İSTANBUL (AA) - İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Adnan Menderes ve arkadaşlarının bu ülke için demokrasiden başka bir şey istemediğini belirterek, "Bu ülkeye baraj yapmak, yol yapmak, tarımı, sanayiyi kalkındırmaktan başka ne arzusu oldu? Hasan Polatkan'ın, Fatin Rüştü Zorlu'nun bu milleti güçlü kılmak, haklarını savunmaktan başka ne meselesi vardı?" dedi.

Darbeciler tarafından 57 yıl önce idam edilen Eski Başbakan Adnan Menderes, çalışma arkadaşları Dışişleri Bakanı Fatih Rüştü Zorlu ve Maliye Bakanı Hasan Polatkan, idam edilişlerinin 57. yıl dönümlerinde anıldı.

Menderes'in kabrinin bulunduğu Topkapı'daki Anıtmezar'da gerçekleşen anma töreni, saygı duruşu ve Kur'an-ı Kerim tilavetiyle başladı.

İçişleri Bakanı Soylu, Türk milletinin dünyaya kaşı asla borçlu olmadığını, bilakis alacaklı olduğunu belirterek, Adnan Menderes'in demokrasiden başka bir şey istemediğini söyledi.

- "Başka milletleri sömürge yayıp zenginleşmedik"

Milletin gönlünde silinmez bir iz bırakan acı bir hatıranın yıldönümünde bu önemli mekanda buluşulduğunu hatırlatan Soylu, "Şu güzel ülkede yaşadığımız her günün, bilesiniz ki mutlaka bir bedeli olmuştur. Ne elde ettiysek, neye malik olduysak, öncesinde ya alınteri döktük, ya da canımızı, kanımızı, evlatlarımızı verdik. Cenab-ı Hakk’a karşı, elbette ki minnetimizin, borcumuzun sonu yoktur ve bedeli olamaz. Ama bu aziz millet, dünyaya karşı asla borçlu değildir. Bilakis hep alacaklıydık. Başka milletleri sömürge yapıp da zenginleşmedik." diye konuştu.

"Mazlum milletlerin ahını almadık. Kimsenin düzenini bozmadık." diyen Soylu, şöyle devam etti:

"Başkalarının üzerinde hesap yapmadık, tuzaklar kurmadık. Bunları anlatmamdaki maksadı, elbette ki hepiniz anladınız. Bu arkamda yatan 3 aslan, birer bedeldir, birer mücadeledir. Art niyetli hesaplara karşı, bu millete çektirilmiş acılardır, dökülmüş gözyaşlarıdır. Biraz ileride bir başka kubbenin altında yatan büyük bir dava adamı merhum Turgut Özal, aynı şekildedir. Terörle mücadelede verdiğimiz şehitler ve gaziler, aynı şekildedir. 15 Temmuz gecesi elinde bayrak, dilinde kelime-i şehadet, aldığı abdest kurumadan evinden çıkarken, tekrar dönmeyeceğini bilen o aslanlar, yine aynı şekildedir. Çanakkale'deki, Kurtuluş Savaşı’ndaki o aslanlar yine aynı şekildedir. Bunlar bizim ödediğimiz bedellerdir. Biz bu bedelleri sadece, kendi ülkemizde, huzur içinde yaşamak istediğimiz için ödedik. Kendi bayrağımızın altında, kendi hür irademizle yaşamak, çocuklarımızı müreffeh bir ülkede büyütebilmek için ödedik. Size sormak istiyorum, Adnan Menderes, demokrasiden başka ne istedi? Bu ülkenin kalkınmasından, gelişmesinden, insanların inançları yüzünden horlanmamasından başka ne talebi oldu? Bu ülkeye baraj yapmak, yol yapmak, tarımı, sanayiyi kalkındırmaktan başka ne arzusu oldu? Hasan Polatkan'ın, Fatin Rüştü Zorlu'nun bu milleti güçlü kılmak, haklarını savunmaktan başka ne meselesi vardı?

