TRABZON (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, "Şimdi milletiyle bütünleşmiş, milleti için yaşayan, milletine dayanan büyük bir irade Türkiye'nin başındadır. Sizler, bizler böylesine bir liderin yol arkadaşıyız." dedi.

Soylu, AK Parti Trabzon Gençlik Kolları 5. Olağan Kongresi'nde yaptığı konuşmada, gençlik çağında siyasete başladığını belirterek, "Bizim nesil sizin nesil kadar talihli değildi. O zamanların Türkiyesi çok da güçlü bir Türkiye değildi. Güçlü olmayı hayal eden bir Türkiye idi. 'Yapacağız, edeceğiz'lerimiz çoktu, 'yaptık, ettik'lerimiz azdı." ifadesini kullandı.

Geçmişte Edirne dışında her yere gıpta ile baktıklarını anlatan Bakan Soylu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Kendimizi anca Yunanistan ile kıyaslardık. Bizi öyle sindirmişlerdi ki bize kendimizi öyle unutturmuşlardı ki inancımızı öyle kaybettirmişlerdi ki tarihimizi masal zannederdik. Üç kıtaya hükmedenleri, Çanakkale'de dünyaya 'Dur' diyenleri, Kurtuluş Savaşı'nda bu ülkeden yaban elleri bir kalemde silip süpürenleri, bunlarla mücadele ederken, başka ülkelerde başka diyarlarda zannederdik. Ben sizin yaşınızda, sizin yerinizdeyken, bu kürsüleri izlerken kimse bize 'Güçlüyüz' diyemiyordu. Kimse bize 'Dünyanın en büyük havalimanını yapıyoruz' diyemiyordu. Kimse 'Kendi helikopterimizi, tankımızı yapıyoruz' diyemiyordu."

Terör örgütü PKK ile mücadele ederken başka ülkelerden silah almaya çalışıldığını kaydeden Soylu, "Televizyonlarda hatırlıyorum, şehitlerimiz geliyordu. Televizyonlarda devlet büyükleri çıkıp bir şey söylüyorlardı, 'Bir gün intikamımızı alacağız' diyorlardı. Şimdi kendi tankımızı da yapıyoruz, kendi uçağımızı da yapıyoruz. Dün iki evladımızı şehit ettiler, bugün 8 tane leşi alarak intikamlarını aldık. Bize ne kadar silah gönderiyorlarsa teröriste de o kadar silah veriyorlardı. Hepimiz şahidiz, sesimizi çıkaramıyorduk. 'Benim verdiğim silahları kullanamazsınız' dedikleri zaman elimizi tetikten çekiyorduk. Paramızla aldığımız malı kullandırtmıyorlardı." diye konuştu.

Bakan Soylu, o günlerde yaşananlara değinerek, şunları söyledi:

"Karlo Cottarelli diye bir adam vardı. IMF'de orta düzeyde bir memurdu. Bütün ülke, iş adamları, sanayici, herkes, Kapalı Çarşı esnafı, 'Acaba bugün Karlo Cottarelli ne diyecek?' diye hep beraber ekrana kilitlenirdik. 'Ne mesaj verecek' diye. Yayınladıkları bir mesajda, bir raporda, bizim hakkımızda üstü kapalı küçük olumsuz bir ifade geçince bu milletin esnafının, iş adamının, çalışanının uykuları kaçardı. Basın üzerinden bizi korkuturlardı. Türkiye'yi bir şeye zorlamak mı istiyorlar, Ermeni tasarısını şöyle bir dolaştırırlardı, sonra geri çekerlerdi. Maksatlarını hasıl ederlerdi."

Salondakilere "Sevgili gençler bizim sizden eksiğimiz neydi, biliyor musunuz?" sorusunu yönelten Soylu, şöyle devam etti:

"Bizim Recep Tayyip Erdoğan gibi bir liderimiz yoktu. Elini masaya vuracak, 'Milletim' diyecek, 'Milletin gücü her şeyin üstündedir' diyecek, 'Ben sadece Allah'ın önünde, sadece secdede eğilirim, alnımı sadece orada yere koyarım' diyecek bir liderimiz yoktu. IMF'yi, vesayeti, gazete manşetlerine darbe yapanları elinin tersiyle itecek bir liderimiz yoktu. Allah'a şükür şimdi var. Şimdi milletiyle bütünleşmiş, milleti için yaşayan, milletine dayanan büyük bir irade Türkiye'nin başındadır. Sizler, bizler böylesine bir liderin yol arkadaşıyız."

