Muş, 1 Ekim'de başlayacak 27. Dönem 2. Yasama Yılı'na ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu. 

Yeni dönemin ülkeye ve millete hayırlı olmasını temenni eden Muş, "Ülkemizin ihtiyaç duyduğu, vatanımızın ve milletimizin gelişmesine katkı sunacak düzenlemelerin bu dönemde parlamentomuzda iyi bir katılımla, çoğunlukla çıkmasını ve kanunlaşmasını arzu ediyoruz." diye konuştu. 

Mehmet Muş, yeni dönemde Mecliste yoğun bir çalışma olacağını anımsatarak, AK Parti Grubu olarak, Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yasal düzenlemelerle ilgili adım atma konusunda ellerinden gelen bütün çabayı ortaya koyacaklarını ifade etti. 

"Yeni İçtüzüğü hep birlikte hayata geçireceğiz"

Meclisin görüşeceği ilk gündem maddeleri hakkında da bilgi veren Muş, TBMM İçtüzüğü ile ilgili çalışmaların devam ettiğini belirtti.

 Mehmet Muş, "Yeni İçtüzüğü diğer partilerin de kanaatleriyle beraber hep birlikte inşallah hayata geçireceğiz." dedi.

"Geçen Dönem Meclisin zaman zaman gergin ve tartışmalı geçtiği anımsatılarak, bu dönemde böyle olmaması için neler yapılabileceği" ile ilgili soruya Mehmet Muş, şu yanıtı verdi:

"Ümit ediyorum bu tip tartışmalar, gerginlikler yeni dönemde parlamentoda olmaz. Çünkü, bunlar Meclisin geleneklerine ve ağırlığına yakışan hoş görüntüler değil. Dolayısıyla bütün grupların bu konuda olabildiğince fazla hassasiyet göstermesini beklemekteyiz. Biz AK Parti olarak bu konuda bugüne kadar hassas olduk, bundan sonra da hassas olacağız."

 Muş, AK Parti milletvekillerinin, gerginlikten uzak bir atmosferde çalışma konusunda ellerinden geleni yapacaklarına inandığını vurgulayarak, "O nahoş görüntülerin bu dönemde olmamasını diliyorum." ifadesini kullandı.

"Parlamento çok daha etkin"

Mehmet Muş, "Meclisin yeni dönemde geçmiş dönemlere oranla etkisiz olacağı" ile ilgili iddialara da yanıt verdi.

Meclisin yeni dönemde gayet etkin olacağını anlatan Muş, Meclisin seçimden hemen sonra iki kanun teklifini yasalaştırdığını, dün Türkiye Kalkınma Bankası'nın yeniden yapılandırılması ile ilgili kanun teklifini TBMM Başkanlığına sunduklarını bildirdi.

AK Parti Grup Başkanvekili Muş, yeni kanun teklifleri de sunacaklarına işaret ederek, "Parlamento hiç durmuyor, yoğun bir şekilde çalışıyor. 17 Ekim'de bütçe Meclis Başkanlığına sunulacak. Parlamento çok daha etkin bir vaziyete ulaşmış durumda. Kanuni düzenlemeleri yapacak olan nihai merci Meclis'tir. TBMM yetkilerini herhangi bir yere devretmemiştir, bu yetkileri kendi bünyesinde tutmaktadır. Bu yetkilerini de yeni dönemde etkin bir şekilde kullanacaktır." diye konuştu.

MHP Grup Başkanvekili Erhan Usta, "Yeni dönemde, bazı suçların ceza sürelerinde indirim teklifimiz bizim için en önemli gündem maddesi olacak." dedi.

Usta, 1 Ekim'de başlayacak 27. Dönem 2. Yasama Yılı'na ilişkin AA muhabirine yaptığı açıklamada,  MHP olarak, milletin tüm istek, talep ve ihtiyaçlarını gidermeye yönelik atılması gereken bütün adımları bugüne kadar attıklarını belirtti.

Bu dönemde de bundan sonraki dönemlerde de gerekli girişimlerde bulunacaklarını anlatan Usta, TBMM Başkanlığına 24 Eylül 2018 tarihinde sundukları "Bazı Suçlarla İlgili Ceza Sürelerinin Şartlı İndirimi İle Tutuklu ve Hükümlülerin Salıverilmesine Dair Kanun Teklifi" konusunun, kendileri için en önemli gündem maddesi olacağını ifade etti.

