Bu ülkede size müjde diye sunulan paketlerden korkun. Sakın açmayın. İçinde kuvvetle muhtemel bomba var..

Farkında mısınız, ülkede sürekli bir torba yasa, bir yasa tasarısı, bir düzenleme paketi lafı dönüyor. Bunun Türkçesi ne biliyor musunuz? Biz mevcut Kanun’la durumu idare edemiyoruz, paket paket millete ayar veriyoruz. Bu. Bu demek.

Sizi temin ederim; Dünyanın hiçbir yerinde bu kadar sık Kanun, Yönetmelik vs. değişmiyor. Çünkü demokrasinin başarıyla uygulandığı toplumlar bilirler ki, marifet Kanun’da değil, uygulamadadır. Bir ülkede uygulama başarısızsa, yasaya yüklenilir. Bir de tabi ufak ufak mevcut sistemi değiştirmeye de yorulur bu durum, o da ayrı bir tartışma konusu..
Şimdi bu paketleri sayıp dökmeye kalkarsak buradan Bağdat’a hatta Rusya’ya yol olur. Ben size bildiğim yerlerden bir-iki örnek vereyim:

Birkaç gün evvel, Başbakan Binali Yıldırım yeni bir ekonomi paketinden bahsetti. Bu bahis haber kaynaklarından “Müjde!” olarak duyuruldu. Ülkenin ekonomisi berbat durumda hepimiz biliyoruz. Sanırım hiçbir zaman gerçekten sağlanamayan, fakat sıkça dile getirilen istikrarı kazanmaya çalışıyorlar. Fakat temel bir hata var o da şu; istikrar sağlanması için önce iyi bir ekonomik sistem kurmak gerekir ki, sonrasında istikrar için uğraşalım. Bence artık iktidara oy verenler de dahil hepimizin zaten kötü olan ekonominin daha da kötüye gittiğini ve bu konuda hiçbir zaman tam istikrar sağlanmadığını kabul etmesi ve ona göre bir yön tayin etmesi gerekiyor. Herneyse.

Ülkedeki bu bahsedilegelen istikrar, daha ziyade parası olanın parasını katlamasıyla, fakir olanın fasulye-kömürle beslenmesiyle, iktidara oy vermeyenin de daha çok fakirleşmesiyle ilişkili bir istikrardı. Bu sabah Başbakan’ın bahsettiği paket de, oturup üzerine biraz düşündüğünüzde tam olarak bu istikrarın devamına hizmet ediyor. 
Bunun yanı sıra bu paketler, herhangi bir olumsuzluğu, haksızlığı önlemek değil de daha ziyade tolere etmek üzerine detaylandırılıyor. Örneğin, mevzubahis ekonomi paketinde “Şehit yakınlarına devlette iş verme konusunun geciktirilmeden yerine getirileceği” öngörülüyor. Diğer bir tanımla şehit yakınlarına teselli armağanı veriyorlar. Biliyorlar ki, şehitler bu ülkenin en zayıf noktalarından biri..

Dikkat edin, ülkede hangi alanda –deyim yerindeyse- “çuvallanıyorsa” o alanda telafi edici düzenlemeler getiriliyor. Bunun birçok örneğini kadın hakları konusunda yaşadık yaşamaya devam ediyoruz. Örneğin; yine torba yasayla getirilen “Süt İzni Yasası”. Tek cümleyle özetleyecek olursak; doğum yapan kadınlara daha çok izin hakkı ve yarım gün çalışma serbestisi getiren ve o oranda ücret verilmesini öngören bir tasarı. Bu tasarı “müjde” olarak tanıtıldı ülkeye. Fakat üzerine bir miktar düşündüğünüzde, “felaket” olduğunu anlıyorsunuz. Sayın Cumhurbaşkanı, kadınların daha fazla çocuk yapmasına kafayı takmış durumda biliyorsunuz, anne olmayan kadını “yarım” olarak nitelendiriyor. Bu tasarı en çok buna hizmet ediyor mesela. Ve bu kadar çok doğum izni kullanma hakkına sahip olan kadını işveren işe almak istemiyor, yahut tazminine katlanıp işten çıkarıyor. Bu da kadının çalışma hayatına indirilen büyük bir darbe. Ya da, kadın doğum iznine ayrıldığında, işveren dönemlik işçi çalıştırmayı tercih edebilir, ki bu mesele de, işçi haklarının en zayıf noktası.

