Gül, mektubunda, Türkiye'nin, terörle mücadele konusunda uluslararası yükümlülüklerini yerine getiren bir ülke olduğunu belirtti.

Türkiye'nin, kendisine ve uluslararası topluma yönelik güvenlik tehditleri ve tüm terör örgütleriyle mücadele ettiğine işaret eden Gül, muhataplarından da aynı hassasiyeti ve samimiyeti göstermelerinin beklendiğini bildirdi.

ABD'nin, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in ve örgüt üyelerinin sığınağı haline gelmiş olmasının ülkeler arası ilişkilere ve terörizmle mücadelede uluslararası işbirliği perspektiflerine gölge düşürdüğünü ifade eden Gül, mektubunda, "Fetullahçı Terör Örgütü'nün lider ve mensuplarının, sorumlu oldukları eylemler nedeniyle yargılanmak üzere iadelerini sabırsızlıkla beklerken, bu beklentinin karşılanması şöyle dursun, onların tezlerine, söylemlerine ve Türkiye'de tamamlayamadıkları gayrimeşru çabalarına sahip çıkılmasını ikili ilişkilerimizle bağdaştıramıyoruz." ifadesini kullandı.

"Hukuksuz ve mesnetsiz bir komployla üretilen ithamlar davaya taşınmıştır"

Gül, söz konusu yargılamada Türkiye'nin iç meselesi olan siyasi konuların tartışıldığını ve gerçek olmayan hususların gerçek gibi yansıtıldığını belirtti.

Adalet Bakanı Gül, mektubuna şöyle devam etti:

"FETÖ üyesi hakim, savcı ve polis üçlüsünün, ülkemizde meşru hükümeti yıkmak amacıyla giriştiği bir operasyonda, hukuksuz ve mesnetsiz bir komployla ürettiği ithamlar, bugün bu davaya taşınmıştır. ABD'nin mali çıkarlarını korumak adına açılan bu davanın, FETÖ terör örgütünün Türkiye'ye yönelik yarım kalmış bir operasyonunu tamamlama amacına hizmet etme yönünde yol aldığını esefle gözlemliyoruz. Amerikan hukuk sisteminin böyle bir tertibe alet edilmesinden büyük üzüntü duyuyoruz. Son olarak mahkemenin 11 Aralık 2017 tarihli duruşmasında, eski emniyet görevlisi Hüseyin Korkmaz'ın tanık olarak dinlenmiş olması, başından beri bu davaya ilişkin dile getirdiğimiz kaygıların temelsiz olmadığını göstermiştir."

Hakkında yakalama emri bulunan Korkmaz'ın, FETÖ üyeliği ile "Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs" suçlarından İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesinde yargılandığını aktaran Gül, adli makamlar tarafından Korkmaz'ın iade edilmesi amacıyla geçici tutuklanmasının talep edildiğini ifade etti.

Gül, iadesini bekledikleri Korkmaz'ın, duruşmada kendisini Türkiye'deki hukuk dışı operasyonların (17-25 Aralık soruşturmalarının) merkezi figürü olarak takdim ettiğini hatırlattı.

"Dava hukuki değildir"

Korkmaz'ın Türkiye'deki savunmasını ise "bu soruşturmalardan haberi dahi olmadığı, soruşturmayı yürüten birimden başka bir büroda görev yaptığı ve hiçbir evrakta imzasının bulunmadığı" iddiaları üzerine kurduğunu bildiren Gül, mektubunda şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bu şahsın ifadesindeki tutarsızlıkları, gerçek dışı beyanlarını ve üretilmiş delilleri ülkenize hangi saiklerle taşıma rolü üstlendiğini tartışmaya gerek görmüyorum. Ağır isnatlar altındaki bir kaçağın, bir terör şüphelisinin, tanık sıfatıyla ülkenizdeki bu davaya çıkarılmasının yeterince büyük bir skandal olduğunu belirtmek istiyorum. Bu kişi, New York Güney Bölge Mahkemesindeki duruşmada kendisine yapılan mali yardımları da ayrıntılarıyla ifade etmiştir. Türkiye'nin aradığı bir teröristin, bazı devlet kurumlarınız tarafından hangi hukuki gerekçelerle fonlandığı merak ettiğimiz bir husustur. FETÖ mensubu hakim, savcı ve polis üçlüsünün, ürettiği sahte ve hukuk dışı delillerle kirlettiği bu dava, hukuki değildir. Yargı mensuplarınızın eylem ve davranışlarıyla da tarafsızlık görüntüsünü de baştan yitirmiştir."

Söz konusu soruşturmayı yürüten eski Başsavcının, davanın hakimi Richard Berman'ın yargılama başlamadan önce ve sonra yaptıkları açıklamalarının, bu kişilerin FETÖ mensuplarıyla dahil oldukları ilişkiler ağının, bu davanın içeriği ve hukuki gerekçelerinin de önüne geçtiğine dikkati çeken Gül, bu gelişmeler karşısında, ABD mahkemelerinin saygınlığı, tarafsızlığı ve bağımsızlığı konusunda Türk kamuoyunda derin bir şüphe oluştuğunu vurguladı.

Adalet Bakanı Gül, mektubunda şunları kaydetti:

"27 Kasım 2017'de jürili duruşmaları başlayan söz konusu davaya ilişkin olarak, sizden yetkiniz dahilinde konuya müdahil olmanızı ve böylesine hassas bir davada, hukuka aykırılıkların önlenmesi ve adil bir yargılamanın tesis edilebilmesi açısından desteklerinizi rica ediyorum. Türkiye Cumhuriyeti devletine kastetmiş bir terör örgütünün bu davayı yönlendirme ve kullanma çabalarını, ülkelerimiz arasındaki son derece değerli ittifak ilişkisine tercih etmeyeceğinize, ilişkilerimiz üzerinde telafi edilemeyecek sonuçlar doğurmadan gerekli tedbirleri alacağınıza inanmak istiyorum. Keza, ikili ilişkilerimiz ve adli işbirliği anlaşmamız temelinde, kaçak FETÖ lideri ve mensuplarının ülkemize iadeleri hususunda gerekli duyarlılığın gösterilmesini bekliyorum." (AA)