Çankırı’daki kaya tuzu üreticileri doğal yöntemlerle öğütülen tuzun daha sağlıklı olduğunu söylüyor.

Mart 2018’de Food Additives and Contaminants‘da yayımlanan araştırmaya göre, Türkiye’de satılan 16 farklı markanın sofra tuzu örnekleri incelendi. Örneklerin tamamında ise mikroplastik (5 mm’den küçük plastik parçacığı) bulundu. Yapılan araştırmada 5 deniz tuzu, 6 göl tuzu ve 5 kaya tuzu olmak üzere toplam 16 sofra tuzu örnekleri Çamaltı, Tuz Gölü, Palas Gölü, Seyfe Gölü, Acıgöl, Çankırı, Cihanbeyli ve Aksaray’da üretilmiş. İncelemeler sonucunda en yüksek mikroplastik partikül sayısına deniz tuzunda rastlandı. Rapor sonuçlarına göre, mikroplastik partikül sayısı deniz tuzunda 16-84/kg, göl tuzunda 8-102/kg ve kaya tuzunda 16-84/kg verileri elde edildi.

"Fabrikaya giren tuz pek makbul değil"

Doğal tuzun herhangi bir kimyasal madde içermediği anlatan 82 yaşındaki 70 yıllık tuz üreticisi Güray Güneşülke, “Babamla beraber yapardık bu işi. Çankırı’nın tuzu Türkiye’de 1. sırada yer alır. İçerisinde 84’e yakın mineral var. Tuzları biz kendi elimizde değirmenimizle öğütürüz, daha sonrasında piyasaya sunarız. Hiç bir katkı maddesi yoktur. Fabrikasyon tuzlarda içerisine çeşitli kimyasallar kullanılıyor akışkanlığını sağlaması için. Fabrikaya giren tuz pek makbul değildir” dedi.

"Çankırı tuzunda 84 farklı mineral var"

Doğal bitkilerle uğraşan aktar Satılmış Çolak her şeyin doğalını kullanmanın daha sağlıklı olduğunu dile getirerek, “Senelerdir bitkilerle uğraşıyorum. Organik bitkilerin en önemli özelliği sağlıklı olmasıdır. Tuzun da organik olması doğal olması sağlık açısından önemli farklılıklar oluşturur. Her şeyin fazlası zarardır tuzu da dozunda kullanmamız gerekiyor. Çankırı’da bulunan tuzun içerisinde 84 farklı mineral olduğu söyleniliyor. Bunların pek çok rahatsızlığa iyi geliği biliniyor” ifadelerine yer verdi.

"Taş değirmenlerde öğütülen, rafinerize olandan daha sağlıklı”

Dr. Rabia Günal Özen, doğal olanı kullanmanın en doğrusu olduğunu ifade ederek, "Rafinerize olan her şey bir takım işlemlerden geçtiği için oldukça bir takım kimyasal maddelerle muamele gördüğü için bunların artıkları tuz üzerinde ya da diğer maddeler üzerinde görüle bilmekte. Bu kalan maddelerde kanserojen etkilere sebep olabiliyor. Günümüzde ambalajlanmış ürünlerden kaçındığımız gibi tuza da muamele görmüş tuzda deniz tuzu da kaya tuzu da olsa fabrikasyon aşamasına geçmiş olan tuzlardan kaçınmak gerekiyor. O yüzden tuzda taş değirmenlerde öğütüldükten sonra kullanmak, rafinerize olan tuzu kullanmaktan daha sağlıklı” diye konuştu.

"Rafinerize olmamış kaya tuzunu kullanmak daha sağlıklı"

Dr. Rabia Günal Özen şu bilgileri verdi:

“Doğal tuz hiç bir aşamadan geçmeden, bulunduğu ortamda bir süre sonra nemle birleştiğinde eski haline dönüşebilmekte, rafinerize olmuş tuzlar ise yapışmayı önlemesi için bir takım kimyasal maddeler kullanıldığı için bu etkiyi göremiyoruz. Ben bir diyaliz hekimiyim diyaliz hastalarına tuzun hiçbir şeklini önermiyoruz. Ancak vücudun çok minimal bir oranda tuz kullanılması gerekiyor. Vücuttaki su döngüsünü sağlayabilmesi için tuzdaki bazı minerallere ihtiyaç duyuluyor. Tuz kullanılacağında ise önerimiz rafinerize olmamış kaya tuzunu kullanmak daha sağlıklı.”