Avukatlar genellikle, meslekte belirli bir kıdeme ulaştıktan sonra, bu işi birlikte çalıştıkları daha kıdemsiz birilerine devretmektedirler. Sadece önemli gördükleri işler için bizzat adliyeye gitmektedirler.

Uygulamada, bazı avukatların, gerek mahkeme kalemlerinde, gerek icra müdürlüklerinde, suratsız ve sert bir tavır sergilediklerini sıklıkla görmekteyiz. Dışarıdan bakıldığında, kalem personellerini ” İşini yap” dercesine küçümser bir tavırla iş yaptırmaya çalışmak, hiç de yakışık alır bir davranış değildir. Adliye çalışanlarını genellikle suratları asık bir şekilde görürsünüz.

Yaptıkları işin ciddiyeti, ilgilenmeleri gereken yüzlerce dosya nedeniyle çoğu zaman ciddi moddadırlar. Ancak istisnaları ayrı tutmak gerekirse, tanıdığınız zaman, bir çoğunun esprili, hoş sohbet olduklarını farkedersiniz. İcra takibini başlatmak ya da davayı açmak, yeterli değildir. İşi takip etmeyip rutin seyrine bıraktığınızda, mahkeme ve icra müdürlüklerindeki dosya yoğunluğu nedeniyle işler oldukça ağır ilerler. Bu aşamada avukata düşen, dosyaya gelen giden evrakları takip etmek ve bu doğrultuda dosyaya beyanda / talepte bulunmaktır.

Hatta bazı durumlarda, müzekkereleri elden takipli almak, hem müzekkerenin istenilen şekilde yazılmasını, hem de olağandan çok daha hızlı bir şekilde dosyaya gelmesini sağlar. Evrak takibi ve sair işlemler için de, yüzlerce dosya arasında işinizin daha önce hallolmasını istiyorsanız, icra müdürlükleri ve mahkeme kalemleri ile ilişkilerinizi iyi tutmanız gerekir. İlişkileri iyi tutmaktan kastımız, yapmacık gülümsemeler, gereksiz sevgi gösterileri değildir. Memurun karşısına suratsız bir şekilde dikildiğinizde, zaten çoğu zaman iş yoğunluğundan keyifsiz olan memura, mevcut tavrınızla daha da negatif elektrik yüklersiniz. Böyle bir durumda da memur, kuvvetle muhtemel, türlü bahanelerle sizi başından savmaya çalışacaktır.

Ancak girdiğiniz ortama neşenizi ve güleryüzünüzü de getirirseniz, gülümsemenin ve tatlı dilin insanlar üzerindeki etkisini çok net görebilirsiniz. İlk kural şık olmaktır. İstediğiniz kadar güler yüzlü olun, paçoz bir şekilde gittiğinizde, çoğu zaman avukat olmadığınızı bile düşünürler. Görsel anlamda şık ve bakımlıysanız, daha çok dikkate alınırsınız. İkinci kural pozitif enerji yaymaktır.

İcra Müdürlükleri için gerek olmasa da, mahkeme kalemlerine nezaketen de olsa kapıyı tıklatıp girmenizde fayda var. İçeriden “girin” sesini bekleyerek durumu abartmaya da gerek yok tabi. Ancak kapıyı hafifçe tıklatarak hem kibar biri olduğunuzu hissettirebilir, hem de memurun /memurların kafalarını işlerinden kaldırıp sizi farketmelerine vesile olabilirsiniz. Küçük şehirlerde, genellikle aynı mahkeme kalemleri ve icra müdürlükleriyle  çalışılacağından, tanımanız gereken çok fazla memur olmayacaktır.

İş yoğunlukları da büyük şehirlere oranla daha az olacağından, bu noktada büyük şehirlerdeki avukatlara oranla, küçük şehirlerdekiler daha şanslıdırlar. Ancak İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde avukatlık yapıyorsanız, çok fazla mahkeme kalemi ve icra müdürlüğü olacağından, buralardaki memurların hepsini tanımanız mümkün değil. Eğer uzmanlık alanınız belliyse, örneğin sadece “İş Davaları” ile ilgileniyorsanız,  diğer mahkeme kalemleriyle pek işiniz olmayacağından, iyi ilişkiler kurmanız gereken mahkeme kalemi sayısı da azalacak ve uzmanlaşmanın bir faydasını da bu noktada göreceksiniz. Mahkeme kalemine girdiniz. Kapı açıksa, öyle bırakın. Kapalıysa, dışarıdaki sesten rahatsız olup rahat çalışamıyor olabilirler.