Usta, "Yeni sistemle birlikte milletvekili sayısı 600 olduğundan, teklifin yasalaşması için 301 milletvekilinin 'evet' oyu vermesi gerekmektedir. Partimizin milletvekili sayısı bellidir, bu hususta diğer partilerin mutabakatını alarak kanun teklifimizin yasalaşmasını arzu ediyoruz." diye konuştu.

 24 Haziran 2018 seçim beyannamesine ilişkin veren Usta, şehit aileleri ve gazilere verdikleri vaatlerin hayata geçirilmesi adına; gazilere 3 bin 600 günde emeklilik hakkı verilmesi, Devlet Övünç Madalyası alanlara şeref aylığı bağlanması, şehit yetimlerinin tamamına kamuda iş hakkı verilmesi, şehit er ve erbaşların anne-babalarına bağlanan aylığın artırılıp alt sınır getirilmesi gibi konularda değişiklikler öngören 5 kanun teklifini TBMM Başkanlığına verdiklerini bildirdi.

Ekonomi

Ekonomiye yönelik tedbirler alınması gerektiğini, sorunları yalnızca maliye politikasıyla veya sadece Merkez Bankası para politikasıyla çözmenin mümkün olmadığını anlatan Usta, "Meclisin ekonomi alanında alması gereken yapısal mahiyette işler var. Bu süreçte bizim kanun tekliflerimiz olacak veya ülkenin faydasına olan diğer siyasi partilerin veya iktidar partisinin kanun teklifleri olursa onları da destekleyeceğiz." değerlendirmesini yaptı. 

Bunların yanında emeklilikte yaşa takılanlara ilişkin konunun bulunduğunu aktaran Usta, şunları söyledi:

"Biliyorsunuz, emeklilikte yaşa takılanlar konusunu seçim beyannamemizde vadettik. Sosyal güvenlik sistemine aşırı yük getirmeyen ama yeteri kadar prim ödemiş vatandaşımızı da mağdur etmeyen bir çözüm bulmaktan yanayız. Yeni dönemde de bunun takipçisi olacağız. Ben bu insanların bunu hak ettiğine inanıyorum. Geçmişteki sistemde zaten hak etmişlerdi ama daha sonrasında yapılan reformlarla ve düzenlemelerle bu hakları ellerinden alınmış oldu. Ama uzun vadede hem prim ödeme gün sayısında hem de yaş olarak bu sistemi uzatmamız lazım. Düzenli bir şekilde primini ödemiş, belli bir günü doldurmuş olan vatandaşlarımızı mağdur etmemek gerekir. Bu konunun takipçisi olacağız. TBMM 1 Ekim 2018'de açıldıktan sonra da TBMM'de temsil edilen tüm partilerce emeklilikte yaşa takılanlar problemi için gereği yapılacaktır."

Yeni sistem ve İçtüzük

Meclisi en etkin şekilde çalıştırıp bu gündem maddelerinin tek tek çözülmesi gerektiğini kaydeden Usta, "Milletimizin de Meclise güvenini artırmamız lazım. Bugüne kadar parlamenter sistemde hep hükümetin gönderdiği kanun teklifleri geçmiş ama artık bundan sonra değişen sistemin özüne göre hareket edilmesi konusunda bizim hassasiyetimiz vardır." diye konuştu. 

Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin Türkiye'ye büyük fırsatlar sunacağını bildiren Usta, yeni sisteme uygun bir şekilde Meclisin ve kurumların güçlendirilmesinin "öncelikli konulardan biri" olacağını ifade etti.

Ayrıca İçtüzük değişikliği yapılarak yeni sistemin en sağlıklı şekilde çalışmasının sağlanması gerektiğini vurgulayan Usta, şu görüşlerini paylaştı:

"Seçim beyannamemizde belirttiğimiz; partimiz, milletimizin maruz kaldığı ekonomik ve sosyal sorunların giderilmesi ve topyekün kalkınmanın sağlanması için gerek hükümet tasarruflarının denetlenmesi ve değerlendirilmesinde gerekse parlamento faaliyetlerinde 'ekonomide toparlanma ve canlanma; devlet ve yönetimde Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'ne uygun onarım ve yeniden yapılanma; karşılıklı güveni esas alan vatandaş odaklı bir yönetim; adaletine inanılan bir yargı sistemi; devlet ve toplum hayatında ahlak ve kalite; terörün kökünün kazınması; yolsuzluk ve usulsüzlüklerin önüne geçilmesi; temel hak ve özgürlüklerin teminat altına alındığı ve hukukun üstünlüğüne dayanan demokratik bir düzenin tesis edilmesi; uluslararası düzeyde saygınlık ve sözü dinlenir olma' hedeflerine ulaşmayı öngörmektedir.

