Gül, TRT Haber'de canlı yayınlanan programda gündeme ilişkin soruları yanıtladı.

Olağanüstü hal (OHAL) kapsamında çıkartılan kanun hükmünde kararname (KHK) ile ceza infaz kurumu personeline fiili hizmet süresi zammı verilmesine dair düzenleme konusunda değerlendirmelerde bulunan Gül, 50 bin personelin çok ağır şartlarda görev yaptığını anlattı.

Bakan Gül, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Binali Yıldırım ve hükümetin çok ağır koşullarda çalışan ceza infaz kurumu personeli için çok güzel bir müjde verdiğini, yıpranma paylarının karşılandığını dile getirdi.

KHK ile özellikle "lekelenmeme hakkı"nı düzenleyen bir hükmün getirildiğini belirten Gül, şöyle devam etti:

"Her zaman görülebilir ama özellikle son zamanlarda artan asılsız ihbarlarla, şikayetlerle birtakım vatandaşlarımızın mağdur edildiği, yargı önünde şüpheli sıfatını aldığı birtakım uygulamalara şahit olundu. Yani bir isimsiz, soyut, genel, aleni olarak bakıldığında iftira olduğu da çok açık olmasına rağmen bir suç duyurusu, bir ihbar üzerine otomatikman yargı makamları bir şüpheli yapıyor vatandaşı. Bir polis evine ya da iş yerine gidiyor, gözaltına alıyor, işlem yapıyor ve bir dosya açıyor ve o kişi şüpheli oluyor. Deliller diğer birtakım tedbirler uygulanıyor. Oysa bakıldığında çok aleni bir şekilde soyut, mesnetsiz olduğu çok açık olsa bile bu konuda bir takdir hakkı olmuyordu. Böylece de hem iftira hem kötü niyetle insanların lekelenmesine imkan tanıyan bir kötü yola tevessül eden bir uygulamayı görüyorduk. Bunu önlemek adına çok önemli bir düzenleme geldi. Bununla birlikte artık bu tür genel, soyut iddialar üzerine savcı soruşturma açılmamasına karar verebilecek."

Gül, eskiden bir ihbar ya da şikayet olduğunda otomatik olarak cumhuriyet savcılarının bir soruşturma açtığını, kişinin şüpheli olduğunu dile getirdi.

KHK ile yapılan düzenlemede bu durumun değiştiğine dikkati çeken Gül, "Şimdi lekelenmeme hakkını hükümetimiz getirerek vatandaşlarımızı bu hususta kötü niyetten, iftiradan, yargı önünde yargıyı meşgul etme, FETÖ ile mücadele eden yargı kurumunu da yıpratan birtakım uygulamaları da inşallah sona erdirmiş olacak. Böylece savcı, soruşturma açılmasına ya da açılmamasına karar verecek. Bu karara karşı da bir denetim yolu var, yine itiraz edebilecek ilgililer. Bu itiraz neticesinde soruşturma açılmasına karar verilebilir. Bu nedenle vatandaşlarımızın asılsız ihbarlar, soyut, mesnetsiz iddialarla lekelenmesini önleyecek bir düzenlemeyi hükümetimiz getirdi." diye konuştu.

Sistematik iftira atanların da cezalandırılabileceği bir sisteme ilişkin soru üzerine Gül, "O var elbette. İftira atanlarla ilgili yargılama yapılabilir. O konuda da mahkemeler gerçekten iftira atılan kişiyi de koruyacaktır. Bu hususta mevzuatımızda her türlü düzenlememiz var." ifadelerini kullandı.

Gül, İnsan Hakları Daire Başkanlığının daha önce de bulunduğunu ancak müstakil bir hüviyette olmadığını hatırlattı.

AK Parti hükümetleri döneminde Türkiye'de insan hakları alanında uluslararası bir toplumun parçası olarak çok önemli adımlar atıldığını, reformlar yapıldığını kaydeden Gül, "Burada da İnsan Hakları Dairesini müstakil, ayrı bir daire haline getirdik. Ayrı bir tüzel kişiliği, ayrı bir yapısı olacak. Bununla birlikte insan hakları kurumları ile uluslararası toplumla ve kurumlarla daha yoğun bir iş birliği içine ülkemiz girmiş olacak." açıklamasını yaptı.

