Teknolojinin hızla ilerlediği bir dönemde çocuktan çok teknolojik aygıtlarla vakit geçiren annelerin çocuklarında sevgi yoksunluğu sendromu görülüyor. Çocuklarda gelişimsel bozukluklara yol açan sevgi yoksunluğu sendromu, 20 yıl önce 15 bin kişide bir rastlanırken, şimdi bu sayı 250 çocukta bir kişiye kadar çıkmış bulunuyor. Sevgi yoksunluğu sendromu görülen çocuklar, dokunmaktan ve dokunulmaktan hoşlanmıyor, göz temasları kurmakta güçlük çekiyor ve toplumsal çevre ile ilişkilerinde problemler yaşıyor.

Hastalığın, göz teması kuramama, konuşma problemi gibi belirtileri, otizmle benzerlik gösterse de otizmde, ritmik hareketler, sallanma gibi tipik hareketler sevgi yoksunluğu sendromunda görülmüyor. En önemli fark ise erken tespit edildiği takdirde sendrom, 6 ay ile 1 yıl arasında süren bir eğitim ile tedavi edilebilirken otizmdeki rehabilitasyon süresi çok daha uzun bir sürede gerçekleştiriliyor. Ancak sendrom erken teşhis edilmediği takdirde otizme doğru bir süreç de seyredebiliyor. Bebek doğduğu ilk ay içerisinde sadece annenin ağız çizgisini, ilk 3 ay içerisinde ise yüzünün tamamını görebilmeye başlıyor. Bu sebeple anne ile yoğun vakit geçiren bebek annenin yüz ifadeleri ve ruh durumundan etkileniyor. Nöroloji Uzmanı Dr. Bülent Madi, "Çocuk, annenin ağzının aşağı doğru olup olamamasına göre keyif hormonu salgılar. Dokunma, göz teması bunların hepsi ile birlikte uyaran eksikliği başlar. Ama en önemlisi dokunmadır. Çocuk ilk olarak anne karnında titreşimleri alır." diye konuştu. Babanın da çocuk ile oyun oynaması, çocukla göz teması kurması önem taşıyor.

Psikolog Mehtap Kayaoğlu ise Anadolu kültüründe bebeğin doğduktan sonra kundakla birlikte anneye verildiğini hatırlatarak, bebek odası kavramının kültürümüze yerleşmesi ile ebeveyn ile bebeğin uzaklaştığına dikkat çekiyor. Ancak, Kayaoğlu son dönemde uluslararası kongrelerde de anne-bebek ten temasının vurgulandığı ve olumlu bir geri dönüş yaşandığını kaydetti.



Zaman