Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Üniversitesi Kara Harp Okulu Komutanlığı’nda muvazzaf subay adaylarının mezuniyet töreninde konuştu.

Erdoğan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

Bugün, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra yeniden yapılandırılan Kara Harp Okulumuzun ilk mezunlarını veriyoruz. Bu şerefli kurumu kirleten darbecilerin tamamı tasfiye edildi. Biz önce eski sistemi tümüyle tasfiye ettik, tek çatı altında birleştirdik. Asli görevi olan subay yetiştirme odaklı olarak yeniden yapılandırarak eğitim öğretim faaliyetine başladık. Tek bir gayesi vardır. O da, TSK’ya en iyi, en donanımlı subayları yetiştirmektir. Harp Okullarımıza bunu dışında misyon biçmeye kalkanlara kesinlikle izin vermeyeceğiz. Biz aynı tecrübeleri tekrar tekrar yaşama yanlışına düşemeyiz. Tamamen yerli, milli bir yapıyı buralara hakim kıldığımıza inanıyorum. Türkiye’nin artık kaybedecek ne zamanı ne de insanı vardır. Üniversite mezunları arasından alınan öğrencilerimize harp okullarında 4 yılda verilen eğitimin fazlası 1 yılda verilerek vazifeye hazır hale getirilmişlerdir. Askeri derslerin oranı yüzde 18’den yüzde 60 düzeyine çıkarılmıştır.

Bu okullarımızın eski sisteme dönmesi kesinlikle söz konusu değildir. Milli Savunma Üniversitemizin ve tüm okullarımızın yeni yapıları ile sürekli güçlendirilmesi için kendilerine her türlü desteği veriyorum, vermeyi de sürdüreceğim. Bugün, Kara Harp Okulumuzda yeni dönemin ilk meyveleri olan 818 teğmenimizi mezun ederek görev yerlerine gönderiyoruz.

Cumartesi günü de Balıkesir’de Kara Astsubay Meslek Yüksekokulumuzun mezuniyet törenine iştirak edeceğiz. Nasıl her milletin kabiliyetli olduğu bir alan varsa bizim öne çıktığımız alan da askerliktir, savaştır. Yürek ve bilekle yapılan mücadeledir.

Önümüzdeki haftalarda tarih alanında, Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat ödülünü vereceğimiz, İlber Ortaylı hoca şöyle bir hikaye anlatıyor; İtalyan kumandan askerlerine ateş emri veriyor, kimse ateş etmeyince, kumandan “ateş, ateş, ateş” diyerek bağırmaya başlar. Siperdeki askerlerden biri ayağa kalkar ve ne güzel sestir diyerek geri bakmaya çalışınca vurulur ve yere düşer. İlber hoca her milletin belli alanlarda kabiliyetini anlatan hikayesini anlatınca bizim için yapılan asker millet tanımını teyit ediyor. Askerliğin milletimizin gönlünde ayrı bir yeri olmuştur.

Önümüzdeki yıl harp okullarına yapılan müracaat sayısının katlarak artacağına inanıyorum. Bu ordu darbecilerin ordusu değildir. Bu ordu FETÖ’cülerin ordusu hiç değildir. Bu ordu şu veya bu yabancı kurumun ordusu hiç değildir. Sadece ve sadece Türkiye’nin, Türk milletinin ordusudur. Bu sancak tıpkı bayrağımız gibi, ezanlarımız gibi gerektiğinde canımız pahasına korumamız gereken namusumuzdur.

Ordumuza kimsenin musallat olmasına, kem söz etmesine, tacize varan sataşmalarda bulunmasına izin vermeyiz. Bu ordunun Başkomutanı olarak her bir subayımızın, askerimizin şerefini korumak şahsımın en başta gelen görevidir. TSK’ya yapılmış her saldırı şahsıma yapılmış demektir. Ordumuzun içine sızmış darbeci ve cuntacı hainlerle mücadele etmek başkadır. Ordumuzu zayıflatacak davranışlar içine girmek bambaşkadır. Hiç kimsenin bunu fırsat bilip ordumuzu, askerimizi yıpratmasına da müsaade etmeyeceğiz.

Bizim ordumuz, bizim subayımız, bizim askerimiz daima başı dik şekilde görevinin başında olacaktır.

Sınırlarımızın Irak tarafında terör örgütüne çok ciddi darbeler vuruyoruz. Bugün Türkiye operasyonel kabiliyet ve tecrübe bakımından herhalde dünyanın en güçlü birkaç ordusundan birine sahiptir. Günün 24 saati, yılın 365 günü kesintisiz operasyon yürütebilecek güçlü bir ordumuz olmasaydı bizi bu coğrafyada bir gün yaşatmazlardı. DEAŞ’ı birkaç gün içinde çökerten de, çukur eylemlerde bölücü terör örgütünü açtığı çukurlara gömen de bizim ordumuzdur. Başka ülkeler kendi güvenliklerine bir takım kurumlara, devletlere havale edebilir. Bizim Türkiye olarak böyle bir şansımız yoktur.

Suriye krizi sırasında bir kez daha gördük ki başımız belaya girdiğinde ülkemize elini uzatacak ne uluslararası bir kurum ne de kendi kardeşlerimiz dışında bir toplum yoktur. Dost ve kardeş toplumların da maalesef bize destek sağlayacak gücü olmadığını da biliyoruz. Onun için kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz. TSK’yı her bakımdan büyütmek, güçlendirmek mecburiyetindeyiz.