1. GİRİŞ

“Ekonomi politikçiler, iş (emek) bütün zenginliklerin kaynağıdır derler. Fakat iş, bundan da öte sonsuz bir şeydir. İnsanın tüm varlığı için ilk temel şart odur ve bu ölçüdedir ki, bir anlamda iş, insanı yaratmıştır dememiz gerekir.” (Friedrich Engels- Doğanın Diyalektiği)

İnsanlığın gelişimi, üreten ve her daim daha fazla üretme amacı taşıyan insanın bitmek bilmeyen emeği sayesinde gerçekleşmiştir. İnsan, doğa karşısındaki mücadelesinde kendini ön plana çıkarmayı başarmıştır. Yeryüzüne ilk tohumun atılmasından itibaren yerleşik hayata geçen insanoğlu, yaşamını sürdürmek için çalışmak ve üretmek zorunda kalmıştır. İnsanoğlunun bu çabası da, daha az emekle daha fazla üretebilmek ve katma değer sağlayabilmek içindir.

İngiltere’de 18. yüzyılda ortaya çıkan Sanayi İnkılabı ile, endüstri üretimine geçilmiştir. Sanayi üretimi ile insanoğlu, birçok buluşa imza atmış, bilimsel ve teknolojik ilerleme insan hayatını, ekonomik ve sosyolojik kuramları, politik ideolojileri çeşitlendirmiş ve toplumsal yapıyı kökten değiştirmiştir.

“Nerede toplum varsa, orada hukuk vardır” anlayışından hareketle, toplumsal değişimler, hukuku da etkilemiştir. İnsanoğlunun elde ettiği buluşların hukuki anlamda da korunması, insanoğlunu daha fazla buluş yapmaya teşvik edeceği gibi, buluş sahibi ile, bundan yararlanacak kişiler arasındaki ilişkileri de düzenlemeyi amaçlamaktadır. Bu sebeple, buluş üzerindeki hakları ifade edecek hukuki müesseseye ihtiyaç duyulmuştur. Bu sebeple “Patent” müessesi ortaya çıkmıştır. Patent kavramı, patent hakkını da içine alacak şekilde buluş sahibinin yaratıcı düşüncesinin, belirli bir zaman dilimi içerisinde, yasal hükümler çerçevesinde koruma altına alındığını gösteren belge olarak tanımlanmaktadır. (Kaya, 1997)

2. PATENTİN KONUSU

Patentin konusu buluştur. Buluş kavramı, Patent Haklarının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname’de tanımlanmamıştır ancak, doktrin ve yargı kararlarında buluşun tanımına ulaşmak mümkündür. Üzerinde anlaşılabilmiş bir tanım olmamakla birlikte, en kısa şekilde, buluş; bir problemin çözümüne ilişkin teknik kural olarak tanımlanabilir. (Karahan, 2015)

Buluş kavramı, bir sorunun teknik anlamda çözümüne ilişkin ortaya konulan yeni yönteme ilişkindir. Bu yöntem, doğal koşulların insan eliyle kontrolünün sağlanmasına ilişkin olmalıdır. Bu doğal koşullar, teknik alan kavramıyla tanınmaktadır. Teknik alan, sınırlarının çizilmesi zor olmakla birlikte, genel itibariyle tüm canlı ve cansız varlıkları kapsamaktadır. Bu bakımdan, doğal koşulların ve somut durumun ortaya konulması için keşif yapılması, bu sorunun çözümü için bir master plan ortaya konulması bir buluşu ortaya koymayacaktır. Buluş, bu durumun aşılmasını ve sorunun çözümünü sağlamalıdır. Örneğin, sıtma hastalığının tanımlanarak tespit edilmesi değil, sıtma hastalığına karşı geliştirilen aşı bir buluşu ifade edecektir.

Bir buluşun, bilinen teknik bilginin ötesinde bir yöntem ile çözüldüğünün belirlenmesi, yani bir buluşun ortaya çıkıp çıkmadığının değerlendirilmesi bakımından patentlerin sınıflandırılmasına ihtiyaç vardır ve bu amaçla Uluslararası Patent Sınıflandırılması Antlaşması imzalanmıştır. Bu anlamda, 8 temel alan belirlenmiştir. Bu alanlar, insan ihtiyaçları, işlemlerin uygulanması, taşıma, kimya, metalürji, tekstil, kâğıt, sabit yapılan inşaat, makine mühendisliği, aydınlatma, ısıtma, silahlar, tahrip malzemeleri, fizik ve elektriktir.