Ülkemizin her yerinde huzur ve güvenin temin edilmesi, vatandaşımızın canından ve malından emin kılınması, birlik ve beraberliğimizin tahkim edilmesi, geleceğimizin teminat altına alınarak, ufkumuzun aydınlatılması, insanımızın yaşatılması ve devletimizin ilelebet payidar olması öncelikli hedefimizdir."

Usta, yeni yasama yılının ülkeye ve millete hayırlar getirmesi temennisinde bulundu.

İYİ Parti Grup Başkanı Abdul Ahat Andican, "Yeni dönemde, böyle bir Mecliste İYİ Parti olarak, toplumun sorunlarını aktararak, halkın sesi olmak istiyoruz. Yeni dönemde, toplumun sorunlarını Meclis gündemine taşıyacağız." dedi.

Andican, 1 Ekim'de başlayacak 27. Dönem 2. Yasama Yılı'na ilişkin AA muhabirine açıklamalarda bulundu.

Yeni yasama döneminin hayırlı olması temennisinde bulunan Andican, yeni dönemde,  İYİ Parti olarak, Mecliste toplumun sorunlarını aktararak, halkın sesi olmak istediklerini söyledi.

Yeni dönemde, toplumun sorunlarını Meclis gündemine taşıyacaklarını ifade eden Andican, "emeklilikte yaşa takılanlarla" ilgili yasaya ilişkin teklifi hazırladıklarını anımsatarak, bu işin takipçisi olacaklarını belirtti.

Yeni dönemde, çıraklıkla, sosyal haklarla, öğretmenlere ve polislere 3600 ek gösterge verilmesiyle ilgili de yasa teklifleri hazırlayacaklarını aktaran Andican, tarımda bazı reformların yapılması ve çiftçilerin haklarının korunması konusunda yasal düzenlemeyi de Meclisin gündemine getireceklerini ifade etti.

Meclisin ülkeyi Kurtuluş Savaşı ile bağımsızlığa götürdüğüne işaret eden Andican, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemiyle, Meclisin tarihsel birikiminin gelecek nesillere aktarılmasının engellendiğini savundu.

Andican, Meclisin artık ne hükümeti denetleme ne bütçeyi yapma ne de ülkenin temel sorunlarıyla ilgili politika oluşturma görevi bulunduğunu iddia etti.

Bu yetkilerin Meclisin elinden alındığını artık sadece yasa yapabildiğini ifade eden Andican, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yeni dönemde, toplumun sorunlarını Meclis gündemine taşıyacağız. Bunun için de muhalefetin sesinin kısılmaması gerekiyor. Bu nedenle, İçtüzük çalışmaları çok önemli. İçtüzük parlamenter sistemine göre hazırlandığı için yeni sistemle birçok uyumsuzluk ortaya çıktı ve değişiklik zorunluluğu var. Gerçekten Meclisin çalışabileceği bir İçtüzük yapacaksınız ve Meclisi en uygun koşullarda hayatını söndürmesini istiyorsanız, Meclisteki tüm partilerin eşit katılımıyla taslağı hazırlamamız lazım. Bu nedenle İçtüzük için uzlaştırma komisyonu kurulmasını istiyoruz.

İçtüzük çok önemli, Meclise gerçekten Meclis olma özelliği kazandırabilecek tek fırsat. Bu fırsatı bir partinin iktidar hevesine heba etmemeliyiz. İyi bir iş çıkarmalıyız. Çünkü, bugün siz iktidardasınız yarın bugün muhalefette olan bir parti iktidarda olabilir. Dolayısıyla hem muhalefeti hem iktidarı koruyacak, kollayacak, haklarını olduğu gibi kullanmalarını sağlayacak, muhalefetin sesinin kısılması ve önüne zorluklar çıkarmasını önleyecek bir altyapı oluşturulması lazım."

Demokrat Parti (DP) Genel Başkanı ve Afyonkarahisar Milletvekili Gültekin Uysal, yeni yasama yılına dair, "Umarım milletvekillerinin, milletin verdiği yetkiyle, milletin öncelikleriyle faaliyet programlarını daha etkin şekilde kullanacağı bir dönem olur." dedi.

