İçişleri Bakanlığı şirket başvurularını kabul ediyor, Maliye Bakanlığı vergi numarası veriyor ama dedektifliğin yasası bir türlü çıkmıyor. Devletin bu ikiyüzlülüğü bazı insanların mağdur olmasına yol açıyor. Bu çelişkiyi nasıl açıklıyorsunuz?

Kanun koyucu, ortaya çıkan bir ihtiyaçla ilgili yasal düzenlemede her zaman vaktinde hareket edemiyor. Buradaki çelişki, ülkeyi yönetenlerin çelişkisi. Bu yasanın çıkmaması kanun koyucu adına bir vebaldir. Çünkü ortaya çıkan her türlü olumsuzluğun nedenlerinden biridir. Ancak yasası çıkmayan bir faaliyetin yasaklanması da mümkün değil.

Eski polis ve askerlerin emeklilikten sonra bu çetelere karıştığı da görülüyor.

Hangi meslekten, hangi insanlar, hangi olumsuzluklara karışmamış ki. Bedelini verdiğiniz zaman satın alamayacağınız adam yoktur. Bizim meslekten üst düzey insanların bu işe karışmasına anlam veremiyorum. Bütün dünyada özel güvenlik ve özel dedektifliğin başlangıcında emekli askerler, emekli emniyet mensupları, emekli istihbarat örgütlerinin mensupları vardır. Tabii herkes kendi mesleğinde edindiği beceriyi olumlu da kullanabilir, olumsuz da.

Neden ben polise gitmek yerine size geleyim?

Bir toplumda bir kişinin ihtiyaç duyduğu her konu ile ilgili polisin görevi yoktur. Mesela evlilik öncesi araştırma yapılması ihtiyacı.

Ama araştırılan kişi açısından bakıldığında bu insan hakları ihlali. Adam ya da kadın, bilmiyor araştırıldığını. Biri sürekli peşinde. Girip çıktığı yerlere bakıyor. Konuştuğu insanları dinliyor. Fotoğraflarını çekiyor.

Tabii özgürlük ve insan haklarıyla bu işin dengesi çok hassas. Ona bakabilmek lazım. Ama bu iş böyle bir meslek olmadığı zaman bile yapılagelir. Karşılıklı bazı şeylerin hayat kurulurken anlatılabilmesi lazım.

İstediğini anlatır, istediğini anlatmaz. Niye her şeyi siz ifşa ediyorsunuz?

Tabii bu çok tartışılabilir ve bir yere varamayız. Her ürünün sahtesi yapılıyor. Onunla mücadelede dedektiflerin bir rolü var. Benim de kitaplarım korsana düştü. Polis, bu tür ihlallerde ancak bir şikâyet olduğunda müdahale ediyor. Siz böyle bir ihlalin olduğunu ortaya çıkarıp yerini yurdunu tespit edip emniyetle irtibata geçiyorsunuz.

Bugüne kadar hiç korsan kitabın izini sürüp failleri buldunuz mu?

Biz bu işle ilgili yayın birliğiyle görüştük. Hatta anlaşmaya varıyorduk. Sonradan bu hizmetin bedelini karşılayamayacakları için yapmadık. Ama bu tür çalışmalar yapılıyor.

Kaç para istemiştiniz mesela?

İki aylık bir çalışma gerekiyordu. Ağırlıklı olarak yabancı kitaplar söz konusuydu. O okulların açıldığı eylül-ekim dönemi için 30 bin dolar istemiştik.

Bu 30 bin doları nereye harcıyorsunuz?

Bu işlerde çalışabilecek elemanlara. Ekipler kuruyorsunuz. O verilen adreslerde gerçekten matbaa var mı, yok mu? Onlar nerelerde olabilir, araştırmasını yapıyoruz. Farz edelim ki buldular matbaayı. Korsanın ispat edilmesi için suçüstüne yakın şey yapmanız lazım.

Suçüstü yapıp bastınız onları diyelim. Adamlar silah çekti size. Ne olacak?

Basılma yok. Siz takip ediyorsunuz. Edindiğiniz verileri zaten bu çalışmalar yapılırken belli ölçüde kurumun, avukatlarıyla, savcılıkla irtibata geçiyorsunuz. Tabii kurumun avukatıyla beraber. Resmi makamlar gelip basıyor.

Diyelim bir adamı takip ediyorsunuz arabayla. Fark etti, sıkıştırdı sizi bir yerde. Silah kullanma yetkiniz yok, çok riskli değil mi?

