Eskişehir’de akciğer kanserine yakalanan üç çocuk annesi Nuriye Kasap’a yanlış teşhis koyarak ölümüne neden olduğu öne sürülen doktor, 95 bin 300 TL maddi ve manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. Kararda, hastayla hekim ilişkisinin bir vekalet ilişkisi olduğu, hekimin bu nedenle titiz davranması gerektiği vurgulanarak, “En ufak kusurundan sorumlu olduğunu kabul ederek, kusur indirimi yapmaksızın sorumlu olması gerektiği” ifade edildi.


Radikal'den İsmail Saymaz'ın haberine göre; Eskişehirli 35 yaşındaki Nuriye Kasap 5 Ocak 2011’de öksürük ve nefes darlığı şikayetiyle özel bir polikliniğe Burada görevli Dr. A. G., Kasap’a akut bronşit teşhisi koydu. Önerilen tedavi sonuç vermeyince Kasap, 21 Eylül ve 10 Kasım 2011’de iki kez aynı doktora gitti. Bu kez öksürük, nefes darlığı ve hırıltıdan yakındı. Dr. G., akciğer grafisini çekmeden, yine astım ve bronşit teşhisi koydu. Kasap, şikayetleri devam edince 14 Kasım 2011’de bu kez bir başka hastaneye başvurdu. Yapılan kontrolde, akciğer grafisi uygulandı ve kanser olduğu anlaşıldı. Fakat Kasap artık hastalığının ileri aşamasındaydı. Tedaviye alındıysa da kurtarılamadı. Üç çocuk annesi Kasap, Temmuz 2012’de öldü.


Kasap’ın eşi ve üç çocuğu, Sağlık Bakanlığı’na başvurup hastaneyi şikayet etti. Bunun üzerine Eskişehir Osmangazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Hastalıkları Ana Bilim Dalı’ndan Prof. Dr. Muzaffer Metintaş, Prof. Dr. Sinan Enginel ve Prof. Dr. Füsun Alataş bilirkişi olarak atandı. Üç profesörün hazırladığı raporda, Kasap’ın ilk başvurusundan sonra akciğer tomografisi çekilmesi ve bunun uzman bir radyolog tarafından incelenmesi gerekirken bu yola başvurulmadığı ifade edildi. İkinci başvuruda Kasap’ın “solunum fonksiyon testlerinde restirktif tip kayıp olduğu” ve “bu tür kayıpların akciğer parankim ve plevral hastalıklarda söz konusu olabileceği, astım ve KOAH olmayacağı” ifade edildi. Üçüncü ve son başvurusunda Kasap’ta “ileri derecede restirktif kayıp” görüldüğü halde durumun hala fark edilmediği vurgulandı.


Avukat Selamet Şen, rapor üzerine Eskişehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi’ne başvurarak, tazminat talep etti. Dilekçede, Kasap’ın muayene sırasında Dr. G.’e “En azından akciğer filmi istemeyecek misiniz?” diye sorduğu halde işlem yapılmadığını savundu. Ayrıca Dr. G.’in doğru teşhis koymayarak, ölüme yol açtığını savundu. Dosya, Adli Tıp 1. İhtisas Kurulu’na gönderildi. Kurul, Dr. G.’in “ileri tetkik istememesi nedeniyle kusurlu olduğu ancak gecikme olmaksızın tanısı konularak uygun tedavisinin yapılması durumunda da kurtulmasının kesin olmadığı, ölümün meydana gelmesindeki kusur oranının 2/8 olarak değerlendirildiği” ifade edildi. 


Mahkeme bunun üzerine, hekimi mahkum etti. Kararda, Yargıtay içtihatlarına göre hastayla hekim ilişkisinin bir vekalet ilişkisi olduğu ve hekimin titiz davranması gerektiği vurgulanarak, “En ufak kusurundan sorumlu olduğunu kabul ederek, kusur indirimi yapılmaksızın sorumlu olması gerektiği” ifade edildi. Bu nedenle Dr. G.'in Kasap’ın eşi ve üç çocuğuna 35 bin 300 TL maddi, 60 bin TL de manevi olmak üzere 95 bin 300 TL tazminat ödemesine karar verildi.