Uysal, 1 Ekim'de başlayacak yeni yasama yılından beklentilerine ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, "Türkiye'nin yüksek gerilim hattında bulunduğunu", ülkenin yapısal meselelerinin 1 Ekim'de başlayacak yeni yasama yılında Meclise taşınacağını belirtti.

Meclisin gelecek dönem için ülkenin can alıcı meselelerine çözüm arayacağını ifade eden Uysal, "Başta İçtüzük olmak üzere birtakım meselelerle ilgili AK Parti tarafından çeşitli söylemler oldu. Demokrasinin özünün tenkit etme hakkı olduğunu, Cumhurbaşkanlığı Sistemi adı altında değişen şartlarda yasamanın müstakil faaliyetinin yürütmesinin TBMM'de gerçekleşeceğinin altı çizmişlerdi. Umarım milletvekillerinin, milletin verdiği yetkiyle, milletin öncelikleriyle faaliyet programlarını daha etkin şekilde kullanacağı bir dönem olur." diye konuştu.

Türkiye'nin yaz dönemini oldukça çalkantılı meselelerle geçirdiğini ifade eden Uysal, olağanüstü konuların görüşülmesi gereken dönemde Meclisin tatile devam etmesinin üzüntüsünü yaşadıklarını söyledi.

Döviz kurlarında artış yaşandığını ve ekonomik krizde olunduğunu belirten Uysal, "Geçmişte ülkenin meseleleriyle ilgili tatildeyken bile dönem dönem olağanüstü toplanan Meclisin, bugün derinlerden açığa çıkmış ekonomik kriz nedeniyle toplanabilmesini arzu ederdik. Bizim bu yönde çağrımız da olmuştu ama toplanamadı." dedi. 

Uysal, sistem değişikliğiyle kamuoyunda ve siyasi çevrelerde TBMM'nin göstermelik toplantıların yapıldığı bir kurum olduğu algısı oluştuğunu, bunun net göstergesinin de bütçe hakkı olduğunu savundu. 

"Cumhur İttifakı'nın ötesinde uzlaşı aramak lazım"

Batı Avrupa demokrasisinin gelişmiş çizgisine bakıldığında kurumsallaşmanın vergi hakkı ile başladığının altını çizen Uysal, şöyle konuştu:

"Yeni sistem, oyunu alamadığınız kitlelerin siyasi temsilcilerinin de rızasını gözeteceğiniz zemini ortaya çıkarmalı. Birinci parti olan AK Parti temsilcilerinin İçtüzük üzerinden kamuoyuna yaptığı açıklamalarda böyle bir rıza gözetmeyi sadece ve sadece Cumhur İttifakı çerçevesinde MHP ile aradıklarını gördük. Türkiye'nin karşı karşıya kaldığı problemler ve meydan okumalar salt çoğunlukla üstesinden gelebileceğiniz meseleler değil, onun ötesinde bir birlikteliği, uzlaşıyı aramak lazım. Sıkışınca, zora girince 'Gelin bu vebale ortak olun', onun dışında 'Ben yaptım oldu' şeklinde şark kurnazlığıyla Türkiye nefes alamaz."

Uysal, Türkiye'de iktidarların, iktidarın çerçevesini mutlak iktidar olarak algıladığını, muhalefetin sesinin kısılmak istendiğini öne sürdü. TBMM'de bütçe hakkına ket vurulmasının bunun açık örneği olduğunu savunan Uysal, "TBMM'de de yasak savma kabilinden bir faaliyet programı işlesin istiyorlar. Türkiye'de maalesef iktidarlar mutlak güç olarak algılanıyor. Oysa iktidarlar yönetilebilir, aynı zamanda denetlenebilir bir çerçevenin içerisinde faaliyetlerini yürütmelidir. Gerçeğin tartışılmasını engellemeye hakkınız yok." dedi.

Çözümün demokrasi ve hukukta olduğunu, bu zihni dönüşümün sağlanması gerektiğini dile getiren Uysal, "Keyfi yönetim anlayışının kurumsallaştırılmaya, tek kişilik bir devlet teşekkülünün daha da derinleştirilmeye çalışıldığı bu iklimde risk daha da artacaktır. Yaşanan ekonomik krizin her bir vatandaşın kesesine yansıdığını görüyoruz." ifadelerini kullandı. 

