213 sayılı VUK’nun 13. maddesinde  mücbir sebep konusu düzenlenmiştir.  Buna göre, vergi ödevlerinden herhangi birisinin yerine getirilmesine mani olacak derecede  ağır hastalık, ağır kaza ve tutukluluk  yine yangın, yer sarsıntısı ve su basması gibi afetler, kişinin iradesi dışında vukua  gelen mecburi  gaybubetler,  vb. haller yasada  mücbir sebep olarak belirtilmiş bulunmaktadır.  Mücbir sebep, vergiyi doğuran olayı etkilememektedir.  Ancak, mücbir sebep dolayısıyla vergi alacağının doğması üzerine  mükellefçe yerine getirilecek vergileme  ile ilgili ödevlerin müddetini ancak uzatabilmektedir.    Mücbir sebep durumunda genel olarak vergileme ile ilgili bir görevin yerine getirilmesi açısından gerek kanunen ve gerekse idari  sürelerin tümü işlememektedir.  Yani, bütün süreler durmaktadır.  Bu  sürelere  ödeme ve bir hak  veya olanağın kullanılması ile ilgili süreler de dahil olmaktadır. (1)

Bazı olağanüstü durumlarda  mükelleflerin isteseler de ödevlerini zamanında yerine getirmeleri mümkün olmayabilir. İşte böyle durumlarda kanun olağandışı durum sona erinceye kadar mükellefin  ödevlerini ertelemekte ve tarh zamanaşımını da ertelenen  süre kadar uzatmaktadır. VUK’nunda mücbir sebep hali olarak belirlenen bu tür olağanüstü durumlar 13. maddede örnek verilmek suretiyle sayılmaktadır. Böylelikle mücbir sebepler sınırlandırılmamakta fakat  örneğe uygun sebepler  mücbir sebep olarak  kabul edilmektedir. Bir başka ifade ile, kanunda sayılan durumların oluşması halinde her halükarda mücbir sebebin oluştuğu  kabul edilmekte fakat sayılan sebeplere benzer durumların ortaya çıkması da vergi idaresince  mücbir sebep olarak kabul edilmektedir(2).

Uygulamada, özellikle, muhasebecinin hastalığı nedeniyle kayıtların zamanında yapılmamış olduğu hallerde bunun mücbir sebep sayılarak, ceza uygulanmaması gerektiği mükelleflerce ileri sürülür.

Vergi idaresinin muhatabı, mükellefin kendisi veya bazı özel durumlarda kanuni temsilcisidir. Muhasebeci, mükellefin ödevleri bakımından, vergi idaresine muhatap veya ona karşı sorumlu  değildir. Bu nedenle muhasebecinin şahsı ile ilgili mücbir sebep, mükellef yönünden geçerli  sayılmaz.

Bununla beraber, Danıştay’ın muhasebecisinin hastalığını mücbir sebep sayan bazı kararları bulunmaktadır. dördüncü Dairensin 6.6.1953 tarih, E:1953/2084-K:1953/1673 sayılı kararında, muhasebecinin hastalığı mücbir sebep sayılmamış, buna karşılık 26.01.1962 tarih, E:1958/6586-K:1962/497 sayılı bir başka kararda “muhasebecinin hastalığı tevsik edildiği ve iki ay işine bakamayacak muhasibin  yerine aynı işten anlar bir başkasının ikamesinin her zaman mümkün olmayacağı” gerekçesi ile durum mücbir sebep olarak kabul edilmiştir.

Danıştay’ın bu konudaki kararlarını olayına münhasır saymak gerekir. Bizce, istisnai durumlar dışında muhasebecinin şahsı ile ilgili mücbir sebep mükellef yönünden hüküm ifade etmez.

Ancak, kayıtların zamanında işlenmesinde ayrı özellik vardır. VUK’nun 219. maddesinde kayıtların mazeretsiz ve sebepsiz olarak on günden fazla geciktirilmeyeceği belirtilmiştir. 219. madde uygulaması bakımından geçerli mazeret ve sebepler, mücbir sebeplerden çok daha geniş kapsamlıdır. Muhasebecinin hastalığı, mükellef yönünden hüküm ifade eden bir mücbir sebep sayılmayacak olmakla beraber, kayıtların geciktirilmesinin  haklı bir  mazereti olarak kabul edilmek ve dolayısı ile ceza uygulamamak gerekir(3).

Diğer taraftan, Maliye Bakanlığının Şanlıurfa Valiliğine gönderdiği bir yazıda muhasebecinin hasta olması halinde mükellef yönünden  bu mükellefin kayıtlarını tutan muhasebecinin durumunu mücbir sebep olarak kabul  etmiştir.  Muhasebecinin hasta olmasının işletme açısından mücbir sebep olarak kabul edilmesi gerektiği yönünde  yargı kararları bulunmakta ise de  her olayı münhasıran değerlendirmek uygun olur. Muhasebecinin hasta olması kayıtların geciktirilmesi açısından mücbir sebep sayılabilir ancak beyannamenin  tevdii açısından mücbir sebep kabul edilmesi zordur. Bununla birlikte vergi idaresi,  hastanede yatakta tedavi gören bir serbest muhasebeci mali müşavir için, hastanede geçen süreyi hem kendisi hem defterlerini tuttuğu mükellefler için mücbir sebep olarak kabul etmiştir(4).

Yanı sıra, şirket müdürünün tutuklu olması halinde  şirket borcunun ödenmesi ile ilgili 4811 sayılı kanun gereği  yapacağı taksit ödemelerinin  şirket müdürünün tutuklu olması dolayısıyla  mücbir sebep kapsamında  değerlendirilmemiştir(5).
Bu köşe yazısı, sayın Av. N. Gaye ALPASLAN tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.)

------------------------------
(1)   ALPASLAN N.Gaye, Vergi İhtilafları ile ilgili Makale, Yorum ve İncelemeler, İzmir- 2015
(2)   VUK md. 13
(3)   ÖZBALCI, VUK Yorum ve Açıklamaları, Oluş Yayıncılık, Ocak, 2008, s.176
(4)   TC Maliye Bakanlığı Gelirler Genel Müdürlüğünün Şanlıurfa Valiliğine gönderdiği 15.7.1999 tarihli ve 30257 sayılı yazısı.
(5)   Dnş. 4. D. nin 23.6.2004 gün ve E:2004/178-K:2004/1479 sayılı kararları. Bkz. Vergi dünyası, Ocak 2007, s.305, (2005 ve sonraki yıllara ilişkin yollamalar için bkz. http://www.vergidunyasi.com.tr adresine gidilmelidir)