İbrahim Aksoy, her ay iki kez velayeti boşandığı eşinde olan 2 çocuğunu görebilmek için İzmir'den Tire'ye gidiyor. Aksoy'un çocuklarıyla hasret giderebilmesi için icraya 250 TL para yatırması gerekiyor. Buluşma sabahında arabasıyla önce haciz memurunu, ardından pedagoğu alması lazım. İcra memuru, iki erkek çocuğunu ona ‘haciz tutanağı'yla teslim ediyor. Tutanakta borçlu anne, alacaklı baba, borç miktarı ise ‘çocuk teslimi' şeklinde yer alıyor. Evlat hasreti ‘hacizli sevgi'ye dönüşenlerden biri de emekli öğretmen Bahadır Üney. “Oğlum beşinci sınıfa, kızım lise bire gidiyor. Ayda iki kez görüşmek için 500 lira harcamam lazım. Kızımı ancak rüyamda görebiliyorum.” diyor. Boşanmış Mağdur Babalar Platformu'nun verilerine göre ebeveynini bu yolla görebilen çocukların sayısı 30 bini geçmiş durumda. Yedi yaşındaki oğlunu ancak hacizle görebilen Hüsnü Kutluay, yaşanan dramı özetliyor: “Haciz yöntemi hem çocuğa psikolojik şiddet hem de babaya ekonomik ve psikolojik şiddettir.

İbrahim Aksoy gibi 30 bin ebeveyn bulunuyor. Türkiye'de mahkemeler, boşanan çiftlerin çocuklarının velayetini anne ya da babadan birine veriyor. Velayeti alan taraf çeşitli gerekçeler öne sürerek, diğerine çocuğu göstermiyor. Bu durumdakilerin evlatlarıyla hasret gidermek için yüklü miktarda para ödemesi gerekiyor. İkamet ettiği yerleşim biriminde icra müdürlüğüne para yatırıp, bir haciz memuru ve bir pedagog eşliğinde çocuklarını almaya gidiyorlar. ‘Haciz tutanağı' hazırlanıyor. Tutanakta borçlu anne, alacaklı baba, borç miktarı ise ‘çocuk teslimi' şeklinde yer alıyor.

Bazı yerleşim birimlerinde pedagog bulunmadığı için ebeveynler çocuklarını sadece haciz memuruyla giderek alabiliyor. Boşanmış Mağdur Babalar Platformu'nun verilerine göre ebeveynini bu yolla görebilen çocukların sayısı 30 bini geçti. Çocukların psikolojisini olumsuz etkileyen bu durum fazladan ekonomik külfet oluşturuyor. Aracıyla gidenler her seferinde 250 TL, taksi tutmak zorunda kalanlar ise 400 TL'yi gözden çıkarıyor. Kimileri çocuğunu haciz yoluyla almamak için boşandığı eşinin kapısında saatlerce dil dökerken, kimileri parası olmadığı için çocuklarını göremiyor.

‘Eski eşimin kapısında saatlerce yalvarıyorum'

‘Hacizli görüşmenin' mağdurlarından biri olan Hüsnü Kutluay, İzmir'de yaşıyor. 6 yıl evli kaldıktan sonra ayrılan Kutluay, oğlunu haciz yoluyla almamak için her seferinde kapı önünde saatlerce beklediğini, boşandığı eşine dil döküp yalvardığını dile getiriyor. Kutluay, “Çocuğumu göreceğim gün bana haber vermeden alıp başka yerlere götürüyor. Bu durumda herhangi bir yaptırım uygulanmıyor.” diyor. Çocuklarını ayda iki kez görme hakkının yetersiz olduğunu söyleyen Kutluay, şunları ifade ediyor: “Bu insan haklarına ve çocuk haklarına aykırı. Haciz yöntemi ise hem çocuğa psikolojik şiddet hem de babaya ekonomik ve psikolojik şiddettir. Pedagog ve haciz memurunu kendi aracımla alıp bıraktığım için yaklaşık 250 TL her seferinde ödüyorum. Nafakanın yanı sıra çocuğumu görebilmek için ekstradan para harcıyorum. Çocuğun velayet sahibi olmayan ebeveynini haciz yöntemiyle görmesi sıkıntı, hiç görmemesi daha büyük bir sıkıntı.”

‘Baba' imajı zavallıya dönüşüyor

İzmir'de eşinden boşanan, biri 18 yaşında down sendromlu diğeri ise 7 yaşındaki iki erkek çocuğu babası İbrahim Aksoy, eşinin iki çocuğunu alarak evden ayrıldığını belirtiyor. Aksoy, “Çocuklarımı 5 yıldır icra ile teslim alıyorum. Onları görebilmek için tüm işlemleri icra müdürlüğünde yaptırmama rağmen UYAP sisteminde meydana gelen hata sonucu bir hafta sonu çocuklarımı göremedim.” diyor.

Çocukların babalarının yanında icra memuru ve tanımadığı insanlarla kapıya geldiğini görünce şaşırdığını dile getiren Aksoy, “Gücün ve güvenin sembolü olan babası, çocuğa zavallı bitkin ve çaresiz görünüyor.” diyerek uygulamanın değiştirilmesi gerektiğini vurguluyor.

‘Kızımı ancak rüyamda görebiliyorum'

Emekli öğretmen Bahadır Üney ise çocuklarını görmekte büyük zorluklar yaşadığını ifade ediyor. Üney, şimdiye kadar eşi müsaade ettiği için 4 kere çocuklarını görebilmiş. Çocuklarını ayda iki kere görebilmek için 800 TL vermesi gerektiğini dile getiren Üney, karşı karşıya kaldığı zor durumu şöyle ifade ediyor: “Maaşımın yarısı nafakaya gidiyor. Çocuklarımı görmeye gitsem hangi parayla hayatımı sürdüreceğim? Kızımı ancak rüyamda görebiliyorum.”



HABER: ÜNAL LİVANELİ / ZAMAN