasına kadar çok çeşitli konularda kendisine sorular yöneltme imkanı buldum.

Kahvaltılı sohbetimize, 'telefon dinleme konusu' ile başladık, ayrılmak üzereyken yeniden oraya döndük ve ilginç gelişmelerden haberdar olduk. Bakan, özellikle hakim ve savcı dinlemeleriyle Adalet Bakanlığı arasında ilinti kurulmasından rahatsız. 'Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı'nın yapısını bilmeden, o kurumun öncesini düşünmeden yorum yapmak çok hatalı' diyor. Bakanlık ile TİB arasında en küçük bir organik bağ olmadığını ısrarla vurguluyor. Kendisi de TİB'in kurulma çalışmalarındaki yasal hazırlıklarda bulunduğu için konuya son derece vakıf.

DİNLENEN YÜZ BİN TELEFON

'TİB'le birlikte tamamı mahkeme yoluyla yapılan 100 bin dinleme kararı var' diyen Ergin, 'Bu süreçte dinlenen hakim ve savcı sayısının 64 olduğunu, bunların da 59'unun Ergenekon soruşturması kapsamında yapıldığını' hatırlattı. Toplam 11 binden fazla hakim ve savcı bulunduğunu da vurguladı.

Peki illegal dinleme yapılıyor mu?


Bakan 'Hayır diyemem, yapan cezasını çeker. Yaptırımı var. TİB'de yasalara aykırı dinleme mümkün değil' dedi.

Hakim, savcı dinleme nasıl başladı?


Ergin, yasaları ve anayasanın ilgili maddelerini tek tek sıralayıp, hakim ve savcıların dinleme sürecinin başlamasıyla ilgili şunları söyledi: '2008 yılında, soruşturmaları yürüten savcılar, hakim ve savcılarla ilgili bazı dosyaları bize gönderdiler. Bunların büyük bölümü yasadışı dinlemelerle ilgiliydi. Bu kayıtlar da şüphelilerden elde edildi. (Bakan 51 no.lu DVD örneğini veriyor.) Savcılar buna mecburdular. Hakim ve savcılarla ilgili görev suçları Adalet Bakanlığı tarafından Teftiş Kurulu Başkanlığı eliyle yürütülmek zorunda. Başka bir yolu yok. Yasalar ve anayasa böyle olduğu sürece o soruşturmaları müfettişler yapmak zorunda. Adalet Bakanlığı bundan kaçamazdı, kaçamaz.'

HAKİM-SAVCI DİNLEMEYE SAVCI ÜZERİNDEN ÇÖZÜM


Bu durumda Bakan'a bazı sorular yönelttim. Danıştay'ın yönetmelikle ilgili vermiş olduğu 'yürütmeyi durdurma kararı'nı hatırlattım. Orada birtakım belirsizlikler olduğu anlaşılıyor. Anladığım kadarıyla Bakanlık, üzerinde hala çalışıyor. Bundan sonra ne olacağını Bakan şu şekilde anlattı:
'Müfettişler dinleme talep edemeyecekler. Anayasa değiştirilmedikçe o soruşturmaları yapacak başka birim olmadığı için buna bir yol bulunmak zorunda. Belki savcılar talep edebilirler. Tanık dinleme gibi diğer imkanlar kullanılabiliyor. Telefon dinleme zorunluluğu oluşursa müfettişler savcılar üzerinden böyle bir yolu kullanabilirler.'
Ergin'e göre ideal çözüm yolu anayasa değişikliği. Yargı reformu yapılırsa hakim ve savcılarla ilgili soruşturma yetkisi HSYK'ya verilecek, yeni HSYK'ya...

