Buna rağmen avukatlar, kimlik ibrazı gereken durumlarda, )uygulamada özellikle bankalarda), kendi iç yönetmelikleri gereği avukat kimliklerinin resmi kimlik yerine geçmediğinden bahisle avukatlık kimliği ile işlem yaptıramamaktadırlar.

Avukatların, açık yasa hükmüne rağmen, nüfus cüzdanı veya ehliyet ibraz etmek mecburiyetinde bırakılmasının kabulü mümkün değildir.

Avukatlık Kanunu'nun 76. maddesi ile barolara mesleğin saygınlığını korumak görevi yüklenmiştir. Ayrıca yine aynı kanunun 110/11. maddesine göre de "Kanunların avukatlara tanıdığı hakların gerçekleşmesine ve yüklediği görevlerin tam ve şerefli bir şekilde yerine getirilmesine çalışmak" Türkiye Barolar Birliği'nin görevidir. Yine aynı kanuna göre, barolar ve Türkiye Barolar Birliği, tüzel kişiliği haiz, kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır. 

Avukat kimliğini, resmi kimlik olarak kabul etmeyen kurumların bu tavırları, baroların malesef ki bu anlamda görevini gereği gibi yerine getiremediğini göstermektedir.

"Neden diretiyorsunuz, ehliyetinizi veya nüfus cüzdanınızı verip işlemi yaptırın, ne var bunda" diyenler de mevcuttur. Oysa bu durumu "Senin avukatlığın burada sökmez" şeklinde anlamak gerekmektedir. Müvekkillerinizin yasal haklarını savunabilmek için hukuk fakültesi bitiren avukatların, yasal dayanağı olmasına rağmen kimliklerini "Resmi kimlik" olarak kabul ettirememeleri, "Terzinin kendi söküğünü dikememesi" olarak nitelendirilebilir. 

Kendi haklarınızı savunamazken müvekkilinizinkini nasıl savunacaksınız?

Üzerinizde nüfus cüzdanınız veya ehliyetiniz bulunmayabilir. Yaptıracağınız işlemin son günü olabilir. Avukatlık kimliğinizin kabul edilmemesi halinde, telafisi mümkün olmayacak zararlar görmeniz mümkün.

Normlar hiyerarşisine göre sıralama ;

Anayasa Kanun, Kanun Hükmünde Kararname, Milletlerarası Antlaşmalar

Tüzük

Yönetmelik

Genelge, Yönerge vs.. şeklindedir. Her norm, geçerliliğini bir üstteki normdan alır. Bir tüzüğün, yönetmeliğin veya genelgenin, kanundan üstün olması söz konusu değildir.

Danıştay 8. Dairesi, bir kararında, Ünversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavına avukat kimliğiyle katılan davacının sınavının geçersiz sayılmasına yönelik işlem ile Sınav Yönergesinde yer verilen sınavın geçerli kabul edilmesi için resmi kimlik olarak sadece nüfus cüzdanı ve pasaportun kabul edilmesine yönelik düzenlemenin Avukatlık Kanununa ve hukuka aykırı olduğu iddiasıyla iptali istemiyle açılan dava ile ilgili olarak;

"...Uyuşmazlığın esası, davalı ÖSYM Başkanlığınca 20.03.2011 tarihinde yapılan 2011 Ünversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavına (ÜDS) avukat kimliğiyle katılan davacının sınavının geçirsiz sayılmasına yönelik işlem ile Sınav Yönergesinde yer verilen sınavın geçerli kabul edilmesi için resmi kimlik olarak sadece nüfus cüzdanı veya pasaportun kabul edilmesine yönelik düzenlemenin hukuka uygun olup olmadığı ile ilgilidir.

Yukarıda değinilen 1136 sayılı Avukatlık Kanunu'nun 9. maddesinde, avukat kimliklerinin, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmünde olduğu yönünde emredici düzenleme getirilmiştir. Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 5043 sayılı Kanunun 1.madde gerekçesine bakıldığında da avukat kimliklerinin tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından resmi kimlik olarak kabul edileceği hususuna açıklık getirmek olduğu anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu’nun 9. maddesinde yer verilen emredici düzenlemede avukat kimliklerinin, tüm resmi ve özel kuruluşlar tarafından kabul edilecek resmi kimlik hükmünde olduğunun hüküm altına alınmış olması karşısında avukat kimliğiyle sınava girmek isteyen davacının başvurusunun kabul edilmesi gerekirken sınava nüfus cüzdanı veya pasaportla girmediğinden bahisle sınavının geçersiz sayılmasına yönelik işlem ile söz konusu işlemin dayanağı niteliğinde olan Sınav Yönergesi hükmünün Kanuna aykırı düzenleme içermesi söz konusu olamayacağından hukuka ve mevzuata aykırı olduğu sonucuna varılmıştır." demek suretiyle, yönergenin, kanundan üstün tutulamayacağını açıkça ifade etmiştir. (DANIŞTAY 8. DAİRESİ ESAS NO : 2011/1202 KARAR NO : 2012/199)

Avukat kimliğinizin, ibraz ettiğiniz kurumda resmi kimlik olarak kabul görmemesi durumunda;

1- Tutanak tutturun :İşlemi yapmayan görevliden yazılı ret cevabı isteyin. Uygulamada bu size bu hususta da zorluk çıkaracaklardır ancak merak etmeyin. O tutanak tutulmadan kurumdan çıkmak yok. Yazılı olarak tespit ettirmedikçe, bu hususu daha sonra ispat etmek sizin için sıkıntı olacaktır. Tutanak tutmuyorlarsa, görevi kötüye kullanmaktan şikayetçi olacağınızı ısrarla belirtin. 

2- Yazılı cevap vermiyorlarsa polis çağırtın: Onlar tutanak tutmadıysa, polis tutar. Bu, ortamın biraz gerilmesine sebep olabilir ancak taviz vermemenizi tavsiye ederiz. Yazılı cevap vermeyen ve avukatlık kimliğinizi resmi kimlik olarak kabul etmeyen ilgililer hakkında, görevi kötüye kullanmaktan şikayetçi olun. Bu durum, size ihtiyacınız olan yazılı belgeyi temin etmenizi sağlayacaktır.

3- Tazminat hakkınızı kullanın: Yasaya aykırı eylem / eylemsizlik nedeniyle maddi zarar görmüş olabilirsiniz. Çeki gününde yazdıramadığınız için kambiyo senedi vasfını yitirebilir, tapuda ilgili işlemi yaptıramadığınız için müvekkiliniz sizinle çalışmayı bırakabilir, işlemin zamanında gerçekleşmemesi nedeniyle taraflardan biri işlemden (Örneğin satış) vazgeçebilir ve bu durum da vekalet ücreti kaybetmenize sebebiyet verebilir.

Manevi tazminat talep edilip edilemeyeceği yönünde görüş ayrılığı mevcuttur. Ancak bize göre ilgilinin, avukatlık kimliğini kaydadeğer bir evrak olarak görmemesi, avukatlık mesleğinin saygınlığına, itibarına zarar verecek nitelikte bir tutum / davranış sayılmalı ve böyle bir durumda, uygun miktarda manevi tazminat da talep edilebilmelidir.

Avukatlar olarak bizlere düşen görev, kimliğin bu gücünü kullanmaktan imtina etmeyip, ilgili kurumları, kendi iç yönetmeliklerinde değişiklik yapmaya zorlamak olmalıdır. Bu hususta baroların da üzerlerine düşeni yapmaları gerekmektedir.

Kararlı duruş sergilendiğinde, ilgili düzenlemelerin yapılacağı düşüncesindeyiz.