Kamuoyunda “kırmızı kitap” ve “gizli anayasa” olarak anılan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi'nin son rötüşları tamamlanmak üzere. İçişleri Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, MİT ve diğer ilgili birimlerin katkılarıyla MGK Genel Sekreterliği tarafından hazırlanan belge, Ekim ayındaki Milli Güvenlik Kurulu’nda gündeme gelecek.

Halen yazımı devam etmekte olan Milli Güvenlik Siyaset Belgesi, Soğuk Savaş’tan bu yana en köklü değişimi bu yıl geçiriyor.  Bakanlar Kurulu, hükümet ve kolluk güçleri için rehber niteliği taşıyan belge, geçmişte askeri bürokrasi tarafından hazırlanırdı. En son 2005 yılında revise edildiğinde, “irtica” ve “bölücülük” öncelikli iç tehdit sayılmış, İran’ın nükleer ve konvansiyonel füze programı ise dış tehdit algısının tepesine yerleşmişti.

4 komşu tehditten çıktı

Bu kez sivil bürokrasinin ağırlığını hissettirdiği yeniden yazılım süreci, çeşitli bakanlıklarda son halini almış durumda. İç politikada ‘irtica’ tehdidi yumuşatılıp, cemaatleri ve muhafazakar kitleyi hedef almayacak ve rencide etmeyecek şekilde yeniden tanımlanırken, dış politikada da ana ekseni, AK Parti hükümetinin 2002’den beri uyguladığı “komşularla sıfır sorun” politikası oluşturuyor.

Halihazırda Dışişleri Bakanlığı tarafından hazırlanan metindeki en önemli özellik, geçmişte ‘tehdit’ kapsamında sıralanan 4 komşu ülkenin tehdit olmaktan çıkarılması. Yeni metinde Rusya, Yunanistan, Irak ve İran, öncelikli tehdit yerine, işbirliği ve “ortak vizyon” oluşturulan yeni müttefikler olarak tanımlanıyor.

Ayrıca siyaset belgesinde Ahmet Davutoğlu’nun kavramsallaştırdığı ‘aktif dış politika” ve Tükiye’nin kendi bölgesinde yükselen siyasi ve ekonomik profili de nihai bir hedef olarak vurgulanıyor. Belgede Asya ve Afrika’da yeni arayışlara da değiniliyor.

Dışişleri tarafından hazırlanan metinde, 1995, 2000 ve 2005 revisyonlarında ‘öncelikli tehdit ‘olarak tanımlanan Yunanistan, Rusya, Irak ve İran, ‘tehdit’ kapsamından çıkarılıyor.

IRAK: Daha önceki metinde, Kuzey Irak’taki PKK varlığı nedeniyle Irak da ‘tehdit’ unsurları arasında yer almıştı. Ayrıca Irak’ın bölünmesi de Türkiye’nin varlığını tehdit eden bir unsur olarak tanıımlanmıştı. Şu anda yazılan versiyonda ise, PKK hala “bölücülük” kapsamında ciddi bir tehdit olarak vurgulanıyor, ancak Irak’la yepyeni bir perspektif çiziliyor. Metinde, Bağdat’taki merkezi hükümetle enerjiden terörle mücadeleye çeşitli işbirliği alanlarında ortak vizyon geliştirilmesine vurgu yapılıyor. PKK’yla mücadelede Bağdat’ın ve Kuzey Irak’ın oynayabileceği yapıcı rol dikate alınıyor.

YUNANİSTAN: Geçmişte ‘öncelikli tehdit’ler arasında yer alan Yunanistan da tehdit sıralamasında düşüyor. 2005 yılındaki revizyonda Yunanistan’ın kara sularını 12 mile çıkarmasını ‘casus belli’ (savaş nedeni) olmaktan çıkarılmıştı. Son revizyonda bunun daha da ötesine geçilerek Yunanistan’la ikili ekonomik ve siyasi ilişkilerde gelinen nokta ve işbirliği alanlarına vurgu yapılıyor. Yunanistan’ın Ege’de savaş çıkarma ve Türkiye’yi askeri anlamda tehdit etme potansiyeli ise daha düşük bir ihtimal olarak algılanıyor.

İRAN: İran’ın nükleer programına atıf yapılmakla birlikte, İran da öncelikli tehdit kategorisinden çıkartılıyor. 2005’deki metinde İran Türkiye açısından hem rejimin niteliği hem de nükleer programı nedenile “öncelikli tehdit” sayılmıştı. Söz konusu metinde ayrıca İran’ın geliştirdiği ve İstanbul’u menzili içine alan Şahab 3 füzeleri de ciddi bir konvansiyonel tehdit olarak sıralanmıştı.

Bu kez, İran’ın nükleer programının Türkiye’yi hedeflediği vurgusundan ziyade tüm Orta Doğu’nun nükleer silahtan arındırılması gerektiği tezi işleniyor.
Ayrıca 1980 sonrası yazılan siyaset belgelerinde, İran rejiminin teokratik yapısı Türkiye için ciddi bir tehdit olarak sunulmuş, düzenli olarak bu ülkenin Türkiye’ye ‘rejim ihraç etmeye çalıştığı’ uyarısı yapılmıştı. Yeni metinde bu vurgu kalkıyor. Belgenin hazırlanışına birebir katkısı olan kaynaklar, İran’ın bir demokrasi olmadığını, ancak artık 1980’li yıllardaki gibi Türkiye’ye rejim ihraç etmeye de çalışmadığı görüşünü dile getiriyor. Ayrıca belgede PKK’yla mücadelede İran’la işbirliğine de atıf yapılıyor.

RUSYA: Soğuk Savaş sonrasında hazırlanan siyaset belgelerinde, kademeli olarak Rusya’dan gelen (eski SSCB) “komünizm tehdidi” düşürülmüş, ancak Rusya hala enerji ve Kafkaslarda çıkarları Türkiye ile çatışan “tehdit ülke” olarak tanımlanmıştı. Şimdi yazılan MGSB’nde ise Rusya’yla ekonomik işbirliği, ticaret, enerji potansiyeli ve Kafkaslarda istikrar konusunda ortak vizyon vurgulanıyor.




Haber Türk