İLLEGAL DİNLEME ZİRVESİ TOPLANIYOR


Hükümet illegal dinlemelerden, soruşturmaların gizliliğinin ihlal
edilmesinden ve bunların basın yayın yoluyla yayınlanmasından sonra gelen eleştiriler üzerine bir karar almıştı. Cezalar caydırıcı hale gelecekti. Sonra basın mensupları itiraz etti. Ergin 'Basın özgürlüğü ile bu şikayetler arasında bir denge bulmak zorundayız. Hem itiraz basından geldi hem de özgürlüklerimiz alınıyor diye feryat ediliyor' dedi. Bakan Ergin önümüzdeki perşembe İstanbul'da medya yöneticileriyle bu konuda bir zirve düzenliyor.

Cumhurbaşkanı kaç yıl görevde kalacak


SADULLAH Ergin, perşembe günü mesaisinin büyük bölümünü Meclis'te Adalet Komisyonu'nda geçirmişti. Komisyonda Cumhurbaşkanını halkın seçmesini öngören referandumun yasa tasarısı görüşüldü. Alt komisyona gönderilen tasarıyla ilgili konuşulanları da Ergin'e sordum. Alt komisyon belirsizlikleri giderecek. Muhalefetten itirazlar gelmişti. Ergin sorular üzerine şu açıklamayı yaptı:
'Problem yok. Muhalefet beş artı beşe karşı çıkıyor. Halkın seçmesine itiraz ediyor ama artık çok geç. Millet kararını verdi. İntikal maddesini koymak gerekiyor. O da, mevcut Cumhurbaşkanımızın kaç yıl görevde kalacağını netleştirecek. Aslında Fransa bu tartışmayı yaşadı, yanılmıyorsam Chirac görevdeydi, yediyi tamamlamıştı. Geçenlerde bir yazar bunu yazdı (isim veriyor ve o yazıyı ortalığı karıştırmak
amaçlı buluyor). Biz parlamentonun süresini de dörde indirdik, aslında beş yıl için seçilmiştik.
Eğer düzenleme yapılmazsa 2012'ye doğru kötü niyetli tartışmalar başlar. Toplum mühendisleri devreye girer.'
Bakan bu maddenin konulup konulmayacağını net olarak söylemedi. İzlenimim o ki; bu konuda son sözü Başbakan Erdoğan söyleyecek.

Hükümet 'yargı operasyonu' mu yapıyor


ADALET Bakanı Sadullah Ergin, açık sözlü biridir. Samimi sohbetimizde kendisine 'Hükümet yargı operasyonu mu yapıyor, kendi siyasi hesaplarına göre yargıyı dizayn etmeye mi çalışıyor?' sorusunu da yönelttim. Değerlendirmesi şöyle: 'Bunun doğru olmadığının en somut ve güçlü kanıtı Avrupa Birliği'nin en son ilerleme raporudur. Herkese tavsiyem o raporu okumasıdır. Biz daha fazla demokratikleşme için yargı bağımsızlığını teminat altına almaya çalışıyoruz. AB ile 23'üncü faslın açılmasının gayriresmi şartı yargı reformudur. Yoksa fasıl açılamayacak.'

Bunlar yanlış mühendislik kurguları

PEKİ, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu'nun 'Anayasa Mahkemesi AKP'yi laiklik karşıtı eylemlerin odağı ilan ettiği için, bu hükümet anayasayı değiştiremez' sözleri... Bakan sadece bu bölümde sert tepki gösterdi: 'En güzel yanıtı Cemil Çiçek verdi. Sabih Kanadoğlu şu anda bir şüpheli durumundadır. Atatürk'ün sözünü hatırlatırım; hakimiyet kayıtsız şartsız milletindir. Bunlar yanlış mühendisliklerdir. İktidarın önünü kesme hesaplarıdır. Parlamento üzerine düşeni yapar.'
Ergin aynı şekilde yeni kapatma davası açılması ihtimalini de
'Bu şapkadan bir tavşan çıkması mümkün değil. Ama büyük bir illüzyon yaparlarsa tavşan çıkar. O zaman da bakalım neler olur'
diye yorumladı.

HSYK'da kriz nasıl çözüldü?


