MHP İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu, "Türkiye, Arap Baharı hadiselerini tam kavrayamadı. Bugün her şeyden önce yapılması gereken husus, dış politikamızın bulunduğu istikametsizlik halinden, milli menfaatleri önceleyen, soğukkanlı üsluba dönmek lazım. Çok yönlü politikalar yürütülmeli, sakin diplomasiye önem verilmeli." dedi.

TBMM Genel Kurulunda, MHP milletvekilleri Dışişleri, Ekonomi, Sağlık ve Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme bakanlıklarının 2018 yılı bütçeleri üzerine konuştu.

MHP Denizli Milletvekili Emin Haluk Ayhan, Ekonomi Bakanlığının bütçesi üzerine MHP'nin görüşlerini dile getirmek için söz aldı.

"Bizim eleştirilerimiz, Türkiye ekonomisinin sorunlarının çözümüne, toplumsal huzur ve refahın artırılmasına yöneliktir." diyen Ayhan, Türkiye'nin ekonomi alanında hızlı bir reform gündemi oluşturması ve uygulaması gerektiğini söyledi.

Et ve tarım ürünlerinde vergilerin düşürülmesinin ekonominin canlanmasına çare olmadığını, gümrüklerin açılması ve vergi oranlarının indirilmesinin yurt içindeki üreticileri zor durumda bıraktığını öne süren Ayhan, "Talimatla faizi, seferberlikle döviz kurunu düşürüyorsunuz. Siz 'faiz' dedikçe, faizler yüzde 8'den 13,25'e geldi, artış yaklaşık yüzde 65. Ekonomi yönetiminin her gün beyanat verme yarışından ziyade alanına odaklanması ülke açısından çok daha faydalı olacağı kanaatindeyim." değerlendirmesinde bulundu.

Hükümetin ekonomik hedeflerini tutturamadığını ama hedefleri kendi rakamlarına yaklaştırdığını iddia eden Ayhan, "Geçen yıl içinde, 2015 ve 2016 yıllarında da 3 tane orta vadeli program hazırlandı. 2015'teki Orta Vadeli Program'da 2017 hedefi 170 milyar dolardı. 2016 yılında hazırlanan Orta Vadeli Program'da ise 175,8 milyar dolar. 2016 revizede ise bu hedefi 153,3 milyar dolara çektiniz. 2018-2020 yani son Orta Vadeli Program'da hedef 156,5 milyar dolar ve siz bunu nihayet tutturacaksınız. Hedefi kendinize doğru, ne yapıyorsunuz, çekiyorsunuz." diye konuştu.

MHP'li Ayhan, AK Parti döneminde 2,5 trilyon dolar ithalat, 1,6 trilyon dolar ihracat yapıldığına, 950 milyar dolar da dış ticaret açığı oluştuğuna işaret ederek, dış ticaretin Türkiye'nin aleyhine geliştiğini, dış ticaretin temel yapısal sorunları çözülemediğini söyledi.

Ayhan, "Sonuç olarak, bizim, ihracatın dış girdi bağımlılığını ve düşük teknoloji yoğunluğunu aşmamız lazım. Teşvik sisteminden dahilde işlemeye, ihracat desteklerinden dış pazarların çeşitlendirilmesine kadar pek çok alanda ciddi tedbirlere ihtiyacımız var." ifadelerini kullandı.

Emin Haluk Ayhan, TMSF'ye devredilen FETÖ'ye ait şirketlerin ekonomik teşvikten, izin belgelerinden ne kadar istifade ettiklerine dair araştırma yaptırılmasını talep etti.

MHP Antalya Milletvekili Ahmet Selim Yurdakul da Sağlık Bakanlığı bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, bir ülkede uygulanan sağlık politikalarının o ülkenin huzuru, refahı ve geleceği açısından çok önemli olduğunu vurguladı.

Türkiye'de bebek ölüm oranları, anne ölüm oranları, sağlık hizmetlerinden memnuniyet gibi endekslerin son 6 yıldır hiç değişmediğini, yapılan çalışmaların sonuçlarının alınmadığını öne süren Yurdakul, sağlık sektöründeki performans sisteminin sorunların çözümüne katkı sağlamadığını, sorunları daha da derinleştirdiğini iddia etti.

Hastaneye giden vatandaşlardan 15 kalem adı altında para alındığını, 2017 yılında vatandaşın sağlık hizmetlerine 22 milyar liranın üzerinde ödeme yaptığını anlatan Yurdakul, emekliler başta olmak üzere tüm vatandaşlardan alınan katkı paylarının kaldırılması için kanun teklifi verdiklerini, bu teklifin kabul edilmesi gerektiğini kaydetti.

AK Parti iktidarları döneminde 84 tıp fakültesi açıldığını ancak bu fakültelerin hekim, akademik kadro, donanım ve fiziksel yetersizlikleri bulunduğunu ileri süren Yurdakul, "Oradaki öğrenciler büyük şehirlere, Gazi Üniversitesine, Hacettepe'ye falan geldiler. 100 kişilik amfide 300 kişiye ders vermek zorunda kaldık. Bunun bir an önce düzeltilmesi gerekir. Aynı hata nerede gerçekleşti? 'Hemşire sayısı az' diye sağlık meslek yüksek okullarını açtınız ve oradan o kadar çok hemşire mezun oldu ki şimdi ne yaptınız biliyor musunuz? Onları atayamadığınız için 'yardımcı hemşirelik' kavramı getirdiniz. Bu, dünyanın hiçbir yerinde maalesef yok." değerlendirmesinde bulundu.

