ÇEK KANUNU PANELİNDE, KANUN MASAYA YATIRILDI  

Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde “5941 SAYILI ÇEK KANUNU’NUN GETİRDİĞİ YENİLİKLER VE UYGULAMAYA ETKİLERİ” konulu Panel düzenlendi. ÇEK KANUNU’nu hazırlayan komisyonda yer alan öğretim üyelerince önemli açıklamalarda bulunuldu. www.hukukihaber.net     

PROF. DR. ÜNAL TEKİNALP, kanunun “Hukuki Boyutu” ve PROF. DR. İZZET ÖZGENÇ ise kanunun “Cezai Boyutu” konusunda açıklamalar yaptı.   Panel verilen kahve arasından sonra, soru cevap kısmı ile devam etti.   Avukatların yoğun olarak katıldığı panele, İstanbul’daki farklı adliyelerde görev yapan Hakim ve Savcıların yanında Çeşitli Hukuk Fakültelerinden öğretim üyelerinin de ciddi rağbet gösterdiği gözlendi.  

PROF. DR. ÜNAL TEKİNALP yaptığı konuşmada;  

Çek Kanunu’nun, kamuoyunda 3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanunu’nu değiştiren bir kanun olarak algılandığı; ancak 5941 sayılı Kanun’un başlı başına YENİ BİR KANUN OLDUĞU ve 3167 sayılı kanunda bir değişikliğe gitmek yerine tamamen ilga ettiğini belirtti.  

1 MİLYON CAYILMIŞ ÇEK VAR  

TEKİNALP, TTK 711/3 maddesi uyarınca, 1 MİLYON çek hakkında ÖDEME YASAĞI konulduğunu belirtti. Çalınma, kaybolma gibi zorunlu haller için çek keşidecisine tanınan MEN TALİMATI’nın kötüye kullanılmasının Çeke ve ilgili yasaya güveni zedelediği büyük maddi kayıpların oluştuğu anlatıldı.  

KARŞILIKSIZ ÇEKLERİN %95’İ LTD. ŞTİ.’LERE AİT.  

Günümüzde 25.000,00 TL sermaye ile bunun da dörtte birini yatırmak suretiyle Ltd. Şti. kurulmaktadır. Buradaki sermayenin dörtte biri ile şirketini açan, bankaya müracaat ettiğinde çek karnesi alabilmektedir. Alına çeklerle de bazen yüz binlerce liralık ticaret yapılmaya çalışılmakta, adeta çekler bir kredi vasıtasıymış gibi kullanılmaktadır. Netice de karşılıksız çekler arasındaki en büyük oranı %95’le Limited Şirketlere ait çekler oluşturmaktadır. Çek Kanunu ile bankalara, çek vereceği müşterisini basiretli bir tacir gibi araştırma yükümlülüğü getirilmiştir.  

TÜM TARAFLARI KORUMAK AMAÇLANMIŞTIR.  

3167 sayılı Çekle Ödemelerin Düzenlenmesi ve Çek Hamillerinin Korunması Hakkında Kanun, adından da anlaşılacağı üzere, genel manada çek hamillerini korumaya yönelik düzenlemeler içermekteydi. Ancak ÇEK KANUNU, sadece çek hamillerini değil, keşideciyi, cirantaları, muhatabı ve hamili eşit olarak korumak amacıyla düzenlenmiştir.        

İKİ AYRI ÇEK TİPİ OLACAK.  

Çek Kanunu madde 2/6 daki tanımlamaya göre çekler, HAMİLİNE çek ve TACİR ÇEKİ olarak ikiye ayrılacaktır. Her iki çekin ayırt edilebilmeleri için ZEMİN RENKLERİ ve EBATLARI farklı olacaktır. Hamiline çek karnesi almak isteyen mudi için AYRI BİR HEMİLİNE ÇEK HESABI açılacaktır. Bu çeklerde” HAMİLİNE” ibaresi matbu olarak yer alacaktır.   Bu düzenleme ile, şirketlerin, gayri resmi olarak çek kullanmalarının önüne geçilmek istenmiştir. Şirket işleri hakkında, şirket ortakları, ortakların akrabaları, başka şirketteki ortakları vs. gibi şirketle etkileşim halinde olabilecek ilgili kişilerin şahsi HAMİLİNE ÇEK hesaplarının kullanıldığının tespiti halinde bu kişilerin hesaplarının tüzel kişi tacir olan şirketin hesabı olarak kabul edileceği ve durumun bankaca Gelir İdaresi Başkanlığı’na bildirileceği 4. maddede düzenlenmiştir.  

TÜZEL KİŞİ ADINA ÇEK DÜZENLEYEN KİŞİNİN ADI VE SOYADI ÇEK ÜZERİNDE AÇIKÇA YAZILIR.  

Şirketler, yönetim organında, mali işlerini yürütmekle görevli bir kişi veya kişileri belirlemelidirler. Böyle bir belirleme olmadığı takdirde; yönetim organını oluşturan gerçek kişi veya kişilerin tamamı çekin karşılığını bulundurmakla yükümlüdürler. Belirlenmişse sadece o belirlenen kişi bununla yükümlüdür.    