ARTIK sohbetimizin sonuna doğru geliyorduk. Ergin'e bir soru daha yönelttim. Öncelikle 'HSYK'da kriz nasıl çözüldü, söylendiği gibi 11 kişilik listeyle gidip pazarlık mı yaptınız?' dedim. Ergin, bu söylentilerden rahatsız. Sorumu şöyle yanıtladı:
'Yargıtay'da her 10 üye boşaldığında bize bilgi verilir. Her hafta salı ve perşembe HSYK olarak toplanırız. Gündemi de personel genel müdürlüğü, istişareyle belirler. Bize bu bilgi 27 Aralık'ta geldi. Gündeme alındı. Seçim yapılacaktı. Çalışmalar, değerlendirmeler başladı. O sırada bir üye yurtdışına gitti, 15 gün yoktu. Biz zaman kaybetmemek adına yedek üyeyle toplanalım dedik. Kabul etmediler. O dönünce ikinci gün oy birliği ile karar verdik. Ayak sürümem söz konusu olmadı. Listelerle ilgili söylentiler doğru değildir. O 34 kişilik listenin tamamı benim listemdir. Tamamı bütün HSYK üyelerinin listesidir, oy birliği ile seçtik. Ama Bakan'ı eleştirenler unutmasınlar ki; Adalet Bakanı o kurulun hem üyesi hem başkanıdır. Anayasa bana o yükümlülüğü vermiştir. Kurul çalışmalarına katılmak, sorumlulukları paylaşmak
görevim.'

Askere sivil yargı anayasa paketinde


KONUŞMAMIZ ilerledikçe söz, son ayların en hararetli tartışmasına, askere sivil yargı yolu düzenlemesine geldi. Anayasa Mahkemesi'nin iptal ettiği o düzenlemeyi Bakan 'yazılmamak üzere' yorumladı. Ama 'Gerekçeli kararı bekleyelim, sonra yorum yapalım' dedi.
Besbelli, hükümet bu ve benzeri değişiklikleri 10-12 maddelik bir mini paket içinde ele alacak. Parlamentoda uzlaşı arayacak, olmazsa referanduma gidecek. Aynı izlenimi görüştüğüm tüm bakanlardan net biçimde alıyorum. Fakat zamanlaması konusunda birtakım tereddütler olduğu ortada. 'Yeterli oyu alamazsanız?' dediğimde tüm bakanlar çok emin konuşuyorlar ve Cumhurbaşkanlığı seçimiyle ilgili halkoylamasının yüzde 69 evet oyuyla geçtiğini hatırlatıyorlar. Ergin 'Trafiğe çıkmanın da riski vardır' sözüyle kararlılık vurgusu yaptı mesela...

REFERANDUMDAN BAŞKA YOL BIRAKMADILAR


Yine de tüm şartları zorlamak, uzlaşı aramak gerekmez mi? Ergin'e bunu sordum. İşte yanıtı:
'Anayasal metinleri en geniş mutabakatla hazırlamak, değiştirmek gerekir. Doğru. Ama biz, 2002'den beri nasıl bir zeminde bulunuyoruz? CHP'nin yedi yıldır her türlü değişikliğe karşı çıktığı bir ortamdayız. Konuşmayı bile reddediyor. Ana muhalefet hiçbir şekilde anayasal değişiklik istemiyor. Başka seçeneğimiz kalmıyor. Başbakanımızın dediği gibi muhalefetle uzlaşamazsak milletimizle uzlaşırız. Tercih ettiğimiz bir seçenek değil, mecbur kaldığımız bir seçenektir. Başka yol bırakmadılar. Anayasa değişmediği sürece de ileriye gidemeyiz. Tökezlemeye başladık. Tutukluk buradan kaynaklanıyor.'
Ergin 'Aslında doğrusu anayasanın ilk dört maddesi hariç tamamını değiştirmektir' görüşünde.
İsmail KÜÇÜKKAYA- AKŞAM


Yeni Anayasa çalışmaları ile ilgili farklı görüşler için tıklayınız.