a) Tecavüzün ref’i davası

Tecavüzün ref’i davası, eser sahibinin manevi ve mali haklarına karşı yapılmaya başlamış olan ve sonuçlarını doğurmuş bulunan bir tecavüzün varlığı halinde gerçeklesen bu tecavüzün doğurduğu sonuçların giderilmesi, ortadan kaldırılması amacıyla açılan FSEK m. 68 de düzenlenmiş olan davadır.Tecavüzün ref’i davası öncelikle incelemiş olduğumuz, çeşitli KHK’ler ile korunan diğer fikri haklardaki tecavüzün giderilmesi davasıdır.
FSEK m.66/1-3 e göre davanın açılması için tecavüz edenin kusurunun şart olmadığı, tecavüzün ref’i davası, maddi ve manevi haklara karşı bir tecavüzün yapıldığı her halde açılabilir. Bunun dışında, manevi ve mali haklara karşı yapılan bazı tecavüz halleri FSEK m.67 ve 68 de özel olarak ancak sınırlayıcı olmamak üzere düzenlenmiş ve bu tecavüz hallerinde eser sahibinin yapabileceği talepler de gösterilmiştir.

Tecavüzün ref’i davasının davalısı ise hiç şüphesiz ki tecavüzde bulunan kişidir. FSEK m. 66/1-2 uyarınca tecavüz, hizmetlerini ifa ettikleri sırada bir isletmenin temsilcisi veya mühdahdemleri tarafından yapılmışsa, tecavüzün ref’i davası isletme sahibine karşı da açılabilir.

Tecavüzün ref’i davasının davacısı, manevi hakların tecavüze uğraması halinde, eser sahibi ve FSEK m. 19 uyarınca gösterilen şartlar çerçevesinde sırasıyla sağ kalan eş ile çocukları ve mensup mirasçıları, ana – babası, kardeşleridir.

b) Tecavüzün men’i davası

Tecavüzün men’i davası, mali veya manevi haklarda gerçekleşmesi muhtemel olan bir tecavüzün önlenmesi amacıyla açılır.FSEK’nun 69. maddesi davanın kapsamını genişleterek, gerçekleşmiş olan yani başlamış bulunan bir tecavüzün devamı veya tekrarının muhtemel olduğu hallerde de açılabileceğini düzenlemiştir.

FSEK’nun 69. maddesi,tecavüzün ref’i davasını düzenleyen 66. maddesinin 2.,3. ve 4. fıkralarının,tecavüzün men’i davasında da uygulanacağını hüküm altına almıştır.Buna, tecavüzün men’i davasının açılabilmesi için de tecavüzde bulunma tehlikesini gerçekleştiren mütecavizin kusuru şart değildir.Her ne kadar 69. madde, ‘vaki olan tecavüzün devamı veya tekrarı muhtemel görülen hallerde de ‘tecavüzün men’i davasının açılabileceğini düzenleyerek bu davayı, tecavüzün ref’i davasına yaklaşırsa da, bu iki dava amaçları itibariyle de birbirinden farklıdır. Tecavüzün ref’i davası, gerçekleşmiş olan tecavüzün doğurduğu sonuçların ortadan kaldırılması amacıyla açılırken tecavüzün men’i davası, gerçekleşme tehlikesi bulunan tecavüzü önleme yani bu tehlike tecavüze dönüşmeden engelleme amacını taşır. Şüphesiz ki tecavüzün men’i ve tecavüzün ref’i davası birlikte açılabilir.