- "Yabancı istihbarat örgütlerinin belgeleri yayımlandı"

Soylu, 15 Temmuz gecesi kendini tankın önüne atan insanlarla Menderes ve arkadaşlarının korumaya çalıştıkları arasında bir fark olmadığını kaydederek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Hepsi bu ülke için canlarını feda ettiler ve hepsi, bir bedel ödediler... Kendileri için değil, başka ülkelerden bir şeyler koparabilmek için değil, sadece kendi ülkelerinde huzur içinde yaşamak, gelecek nesillere bir şeyler bırakabilmek için bu bedeli ödediler. Beş gün önce, 12 Eylül'ün yıl dönümünde yabancı bir yayın kuruluşu, 12 Eylül darbesiyle ilgili birtakım belgeler yayınladı. Yabancı istihbarat örgütlerinin, yabancı devletlerin o darbeyle ilgisini kanıtlayan birtakım yazışmalarını paylaştılar. Samimiyetimle söylüyorum, hiç ilgilenmedim. Çünkü sürpriz değildi, bilmediğimiz bir şey değildi."

- "15 Temmuz’da denediler"

Türkiye'de demokrasiyi kesintiye uğratmak için yapılmış her eylemde, mutlaka bu ülkenin sınırları dışından yapılmış bir kurgu olduğun hatırlatan Soylu, şu değerlendirmede bulundu:

"Bunu yıllardır biliyoruz. Üzerinden yıllar geçti, hala uğraşıyorlar. 15 Temmuz'da denediler. Fırsat bulsalar yarın yine yapacaklar. Asla vazgeçmeyecekler. O açıklanan belgelerden, bizim bu törenlerimizden, burada söylediklerimizden asla utanmayacaklar, rahatsız olmayacaklar. Çünkü birilerinin dünya tasavvuru bizimki gibi değil. Suriye'de insanlar ölmüş, Türkiye'de terör olmuş, sokaklarda yol kenarlarında gençler uyuşturucu krizine girmiş, Afrika'da 9-10 yaşlarında çocuklar, el altından sattıkları silahlarla savaşıyorlarmış, asla umurlarında değil. Onların dünyası karanlık bir dünya. Sadece kendilerine aydınlık olmasını istedikleri bir dünya. Onun için o haberle hiç ilgilenmedim. Yeni keşfettiğimiz bir şey değildi. Biz bütün darbelerin içini dışını biliyoruz. Neticede bu işlerde alenen yer alanlar dahi, bugüne kadar tavırlarını değiştirmedi. 1960 darbesi ile ilgili, o ihanetin şurada yatan şehitleri için, bugüne kadar kimse özür dilemedi. Darbeyi yapanlar özür dilemedi, alkışlayanlar özür dilemedi; hüküm verenler, akıl verenler özür dilemedi; darbe anayasasını yazanlar, özür dilemedi. Darbeden sonra yeni yönetime kredi açanlar, "alın bu parayı maaşları ödeyin" diyenler özür dilemedi. Yaptılar ve pişkin pişkin yollarına devam ettiler."

-"Bu millet kendi yarasını sağlam sardı"

Türk milletinin kendi yarasını saran bir millet olduğunu ifade eden Soylu, "Evet, millet kendi yarasını kendisi sardı ama çok sağlam sardı. Ceza kestiklerine de çok sağlam bir ceza kesti. Onları tarihe gömdü, unuttu, bütün hatıralarını, kurmak istedikleri bütün düzenleri bozdu. Karşılarına ne zaman çıkıp birşey istedilerse, millet onları elinin tersiyle itti. Kendi demokrasisini, kendi refah seviyesini millet, kendi evlatlarıyla kendisi belirledi. Dışarıdan gelen bütün reçeteleri, millet elinin tersiyle itti. Bugün dışarıda birilerinin bize olan hırsı ve itirazı işte bundandır. Türkiye yeni bir geleceğe adım atarken, ortaya koydukları itiraz; mazlumlar için sesimizi yükseltmemizden duydukları rahatsızlık bundandır." diye konuştu.