Buluşun, bu özelliklerinin yanında bunu tekrar edebilmesi de aranmaktadır. Önemli olan buluşun bu ihtiyaçlara cevap verebilmesi ve katma değer oluşturabilmesidir. (Yusufoğlu, 2014)

3. PATENT VERİLEBİLİRLİK ŞARTLARI

Bir buluşun patent olarak değerlendirilebilmesi için bir takım şartlara haiz olması gerekmektedir. Bu şartlar, olumlu ve olumsuz şartlar olarak ikiye ayrılmaktadır. Patent Hakkının Korunması Hakkında Kanun Hükmünde Kararname (PatKHK) kapsamında tanımlanan bu şartlar, yeni olması, tekniğin bilinen durumu aşması, sanayiye uygulanabilir olmasıdır. Bu şartlar, bir buluşun patent kapsamında değerlendirilebilmesi ve patent verilebilmesi için aranan olumlu niteliklerdir.

Bazı teknik yönü bulunan konular ve buluşlar ise; patent olarak nitelendirilmemektedir. Öncelikle, tüm şartlara haiz olsa bile, kamu düzenine ve genel ahlaka aykırı olan buluşlar patent olarak nitelendirilmeyecektir. Bununla birlikte bitki ve hayvanların yetiştirilme usulleri de patent alınabilmesi için elverişli buluşlardan olmayacaktır. Bunun yanında, 

- Keşifler, bilimsel teoriler, matematik metotları,

- Zihni, ticari ve oyun faaliyetlerine ilişkin plan, usul ve kurallar,

- Edebiyat ve sanat eserleri, bilim eserleri, estetik niteliği olan yaratmalar, bilgisayar yazılımları,

- Bilginin derlenmesi, düzenlenmesi, sunulması ve iletilmesi ile ilgili teknik yönü bulunmayan usuller,

- İnsan ve hayvan vücudu üzerine uygulanabilecek cerrahi ve tedavi usulleri, sınırlandırma, bunların her hangi bir inde kullanılan tertip ve maddeler ile bunların üretim usulleri patent olarak değerlendirilmeyecektir.

4. HAK SAHİPLİĞİ

Patent hakkı sahibi, TPE’ne patent hakkını tescil ettiren ve patent alan kişidir. Patent hakkı sahibi, buluşun yeri, teknoloji alanı ve ürünlerin ithal veya yerli üretim olup olmadığı konusunda herhangi bir ayırım yapmaksızın patent hakkından yararlanır. Patent başvurusu veya patentten doğan korumanın kapsamı istem veya istemler ile belirlenir.

İstem veya istemler tarifname ve resimler esas alınarak yorumlanır. İstem veya istemler, bir yandan patent başvurusu veya patent sahibine hakkı olan korumayı sağlayacak ve diğer yandan üçüncü kişilere de korumanın kapsamı açısından makul bir düzeyde kesinlik ifade edecek şekilde birlikte yorumlanır.

Patent sahibi, üçüncü kişiler tarafından izinsiz olarak patent konusu ürünün üretilmesi, satılması, kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle olursa olsun elde bulundurulması, kullanılmasının yasak olduğu bilinen veya bilinmesi gereken usul patentinin kullanılmasının üçüncü kişiler tarafından başkalarına teklif edilmesi, patent konusu usul ile doğrudan doğruya elde edilen ürünlerin satışa sunulması veya kullanılması veya ithal edilmesi veya bu amaçlar için kişisel ihtiyaçtan başka herhangi bir nedenle olursa olsun elde bulundurulması durumlarında bunların durdurulmasını ve önlenmesini isteyebilir.[1]

Patent niteliğine haiz bir buluşu gerçekleştiren kişi, münhasıran patent hakkının sahibidir. Buluş sahibinin haklarının korunması, onun emeğinin ve ürettiği değerin korunması anlamına gelmektedir. Bu sebeple hayati öneme sahiptir. Bununla birlikte bu kişinin ürettiği değerin doğal koşulların meydana getirdiği bir sorunu çözmesi ve insanlığa hizmet etmesi de gerekmektedir. Bu sebeple; patent hakkı sahibi ile toplum arasındaki dengenin sağlanabilmesi, kanun koyucuyu etkilemektedir.