Yurdakul, MHP'nin sağlık politikalarının hazır olduğunu belirterek, aile hekimlerinin esas görevleri olan koruyucu sağlık hizmetleri imkanının tanınması, aile hekimlerine ödenen cari giderlerin artırılması ve ücret kayıplarının giderilmesi, aile sağlığı çalışanlarının açığının giderilmesi, aile hekimlerinin yeni birimleri açılırken planlı ve programlı bir açılım sağlanması, kronik hastalıkların takibi için doğru ve planlı bir sistem getirilmesi ve sağlık raporları için doğru bir algoritma çizilerek bunun uygulamaya geçirilmesi önerilerinde bulundu.

Atanamayan yardımcı sağlık personelinin şehir hastaneleri ve açılacak yeni yaşam merkezlerinde istihdam edilmesi için kanun teklifi verdiklerini hatırlatan Yurdakul, sadece diplomalı kişilerin atamasının yapılması, sertifikalı kişilerin atanmamasını istedi.

MHP'li Yurdakul, "Vatandaş ve sağlık çalışanlarını göz ardı eden, ülke gerçeklerini göz önüne almayan, tüm ilgili tarafların görüşünü ve onayını almayan hiçbir sağlık sistemi başarılı olamaz." ifadesini kullandı.

MHP İstanbul Milletvekili Ekmeleddin İhsanoğlu da Dışişleri Bakanlığının bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, İslam İşbirliği Teşkilatı'nın İstanbul'daki olağanüstü toplantısında alınan Kudüs kararlarının önemine işaret etti.

Türk milletinin tarihin hiçbir döneminde Filistin ve Kudüs'ü yalnız bırakmadığını ifade eden İhsanoğlu, Kudüs'ün tarihini ve uluslararası statüsünü anlattı.

İİT'nin İstanbul'daki zirvesinden sonra tüm gözlerin Türkiye'ye çevrildiğini ve zirveden çıkan kararların nasıl uygulanacağının tüm dünya kamuoyunca merak edildiğini belirten İhsanoğlu, "İİT'de Filistin ile ilgili çok kararlar var ancak bunların çok azı uygulanmıştır. Ben Kudüs ile ilgili siyasi olmayan bir plan yaptım, bu planı birçok zirvelerden geçirdik, ülkeler imza attı ama uygulamaya gelindiğin de her ülke 'Ben zaten Filistin'e yardımda bulunuyorum' dedi. Ben, İstanbul'daki zirvenin kararlarının takip edilmezse uygulanmayacağından korkuyorum." diye konuştu.

İhsanoğlu, "İstanbul zirvesinin gözden kaçmaması gereken en büyük başarısı; bölgemizin semalarında dolaşan, mezhebi çatışmayı körükleyen akbabaların kara emellerine hizmet etmemesidir. Şii-Sunni kavgasını körüklemek isteyenlere bu zirve, emellerinin bir süreliğine de olsa gerçekleşmediğini göstermiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Arap Baharında bölge insanının hürriyet, emek, onur peşinde büyük kavgalara giriştiğini, despotların tek tek gittiğini, kalanların da gideceğini çünkü insanların hür yaşamak, demokrasi ve iyi yönetilmek istediğini vurgulayan İhsanoğlu, "Türkiye, 2011'deki, Arap Baharı hadiselerini tam kavrayamadı. Çok farklı sinyaller vermeye başladı. Bugün her şeyden önce yapılması gereken husus, dış politikamızın bulunduğu istikametsizlik halinden, milli menfaatleri önceleyen, soğukkanlı üsluba dönmek lazım. Çok yönlü politikalar yürütülmeli, sakin diplomasiye önem verilmeli." dedi.

Ortadoğu'daki hadiselerin ancak bölgedeki güç boşluğunun doldurulmasıyla son bulabileceğini belirten İhsanoğlu, "Ortadoğu'da güç dengesi yok. Çünkü biz çıktıktan sonra ganimet peşindekiler yeni sistemi kuramadı." ifadesini kullandı.

MHP'li İhsanoğlu, Dışişleri Bakanlığının daha iyi çalışması için bölge uzmanlarına ihtiyacı bulunduğunu söyledi.

MHP İzmir Milletvekili Oktay Vural da Ulaştırma, Denizcilik ve Haberleşme Bakanlığının bütçesi üzerine yaptığı konuşmada, bütçelerin hazırlanmasında sivil toplum kuruluşlarının katkısına ihtiyaç duyulduğunu belirterek, istişarelerle hazırlanan bütçelerin halka daha iyi hizmet edeceğini kaydetti.

AK Parti hükümetlerinin bölünmüş yollara öncelik verdiğini ancak bu yolların bakım maliyetlerinin yapım maliyetlerinin çok çok üstünde olduğunu öne süren Vural, yolların bakım maliyetlerinin dikkati çekici oranlarda fazla olduğunu iddia etti.

Türkiye'nin deniz taşımacılığı konusunda ayrıcalıklara sahip olduğunu ancak limanlarının yetersiz olduğunu savunan Vural, AK Parti iktidarında başlanan ve tamamlanan büyük bir liman projesi olmadığını söyledi.

Vural, Türkiye'nin küresel lojistik performans endeksinde 160 ülke arasında 34'ncü sıra bulunmasını eleştirerek, Türkiye'nin insan ve yük taşımacılığında hak ettiği yerlere ulaştırılamadığını kaydetti.