Adli müşavirliklerin sayısı artıyor

Yurt dışına açılacak adli müşavirliklerin sayısını da artıracaklarını bildiren Gül, "Daha interaktif, daha insan hakları bağlamında da Türkiye, kendi yapmış olduğu reformları çok iyi anlatma zeminine de kavuşmuş olacak. AİHM ile bu anlamda ortak diyalogları da daha kurumsal bir hale getirmiş olacak." bilgisini paylaştı.

Bir soru üzerine, KHK ile hakim ve savcılara ihdas edilen kadrolara ilişkin de değerlendirmelerde bulunan Gül, FETÖ'nün özellikle yargı, emniyet ve silahlı kuvvetler üzerine nüfuz ettiğini, hukuki zeminde ihraçların yapıldığını, mücadelenin sürdüğünü anlattı.

Buradan kaynaklanan bir ihtiyaç olduğunu, ayrıca kişi başına düşen hakim sayısını artırarak davaların çok fazla uzamaması ve mevcut hakimlerin de sürekli eğitime tabi tutulmasına yönelik bir reform çalışmalarının bulunduğunu söyleyen Gül, "Kişi başına hakim sayısını artırarak artık dosyaların, duruşmaların çok daha erken tarihe verildiği bir sistemi amaçlıyoruz. Hakim sayısını Avrupa Birliği standartlarının üzerine çıkacak şekilde bir hakim alımına yönelik KHK'da bir hüküm konuldu." dedi.

İlkokuldan itibaren bir hukuk eğitimini, adalet anlayışını yerleştirmek gerektiğini vurgulayan Gül, buna yönelik çalışmaları sürdüreceklerini bildirdi.

"Bu demek değildir ki bir kişi illa tutuklansın, 7 yıla kadar tutuklu kalsın"

KHK ile tutukluluk sürelerinin uzatılmasına yönelik bir soru üzerine Gül, şöyle konuştu:

"Orada, tutuklu olarak kalacak kişilerle ilgili, terör örgütleri ile ilgili bir düzenleme. Özellikle hakim ve savcıların sayısının azalmasından kaynaklı olarak mahkemelerde 15 Temmuz darbe girişiminden sonra dosyaların artmasından dolayı birtakım davaların safahatı uzamış oldu. Yani bu davaların, bu darbe girişimi nedeniyle uzamasından dolayı terör suçundan dolayı yargılananların serbest kalması ya da bu konuda bir bir zafiyete uğramamasına yönelik bir düşünce KHK'da yer buldu ama bu demek değildir ki bir kişi illa tutuklansın, 7 yıla kadar tutuklu kalsın. Bunu hakim zaten takdir edecektir. Hakim, o kadar tutukluluğu sürekli zaten inceleyip değerlendiriyor, cezaya göre de oranlıyor. Terör suçları ile ilgili cezalar da yüksek olduğu için bu husus da asla bir geri adım değil. Bir ihtiyaçtan, bir zaruretten kaynaklı olan bir düzenlemedir. Bunun da normal safahat geçtikten sonra elbette... Bunu zaten kısaltan AK Parti hükümetleriydi."

Gül, "milletvekillerinin hem seçilme aşamasında hem seçildikten sonra cumhuriyet savcılarının müdahalesine açık hale geldiği ve dokunulmazlığının kaldırıldığı" yönündeki eleştirilerin anımsatılması üzerine bu konuya da değindi.