Buluş sahibinin ortaya koyduğu değerin bir patent olarak nitelendirilmesi ve korunabilmesi için buluşunu patent olarak tescil ettirmesi gerekmektedir. Buluşun elde edilmesi ile patent olarak tescil edilmesi arasındaki süreçte de buluşun hukuki açıdan korunması mümkündür. Bu haklara buluşçu hakları denilmektedir. Buluşçu hakkı, buluşun elde edilmesi ile, buluş sahibinin şahsında doğan haklardır. (Wolfgang Bernhardt/Rudolf Kraasser, 1986) Buluşçu hakkının kapsamında, patent başvurusu yapma hakkı, patent belgesinde buluşçu olarak gösterilme hakkı, haksız patent başvurusu yapan kişiye karşı dava açma hakkı ve buluşu kullanma hakkı münhasıran buluşçunundur.

Buluşçu, patent başvurusunda bulunduktan sonra patent hakkının tescili ve lisans verilmesi bir süreç alacaktır. Bu süreçte de başvuru yapan buluşçunun hakları, patent başvurusunda bulunmaya bağlanan haklar denilen bir takım haklara sahip olmaktadır. Bu haklar, patent başvurusun yayınlandığı tarihten itibaren patent hakkı sahiplerine tanınan tüm haklardır.

5. PATENTİN TESCİLİ

A.) ULUSAL PATENT BAŞVURUSU

Patent hakkı, TPE’ne yapılacak başvuru ile tescil edilir. Bir kişi, kendisi patent başvurusunda bulunabileceği gibi, marka-patent vekili aracılığı ile patent başvurusunda bulunabilir

Başvuru; başvuru dilekçesi, buluş konusunu açıklayan tarifname, patent konusu buluşun unsur veya unsurlarını kapsayan istem veya istemler, özet ve başvuru ücretinin ödendiğine ilişkin belge ile birlikte TPE’ye yapılır. Başvuruyu yapan kişinin, buluşu yapan kişi veya kişileri belirtmesi ve bunlardan ne şekilde başvuru hakkını elde ettiğini açıklaması zorunludur. Aksi takdirde, başvuru reddedilecektir. TPE tarafından başvuru, unsurlarının tam olup olmaması bakımından değerlendirilir. Eksiklik bulunmaması halinde, başvurunun yapıldığı tarih, başvuru tarihi olarak kesinleşir.

Daha sonra TPE, buluşun sanayiye uygulanabilir olup olmadığını ve buluşun patent olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğini inceler. Eksik olarak nitelendirdiği buluşların tamamlanması için başvuru sahibine süre vererek, bunun tamamlatılmasını ister. Başvuru sahibi, bu süre içinde eksikliği gidermezse, başvuru reddedilir. Bununla birlikte, TPE tarafından, bütün bu şartlara haiz olmayan buluşlara yönelik başvurular reddedilir. Başvurucu, başvurusunun reddi halinde itiraz edebilir.

Başvurucunun talebi ile, tekniğin bilinen durumu ile ilgili araştırma yapar. Başvurucunun bunu talep etmemesi halinde, başvuru geri çekilmiş sayılır. Talep halinde yapılan bu araştırma sonucunda bir rapor düzenlenir. Araştırma raporu TPE tarafından düzenleneceği gibi, TPE tarafından belirlenecek uluslararası niteliği tanınınmış araştırma kuruluşlarınca da düzenlenebilir. Düzenlenen bu rapor, başvuru sahibine tebliğ edilir. Daha sonra başvurucu tarafından incelemeli mi, incelemesiz mi rapor verilmesini tercih ettiği belirlenmesi gereklidir. Başvurucu tarafından bir tercih yapılmazsa, incelemesiz patent verileceği esas kabul edilir. Nihayet, başvurucunun bu tercihi, ilgili bültende ilan edilir.

Üçüncü kişiler, patent verilmesi işlemine karşı başvurunun gerekli şartlara haiz olmadığı gerekçesiyle itiraz edebilirler. İncelemesiz patent sisteminde, verilen patentin yeniliğinin olmadığı veya tekniğin bilinen durumun aşılmadığı konuları, itiraz kapsamına alınamaz.

