Adalet Bakanı Abdulhamit Gül, Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) elebaşı Fetullah Gülen'in iadesi konusunda ABD'ye neden nota verilmediği eleştirilerine karşılık, "Nota dediğiniz şey zaten melodi notası ya da başka büyülü bir şey değil, gönderdiğiniz nottur, yazıdır, Dışişlerinin yazdığı yazıdır. İade talepnamelerinin hepsi de Dışişleri aracılığıyla ABD'ye notayla bildirilmiştir. Eğer hani o notanın büyülü bir şeyi varsa Gülen ile ilgili şeyler de notayla ifade edilmiştir, bildirilmiştir." dedi.

Gül, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Bakanlığının 2018 yılı bütçesi üzerindeki görüşmelerde, milletvekillerinin soru ve eleştirilerini yanıtladı.

Türkiye'deki 16 bin hakim ve savcının yaklaşık dörtte birinin 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Fetullahçı Terör Örgütü (FETÖ) üyesi oldukları için ihraç edildiğini belirten Gül, Pensilvanya'ya bağlı karar veren bir yargı mensubundan, hukuk, yargı, vicdan yerine kendi sapkın anlayışıyla karar vermesinden başka bir şey beklenemeyeceğini ifade etti.

Cübbesini giymiş ama cübbenin içine 1 dolarını saklayan zihniyetin bu millete zulmettiğini vurgulayan Bakan Gül, "Hrant Dink davası, farklı birçok yargılamalar, Türkiye'nin sansasyonel birçok olayına, Danıştay saldırısından tutun, bunların yargılanmasına varıncaya kadar belli konularda FETÖ'nün nasıl talimatlar verdiği, nasıl diziler üzerinden yargıya müdahale ettiği açıkça belli. Kimlerin serbest kalacağını, tutuklanacağını oraya soruyor. Tüm bu müdahalelere karşı sessiz kalırken, bugün Türkiye'de yargı bağımsız ve tarafsız hale gelip, normalleşme sürecinde yargı mensuplarına yönelik haksız eleştiriyi, haksız saldırıyı kabul etmek mümkün değil." diye konuştu.

Bu örgüte karşı mücadelede herkesin yargı mensuplarının yanında yer alması gerektiğini dile getiren Gül, devletin içine nüfuz etmiş bu yapıyla mücadele edenlere her türlü desteğin verilmesini istedi.

Gül, yargıya güvenle ilgili bu travmanın tamiri noktasında çok önemli aşama katedildiğini, herkesin bu konuda yargı kurumlarına destek vermesinin de zorunluluk olduğunu ifade ederek, "Artık Türk yargısı, Anayasa'dan, kanundan ve vicdanından başka hiçbir yerden emir almadan karar verme noktasındadır." dedi.

Yargı mensuplarına yönelik, "şu kararı verdi namuslu savcılar var, şu kararı verdi namussuz savcılar var" şeklindeki bir söylemin kabul edilemeyeceğini belirten Gül, "Türk yargı mensuplarının hepsi namusludur, onurludur, hepsi Anayasa'ya, kanuna, hukuka, vicdani kanaatiyle bağımsız ve tarafsız karar veren onurlu yargı mensuplarıdır. Yanlış yapan, hukuku, kanunu yanlış yorumlayan her meslekte olabilir. Teftiş kurulları etkin şekilde hangi konuda yetkisini suistimal eden varsa hukuk çerçevesinde teftişini yapmaktadır. Türkiye'de elbette insan hata yapabilir ama önemli olan hataları telafi edecek, hataları ortadan kaldıracak mekanizmaların olmasıdır." değerlendirmesini yaptı.

"Olağanüstü bir gayret sarf ediliyor"

Hakim ve savcıların eğitimi konusuna yoğun şekilde öncelik vereceklerini aktaran Gül, ihraçlardan dolayı yaşanan eksiklikler nedeniyle yeni göreve başlayan hakim savcıların yanı sıra avukatlardan da göreve başlayanların bulunduğunu hatırlattı.

Yaşanan süreçte normalleşme, travmayı atlatma, rehabilite etme konusunda önemli adımlar atıldığının altını çizen Adalet Bakanı Gül, yargı mensuplarının, darbe girişimine ilişkin yargılamaları geç saatlere kadar yerine getirdiklerini, olağanüstü bir gayret sarf edildiğini söyledi.

