TBMM (AA) - MÜSİAD Genel Başkanı Abdurrahman Kaan, TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılması, sanayi ile rekabet eden bir kurum olmaktan çıkarılması gerektiğini savundu.

TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu, AK Parti Konya Milletvekili Ziya Altunyaldız başkanlığında toplandı.

Toplantıda MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, "Enerji, Savunma Sanayi, Bilim, Teknoloji ve Bilişim" başlığı altında komisyon üyelerine sunum yaptı.

Kaan, MÜSİAD'ın, Türkiye'nin bugüne kadar elde edilen kazanımlarını çok önemsediğini, bunların kalıcı olması için gerekli dönüşümlerin yapılmasının ve mevcut yapısal sorunların aşılmasının son derece önemli olduğunu söyledi.

Ekonomik performansa yönelik yaptıkları genel değerlendirmelerde, iç talebin canlandırılması ve ihracatın artırılması odaklı bir yaklaşımın ön plana çıktığını belirten Kaan, ancak bu iki olgunun öneminin yanında, üretim tarafının da göz ardı edilmemesi gerektiğini bildirdi.

Kaan, Türkiye'nin tüketim ekonomisinden üretim ekonomisine geçmesi gerektiğine dikkati çekerek, önemli ve stratejik ürünlerde üretimin teşvik edilmesinin önemine değindi. Kaan, ihracata yönelik üretim modelinin benimsenmesi, katma değeri yüksek ürünlerin geliştirilmesinin ve ticarileştirilmesinin teşvik edilmesi, iç talebin yerli üretim odaklı canlandırılması gerektiğini ifade etti.

Türkiye'nin, sürdürülebilir ekonomiyi sağladığı sürece ekonomisinin büyüyeceğini, bunun da imalat sanayinden geçtiğini vurgulayan Kaan, imalat, inşaat ve tarım sektörlerinin GSYH'daki paylarının belli bir düzeyin üstünde yer alması, imalat sektörünün yüzde 30, inşaat sektörünün yüzde 7 ve tarım sektörünün yüzde 10'un üzerinde olması gerektiğini anlattı. Kaan, bu üç sektörün GSYH içindeki payının toplamda en az yüzde 47 düzeyinde olması gerektiğini belirterek, bu öncü sektörlerin GSYH içerisindeki paylarının yaklaşık yüzde 34'lük oran ile zayıf kaldığını, imalat sanayinin GSYH'daki payının yüzde 21 civarında olduğunu söyledi. Kaan, Güney Kore ve Çin'de ise sadece imalat sanayinin GSYH'daki payının yüzde 33 olduğunu, bu durumun Türkiye'nin orta gelir tuzağını sağlıklı bir şekilde atlatamama riskini ortaya çıkarabileceğine işaret etti.

-"Teknolojiye dayalı sanayileşme"

Türkiye'nin önündeki en önemli fırsatın, sahip olduğu dinamik ve genç iş gücü potansiyeli olduğuna değinen Kaan, Türkiye'de çalışma çağındaki nüfusun toplam nüfusa oranının yüzde 68, genç nüfusun ise yüzde 24 olduğunu bildirdi. Kaan, bu genç nüfusun, ekonomik büyüme ve kalkınma yönünde büyük fırsatlar sunduğunu dile getirdi.

Kaan, "Bizim ölçeğimizdeki bir ülke için, sanayi desteği zayıf kalan ve hizmet sektörü ağırlıklı bir ekonomi kesinlikle kurgulanmamalıdır. Aksi halde ekonomik gelişme sürdürülebilir olmaktan çıkar ve şoklara karşı daha kırılgan hale gelir. Bunun en iyi örneği İspanya'dır ve 2008 finansal krizi sonrası toparlanması çok zor olmuştur." ifadesini kullandı.

Sanayileşme niyetinin öne çıktığı 1950'lerden bugüne Türkiye'nin kendi coğrafyasında güvenli ve gelişmiş bir ulus olma iddiasının bulunduğunu vurgulayan Kaan, bunu başarması için ulusal teknoloji kazanma ve teknolojiye dayalı sanayileşme konusunda yeni bir sıçramaya ihtiyacı olduğunu belirtti.

-"Teknoloji ve Sanayileşme Konseyi oluşturulmalı"

Kaan, konuşmasında MÜSİAD olarak önerilerini de sıraladı.

