Bu durumda avukatın kendisine gelen bir işte dikkatli davranması gerekmektedir. Gelen iş açıkça yolsuz ve haksız olabilir, gelen işle ilgili olarak daha önce bir başka nedenle (örneğin hakim, savcı vb olarak) o işe bakmış olabilir, o işte çıkarı karşıt olan tarafa daha önce hizmet etmiş olabilir. Tüm bu haller avukatın o işi almamasını/reddetmesini gerektirmektedir. Bu ret hali serbest iradeye dayanan işi sebep göstermeden reddetmeden farklıdır. İşte buradan hareketle Avukat Kanunu'nun 38. maddesinde avukat serbest iradesine bırakılmayan işin reddi zorunluluğu halleri düzenlenmiştir. Maddeye göre;
- Kendisine yapılan teklifi yolsuz veya haksız görür yahut sonradan yolsuz veya haksız olduğu kanısına varırsa, 

- Aynı işte menfaati zıt bir tarafa avukatlık etmiş veya mütalaa vermiş olursa,

- Evvelce hakim, Cumhuriyet Savcısı, hakem, bilirkişi veya memur olarak o işte görev yapmış olursa,

- Kendisinin düzenlediği bir senet veya sözleşmenin hükümsüzlüğünü ileri sürmek durumu ortaya çıkmışsa,

- Görmesi istenilen iş, Türkiye Barolar Birliği tarafından tespit edilen mesleki dayanışma ve düzen gereklerine uygun değilse,

avukat işi mutlaka reddetmek zorundadır.

Maddede ayrıca herhangi bir suistimale yönelinmemesi için bu zorunluluğun, avukatların ortaklarını ve yanlarında çalıştırdıkları avukatları da kapsadıkları açıkça belirtilmiştir.

Avukatlık Kanunu'nun 38. maddesinin (b) bendinde düzenlenmiş olan menfaat!çıkar çatışması konusu meslek kurallarının 35 ve 36. maddelerinde ayrıntılı olarak düzenlenmiştir.

(Av. K. m. 38)