Türk yargısına bütün milletin güvenmesi gerektiğini belirten Gül, kararlarda hata olsa dahi bunun yargı mekanizması içinde hukuki yollarla telafisinin mümkün olduğuna dikkati çekti. Gül, asla siyasallaştırılamayacak olan yargının, polemik konusu yapılmaması gereken kutsal kurumlardan olduğunu dile getirdi.

Hakkında adli takibat olmayanların da ihraç edildiği yönündeki eleştiriye yanıt veren Gül, memur disiplin hukukuyla ceza hukukunun birbirinden farklı işlediğini, bir kişinin ceza hukuku anlamında terör örgütü üyesi olmasa bile disiplin hukukunda bir iltisakı olduğu için kamunun bu kişiyle çalışmak istemeyebileceğini vurguladı.

Bakan Gül, olağanüstü hal komisyonunun müstakil bir yapısının bulunduğunu, vereceği kararların da son tahlilde yargıya konu olacağını belirterek, yargıya duydukları güvenin tam olduğunu söyledi.

Yargının verdiği kararlarda Adalet Bakanlığının suçlanmasını eleştiren Gül, Türkiye'de kuvvetler ayrılığı bulunduğunu, yargının bağımsız, tarafsız şekilde kararlarını verdiğini anlattı.

Gül, "Mahkemelerin verdiği kararlardan dolayı bakanlığın, hükümetimizin ya da siyasetin suçlanması hem yargıyı hem de siyaseti aynı zamanda zedelemektedir. Yargı kendi kararını kendisi vermektedir. Bir mahkemenin verdiği karardan dolayı hükümetin, yürütmenin, Cumhurbaşkanımızın suçlanmasını kabul etmemiz asla mümkün değil. Bu hukuk eğitimi görmüş, Türkiye'de en yetkin meslek gruplarından olan hakim savcılarımıza da hakarettir." ifadelerini kullandı.

Rıza Sarraf için ABD'ye nota gönderilmesine karşın FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'e ilişkin neden nota verilmediği yönündeki soruyu yanıtlayan Gül, "Notalar Dışişleri Bakanlığıyla verilir. Nota dediğiniz şey zaten melodi notası ya da başka büyülü bir şey değil, gönderdiğiniz nottur, yazıdır, Dışişlerinin yazdığı yazıdır. İade talepnamelerinin hepsi de Dışişleri aracılığıyla ABD'ye notayla bildirilmiştir. Eğer hani o notanın büyülü bir şeyi varsa Gülen ile ilgili şeyler de notayla ifade edilmiştir, bildirilmiştir." değerlendirmesinde bulundu.

Muhalefetten gelen "Cumhurbaşkanı parti genel başkanı olduğu için hakaret suçunun kaldırılması gerektiği" yönündeki görüşe katılmadığını belirten Gül, "Parti başkanı oldu da devlet başkanı görevi sona mı eriyor. Eleştiri ile hakaret birbirinden farklıdır. Bir ülkenin devlet başkanına yapılan hakaret için her ülkede, hangi hükümet sistemi olursa olsun her yerde daha ağır müeyyideler var." dedi.

AİHM'de görev yapacak Türk yargıcın üyelik süreci

Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nde (AİHM) görev yapacak yeni Türk yargıcın seçimi için Türk hükümeti tarafından Avrupa Konseyi'ne iletilen listenin reddedilmesine ilişkin soruları da yanıtlayan Bakan Gül, listenin reddedilmesi için aslında hiçbir sebep bulunmadığını söyledi.

Çok değerli üç hukukçunun AİHM'e aday gösterildiğini ifade eden Gül, "Ama muhtemelen Türkiye'ye yönelik son gelişmeler, Türkiye'yi hedefinden saptırmak ya da reformlarını, ilerlemesini engellemeye yönelik ya da bu dönemdeki farklı art niyetli şaşı bakış olabilir. Sebebini asla kabul etmek, yorumlamak, anlamak imkanız. Ama biz yine bugün üyelik sürecinin son günüydü, başvuruyla ilgili ilana çıktık. Yine en değerli hukukçular sunulacak." diye konuştu.

Bakan Abdulhamit Gül'ün konuşmasının ardından komisyonda, Adalet Bakanlığı, Ceza ve İnfaz Kurumları ile Tutukevleri İş Yurtları Kurumu, Türkiye Adalet Akademisi, Anayasa Mahkemesi, Yargıtay, Danıştay ile Hakimler ve Savcılar Kurulunun bütçeleri kabul edildi.

AA