Bunun riskini alabilmek lazım. Zaten çok tecrübeliyseniz bu riskler asgariye iner. Bakın sahte ilaç en çok mücadele edilen alanlardan biri. Bu tür şeylerde polis re'sen harekete geçmiyor. İhlal edildiğiniz şeyi siz ona ispatlama durumunda kalıyorsunuz.

Yani uğraşmıyor mu polis bu işlerle?

Görevi değil. Polis özellikle gidip de hangi dükkanda bilmem ne var diye araştırmaz.

Ama istihbarat çalışması yapıyor polis. Nasıl bastı Bülent Arınç'ın evinin önünde bekleyen askerleri...

Ama orada kamuyu ilgilendiren tehdit şeyi var.

Sahte ilaç kamu sağlığını ilgilendirmiyor mu?

İstemediği için yapmıyor değil. Böyle bir görevi yok polisin. Sadece ilaç değil, tekstilde de böyle. Mesela X firması, kendi ürününün sahtesinin yapılıp yapılmadığını bile bilmiyor. Bir bakın bakalım bizim ürünlerden piyasada sahte var mı diye talepte bulunuyorlar.

Suç dünyasını araştırırken suç dünyasının içinden insanlarla da çalışırsınız tabii.

Yok, bizim dedektiflikte o tür bir çalışma yok. Bizim çalışmaların yüzde yetmişi açık bilgilerdendir. Kişi bir şirkete malzeme satmış. Üç gün sonra adam dükkânını kapatmış, yok ortada. Malı verenin 40-50 bin lira alacağı var. Şimdi siz ticaret sicilinden bunları temin edebiliyorsunuz. Eski adresinden hareketle bu kişinin izini bulabiliyorsunuz.

Birçok sahte dedektiflik firması var. Mağdur insanları dolandırıyorlar. Neden bunların deşifre edildiğini görmüyoruz?

Bizim web sayfasını açın bakın. Piyasada sahte, korsan firmalar vardır, bunlara itimat etmeyin, araştırın diye duyurularımız var. Bu tür şeylerle en çok uğraşan bizim derneğimizdir. Bir tanesini savcılığa verdik. Çünkü bizim dernektendi.

Bugüne kadar bir tanecik mi?

Bizim işimiz kendimizi devletin yerine koyup, kanunsuz çalışan kişileri takip edip deşifre etmek değil. Bizim derneğe üye olacak firmanın bazı etik kuralları imzalayarak işe başlamasını istiyoruz. İnternete girdiğiniz zaman binlercesi var. Yasa çıkmaz, bu işler belli şekilde düzenlenmezse, yanlış yapanların ortaya çıkartılması da mümkün değil.

Birçok teknik cihaz serbestçe satılıyor. Bu önlenemez mi?

Biz kanunda suç teşkil eden, özel hayatla ilgili telefon dinlemesi, mesaj takibi yapmıyoruz. Kimsenin odasına, barkına girip gözetlemiyoruz. İnternette açık açık ilanlar yapılıyor. Telefon dinlenir diye. Bu tür cihazların ithali, satılması, şusu busunun yasal bir esasa bağlanması gerekir. Türkiye maalesef bu işlerde geç kalmıştır.

Devletin bu kaosu engelleyecek ne getirmesi lazım?

Türkiye'ye hangi mallar ithal edilecek bir kere onların belirlenmesi lazım. Geçmişte oluyordu ya, şu tür mallar Türkiye'ye gelir, şunlar gelemez. İkincisi kimler getiriyor? Getirenlerin bir şekilde izne bağlı olması, takip edilmesi gerekiyor. Kişisel verilerin korunması ile ilgili bir kanun tasarısı var. Onun çıkması lazım.

Polisin insanları dolandıran sahte dedektiflere "Gel bakayım buraya, sen ne yapıyorsun?" dememesi, ortada bu kadar cirit atabilmeleri devletin yasa dışı oluşumları desteklediği gibi bir görüntü yaratıyor.

Desteklediği değil, gelişmelerin gerisinde kaldığı. Şu anda biz dernek olarak uluslararası dedektifler federasyonuna üye olduk. Dünyadaki bütün bu mevzuatı inceledik. Birincisi bu işi yapmak için devletten izin alınıyor. Devlet izin verirken kişinin gelmişine, geçmişine bakıyor. Güvenilir buluyorsa faaliyet izin belgesi veriyor. Ve bunlar hem özel dedektiflik, hem özel araştırmacı diye geçiyor. Ve özel araştırmacı olarak çalışanların belirli bir eğitim almasını öngörüyor. Ve ondan sonra da bu işin müşteri ile ilişkilerini belirliyor. Bazı ülkelerde görevlerini tek tek sayıyor, bazı ülkelerde mesela Fransa'da genel bir tabir kullanıyor. İşte üçüncü kişilere ait bilgileri ücret karşılığı toplamak diye. Ve bu işin bir sözleşme ile yapılması gerekiyor. En önemlisi, tüm bunlara ihlal edildiği zaman bunlar uygulanacak müeyyideleri belirliyor ve devlet tarafından denetlenmesini öngörüyor. Slovenya bile yasa çıkarırken siz koskoca Türkiye olarak geride kalamazsınız.