Tecavüzün men’i davasının davacısı, FSEK’nun 69. maddesine göre eser sahibidir. Ancak doktrin hakli olarak bu davanın davacısının da tecavüzün ref’i davasının davacısı ile ayni olduğunu bu nedenle 69. maddede sadece eser sahibinden söz edilerek, FSEK.’nun 19. maddesinde sayılan diğer kişilerin dava açma hakki yokmuş gibi bir düzenlemeye gidilmesinin yanlış olduğunu ifade etmektedir.

c) Tazminat davaları

Tecavüzün ref’i ve men’i davalarının yanında eser sahibinin maddi ve manevi haklarının tecavüze uğraması halinde maddi ve manevi tazminat davaları da açabilmektedir. Tecavüzün ref’i ve tecavüzün men’i davaları, telif haklarının ihlalinden doğan hukuka aykırı sonuçları bertaraf etmek veya bu ihlali önlemek amacıyla açıldıkları halde, maddi ve manevi tazminat davalarının amacı maddi ve manevi hakları tecavüze uğrayan kişinin malvarlığında veya manevi haklarında uğradıkları zararın giderilmesidir. Çoğu zaman tazminat davaları, tecavüzün ref’i ve tecavüzün men’i davaları ile birlikte açılmaktadır.
Manevi hakları tecavüze uğrayan eser sahibi uğradığı manevi zararın karşılığında manevi tazminat ödenmesi için dava acar. Davanın açılması için eser sahibinin herhangi bir manevi hakkına tecavüz yeterlidir. İntihalin varlığı halinde de gerçek eser sahibinin adi ile ilgili manevi hakkına tecavüz oluştuğu için FSEK. m. 70/1’e dayanılarak manevi tazminat davası açılabilir.

Manevi haklara tecavüz davasının davacısı eser sahibidir. Doktrin, FSEK. m. 19’da belirtilen kişilerin de manevi tazminat davasını açabilecekleri kanaatindedir.Davalı ise hiç şüphesiz ki manevi haklara tecavüzde bulunan mütecavizdir. Mali haklara tecavüz durumunda ise FSEK.’nun m. 70/2 ye göre, mali hakları haleldar olan kimse, tecavüz edenin kusuru varsa haksiz fiillere müteallik hükümler dairesinde tazminat talep edebilir.FSEK.’nun 70. maddesinin son fıkrasında, mali ve manevi hakleri tecavüze uğrayan kişinin uğradığı zararının tazminini dışında temin edilen karin kendisine verilmesini de isteyebileceği hüküm altına alınmıştır.

d) Eser sahibinin tespiti davası

Eser sahibinin tespiti davası, FSEK.’nun m. 15/3 uyarınca iki halin mevcudiyeti halinde, eserin sahibini belirlemek amacıyla açılan davadır. FSEK. m.15/3’e göre, bir eserin kimin tarafından meydana getirildiğinin ihtilaflı olması halinde veya herhangi bir kimsenin eserin sahibinin kendisi olduğunu iddia etmesi halinde bu hakkin tespiti amacıyla eser sahibinin tespiti davasını açabilir. Eser sahibinin tespiti davası, bir eda davasıdır. Zira mahkeme kararı ile sadece bir eserin sahibinin kim olduğu tespit edilmekle kalınmamakta bu karar ile eserin sahipliği davayı kazanan kişiye verilmektedir.

Eser sahibinin tespiti davası, somut olayın özelliklerine göre hasımlı veya hasımsız olarak açılabilir. Davacı ise, eser sahipliği iddiasında bulunan kişi yani eserin hakiki sahibidir. Eser sahibinin ölümünden sonra ise FSEK. m. 19/1’de sayılan kişiler de, eser sahibinin ölümünden itibaren 70 yıl içinde kendi namlarına bu davayı açabilirler. Eser sahibinin veya FSEK. m.19/1-2’de belirtilen kişilerin davayı açmamaları halinde, eser sahibi veya halefinden mali bir hak iktisap eden kişiler de meşru bir menfaatlerinin varlığı halinde eser sahibinin tespiti davasını açabilirler. Eser sahibinin olmuş olması ve yukarıda sayılan kişilerden hiç birinin mevcut bulunmaması veya mevcut olsalar bile dava açma haklarını kullanmaları halinde veya FSEK m.19/2 deki surenin de geçmiş olması halinde Kültür ve Turizm Bakanlığınca da davanın açılması mümkündür.