Türkiye’de son yıllarda uygulanan barajlı D’hont sistemine göre, 2015 genel seçimlerinde AKP istediği sandalye sayısına ulaşamamış ve tek başına Anayasa’yı değiştirecek gücü bulamamıştır. Seçimlerden önce 2007 seçimlerinde Recep Tayyip Erdoğan’ın getirmek istediği sistem dar veya daraltılmış bölge sistemiydi. Bu sayede Başkanlık sistemini getirecek ve Anayasa değişikliğine tek başına gidilebilecekti.

Dar ya da daraltılmış bölge getirilse idi seçim sonuçları 2015’de AKP lehine oldukça değişecek hatta CHP ve MHP’nin mecliste temsili oldukça sınırlanacaktı. Bu seçim sistemi Anglosakson geleneği olup, Fransa’da çok da başarılı sonuçlar verdiği söylenemez. Partiler arası gayriahlaki pazarlıklar sonucu halk bazen istemediği partilere oy kullanmak zorunda kalmaktadır.

2015 genel seçimlerinde ortaya çıkan Türkiye’de yeniden bir koalisyon hükümeti kurulması yolunda başlangıçtır. Açıkçası 2015 genel seçimleri, seçim sisteminin aksaklıklarını da oldukça net ortaya koymuştur. Birkaç seçimdir olandan daha da fazla temsilde adalet sağlanmış, yönetimde istikrar ilkesinden uzaklaşılmıştır. 1995 yılında seçim kanununa eklenen temsilde adalet yönetimde istikrar ilkesinin de bir kez daha birlikte var olmalarının mümkün olmadığı ortaya konulmuştur.

TBMM üyelerinden Herhangi biri Başbakan olabilecek!

CHP+MHP+HDP ya da AKP+MHP ya da AKP+CHP ya da AKP+HDP ya da AKP+CHP+HDP koalisyonları kurulabilir mi? Ya da bundan sonra ne olacaktır?


Koalisyon kurulup kurulmayacağı tahmini siyasi bir tahmin olarak görünmekte ve partilerin bundan sonra nasıl bir Türkiye’de siyaset yapmak istediklerine bağlı olarak değişecekse de mevcut anayasamız ve seçim sistemimiz koalisyon kurmaya engel teşkil etmemektedir. Bu seçimde hiçbir parti kendi başına hükümeti kuramayacağı için, burada Anayasa’nın düzenlemesine göre Cumhurbaşkanı’nın bir başbakan ataması ve hükümeti kurma görevini ona vermesi bekleniyor. Burada seçilecek Başbakan’ın niteliği konusunda herhangi bir belirtme yapılmadığı gibi TBMM üyelerinden herhangi birinin Başbakan olacağı belirtilmektedir. Bu durumda mecliste sandalye sayısı elde eden partilerin milletvekillerinden herhangi biri Başbakan olarak atanabilecektir.

Başbakan Bakanlar Kurulunu oluşturur ve Bakanlar Kurulunu TBMM üyeleri arasından ya da milletvekili seçilme yeterliliği olanlar arasından yani bugün konuşulan dışarıdan destekli olarak kurar ve Cumhurbaşkanı tarafından atama yapılır.

En önemli husus kurulan hükümetin güvenoyu almasıdır. Bakanlar Kurulunun güvenoyu alamaması ve güvensizlik oyuyla düşürülmesi hallerinde 45 gün içerisinde Bakanlar Kurulu kurulamadığı veya kurulduğu halde güvenoyu alamadığı takdirde Cumhurbaşkanı TBMM başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verecektir.

Başbakan istifa edebilir!

Başbakanın istifa etmesi hali de gerçekleşebilir. Bakanlar Kurulu güvenoyu almadan Başbakanın istifa etmesi halinde de Cumhurbaşkanı Meclis Başkanına danışarak seçimlerin yenilenmesine karar verecektir.

İngiltere Seçimlerini İyi Okumak gerekir!

Dünyada mevcut eğilimleri iyi takip etmek gerekir, Türkiye’de bu gelişmelerden oldukça fazla etkileniyor. İngiltere’de 2010 seçimlerinde Muhafazakar Parti ilk sırada seçimlerden çıksa da tek başına hükümet kuramadı ve üçüncü sıradaki Liberal Demokrat Parti ile koalisyon kurmak durumunda kaldı. Bugün AKP’nin istediği dar bölge sisteminin uygulandığı İngiltere’de muhafazakarlar için hiç iyi sonuçlar çıkmıyor. Ve orada da seçim sistemi kıyasıya eleştiriliyor ve değişmesi düşünülüyor. Yönelim ise İşçi Partisi’ne doğru kayıyor. Dünya’daki bu değişimden Türkiye’de olumlu yönde etkileniyor.