Bilim Sanayi ve Teknoloji Bakanlığının altında Teknoloji ve Sanayileşme Konseyinin oluşturulmasını isteyen Kaan, konseyin; Haberleşme, Elektronik ve Bilişim, Nükleer, Yaşam Bilimleri, Makina, Mekatronik ve Malzeme, Kimya, Yapı Bilimi, Yenilebilir Enerji ve Depolama, Havacılık ve Uzay ile Otomotiv teknolojileri izleme ve geliştirme dairelerinden oluşmasını istedi.

Kaan, TÜBİTAK'ın yeniden yapılandırılması, sanayi ile rekabet eden bir kurum olmaktan çıkarılması, sonuç odaklı AR-GE destekleri ile sanayiyi teşvik eden bir yapıya kavuşması, ana yüklenici olmaktan çıkartılıp yaptığı AR-GE'leri özel sektör üzerinden ticarileştirmesinin sağlanması gerektiğini savundu.

Kaan, üniversitelerin ve teknoparkların kuracakları bilim ve teknoloji kurullarının, teknoloji üreten ve ürün geliştiren firmalara daha fazla imkan tanıyan bir süreç temelinde yapılandırılması gerektiğini söyledi.

Abdurrahman Kaan, teknoloji firmalarının niteliksel olarak sınıflandırılması ve belirlenen ileri teknoloji firmalarına, kamu işlemlerinde üst düzey imtiyazlar ve teşvikler sağlanması gerektiğini belirtti. Teknolojik yatırım ürün, sistem ve hizmet üretici şirketlerinin KDV taşıma yüklerinin 2 ay ile sınırlandırılması faydalı olacağına dikkati çeken Kaan, bu süreyi geçen KDV alacaklarının firmalara geri ödenmesi gerektiğini ifade etti.

Yabancı sermayenin doğrudan teknoloji geliştiren yerli firmaları satın almalarının engellenmesini isteyen Kaan, özellikle teknoloji geliştirme sürecinde devlet desteği alan firmaların 20 yıl süresince yüzde 51'inin, yabancı ortaklı firmalara satışına kısıtlama getirilmesini söyledi.

Kaan, Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı tarafından oluşturulan, kamu alımlarında yerli ürün alma zorunluluğu getirmeyi amaçlayan Sanayi İş Birliği Programını desteklediklerini bildirdi.

AR-GE yaparak teknolojik ürün ve sistem geliştiren, üreten milli şirketlere kolaylık sağlanması gerektiğini dile getiren MÜSİAD Genel Başkanı Kaan, yüksek teknoloji ihracına yönelik Teknolojik Ürün İhracatçıları Birliğinin oluşturulmasını önerdi.

Kaan, Türkiye'nin teknolojik ihracatını artırmak amacıyla, teknik, teknolojik müşavirlik hizmetlerinin teşvik edilmesi gerektiğini belirtti.

Toplu Sanayi İşletmeleri Projelerinden de söz eden Kaan, projeyle 81 ilde birer orta ölçekli sanayi bölgesi tesis edilmesini istediklerini ifade etti.

-Savunma sanayi

Savunma sanayinde lider şirketlerin finansman ve güven verme kapasiteleri sayesinde büyük işleri alarak KOBİ'lerle ortak çalışmasının sağlanmasını öneren Kaan, şunları kaydetti:

"Savunma sektöründe ana yüklenici vakıf ve büyük ölçekli firmaların bütçesi 30 milyon doların altında olan projelere davet edilmemesi ve bu rakamın her 5 yılda bir yukarı yönlü revize edilmesi gereklidir. Vakıf firmalarının halen kendi bünyelerinde bulunan alt sistem projelerinin yüzde 50'sini KOBİ'lere devretmelidir. Böylelikle savunma sanayinde millileşme tabana yayılacak, KOBİ'lerin savunma sanayinde büyümelerinin ve yetkinlik kazanmalarının önü açılacak, milli savunma sanayinin verimliliği ve kalitesi artacaktır. Savunma sanayiinde bürokrasinin daha etkin görev yapması ve milli savunma sanayi sektörünün gelişmesinin önünde bir bariyer oluşturmaması için önlemler alınması gerekmektedir.

Milli Sistem Geliştirme Performans Ölçme Sistemi kurulmalıdır. Ürün ya da hizmetlerin yurt dışından alınmasına karar veren kişi ya da heyetler, neden yabancı ürün alınmak zorunda kalındığı konusunda gerekçe sunmalıdır. Bu amaçla kurulacak Takdir Komisyonu sunulan gerekçeleri değerlendirmelidir. İdari yargı denetimine tabi olmalı ve ihtiyaç halinde yargı için somut kanıtlar içermelidir."