Asla milletvekillerinin dokunulmazlığının kaldırılmasına yönelik bir düzenlemenin söz konusu olmadığını, böyle bir şeyin mümkün olmadığını ifade eden Gül, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Milletvekilleriyle ilgili Türkiye'deki her mahalde, her yerde soruşturma yapılabiliyordu. Yeni düzenlemeye göre, TBMM Ankara'da olduğu için, milletvekillerinin sayısı da malum, bu hususta eğer bir milletvekiliyle ilgili herhangi bir soruşturma ya da bir kovuşturma olursa (bugüne kadar olan dosyalarda değil, bundan sonrakilerle ilgili) bunu yapacak olan yer Ankara Cumhuriyet Başsavcılığıdır. Peki yapacak da milletvekilini tutuklayacak, gözaltına alacak, milletvekilinin bu suçtan dolayı dokunulmazlığını mı kaldıracak? Hayır. Ne oluyor? Başsavcılık bir soruşturma yapıyor, takipsizlik de verebilir ama suçlu olduğuna eğer kanaat getirirse dosyasını hazırlar, dosyası Mecliste bekler. Onun dokunulmazlığı olduğu için herhangi bir şekilde işlem yapılmaz. Bunu çok açık bir şekilde ifade etmek lazım. Diyelim ki Türkiye'nin herhangi bir yerinde bir savcılık o suç işlendiği iddiasıyla bir milletvekili hakkında soruşturma yapabiliyorken, alacak dosyayı, 'Böyle bir şey oldu, bizce burada bir suç var' diyecek ve Ankara'ya gönderecek. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı bunun soruşturmasını yapacak ama asla dokunulmazlığı kaldırma, hemen dava açma anlamında bir şeye gidemeyecek. Çünkü milletvekilinin dokunulmazlığı var."

"Bir geri adım anlamına gelmiyor değil mi?" sorusu üzerine Gül, asla bir geri adım olmadığının altını çizerek, Ankara'da, parlamentonun merkezinde, Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı gibi bir yerde yapılmasının usul ekonomisi bakımından daha doğru olur diye düşünüldüğünü söyledi. Gül, "Bu aslında siyasetin korunmasına yönelik. Yani bunu eleştirenler kimlerse, eğer muhalefetse de bilakis onların memnun olacağı, teşekkür edeceği bir düzenlemedir. Bu hususta nitekim başka bürokratlar için bile bu tür benzer düzenlemeler var." diye konuştu.

"Bunlar ciddi kararlar ve neden KHK ile çıkarmaya devam ediyorlar?" şeklinde ifadelerin hatırlatılması üzerine Gül, "Türkiye'de 15 Temmuz darbesini yapan bir terör örgütü ve acilen yapılması gereken birtakım yasal değişiklikler var. Terörle mücadele ediyorsunuz, bu konuda OHAL... Anayasanın vermiş olduğu yetkiyle sınırlı olmak üzere zaruri olan değişiklikler yapılmıştır. Bizim bekleyen kanunlarımız da var. Parlamentomuz açıldığında elbette bu kanun düzenlemeleri Mecliste normal yoldan zaten yapılacaktır. Biz de zaten onu tercih ediyoruz." ifadelerini kullandı.

"Açık cezaevlerine aktarma" ile ilgili bir soru üzerine de Gül, cezaevlerinde kapasitenin üzerinde tutuklu ve mahkum bulunduğunu belirtti.

Bakan Gül, "Cezaevi yönetimi, bir kişi aslında açığa çıkması gerekiyor ama disiplini bozmuş ya da disiplinsiz bir tavır yaptığı için ceza verince açığa çıkamıyor ama açığa çıkmaya hak kazanmış, bir yıl, iki yıl önce. Öyle olunca kapalı da." açıklamasını yaptı.

Cezaevlerinin doluluk oranının şu anda yaklaşık yüzde 110'un üzerinde olduğu bilgisini veren Gül, bunun da tutuklu ve mahkumların koşullarını zorlaştırdığını söyledi. Gül, "Bunlar açığa çıkmaya hak kazanmış kişiler. Bu asla bir af değil, farklı bir şey değil bu kişilerin açığa çıkması. Eğer açığa çıktıktan sonra varsa denetimli serbestlik imkanı da gelecek. Cinsel suçlar ve birtakım sınırlamalar hariç olmak üzere. Yine cezaevi yönetimi de bu durumları gözden geçirerek, bunun takdirini yapacak." değerlendirmesinde bulundu.