BBP Genel Başkanı ve Ankara Milletvekili Mustafa Destici, "Yapıcı, yol gösterici, sorumlu bir siyaset anlayışıyla hareket edeceğiz. Milletimizin taleplerini, önceliklerini Meclise taşıyacağız." dedi.

Destici, 1 Ekim'de başlayacak 27. Dönem 2. Yasama Yılı'na ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Meclisin, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nin hayata geçtiği yeni dönemde, kendisini tamamen asli görevi olan yasama faaliyetine vereceğini belirtti.

TBMM'de grubu bulunan partilerin, iş birliği içinde önemli mesafeler katedeceğini dile getiren Destici, "TBMM'de temsilde adaletin en yüksek oranda temsil edilmesini yeni sistemin sağlayabileceğini hep iddia ettik. Neticede bu iddiamızda haklı çıktık. 1983 seçimlerinden bugüne geldiğimiz Mecliste temsilin en yüksek oranda sağlandığı bir dönemi hep birlikte yaşıyoruz. Bu, büyük bir zenginlik." diye konuştu.

Destici, Kurucu Genel Başkan Muhsin Yazıcıoğlu'nun şehadetinin ardından 9 yıl aradan sonra kendisinin milletvekili seçilmesiyle BBP'nin de Mecliste temsil imkanı bulduğunu söyledi.

Yazıcıoğlu'nun bıraktığı yerden devam ederek partilerini en güzel şekilde temsil edeceklerine dikkati çeken Destici, "Yapıcı, yol gösterici, sorumlu bir siyaset anlayışıyla hareket edeceğiz. Milletimizin taleplerini, önceliklerini Meclise taşıyacağız." ifadelerini kullandı.

Meclise taşıyacağı konuların başında idam cezasının geri getirilmesi olduğunu bildiren Destici, şöyle devam etti:

"BBP olarak zaten bu ceza kaldırılırken de karşı çıkmıştık. 1 Ekim'de öncelikli olarak genç kızlarımızı, çocuklarımızı kaçırıp tecavüz ettikten sonra öldüren sapıklar ve bizzat kurşun sıkarak askerimizi, polisimizi, sivil vatandaşlarımızı şehit eden teröristler için idam cezasının geri getirilmesi için Mecliste anayasa değişikliği teklifimizi paylaşacağız, destek isteyeceğiz. Kabul göreceğini ümit ediyorum. Bunun dışında milletvekili olarak soru önergesi, kanun teklifi verme hakkımız var. Bütün bu haklarımızı da milletimizin lehinde kullanacağız. Ne kadar mağdur, mazlum kesim varsa bunların TBMM'de sesi ve soluğu olacağız."

 "Yapıcı olacağız"

Destici, TBMM İç Tüzüğü'nün de yenilenmesi gerektiğini vurgulayarak, bu konuda Meclisteki siyasi partilerin bir araya gelerek ortak noktada buluşmaları çağrısında bulundu.

TBMM İç Tüzüğü'nün bu şekilde hazırlanması gerektiğini söyleyen Destici, şunları kaydetti:

"Bu konuda elimizden gelen her türlü olumlu gayreti vermenin içinde olacağız. Yapıcı olacağız. Muhalefette olan bazı siyasi partilerimiz sadece Meclis çalışmalarını geciktirmek ya da iktidarı zor duruma düşürmek için birtakım değişiklikler istiyorlarsa bunu doğru bulmayız. Öbür taraftan iktidarın, çoğunluğu elinde bulunduran siyasi partilerimizin 'Biz yaptık, oldu bitti.' mantığıyla hareket etmesini de doğru bulmayız. Mutlaka ortak yolun, ortak aklın bulunması gerekir."

HDP Grup Başkanvekili Ayhan Bilgen, "Yeni dönemle ilgili en temel beklentimiz, toplumsal taleplerin siyasetin ana gündemi olması ve siyasetin önceliklerini şekillendirmesidir." dedi. 

Bilgen, 1 Ekim'de başlayacak yeni yasama yılına ilişkin AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, Türkiye'nin ciddi sorunları olduğunu ve siyasetten beklentilerin bulunduğunu söyledi. 

Siyasetten beklentinin toplumsal talepler ekseninde ele alınması ve Meclisin "kangrenleşmiş sorunların" çözümü konusunda bir irade ortaya koyması gerektiğini dile getiren Ayhan Bilgen, siyasetin gündemi ile toplumun öncelikleri arasındaki makas açıldığında, siyasetin yıpranacağını ve siyasete olan güven ortadan kalkacağını belirtti.

