AK PARTİ KAPATMAKTAN YANA

AK Parti’nin, hafta sonu da dahil, TBMM Genel Kurulu’nu çalıştırma kararına rağmen son torba tasarısını hızla görüşüp Meclis’i tatile sokma kararında da, af polemiğinin uzamamasının etkili olduğu biliniyor. AK Parti kurmayları, seçimler öncesinde alınacak bir af kararının seçmen tabanında karşılığı olmadığına dair yapılan araştırmalar nedeniyle de bu öneriye sıcak bakmıyor. Parti kurmayları, iki partinin ilk kez bu kadar ayrı görüşte olmasının seçim ittifakına zarar verip vermeyeceğini değerlendirmeye başladı. AK Partililer, YSK’nın takvimine göre, bugün seçim ittifakı yapan partilerin ittifaktan vazgeçmelerinin son günü olması nedeniyle görüş ayrılığının büyümeden sürecin tamamlanmasını istiyorlar.

EĞER ŞARTLAR ZORLARSA

İktidar partisi, erken seçim gündeme gelmeden önce zaman zaman dile getirilen şartlı salıverme ve cezaevlerindeki doluluğu azaltmak için yapılan taslak çalışmalara rağmen bu başlığın tartışılmasını istemiyor. Ancak şartların değişmesi, af veya kısmi şartlı salıverilmenin gündeme gelmesi durumunda neler olabileceği de değerlendiriliyor. Siyaseten zorunlu kalınması durumunda, bu konuda başvurulabilecek hukuki seçenekler bulunuyor. Buna göre TBMM’nin tatiline son verilerek, bu konuda hazırlanacak bir teklifin yasalaşması gerekecek. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, TBMM Başkanı İsmail Kahraman doğrudan Meclis’i olağanüstü toplantıya çağırabilir. Bunun yanı sıra 110 milletvekilinin imzasıyla olağanüstü toplantı çağrısı yapılabilir. Bütün bu yollar için AK Parti’nin bunu istemesi, bu durumda da 330 milletvekilinin oyu gerekiyor.

TARTIŞMALI SEÇENEKLER

Diğer bir tartışma başlığını ise AK Parti’nin çıkardığı ‘Yetki Yasası’ oluşturuyor. Ancak alınan kanun hükmünde kararname çıkarma yetkisinin sadece Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne uyum düzenlemelerini yapmak ve devletin yeniden yapılanmasını sağlamak için kullanılabileceği, herhangi bir af veya şartlı salıverme düzenlemesine izin vermediği biliniyor.

Halen süren OHAL’e bağlı olarak kararname çıkartılarak affın yapılması ise hukuken tartışmalı görülüyor. Bu yolla yapılabilecek ‘şartlı salıverme’ düzenlemesinin ise Devlet Bahçeli’nin talebini karşılayamayacağı belirtiliyor.

İSYAN UYARISI

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, belli suçlara af getirilmesi konusundaki çıkışını dün yazılı açıklamayla sürdürürken “Kader kurbanları FETÖ’nün kurbanı, PKK’nın kurbanı haline gelirse, seçime bir hafta 10 gün kala bir talimat ile Türkiye’deki mevcut cezaevlerinde isyan başlatırlarsa ne olur? Korkunç bir tablo” dedi. Bahçeli’nin açıklaması şöyle:

ÜZERİMİZE DÜŞEN GÖREV

“Biz, ‘Terör suçundan tutuklu bulunanlar için gayret göstereceğiniz yerde 235 bin gariban var cezaevinde bunlarla uğraşın’ dedik. Sayın Başbakan ve Sayın Cumhurbaşkanı, ‘Bizim gündemimizde yok’ dedi. Birileri hemen harekete geçti. Cumhur İttifakı çatlar mı, farklı anlayışlara girdi gibi yorumlarken bazıları da büyük hataya düştü. Halbuki, eğer hükümetin gündeminde bu olmuş olsaydı biz bunu gündeme getirmezdik. ‘Sağlıklı bir düşünceniz var ve bazı konularda olduğu gibi yine size destek veriyoruz’ derdik. Ama böyle bir gündeminiz yok ise bizim üzerimize düşen bir görev var. Biz, önce ülkem ve milletim sonra partim anlayışıyla hareket ediyoruz. Aklımızda da hep Türkiye var.

TERÖRİZM İÇİN ZEMİN

Ben bir konuyu burada vurgulamak istiyorum; cezaevlerinde yaklaşık 235 bin hükümlü ve tutuklu var. Bunların belli bir oranı PKK ve FETÖ’den. Ama diğer kalanları adi suçlu ve kader kurbanı dediğimiz suçlardan içerde. Bunların içinde af kapsamına giremeyecek suçu olan canileri, istismarcıları ayıkladıktan sonra kalanları gözümüzün önüne getirin. Bunların büyük bir kısmı çocuk, genç suçlu. Ve cezaevindeki hayat, insan onuruyla pek bağdaşmayan bir hayattır. Bana gelen bilgiye göre aynı yatakta üç vardiya uyuyorlar. Yani aynı yatakta üç kişi sekizer saat sırayla uyuyorlar. Böyle bir ortam terörizm için çok önemli bir zemindir. Kullanılacak, istismar edilecek bir zemindir. Bu zemini işledikleri takdirde Türkiye, büyük bir felakete sürüklenebilir. Gezi olaylarından çok daha korkunç ve çok daha gaddar olur. Yoksa biz durup dururken şunu şöyle şöyle yapın demiyoruz. 235 bin kişinin içinde belli oranda bu insanlar var ve bunlar yavaş yavaş PKK ve FETÖ’nün tesiri altında kalarak birtakım organizasyonların kurbanı haline getirilirlerse, kader kurbanı olmaktan çıkıp FETÖ’nün, PKK’nın kurbanı haline gelirse, seçime 1 hafta 10 gün kala bir talimatla Türkiye’deki cezaevlerinde isyan başlatırlar ise ne olur? Korkunç bir tablo. Diğer ülkelerde de benzerleri yaşandı, Türkiye’de de geçmişte benzerleri yaşandı. Ranzalar, yatakhaneler yakıldı, gardiyanlar rehin alındı, ufak tefek suçu olanlar öldürüldü, topluma başka türlü mesajlar verilmek için onlar işkence görür, eziyet eder.” 

AFRİN’DEN ATILAN BOMBALARDAN DAHA TEHLİKELİ

“Kader kurbanı olan insanları ayıklayıp dışarı çıkartın, Türkiye biraz rahatlasın, rehabilite olsun. FETÖ ve PKK ile mücadelede de kesinlik kazanalım. Bu teröristler iki kişilik, üç kişilik yerlerde tutuluyor, kader kurbanı olan suçluların koğuşuna birer ajanlarını gönderiyor bu teröristler ve onlar orada fitne yayıyor. Cezaevleri, Afrin’de atılan bombalardan daha tehlikeli bir bombadır. Bunlara dikkat etmek lazım. Biz tartışalım diyoruz. Koalisyon hükümeti döneminde yaşadığımız olaylar var. İstanbul’da, Ankara’da, Uşak’ta cezaevlerinde yaşananlar var. Beş önemli STK mitingler düzenler, görüşmeler yaparken, kimisi rahmetli Ecevit’in kapısının önünde daktilo fırlatırken arkasından da bunlar oldu.” (Hürriyet)