Sizin derneğe kaç üye var?

Şu anda bizim kurumsal olarak dokuz şirket var. Bir başka derneğin Ankara'da kurulduğunu biliyoruz. Ticaret odasına tescilli anonim şirket olarak kurulan 40-50 şirket olduğunu düşünüyoruz. Onun dışındakiler malum. Bir telefonu, interneti olan herkes dedektifim diyor. Nasıl yapıyor, nasıl ediyor onu Allah bilir.

Deniz Baykal ile ilgili çıkan kasetle ilgili araştırmayı tam anlamıyla yapabilecek laboratuvar var mı Türkiye'de?

Türkiye'de kriminal laboratuvarlar çok gelişmiş durumdadır. Hatta şimdi özel laboratuvarlar da kuruluyor, var. Her bir veri tek tek incelenerek failler bulunabilir.

Bizler bulunduğumuz odada gizli bir kamera olup olmadığını, izlenip izlenmediğimizi anlayabilir miyiz?

Hayır, sade gözle bu bulunmaz. Güvenlik fuarlarına gidildiği zaman görülecektir ki, izleme cihazları akla gelen gelmeyen her türlü şeyin içine yerleştirilebilir. Dedektiflerin bir ikinci yaptığı iş de bu tür şeyler varsa onu bulmak.

Peki, çıplak gözle anlayamasak bile yapabileceğimiz başka bir şey yok mu?

Yok. O denli bir şüpheniz varsa emniyetten, değilseniz dedektiflerden destek isteyeceksiniz. Zaten bu tür şeyler olmasın diye biliyorsunuz üst düzey görevliler değişik tür cihazlarla beraber geziyorlar. Mesela telefon dinlemelerinde -ki bunun kesinlikle yasaklanması lazım- bir program var. Sizin telefonunuza yüklüyorlar. Hiç haberiniz bile olmuyor. Dolayısıyla dinlenebiliyorsunuz. Onu ancak karşı bir teknikle çözeceksiniz.

Kayıp kişilerle ilgili çok başvuru alıyor musunuz?

Kayıp kişilerde çok geliniyor. Polis arıyor, yazıyor, bütün illere resimlerini dağıtıyor. Sonuç yok. Kişi size geliyor. Siz o iş için özel ekip kuruyorsunuz. Bu işin peşine takılıyorsunuz. Şimdi böyle bir şeyi polisin maddeten yapabilme gücü yok. Bin tane kayıp var deniyor.

Eğitimi nasıl yapılıyor bu işin?

Normal bir mevzuat olmadığı için belirlenen bir standartta eğitimi yok. Şu anki durumda kurulan her bir şirket kendi mesleki tecrübesiyle iş yapıyor. Biz dernek olarak dünyadaki duruma baktık. Uluslararası federasyon başkanı aynı zamanda İngiliz özel dedektifler derneğinin başkanının tavsiyesi üzerine orada eğitim veren bir firmadan eğitim müfredatını aldık. Orada bir kısmının bize uyabileceği, bir kısmında farklar olduğunu gördük. Onun geliştirilebilecek yönleri konusunda çalıştık. Ayrıca uluslararası federasyonun etik ilkeleri, meslek standartları, eğitimle ilgili birçok çeviriler yaptık. İngiltere'den getirdiğimiz kitabı çevirttik. Telif hakkını verdik, bize çeviriyi derste kullanma hakkını da verdiler.

Siz şimdi dernek olarak eğitime mi başlıyorsunuz?

Ön hazırlığı yapıyoruz. Ders notlarını hazırladık. Eksiklikleri var, tamamlamaya çalışıyoruz. Şimdi birçok üniversitede özel güvenlik, koruma ve meslek liseleri oluştu. Şu an Türkiye'de on üç tane var. Ve elemanları da yetişti. Şirketlerle çalışıyorlar. Benim yöneticisi olduğum İstanbul Özel Güvenlik ve Eğitim Kurumu'nda da çalışıyorlar. Çok da memnunuz. Yakında Özel Güvenlik Meslek Yüksekokulu öğrencilerine dört saatlik bir eğitim vereceğiz. ZAMAN

Nuriye Akman