Geçen yıllarda üst düzey bir emniyet yetkilisinin ve 27 çocuğun istismarına uğrayan genç kız, psikolojik destek aldıktan sonra kâbusu yenip hayata yeniden başladı. Henüz 14 yaşındayken yaşadığı cehennemden kurtulan genç, büyükşehirdeki kamu üniversitesinde eğitim fakültesini kazandı. 

Halen üniversite öğrenimine devam eden genç kız, yetiştirme yurdunda kalanlara tanınan haklar gereği yaklaşık üç ay önce KPSS’siz memuriyete alındı. Artık maaşıyla, üniversiteye hazırlanan kardeşine harçlık gönderebiliyor. Hayatı tümüyle değişen genç kız, kendi ifadesiyle “Kalabalığın içinde kaybolmak, kimse tarafından fark edilmemek için” büyükşehirde okumayı seçmiş.

O dönem Türkiye’nin gündemine oturan istismar davasından adalet çıkmadığını düşünen genç kız, “Çok fazla salınan kişi oldu. Sadece polis cezaevinde. Tek sorumlu o gibi, sembolik olarak içeri atıldı. Polisin avukatı, baronun çocuk hakları bürosunun başkanıydı. Beni koruması gerirken onu koruyordu. Benim suçum neydi yani şimdi” diyor.
Türkiye’yi sarsan tecavüzün ortaya çıkmasından sonra o, ilkin yaşadığı ildeki bir yetiştirme yurduna, sonra başka bir ilçedeki bir başka yurda nakledildi. Genç kız, bu süreçte emniyet yetkilisinin yurtdışına kaçmasından ötürü can güvenliği yönünden tedirginlik yaşadığını anlatıyor.

Kâbusu atlattı yeni hayatı başladı

‘TV’DE HABERİM ÇIKTI, SUSTUM’
Üç yıl boyunca psikolojik destek ve ilaç tedavisi gördüğünü anlatan genç kız, bu dönemde sürekli yalnız kalmak istediğini kaydederek şöyle diyor: “Zordu. Arkadaşlarım hep ailelerinin yanında ve moralleri iyiydi. Ben sürekli yalnızdım. Sadece yalnız kalmak istiyordum. Mahkemeye gitmek, kimseyi görmek istemedim. Haberleri takip ediyor, kendimi gizliyordum. Kimseye anlatmıyordum. Yurtta mesela, kızlarla akşam yemeği yiyorduk. Akşam haberleri açıktı. Bir gün benim haberim çıktı. Kızlar yorum yapmaya başladı; ‘Yazık’ bilmem ne diye... Ben sessiz sessiz izledim. Ben olduğumu bilmiyorlardı; hep sakladım. Bugüne kadar arkadaşlarıma söylemedim.”
Daha 14 yaşındayken, bir emniyet yetkilisi tarafından istismar edilmiş olmasını “Sapıklık” diye yorumlarken, başka çocukların da mağdur edilmiş olabileceğine dikkat çekiyor: “Sapık yani. Başka bir şey diyemiyorum. Eşi de vardı. Aracından çocuk iç çamaşırları çıkmıştı. Bana gösterdi polisler, ‘Bu senin mi?’ diye. Bilgisayarında çocuk videoları çıkıyordu. Aklım almıyor. Nasıl bu kadar olabilir? Ve nasıl beni bulmuş olabilir? Diyorum ki, iyi ki ortaya çıktı, yoksa daha başkaları da vardı belli ki. Çünkü bana ait olmayan şeyler vardı o arabada.“

Bu kişinin 28 yıl 4 aya mahkûm edilmesini ve halen cezaevinde tutulmasını “Hapse tıkılması iyi oldu bence. Tabii, af çıkmazsa” diye değerlendiriyor. Ancak 19 çocuk sanığın ilk duruşmada tahliye edilmesi sonrası endişelendiğini belirterek, “Korkuyordum. Kırmızı halılar serilmediği kalmıştı, hapisten çıkarken” diyor. “Bu karar seni çok üzdü mü” sorusunu “İntihar etmeyi düşünüyordum” diye yanıtlıyor.

HÂLÂ RAHATSIZ EDİYORLAR
Yargılama sonunda, yaşları 14 ile 18 arasında değişen 27 çocuğa 1 ile 5 yıl arasında ceza verilip hükmün açıklanmasının ertelendiğini hatırlatarak, adaletin kendisini korumadığını vurguluyor: “Sadece polis cezaevinde. Diğerlerinin 18’den küçük olduğunu söylüyorlar ama büyük olanlar da var. Açıkçası ceza almadılar. Aileleri suçları yokmuş gibi oğullarına sahip çıktı. Sanki isteyerek yapmışım gibi yaymaya çalıştılar. Şimdi olay soğuduktan sonra beni rahatsız etmeye başladılar. Nasılsa unutuldu diye sanırım, sosyal medyadan mesaj atıyor, kinlerini kusuyorlar.”

GENÇLER SOSYAL MEDYAYA DİKKAT
Artık mutlu şekilde yaşadığını belirterek, “Kendi ayaklarının üzerinde durmak çok güzel. O olayı unutmuş olmam ve atlatmış olmamdan ötürü çok mutluyum. Üzülmemeye çalışıyorum” diyor. Ancak erkeklere güvenmediğini vurgulayarak, “Dışarıda gülmem. Yakın arkadaşlarımın yanında gülerim” diyor. Kendisini istismar eden emniyet yetkilisiyle internette tanıştığı için sosyal medyaya da güvenmediğini kaydediyor: “Gençlerin sosyal medya kullanımına çok dikkat etmeleri gerekiyor. Ben sokakta daha rahat yürüyebiliyorum. Sokaktaki insandan değil, sosyal medyadaki insandan daha çok korkmaları gerekir.”


Hürriyet