GÜNÜNDEN ÖNCE YAZDIRMA 2011 SONUNA KADAR KALDIRILMIŞTIR.  

Kanunda 2011 yılı sonuna kadar gününden önce çekin bankaya ibrazı geçersiz sayılmıştır. Ancak kanundaki düzenlemeden bu tarih sonrasında gününden önce ibraz imkanı tanındığı görülmektedir. Zira, kanunun 3/8. maddesinde “Üzerinde yazılı bulunan düzenleme tarihinden önce ibraz edilen çekin karşılığının Türk Ticaret Kanununun 707 nci maddesi uyarınca kısmen veya tamamen ödenmemiş olması hâlinde, bu çekle ilgili olarak hukukî takip yapılamaz. İleri düzenleme tarihli çekle ilgili olarak hukukî takip yapılabilmesi için, çekin üzerindeki düzenleme tarihine göre kanunî ibraz süresi içinde bankaya ibraz edilmesi ve karşılıksızdır işlemine tabi tutulması şarttır.” İfadeleri yer almaktadır. GEÇİCİ MADDE 1/(5) te ise, “31/12/2011 tarihine kadar, üzerinde yazılı düzenleme tarihinden önce çekin ödenmek için muhatap bankaya ibrazı geçersizdir.” Denmek suretiyle 2011 SONUNA KADAR GÜNÜNDEN ÖNCE İBRAZ YASAKLANMIŞTIR. 3/8. maddeye göre, gününden önce ibraz halinde kısmen veya tamamen karşılığı yoksa, çek hakkında, HUKUKİ TAKİP YAPILAMAZ. Aynı şekilde bir ibraz halinde CEZAİ ŞİKAYET TE YAPILAMAYACAKTIR. Ancak karşılığı varsa, 2012 yılından itibaren o çekin bedelinin çekilmesine de engel olmayacaktır. Burada 2 yıllık bir GÜNÜNDEN ÖNCE İBRAZ YASAĞI getirilmişse de, bu tür bir ibraz halinde, çek kısmen veya tamamen karşılıksız çıkmışsa HUKUKİ VE CEZAİ YOLLAR tıkanmaktadır. Bu şekilde çeki gününden önce yazdırmak isteyen hamiller (2012 ve sonrasında), çek karşılıksız çıkarsa bu ibrazın sonuçlarına katlanmak zorunda kalacaklardır. Dolayısıyla 2012 sonrası için de GÜNÜNDEN ÖNCE İBRAZ YASAĞI’nın teamüle dönüşeceğini söylemek mümkün olacaktır.        

PROF. DR. İZZET ÖZGENÇ ise, yaptığı konuşmada;  

Türkiye’de yıllık 750-800 MİLYAR TL nakit para, çek ve senedin tedavülde olduğunu bunun 243 MİLYAR TL’lik bir kısmının (Haziran 2008 verisi) çek olarak tedavüle çıktığını belirtmiştir.   Çek Kanunu ile, çeke olan güvenin, hukuki değer olarak güven altına almayı amaçlandığını söylemiştir.   Karşılıksız çek suçu, kanunda GERÇEK İHMALİ SUÇ olarak tanımlanmıştır.  

CEZA ADLİ PARA CEZASIDIR.  

Bankaya süresinde ibrazı halinde Karşılıksız çıkmış ve karşılıksız işlemi tamamlanmış olan çek hakkında verilen ceza ADLİ PARA CEZASIDIR. Bu ceza, Anayasaya ve AİHM kararlarına aykırılık teşkil etmez. Zira burada hapis cezası değil adli para cezası verilmektedir. Adli para cezasının ödenmemesi halinde, bu cezanın ödenmesini sağlamak amacıyla hürriyeti bağlayıcı ceza uygulanmaktadır. Yoksa, çekin karşılıksız çıkmasından dolayı hapis cezası verilmemektedir. 

TEK TARAFLI TAAHHÜT SON ANDA EKLENDİ 

Tasarı da sadece GEÇİCİ 2. maddede yer alan ANLAŞMA HALİNDE, cezaların düşürülmesi veya soruşturmanın, yargılamanın, infazın durdurulması yer almaktaydı. Ancak kanunun meclise sevki esnasında siyasilerin talebi ile ALACAKLININ RIZASI OLMAKSIZIN DA BORÇLUNUN TÜM BORCU 6. MADDEDE BELİRTİLEN ŞEKİLDE TİCARİ FAİZİYLE BİRLİKTE 2 YIL İÇİNDE ÖDEYECEĞİ TAAHHÜDÜNDE  BULUNMASI suretiyle de cezaların düşürülmesi veya soruşturmanın, yargılamanın, infazın durdurulması kanuna eklenmiştir. Yani tek taraflı TAAHHÜT, kanuna son anda talep üzerine, formüle edilerek girmiştir.   

Panel konuşmacıları, hukukçuların uygulamaya ve uygulamadaki oluşabilecek karışıklıklara dair bir çok sorusuna da cevap verdiler. 

Bu haber, ilk defa www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanmış olup. Kaynak belirtilmek kaydıyla kısmen ya da tamamen  alıntı yapılabilir. Tüm hakları www.hukukihaber.net sitesine aittir.