Zaten, sen yukarıdaki ekonomi paketiyle, insanlara çocuk doğurtamazsın, çünkü bakamazlar. Onun yerine izin veriyorsun işte. Geçtiğimiz gün kaynağı AB Haber Portalı Euronews olan bir haber okudum. “Avrupa’nın Saatli Bombası Yaşlanan Nüfus” başlığıyla sunmuşlar. “Yaşlanan nüfus için çözümünüz nedir?” diye soruyorlar. OECD(Avrupa Ekonomik Kalkınma Ve İşbirliği Örgütü) Sosyal Politikalar Bölümü Başkanı Monica Queisser “Kadınların tam zamanlı işlerde çalışması ve kadına daha çok iş imkanı tanınması” diye yanıtlıyor. Çok çocuk yapmayı teşvikten kastın, genç nüfusun azalmasıysa eğer -ki bu tek başına çok iyiniyetli bir sebep olur- Avrupalıya bak, çözüm olarak ne öneriyor.. Sen ne yapıyorsun..

Anlatabiliyor muyuz?

Yine, geçtiğimiz günlerde bir telafi paketi daha vardı. Biliyorsunuz kadın cinayetleri had safhada ve bu konuda başta Kadın Cinayetlerini Durduracağız Platformu olmak üzere yıllardır kadın cinayetlerinde indirim uygulanmasın diye didinip durmaktayız. Ama başımızdakiler ne yapıyor? Aciliyeti malum bu önergeleri incelemek yerine, telafi paketi çıkarıyor. İçerik şöyle: Cinayete kurban gidenlerin bakmakla yükümlü olduğu kişiler ile cinsel saldırı suçu mağdurları kamuda istihdam edilecek. İleriki süreçte özel sektör de sürece dahil edilebilecek. Mağdurun kendisi veya aile bireylerinden biri istihdam edilecek. İstihdam hakkı özellikle “ağır şiddet, tecavüz, cinsel istismar” gibi suç mağdurlarına tanınacak. Ağır şiddet gören mağdurlara veya ölüm halinde yakınlarına tazminat ödenmesini de öngörüyor. Suçun niteliğine göre, asgari ücretin 10 katından (16 bin 470 TL) 30 katına (49 bin 410 TL) kadar tazminat planlanıyor. Maruz kaldığı şiddet dolayısıyla ikametgâhlarını veya okullarını değiştirmek zorunda kalan mağdurlar, eğitim gördükleri kurumların muadili okullarda eğitime devam edebilecek. Yeni eğitim kurumlarında bu mağdurlara rehberlik hizmeti sunulacak. Mağdur Hakları Daire Başkanı Muhitten Özdemir, Karaman’da cinsel istismar dolayısıyla bazı ailelerin taşınmak zorunda kaldığına dikkat çekerek, taslak yasalaştığında bu ailelerin mağduriyetlerinin giderilebileceğini, örneğin fen lisesinde okuyan öğrencilerin taşındıkları yerde fen lisesine yerleştirilebileceklerini belirtiyor. 

Evet, içerik bu. 

Ülke kimilerince bir savaşın içine sürüklensin, yüzlerce binlerce şehit verilsin. Siz ailelerini istihdam edin, konu kapansın!

Erkek egemen zihniyeti besleyin, kadınlar katledilsin, siz üç kuruş tazminat ödeyin, konu kapansın!

Birtakım fetvalar verin, çocuğa şehvetle bakanı meşrulaştırın, din/eğitim adı altında kurumlarda, orada burada, aile içinde çocuklar istismara uğrasın, çocuğu muadil okula yerleştirin, ortamdan uzaklaşsın,  konu kapansın!

Hayır efendim. Bizler koruyucu yahut telafi edici düzenlemeler istemiyoruz, bizler mevcut sorunu ortadan kaldırmaya yönelik önlemler ve düzenlemeler istiyoruz. Bunlar yapılmadıkça da konuların kapanmasına izin vermeyeceğiz. Israrla dile getirmeye devam edeceğiz, yazacağız, söyleyeceğiz. Bizim daimi paketimiz de bu olsun..