Soylu, şöyle devam etti:

"Onlar itaat eden bir Türkiye istiyorlardı. Yıllarca buna yatırım yapmışlardı ama bu aziz millet bütün planlarını, onların bize reva görmedikleri hukuk ve demokrasi içinde bozdu. 2002'den sonra sadece makro ekonomik büyüklükler anlamında değil, demokrasi anlamında ortaya koyduğumuz gelişim, bütün hesapların dışındadır. Türkiye 300 yıllık bir makası kapatmakla uğraşmaktadır ve büyük oranda başarmıştır. Artık güçlü; ufak tefek operasyonlarla paniklemeyen; milletin iradesini vesayet odaklarına teslim etmeyen; sadece kendisi için değil, dünyadaki bütün haksızlıklar için söz söyleyebilen bir Türkiye vardır. Onlar bu Türkiye'nin nereye gidebileceğini çok iyi görüyorlar ve rahatsızlıkları, bilesiniz ki bundandır. Kıymetli arkadaşlarım; biz bu Anıtmezar'a çok gittik geldik. İlk zamanlar boynumuz bükük, sesimiz kısıktı. Allah’a şükür, her yıl, bir adım daha doğrulduk. Her yıl, demokrasi uğruna, Türkiye’nin gelişmesi adına yeni bir zaferle geldik. Bugün Türkiye hem kendi varlığına yönelik tehditlerle mücadele etmekte, hem siyasi istikrarını pekiştirmekte, hem de geleceğini, 2023’ü, 2053’ü, 2071’i şekillendirmektedir. Hiç kimse hakkını yemesin, Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın bu yolda çok emeği vardır. Bu kabirler burada dururken, bu yola baş koymak."

Türkiye'nin, bugün çok farklı bir kulvarda koştuğunu, büyük bir çaba içinde olduğunu ve yapılanın ise normal bir kalkınma ve altyapı hamlesi olmadığını vurgulayan Soylu, "Türkiye bunları zaten 2002'den beri yapmaktadır. Oysa bugün demokrasi ve büyük devlet altyapımızı tahkim ediyoruz. Yeni bir yönetim modeline, daha aktif, daha demokratik, millet iradesinin tek karar verici olduğu, hızlı karar alabilen bir sisteme evriliyoruz. İnancım odur ki bu yeni sistem, Türkiye'nin 21.yüzyıldaki en büyük kazanımı olacaktır. Bu sistem, bütün demokrasi şehitlerinin hayalidir ve Türkiye bugün bu hayali gerçekleştirmiştir." ifadelerini kullandı.

- "PKK'nın sinir uçlarını dokunuyoruz"

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, bu yeni dönemi karalamaya çalışanların elbette olacağını, manipülatif saldırılarla Türkiye'yi bir yangın yeri gibi göstermeye çalışanlar bulunduğunu aktararak, sözlerini şöyle tamamladı:

"Bunların hiçbirisine hiçbir vatandaşım itibar etmemelidir. Türkiye bugün kronik sorunlarını teker teker çözmektedir. Terörü bitirme noktasına geldik. PKK'nın bütün sinir uçlarına dokunuyoruz. Evlatlarımız operasyon üstüne operasyon yapıyorlar. Hemen her gün renkli listelerle aranan o hainlerden, bir yandan da Ortadoğu’daki sorunları çözme yolunda önemli bir irade ortaya koyuyoruz. İnşallah, oradaki mesele hallolduğunda, güney sınırımız sükun bulduğunda, Türkiye’nin önündeki fırsatlar ve kazanımlar kat kat artacaktır. Doğu'nun yeniden yükseldiği, fırsatlarla dolu bir gelecek bizi beklemektedir ve Türkiye, bu geleceğin en önemli küresel oyuncularından birisidir. İşte bugün burada rahmetle andığımız Adnan Menderes, Fatin Rüştü Zorlu ve Hasan Polatkan, böyle bir gelecek için hayatlarını feda etmişlerdir. Bilesiniz ki hiçbir emekleri boşa gitmemiştir. Hepsi yerini bulmuştur, hepsi bu milletin duasına mazhar olmuştur."

Konuşmanın ardından Bakan Soylu ve beraberindekiler önce Menderes ve diğer demokrasi şehitlerinin kabirlerini ziyaret etti.

Ardından İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, şehitler için dua okudu.

Program, merhum 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal ve Aydın Menderes’in mezarlarının ziyaretiyle sona erdi.

Anma törenine İstanbul Valisi Vasip Şahin, İstanbul Müftüsü Prof. Dr. Hasan Kamil Yılmaz, Adnan Menderes'in gelini Ümran Menderes, Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ve çok sayıda vatandaş katıldı.