B.) ULUSLARARASI BAŞVURU

19 Haziran 1970’de imzalanan ve 1 Ocak 1996 tarihinde ülkemizin taraf olduğu Patent İşbirliği Antlaşması (PCT) ile, taraf olan ülkelerde başvuru yapılması halinde diğer ülkelerde de patent hakkının korunacağına ilişkin düzenlemeler içermektedir.

Uluslararası başvurunun dosyalanması, uluslararası araştırma raporunun hazırlanması ve uluslararası yayını içeren 1. kısım ve isteğe bağlı ön inceleme raporunun hazırlanması işlemini kapsayan 2. kısımdan oluşmaktadır. Başvuru sahibi başvurusunun uluslararası safhanın 2. kısmını içeren ön incelemeye tabi tutulmasını talep edip etmeme hakkına sahiptir. Bu talep araştırma raporunun yayınlanmasıyla rüçhan tarihinden itibaren 19. ayın sona ermesinden önce yapılmalıdır. Uluslararası ön-inceleme otoritesi tarafından yapılan ön incelemenin amacı; buluşun yeni olup olmadığı ve sanayiye uygulanıp uygulanmadığının belirlenmesidir. Bu rapor başvuru sahibine ve başvuru sahibinin seçtiği ülke ofislerine iletilir. PCT başvurusu için gerekli evraklar uluslararası başvurunun dosyalandığı kabul ofisine verilir. Kabul ofisi dosyalama tarihini verir, başvuruyu şekli şartlara uygunluk açısından inceler ve başvurunun bir nüshasını WIPO bünyesinde PCT işlemlerini yürütmekle görevli Uluslararası Araştırma Otoritesine (Türkiye için Avrupa Patent Ofisidir) gönderir. Uluslararası Araştırma otoritesi tarafından araştırma raporu düzenlenerek, buluşa patent verilmesine engel olabilecek nitelikte olan bütün dokümanlar belirlenebilir. Raporun başvuru sahibine gönderilmesiyle başvuru sahibi PCT 2. kısımda belirtilen şekilde uluslararası ön- inceleme için talepte bulunup bulunmamaya karar verir. Rüçhan tarihinden itibaren 18 ayın bitiminden sonra Uluslararası Büro, başvuruyu ve araştırma raporunu yayınlar. Uluslararası safhayı ulusal safha izlemektedir. Başvuru sahibi, PCT başvurusunu seçtiği her ülkede bir vekil tayin ederek o ülkenin mevzuatına uygun bir şekilde ve PCT sürelerine uyarak, bu ülkelerde patent başvurusunda bulunur. Bundan sonraki işlemler tamamen ulusal mevzuata göre yürütülür. [2]

6. SONUÇ

İnsanoğlu, doğa ile entegre yaşamamakta, doğal koşulları aşarak, yaşamını devam ettirebilmektedir. Bu sebeple, insanoğlunun daha az emekle daha çok fayda sağlayabilmesi ve ihtiyaçlarını sağlayabilmesi için yeni ürünler ortaya koymalıdır. Ortaya koyduğu bu yeni buluşların hukuken korunması, yeni buluşların yapılmasını sağlayarak, teknolojik ilerlemeyi ve bu sayede yaşam kalitesinin ve standartlarının artmasını sağlayacaktır.

Bu sebeple ortaya konulan patent kavramı, belirli niteliklere haiz olan buluşların tescil edilmesini ve korunmasını sağlayacaktır. İşbu yazımızda, patentin içeriği ve tescilini konu edinmekle birlikte, devam eden süreçte patent hakkının korunmasını konu edinen makale konu edineceğiz. Meslektaşlarımıza faydalı olması dileğimizle…

.

Av. Begüm GÜREL (L.L.M)

(Stj. Av. Fatih Burak KALAMAN)

.

(Bu köşe yazısı, sayın Av. Begüm GÜREL tarafından www.hukukihaber.net sitesinde yayınlanması için kaleme alınmıştır. Kaynak gösterilse dahi köşe yazısının tamamı özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan köşe yazısının bir bölümü, aktif link verilerek kullanılabilir. Yazarı ve kaynağı gösterilmeden kısmen ya da tamamen yayınlanması şahsi haklara ve fikri haklara aykırılık teşkil eder.

------------------------------------

[1] http://www.markasehir.com/siteic.php~id=&altno=479&back=true.html

[2] http://www.avrupapatent.com.tr/tr/blog/pct-uye-ulkelerde-patent-tescili-78