Gül, bunun cezaevi yönetiminin disiplin cezası verdiği hususları tekrar gözden geçirmeye yönelik bir düzenleme olduğunu, mahkumiyetle ilgili bir şey olmadığını bildirdi.

Tek tip elbise ile ilgili düzenleme yapılacak

Bazılarının denetimli serbestlikle çıkma hakkı olacağını yineleyen Gül, "Belki bu ceza olmasaydı birçoğu dışarıda olacaktı. Bunların tasnifi yapılacak, iyi halli olanları cezaevi yönetimi bunun kararını verecek." dedi.

"Bir rakam tahmininiz var mı?" sorusuna Gül, bu konuda bir sayı telaffuz etmenin şu anda zor olduğunu belirtti.

"Yeni cezaevlerinin yapımıyla ilgili durum nedir?" sorusunu da yanıtlayan Gül, tutuklu ya da mahkum da olsa cezaevinde belli standartlarda yaşama zorunluluğu bulunduğunu belirterek, standartları iyi noktaya getirmek üzere inşaatların sürdüğünü kaydetti. Gül, özellikle terör örgütleri mensuplarının tek ve 3 kişilik hücrelerde de kalabilmesine yönelik çalışmaların devam ettiğini anlattı.

Adalet Bakanı Gül, "Tek tip elbise çalışması ne durumda?" sorusuna, "Hükümetimizin o konudaki kanaati açıktır. Bu hususla ilgili de bir düzenleme yapılacaktır. Hazırlıklar, çalışmalar tamamlanınca hükümetimiz, Bakanlar Kurulu o konuda gerekli kararı verecektir." yanıtını verdi.

"FETÖ ile mücadele ve yargılama nasıl gidiyor?" sorusu üzerine Gül, şunları ifade etti:

"FETÖ ile mücadelede kararlı bir şekilde, bir an evvel sonuçlanmasına yönelik yargı makamları çalışıyor, görevlerini yapıyorlar. Bu hususta asla bir zafiyet, asla bir gevşeklik söz konusu olmadan. 15 Temmuz hain darbe girişimini gerçekleştiren bu terör örgütünün tüm üyeleri, yöneticileri adalet önünde hesap veriyorlar ve cezalarını da çekecekler. Tabii çok gizli ve kripto bir örgüt ama savunmalarına bakıldığında, İstanbul'da, İzmir'de, Ankara'da... Şöyle bir kapatın, izleyin yani 200 kişi getirin hepsi aynı şeyi söylüyor. Hani 'Karakolda doğru söyler, mahkemede şaşar' diye bir deyim var. Örgüt oldukları buradan da belli. Tek bir merkezden talimatla hepsi aynı şeyi yapıyor. Hakim kamerada gösteriyor, herkes görüyor ve 'Bu sen değil misin?', 'Hayır, ben değilim' diyor. Böyle mahkemeyle, yargıyla, adaletle dalga geçen bir yaklaşım var ama hakim ve savcılar, Türk yargı mensupları tamamen bu konuda hukukun gereği neyse o hususta çok adil bir şekilde yargılama yapıyorlar. Herkes bağımsız Türk mahkemelerine güvensin. En hızlı bir şekilde, en yakın zamanda safahat artık ilerliyor. Bu hain terör örgütüne mensuplar gereken cezayı alacaklardır. Türkiye'nin ulusal güvenliğiyle ilgili bu mücadelede mahkemeler hukuk neyse onu yapıyor. Herkes üzerine düşeni yapmak zorunda. Yalan söyleseler de inkar etseler de bütün deliller ortada. Meclisi bombalayan kişi de 'Benim haberim yoktu' diyor. Hepsi belli. Dolayısıyla vatandaşlarımız yargıya güvensinler, 250 şehidimizin ruhu incinmeden adil bir şekilde yargılamalar devam ediyor. Herkes, bu terör örgütleri de hak ettiği cezayı çekecektir, görecektir."