Bilgen, "Yeni dönemle ilgili en temel beklentimiz, toplumsal taleplerin siyasetin ana gündemi olması ve siyasetin önceliklerini şekillendirmesidir." ifadesini kullandı.  

"Toplumsal kamplaşma derinleşmiştir"

Türkiye'nin bir geçiş dönemi yaşadığını öne süren Ayhan Bilgen, şöyle devam etti:

"Türkiye'de özellikle referandum süreci ve sonrasında toplumsal kutuplaşma yükselmiştir. Toplumsal kamplaşma derinleşmiştir. Bunun uzun vadede ortaya çıkaracağı, telafisi imkansız riskler vardır. Dolayısıyla siyasetin, özellikle güçlü bir denge ve denetleme sisteminin kurulması, şeffaflık ve demokratikleşme konusunda bu döneme ait riskleri görmesi ve çözüm üretmesi gerekir. Parlamentonun, siyasetin, siyasi partilerin saygınlığı ve güvenilirliği ancak bu iradeyi ortaya koymasıyla mümkün olacaktır. Yaşadığımız ekonomik krizin, dış politikadaki kaosun kargaşanın aşılabilmesinin biricik yolu bu ortak aklı inşa etmek, demokrasiyi kurumsallaştırmaktır." 

Milletvekillerinin yargılama süreçlerinin Türkiye'nin geleceği açısından ciddi bir handikap oluşturduğunu savunan Bilgen, milletvekilliği düşürmeleri ve milletvekili tutuklamalarına karşı köklü bir çözümün, yeni iradenin ortaya çıkması gerektiğini dile getirdi. 

Ayhan Bilgen, "Hangi partiden olursa olsun siyasetçinin kendisini tehdit veya baskı altında hissetmeden toplumun kendisine verdiği rolü oynayabilmesi gerekiyor. Yasama yılının başında İçtüzükle ilgili tartışmaların da Türkiye'nin ihtiyaç duyduğu yeni demokratik anayasa konusunun da bu anlayışla ele alınması gerektiğini düşünüyoruz." ifadesini kullandı. 

Saadet Partisi Konya Milletvekili Abdulkadir Karaduman, 1 Ekim'de başlayacak yeni yasama yılına ilişkin,  "Yeni yasama döneminde Meclis kavganın meydanı değil, kamunun vicdanı olmalıdır. Kutuplaşmanın değil, kucaklaşmanın yeri olmalıdır." dedi.

Karaduman, AA muhabirine yaptığı değerlendirmede, TBMM'nin yasama hakkının kısıtlanmasının milletin yaşama hakkının kısıtlanması anlamına geldiğini, bu nedenle Meclisin, alınan kararların onandığı değil, bizatihi karar alma mekanizmasının zemini olması gerektiğini belirtti.

24 Haziran Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimi'nde insanların iyi niyet gözeterek sandığa gittiklerini, gelinen noktada parlamentonun bu iyi niyeti göz önünde bulundurarak iyi adımlar atmasını beklediklerini bildiren Karaduman, "İnşallah adil kararların alındığı bir sürece girmiş oluruz. Ülke olarak zorlu bir süreçten geçiyoruz ve 600 milletvekili olarak yükümüzün çok ağır olduğunun bilincindeyiz. Böyle bir ortamda Meclisin ne tatil yapmaya ne de 'yan gelip yatmaya' hakkı vardır. 80 milyonun emaneti 600 milletvekilinin omuzlarındadır. Bu itibarla yeni yasama döneminde Meclis kavganın meydanı değil, kamunun vicdanı olmalıdır. Kutuplaşmanın değil, kucaklaşmanın yeri olmalıdır." diye konuştu.

 "Eleştirmek özgürlüğü"

Abdulkadir Karaduman, yeni yasama yılında "Kim yaparsa yapsın yanlış bizdense ben bizden değilim" iradesinin ve inancının ortaya konulması gerektiğini savundu. 

