Hakim kimi delillere ise taraflardan talep gelmeden başvurur. Örneğin keşif ve bilirkişi incelemesi yapılmasına hakim resen karar verebilmektedir (HMK.m.266, 288/2). Bunun dışında, özel kanun hükümleriyle hakime delillerin toplanması için inisiyatif alma yetkisi tanınmıştır. Mesela TTK.m.83 hükmü gereğince hakim ticari uyuşmazlıklarda tarafların ticari defterlerinin ibrazına kendiliğinden karar verebilmektedir.

Hakim resen araştırma ilkesinin uygulandığı davalarda uyuşmazlığın aydınlatılması için gerekli bütün delillere kendiliğinden başvurabilirken, taraflarca hazırlama ilkesinin uygulandığı davalarda istisnaen resen delil toplayabilmektedir. Nitekim, Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda hakimin davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde delil gösterilmesini isteyebileceği açıkça kabul edilmiştir (HMK.m.31). Hemen belirtmek gerekir ki, delilin sonradan ileri sürülmesi yargılamayı geciktirme amacı taşımıyorsa veya süresinde ileri sürülememesi ilgili tarafın kusurundan kaynaklanmıyorsa, mahkeme o delilin sonradan gösterilmesine izin verebilir. 

Somut olayda, davacıya (f) bendinde yer alan eksikliği HMK'nın 119/2 maddesine göre kendisine verilecek kesin süre içerisinde tamamlama imkanı tanınmadan ve davacının HMK'nın 145.maddesine göre sonradan delil ileri sürme hakkı bulunduğu da düşünülmeden yerinde olmayan gerekçe ile yazılı şekilde davanın açılmamış sayılmasına karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir ...” (YARGITAY 21. Hukuk Dairesi ESAS NO: 2012/16739 KARAR NO: 2012/22171 T. 05.12.2012).

HMK.m.31 hükmü 1086 sayılı HUMK.m.75/2 ve 3. fıkralarına karşılık gelmektedir80. HMK.m.31 hükmünün ilk yarım cümlesindeki “uyuşmazlığın aydınlatılmasının zorunlu kıldığı durumlarda. delil gösterilmesini isteyebilir” ifadesi 1086 sayılı HUMK.m.75/3 hükmünün Hukuk Muhakemeleri Kanunu'ndaki ifade biçimidir. O itibarla, HMK.m.31 hükmünün hakime verdiği yetkinin sınırlarını belirlerken 1086 sayılı HUMK.m.75 hükmünün nasıl yorumlandığına değinmekte yarar vardır. 

Doktrinde HUMK.m.75 hükmünün hakime sadece taraflara başka delilleri olup ol-madığını sorma yetkisi vermeyip, aynı zamanda resen delil temin etme yetkisi tanıdığı; bu çerçevede, hakimin tarafların ileri sürmediği ve dayanmadığı delilleri getirtebileceği; ancak, hakimin resen delil araştırma yetkisinin olmadığı, iki tarafın iddiaları çerçevesinde ve dava dosyasından anlaşılan delillerin getirtilmesini emredebileceği; bunun yanında, dava dosyasında dayanağı olmak kaydıyla üçüncü kişilerin ellerindeki belgelerin verilmesini de isteyebileceği savunulmuştur. Buna göre, hakim yukarıda zikredilen sınırlar içinde, ispat yükünü taşıyan tarafa başka delili olup olmadığını sorabilecek, dava dosyasına usulüne göre bildirilmiş delillerin gösterilmesi ve sunulmasını isteyebilecektir.

HMK.m.31 hükmü 1086 sayılı HUMK.m.75/2 ve 3. fıkralarına karşılık geldiğine göre, doktrinde hakimin delillerin toplanmasındaki rolünü izah eden mezkur görüş bugün de savunulabilir. Bu bağlamda, HMKm.31 hükmü hakime sadece taraflara başka delillerinin olup olmadığını sorma yetkisi vermemekte, dava dosyasına giren vakıaların gerçekliğinin ortaya çıkarılması amacını da taşımaktadır. O yüzden, hakim iki tarafın iddia ve savunmaları çerçevesinde olmak kaydıyla, dava dosyasından anlaşılabilen veya dava dosyasında dayanağı bulunan delillerin gösterilmesine ve ibrazına resen karar verebilecektir. Örneğin dava dosyasından anlaşılmak kaydıyla mahkeme dava dosyasında ismi geçen kişileri tanık olarak dinleyebilecektir. 

HUMK.m.31'de delilin kimin elinde olduğuna göre bir ayırım yapılmadığı için delilin tarafların veya üçüncü kişinin elinde olması durumu değiştirmez. Ancak, HMK.m.31 hükmünden hakimin gerçeğin ortaya çıkması için resen bütün delillerin getirilmesine karar verebileceği sonucu çıkarılamaz. Aksi takdirde, hakime davanın aydınlatılması için tanınan bu istisnai yetki, derdest davada taraflarca hazırlama ilkesinden uzaklaşılarak resen araştırma ilkesinin uygulanmasına neden olacaktır.