"Uluslararası hukukun gereğini bekliyoruz"

Abdulhamit Gül, Adalet Bakanlığının Adil Öksüz'ün yakalanmasıyla ilgili girişimlerine ilişkin açıklamada bulundu.

Öksüz'ün Almanya'da görüldüğüne dair haberlerin çıktığını hatırlatan Gül, uluslararası sözleşme kapsamında Öksüz'ün acilen bu ülkede tutuklanarak Türkiye'ye gönderilmesi yönünde bir kararın Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesinden çıktığını belirtti. Gül, "Bu hususta 'Bizde yok' şeklinde bir şey de gelmedi henüz bize. Bakanlık olarak istedik. Almanya'nın bu talebimize olumlu, olumsuz ve belgeli bir şekilde cevap vereceğini düşünüyoruz. Vermek zorunda. Uluslararası hukukun gereği de bunu bekliyoruz." ifadelerini kullandı.

Özellikle FETÖ mensupları ya da diğer bazı terör örgütü üyelerinin belli ülkelerden iade talebine rağmen bu isteğin yerine gelmediğini görmenin kendilerini üzdüğünü dile getiren Gül, terörün bütün insanlığın ortak düşmanı olduğunu vurguladı.

"İyi terörist, kötü terörist" diye bir ayrımın olamayacağına işaret eden Gül, "Türkiye, hangi terör örgütü olursa olsun insanlığa karşı suç işlemiş bütün örgütlere karşı uluslararası toplumla iş birliği yapan bir ülkedir ama bu hususta bazı ülkelerden bu duyarlılığı göremiyoruz. Bu uluslararası hukukun gereğini göremiyoruz. Bu hususta her türlü görüşmelerimizi uyarıyoruz. Talepte bulunuyoruz yazılı ve sözlü. Bu konudaki mücadelemizi de elbette hukuk çerçevesinde sürdüreceğiz. Umarız bu husustaki ortak hassasiyet yerine getirilir." diye konuştu.

"Bu konudaki ısrarımızı sürdüreceğiz"

ABD'de bulunan FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in iadesine ilişkin bir soru üzerine Gül, bakanlığının ABD ile temasının sürdüğünü belirterek, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın ziyaretlerinde de bu konunun gündem olduğunu söyledi.

Adaletin eninde sonunda tecelli edeceğini düşündüklerini ifade eden Gül, "Vermemekteki ısrar, terör örgütlerinin yanında durma anlamında bütün dünyanın gözü önünde gerçekleşiyor. O ülkelerin itibarını etkiler olumsuz anlamda. Bir anlamda teröristi korur vaziyette olmalarını sağlayacaktır, gösterecektir, göstermektedir. Bu konudaki ısrarımızı sürdüreceğiz. Hukuk çerçevesindeki taleplerimizi yenileyeceğiz. Her halükarda bu terör grupları sonuna kadar yargılanacak, belki bir kısım başta terör örgütü FETÖ olmak üzere adaletin önünde hesabını verecek." değerlendirmesini yaptı.

Adalet Bakanlığına yeni işe alımlarının olup olmayacağının sorulması üzerine Bakan Gül, adliye ve cezaevi personeli ihtiyaçlarının olduğunu bildirdi.

Bu konuda çalışmaların sürdüğünü aktaran Gül, "Maliye Bakanlığımız, Başbakanımız ve hükümetimizle en yakın zamanda ihtiyaçlarımızı giderecek şekilde kamuoyuna duyuracağız. Hem zabit katibi, adliye personeli hem de cezaevi için ihtiyaçlarımızı gidereceğiz. Bu konuda bir istihdam olacaktır. 950 hakim, savcı için yeni mezun olan yaklaşık 10 bin hukuk fakültesi mezunu arkadaşlarımız var. Onlara tekrar çağrıda bulunuyorum. Onurlu Türk yargı mensubu olmaya davet ediyorum." bilgisini aktardı.