O yüzden kapıyı usulünce kapatın. Hiçbir memuru tanımıyorsanız, öncelikle yapmanız gereken, işinizi gördürebileceğiniz memuru gözünüze kestirmek. Eğer içeri girdiğinizde içlerinden biri size “Buyurun” derse, o memuru bırakıp diğerlerine de yönelmeye kalkmayın.Sizi buyur edene derdinizi anlatın. Ancak hiçbiri tepki vermemişse, önce içeriyi bir süzün. Süzerken herhangi bir memurla göz teması kuracak olursanız da, “Kolay gelsin” ya da “İyi çalışmalar” diyerek tebessümle selamınızı verin. Bu noktada yöneleceğiniz memuru seçmek, sizin becerinize kalmış. İşi başından aşkın görünenlere mümkün olduğunca yanaşmayın. İş yetiştirme telaşıyla hem elindeki işi bırakıp sizinle ilgilenmeyeceklerdir, hem de işini bölüp dikkatini dağıttığınız için içten içe tepki verebilirler.

Eğer kalemde ismen tanıdığınız herhangi biri varsa, ismiyle hitap edip hal hatır sormayı ihmal etmeyin. O sizi tanımıyorsa da, insanların, kendilerine isimle hitap edildiğinde, tanınıyor olmaları hoşlarına gider. Mümkün olduğunca devamlı iş yaptığınız mahkeme kalemlerindeki memurların adını öğrenin ki ilişkileriniz zamanla daha da güçlensin. Eğer işiniz çok acil değilse ve mahkeme kalemi yoğunsa, ellerindeki işi bırakıp sizinkiyle ilgilenmelerini beklemeyin. Belki o an için işinizi gördürürsünüz. Ancak bunu pek de gönüllü olarak yapmayacaklardır. O işin acil olup olmadığını onlar da işin niteliğine göre emin olun anlayabilirler. Böyle durumlarda baktınız ki ortam yoğun, ya “işim bu ama acelesi yok, müsait olduğunuzda yaparsınız” deyin ya da “çok yoğunsunuz belli, ben müsait olduğunuzda gelirim” dersiniz. Bu anlayışlı tavrınız, karşınızdakinin hoşuna gidecek, ya nezaketinize nezaketle karşılık vererek elindeki işi bırakıp sizin işinizi halledecek, ya da anlayışınızı takdir edecek ve bir dahaki gelişinizde sizi oyalamadan en kısa zamanda işinizi halletmek için çaba harcayacaktır.

Mahkeme kalemlerinde tanınmanın ve sevilmenin bir diğer yolu da, sadece işinizin olduğu zamanlarda değil, hal hatır sormak için de ziyaret etmekten geçer. Kalemdeki memurlara para teklif etmeye kalkmayın. O işler eskidendi. Yapılması gereken bir işi yapması için yada yapılmaması gereken bir işi yapmaması için memura vereceğiniz para, hakaret anlamına gelir ve bunun cezai sorumluluğu da vardır. Ancak her insan gibi onlar da hediyeden hoşlanırlar. Ancak işinizi yaptırmak için değil, sevginizi, saygınızı ve iyi niyetinizi gösterebilmek adına, işiniz olmadığı zamanlarda küçük hediyeler verebilirsiniz. Örneğin kalemde işiniz olmadığı bir zamanda yaptıracağınız bir tatlı, kalem personeline söyleyeceğiniz çay – kahve, onların gözünde sempatik ve samimi bir izlenim bırakmanıza yarayacaktır. İlişkileri iyi tutmak adına yapılabilecek bir diğer şey, kalemin bir eksiğinin olup olmadığını sormaktır.

Adalet Bakanlığınca, sınırlı sayıda gönderilen malzeme eksikliğinden kalem sıkıntı yaşıyor olabilir. Size maliyeti 8-10 lirayı geçmeyecek olan, zımba telinden delgece, dosya kağıdından mürekkebe, herhangi bir eksiklerinin olup olmadığını öğrenebilir, bunları temin ederek işlerini yaparken yaşadıkları bir sıkıntıya bir nebze olsun çözüm üretmiş olabilirsiniz. Yukarıda sayılanlar, icra müdürlükleri için de geçerlidir. Tek fark, icra müdürlüklerinde işi yapacak memurun yada müdürün, dosya numarasına göre genellikle belirli olmasıdır. İcra müdürlüğünde, işinizi yaptırmak için hangisine gitsem gibi bir derdiniz olmayacaktır. İcra Müdürlüklerinde nasıl işlem yapılacağı hususu ayrı bir makale konusu olarak detaylı anlatılmaya çalışılacaktır. 

hukukitavsiyeler Av. Ahmet Erkan