Ceza yargılamasında ise, müdafinin hazır bulunma hakkı ne kadar erken aşamada başlarsa, o denli fazla insan hakları, hukuk devleti ve savunma hakkı kavramlarına değer verilmiş olduğu hukuk devleti anlayışına uygun şekilde savunma hakkının kullanılabildiği anlaşılır.

    147.madde c bendi gereğince, şüpheli ya da sanığın sorguya çekilmesi esnasında, sorguya çekilmesi gereken sanığa söz konusu hükümle tanınmış bulunan hakları - ki bu haklardan biri de müdafi tayin hakkıdır- hatırlatılması söz konusudur. Hatırlatılmadan, hatırlatılmışsa bu husus tutanağa geçirilmeden hüküm tesis olunması halinde, yasaya aykırılık teşkil etmekte ve bozmayı gerektirmektedir .

    Ceza Muhakemesi Kanununun 149 .maddesine göre, yakalanan kişi veya sanık, soruşturmanın her hal ve derecesinde bir veya birden fazla müdafinin yardımından faydalanabilmektedir. Kanunî temsilcisi bulunması halinde, o da yakalanana veya sanığa bir müdafi seçebilmektedir. Zabıta amir ve memurları (Kolluk) tarafından yapılacak sorgulama işlemlerinde, ancak bir müdafi bulunabilmekte, Cumhuriyet Savcılığı işlemlerinde bu sayı üçü geçememektedir.

    Hazırlık soruşturmasında müdafinin hazır bulunma yetkisinin bulunması, savunma hakkı bakımından son derece önemlidir. İlk soruşturmanın henüz kaldırılmış olmadığı dönemde , ilk soruşturmada bile müdafinin hazır bulunabileceği işlemlerin sınırlı olduğuna (CMUK. m. 186/1, II) dikkat çekilerek, ancak bu sınırlamalarla bağlı olarak, müdafinin hazırlık soruşturmasında hazır bulunabileceği kabul edilmekteydi .

    CMUK ve CMK’dan sonra ise, yakalanan kişi veya sanığın soruşturmanın her hal ve derecesinde bir veya birden fazla müdafinin yardımından faydalanabileceği ve zabıta amir ve memurları tarafından yapılacak sorgulama işlemlerinde ancak bir müdafi bulunabileceği 149. maddede belirtilmiştir.

    Hazır bulunma yetkisi şüphesiz duruşmalarda hazır bulunmayı da içine alır. Seçilmiş müdafi değil, baro tarafından tayin edilen müdafi de duruşmada hazır bulunmaya veya görevini yapmaya mecburdur. Duruşmada hazır bulunmazsa, vakitsiz olarak duruşmadan çekilirse veya görevini ifadan kaçınırsa, başkan veya hakim derhal diğer bir müdafi görevlendirir. Bu halde duruşmanın talikine de karar verilebilir. Görevlerini ifa etmeyen müdafi hakkında disiplin cezası uygulanır (Av.K.m. 134) .

    CMK, mecburi müdafi sistemini kural haline getirmiştir. “Şüpheli veya sanık, müdafi seçebilecek durumda olmadığını beyan ederse, istemi halinde müdafi görevlendirilir. Şüpheli veya sanık 18 yaşını doldurmamış yada sağır veya dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olur ve müdafii de bulunmazsa istemi aranmaksızın bir müdafi görevlendirilir. Üst sınırı enaz beş yıl hapis cezasını gerektiren suçlardan dolayı yapılan soruşturma ve kovuşturmada ikinci fıkra hükmü uygulanır yani kimse avukatsız bırakılamaz .

    Müdafiin ücretini ödeme konusunda gerekli olanağa sahip olmadığı ve adaletin selameti için zorunlu olduğu durumda zorunlu müdafîlik kurumu devreye girecektir. 18 yaşını bitirmemiş veya sağır-dilsiz veya kendisini savunamayacak derecede malul olma durumunda zorunlu müdaliiliğe yer verilmekle beraber; sanığın yargılama dilini anlayabilecek olmadığı durumlarda da zorunlu müdafîlik kurumunun işletilmesi , insan hakları hukuku-nun gereğidir ve hukuk devleti ilkesinin de bir sonucudur.

    Yargı organlarının da zorunlu müdafiin gerçekten etkin faaliyet gösterip göstermediğine de dikkat etmesi ve etkin faaliyet icre etmemesi halinde başka bir müdafi atamak yoluna gitmesi uygun olur. Esasen CMK’da da zorunlu müdafiin duruşmada hazır bulunmaması veya vakitsiz duruşmadan çekilmesi, görevini ifadan kaçınması durumunda başkanın yeni bir müdafi tayinini yönüne gitmesi söz konusu edilmiştir .

    Açıkça hazırlık soruşturmasında da müdafinin hazır bulunacağının bildirilmesi, özellikle kollukta yapılacak sorgulamada müdafinin hazır bulunacağının hükme bağlanmış olması, sanığa işkence yapıldığı iddialarına son verilmesi bakımından olumlu bir adım olarak nitelenebilirse de, yeterli olduğu şüphelidir. İnsan hakları konusunda veya hukuk devletinin iyi işlemediği konusunda ileri sürülecek iddiaları, savunma hakkının kısıtlandığı iddialarını bu suretle bertaraf etmek mümkün olmuştur. Evrak tetkik yetkisine ilişkin 149.madde ile değişik 147. madde birbirini bütünlemiştir.

    Kaynak Alman Ceza Muhakemeleri Usul Kanununda, müdafinin sanığın kollukta ifadesinin alınması sırasında hazır bulunacağına dair açık yasal düzenleme bulunmamakla birlikte, doktrinde bu hakkın varlığı kabul edilmektedir . Alman doktrininde varlığı kabul edilmekle birlikte, bazı tartışmalara yol açan bu durumun ortaya çıkmaması bakımından CMK ile düzenleme getirilmesi yani konuya ilişkin açık bir hükme yerverilmesi isabetli olmuştur. Hazır bulunma hakkı, soru sorma olanağına sahip olmayı da gerektirir.

    Müdafinin ifade ve sorgu işleminde hazır bulunabilecek olması, onun bu işleme gözlemci olarak katılan kişi olmadığını, kişinin anlamadığı veya cevaplamak istemediği sorular konusunda müdafiinin görüşünü alabilmesi gerektiği de belirtilmelidir.

    Bu şekilde ifade veya sorgu işlemine katılan müdafiden vekâletname istenmemesi yasa gereğidir (CMK.m. 147/c). Bunun amacı ise, vekâletname çıkarma işlemi ile yargılamayı geciktirmemektir.

    İfade veya sorguda müdafi yardımından faydalanma sisteminde, müdafii bulunmayan kişilere müdafi temini işi barolara yüklenmiştir. Baroların bu hizmeti en iyi biçimde örgütlemeleri, değişikliklerin amacına ulaşması ve yaşama geçirilmesini sağlamak bakımından önemlidir .

    Son soruşturma bakımından, sanığın hazır bulunma hak ve görevinin bulunduğu durumlarda, müdafinin de hazır bulunma hakkı bulunur.



adliforum.com