Demokrasinin, alkışlamak değil, eleştirmek özgürlüğü olduğuna işaret eden Karaduman, şunları söyledi:

"Yeni yasama yılında bütün kanaatlerin özgürce ifade edilmesi, hakareti dışarıda tutarak; bütün düşüncelerin özgürce ifade edilmesi gerekmektedir. Her eleştirenin hain, her eylem yapanın da anarşist olarak görülmesinden vazgeçilmelidir. Çünkü ülkelerde demokrasiler ancak muhalefetin daha iyi çalışmalar yaptığı, iktidarın muhalefeti dinleme tahammülüyle ortaya çıkmaktadır. Bizim kadim geleneklerimize göre, 'Sözün hepsini dinle ama en güzeline uy' sözü vardır. Bu itibarla yeni dönem, her sözün dinlendiği ve en güzelinin uygulandığı bir zemin olmalıdır. Ekonomiden güvenliğe, ulaşımdan sağlığa, eğitimden tarıma bütün alanlarda yaşanan problemlere çözüm aranan, milli bir çabanın zemini olmalıdır yeni dönem."

"İyinin üzerini örtecek her çalışmanın karşısında olacağız"

Karaduman, TBMM'de gruplarının olmaması dolayısıyla kendilerini "Saadet Partisi timi" olarak nitelendirdiklerini, tim olarak ne iktidar ne de muhalefet partileriyle herhangi bir husumetlerinin bulunmadığını anlattı. 

Yapacakları tüm çalışmaların ülkenin saadeti için olacağını belirten Karaduman, "Biz elimizde ve dilimizde barış ve kardeşlikten başka hiç birşeyin olmadığını yaptığımız çalışmalarla da ortaya koyacağız. Saadet timi olarak gerek iktidarın gerek muhalefet partilerinin, iyinin inşası üzerine yaptığı tüm çalışmalarda yanlarında, ortak iyinin üzerini örtecek her çalışmanın da karşısında olacağımızı ifade etmek istiyoruz." diye konuştu. 

Karaduman, insanların milletvekiline aktardığı problemlerin yasama zemininde çözüme kavuşması gerektiğini ancak gelinen noktada yukarıdan alınan kararların milletvekillerince halka aktarıldığını ve böylece milletvekillerinin ikna sürecinin bir memuru olarak çalıştırıldığını öne sürdü. 

Sürecin bu şekilde işlemesinin Gazi Meclisin ruhuna yapılan en büyük haksızlık olarak gördüklerini savunan Karaduman, "Meclis, ortak aklın zemini olmalı. Meclis, insanların fikirlerini rahat bir şekilde ifade edebileceği ve konuşmaların kısıtlanamayacağı bir yer olmalı. İnancımız ve geleneklerimiz de bize bunu bu şekilde ifade ediyor. Bu inançla yeni yasama döneminin ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ediyorum." dedi.

 "Mental değişikliğine gitmemiz lazım"

Türkiye'nin ekonomik yönden bir darboğazda olduğunu, yeni yasama yılında ilk yapılması gerekenin çözüme yönelik faaliyetler olması gerektiğini vurgulayan Karaduman, şöyle devam etti:

"Cumhurbaşkanımızın 'artık bizim israf ekonomisi değil, üretim ekonomisine dönmemiz icap eder.' ifadelerine katılıyoruz. Cumhurbaşkanımız bununla beraber üretime dönük olmayan yatırımları durdurma kararı aldığını ifade etti. Biz Saadet Partisi olarak bu cümlelerin arkasındayız. Cumhurbaşkanımızın ve siyasi iktidarın ifade edilen bu cümleler doğrultusunda atacakları bütün adımların arkasında olduğumuzu beyan etmiş oluyoruz.

Ekonomik olarak yeniden düze çıkmamızı sağlayacak kanunları gündeme getirmeliyiz. Yaşanan krizin faturası 80 milyon olarak hepimize yansıyacak. Bu sebeple de tüm kesimlerin bir araya gelmesi gerekiyor. Bu krizin önlenmesi adına başta Cumhurbaşkanımız, siyasi partilerin genel başkanları bir araya gelmeli ve 'bu zorlu süreçten nasıl çıkılır'ın bir toplantısı yapılmalı. İfade edilen meseleler üzerinden bir yol belirlenmeli ve bu yol haritası da titizlikle uygulanmalıdır. Türkiye'de özellikle son süreçte hızlı karar almak doğru karar almanın önüne geçmiştir. Bizim doğru karar alabilmenin yollarını konuşabilmemiz lazım. Gerek içtüzük gerek Meclis Başkanlığı olarak gerekse ülke yönetimi olarak bir mental değişikliğine gitmemiz lazım." (AA)