Soylu, geleceğe büyük Türkiye'nin hayaliyle ve inancıyla baktıklarını vurgulayarak, "Allah hepinizden razı olsun." dedi.

- "Bu bölgenin insanlarını birbirlerine düşürüyorlar"

Bakan Soylu, bu dünyanın artık rahat bir dünya olmadığını belirterek, "Bize ne yapmak istediklerini hep beraber görüyorsunuz. 2011 yılından beri Suriye'de, Irak'ta, etrafımızdaki coğrafyada yaşananları hep birlikte görüyorsunuz. Bu bölgenin insanlarını birbirlerine düşürüyorlar. Çocukları, kadınları, yaşlıları kendi topraklarına hasret bırakıyorlar. 5 bin tır silah verip, 'Terörle savaşıyorum’ diye bir bahaneyle masum insanların üstüne salıyorlar. Ötekisi koltuğuna yapışmış, halkını katlederek iktidarını sürdürmeye çalışıyor. Batılı sözde güya medeni devletler, kimi kulağını kimi gözünü tıkıyor." diye konuştu.

Şimdi bıçağın kemiğe dayandığını belirten Soylu, "Kimyasal silahları görünce apar topar operasyon yapıyorlar. Eğer dün samimi olsalardı bugün bu operasyona gerek kalmazdı. Teröristlerle değil, legal devletlerle iş tutsalardı, bugün dünyayı büyük bir kutuplaşmanın eşiğinde bırakmazlardı." ifadesini kullandı.

- "Yanı başımızda kan gövdeyi götürürken biz para mı sayacaktık"

Bakan Soylu, konuşmasında ana muhalefet partisi CHP'yi eleştirerek, şunları söyledi:

"Şimdi bu tabloda bizim ana muhalefet de diyor ki 'Ben sana dememiş miydim, Ortadoğu bataklığına girmeseydin.' Derdi neymiş, derdi doların yükselmesiymiş. Kılıçdaroğlu, bu millet insanlığını döviz kuruna satmaz, sen bu ülkeyi yanlış tanımışsın, yanlış bilmişsin. Türkiye ne yapmış, ölümden kaçan insanlara kapısını açmış. Kapatsa mıydı? İnönü CHP'sinin Boraltan Köprüsü'nde yaptığı gibi insanları ölüme geri mi yollasaydık, yanı başımızda Türkiye'ye saldırmak için tahkimat yapan bir terör örgütüne karşı kafamızı kuma mı gömseydik, 'Aman dolar yükselmesin' diye onurumuzu, tarihimizi, geçmişimizi, 400 yıl aynı sancak altında beraber yaşadığımız insanlarımızı, bildiklerimizi ayaklar altına mı alsaydık? Döviz kurları düşükse dünyada bizim için her şey yolunda mı? Yanı başımızda kan gövdeyi götürürken biz para mı sayacaktık?"

Geçen hafta Afganistan'da olduğuna değinen Soylu, "Biz asil bir milletiz. Ben bu lafı bedava söylemiyorum. İnanıyorum, tarihimize, milletimize, geçen hafta Afganistan'da bir şey duydum. Bize Afganistan bir şey söyledi. Söylediği şuydu, sabah erkenden jandarmamızla polisimiz ile Milli Savunma Bakanımız ile beraber olduk. Kahvaltı yaptık. Anlattılar, dediler ki 'Biz buranın ümidiyiz. Bize herkes itibar ediyor. Burada ülkenin dört bir yanından asker var. Hiçbirisi bizim gibi rahat değil. Olay olduğu zaman bir tek şey söylüyorlar. Türk askeri gelsin. Türk jandarması gelsin, Türk dostlarımız gelsin." diye konuştu.

Soylu, iki hafta önce Afganistan'da yaşanan bir olayı şu sözlerle aktardı:

"Yabancı askerler, Türk olmayanlar müdahale etmek istiyorlar Barış Gücü'nden. Kadınlar müdahale ettirmiyorlar, 'Türkler gelsin' diyorlar. Herkes şaşırıyor. Kadınlar dışarı çıkıyorlar. Bizimkiler soruyor 'Demin içeri girdiniz, onlardan kaçtınız, bizi istediniz. Niçin?' Diyorlar ki 'Biz derdimizi onlara anlatamayız, onlar bize namahremdir.' 'Peki biz erkek değil miyiz, namahrem değil miyiz?' diyorlar. Hep bir ağızdan diyorlar ki 'Siz namahrem değilsiniz, siz Türksünüz ve bizim kardeşimizsiniz.' Bu yük ağır bir yüktür. Bu misyon büyük bir misyondur."

(Sürecek)